LCW işçilerinden eylem: ‘Çok çalış, hedefi tuttur belki prim alırsın!’
LC Waikiki depo işçileri, düşen primlere karşı yemekhanede alkışlı protesto, iş bırakma ve iş yavaşlatma eylemi yaptı.
Fotoğraf: Google Street View
Sinan CEVİZ
İstanbul
LCW (LC Waikiki) depolarında geçmiş yıllardan günümüze bir prim uygulaması tartışmasıdır sürer gider. Çok bilinmeyen denklem gibidir bu uygulama. Rivayete göre bir zamanlar işçilere 3 ayda bir toplam 4 maaş tutarında prim ödemesi yapılıyormuş. Hem de şartsız. Şimdilerde ise patron vekilleri halen 4 maaş tutarında prim verdiklerini iddia ediyorlar ama ne alan var ne de alanı gören.
LCW’da zaman zaman ilan panolarına duyurular asılır ve denir ki: “Zorunlu mesaiye kalırsanız, resmi tatiller ve bayramlarda da mesaiye itiraz etmezseniz ve bölümünüze konan kotayı doldurursanız prim hakkı elde edersiniz”. Oran mı? Oran yıl sonunda başarının ölçüsüne göre belirlenir.
Örneğin 17 Nisan itibariyle panolara 2017 yılının prim miktarları asıldı. Özetle şu deniyor: "4 maaş tutarında priminiz vardı ancak; 2017 bayram başarınız için 1 maaş tutarında prim hak edişiniz ve performans hedefleriniz dikkate alındığında ise 1.8 maaş prim hak ettiniz. Toplam olarak 2017’den alacağınız 2.8 maaş tutarında primdir. 1.2 maaş tutarında prim hakkımız ise buhar oldu gitti."
Tabi bu rakamsal olarak böyle ama reelde elimize geçen daha da düşük oluyor her yıl. Maaşlar hesaplara yattığında bu daha net görülmüş oluyor.
Bu karmaşa, yıl boyu mesai dayatması ve işçilerin yarıştırılması baskısı sonucunda ortaya çıkan bu komik rakamlar bu yıl LCW depo işçilerini isyan ettirdi. Prim yazılarının asılmasının ardından önceki gece vardiyasında bazı bölümler iş bıraktı ve bazı bölümler de iş yavaşlattı. Dün sabah itibariyle de birçok bölümde işçilerin iş yavaşlatması sürüyor. Ayrıca işçiler öğlen yemekhaneye alkışlarla girdi.
Öğleden sonra ise patron vekilleri bölümlerde toplantılar yaparak tepkileri dindirmeye çalışıyordu. İşçilerin genel tavrı ise “Artık yeter, bize kota diyorlar yapıyoruz, sonra miktarı arttırıyorlar. Prim bizim hakkımız. Her yıl primlerimizle oynuyorlar, düşürüyorlar, bunu kabul etmiyoruz” şeklindeydi.
LCW deponun yeni yönetiminin eskiyi arattığını söyleyen işçiler LCW patronu Mustafa Küçük’e de “Bu yönetimin yaptıklarını görün, artık dayanacak gücümüz kalmadı” diye sesleniyorlar. İşçilerin bir araya gelmelerinin engellendiğini, sendika diyenin baskı altına alındığını belirten işçiler, “Bizim birlik olmamızı da engelliyorlar, sürekli baskı yapıyorlar, kayırmacılık yapıyorlar ve üstelik hakkımız olanı vermiyorlar. Biz artık bu koşullarda çalışmayı kabul etmiyoruz. Bugün verdiğimiz tepkileri anlamazlarsa tepkimizi daha da büyüteceğiz” diyor.
İş bırakma ve yavaşlatma tepkilerinin bir anda ortaya çıktığını belirten işçiler, “Artık dayanamadığımızı görsünler” diye tepki gösteriyor.
LCW depoda 4 yıllık bir işçi ise yaşananları şöyle anlatıyor:
“Burada başladığımdan beri hep tartışıyoruz, bir türlü birliğimizi sağlayamadık. Bazen bir adım atıyoruz sonra geri dağılıyor. Şimdi herkes isyanda. Bir kez daha elimize fırsat geçti, kalıcı bir birlik oluşturmalıyız. Sağlam ve birbirimize sahip çıkan bir birlik olmalı. Bu da sendikalaşmaktan geçiyor bence. Bu yönde adım atmalıyız ve hiçbir şeyden korkmamalıyız”
KURTULMANIN YOLU SENDİKALI ÇALIŞMAKTIR
LC Waikiki’den bir işçi
LC Waikiki bizimle güzel. Çünkü işveren; hafta içi, hafta sonu, bayram, resmi tatil demeden tehdit ve baskıyla bizlere fazla mesai yaptırıp zenginliğine zenginlik, servetine servet katıyor. Ancak bizler LC Waikiki’de bu şartlar altında hiç iyi değiliz. Ruh ve beden sağlığımızı, sosyal ilişkilerimizi hatta manevi değerlerimizi bile kaybediyoruz. Her bayram dönemi izinsiz çalıştırılıyoruz. Aksi takdirde, 4 maaş olarak bildiğimiz ancak bir şekilde 2 maaşa kadar düşürülen ve ne şekilde hesaplandığı tam bir muamma olan primlerimizin ödenmemesi ile tehdit ediliyoruz.
Zaten ortalama bir buçuk ayda bir cumartesi ve pazar olarak değişen izin günlerimiz sebebiyle hiçbir şekilde planlı bir sosyal aktivite yapamıyorduk, artık bayramdan bayrama ailemizle görüşmemize de bu şekilde engel olunuyor. Ayrıca izin döngülerini resmi tatillere denk getirerek hafta tatili ve resmi tatili bir günde geçirme kurnazlığından da geri durmuyorlar. Bu tehdit ve mobbing kapsamındaki duyurunun, OHAL’in uzatıldığı gün açıklanması da ayrıca manidardır ve dikkatimizden kaçmamıştır. Mesailere katılımların teminat altına alınması için işçilerden imzalı taahhüt alınacak. İmzalamayanlar prim alamayacaklar, imzalayanlar ise ölüm de olsa hastalık da olsa gelmek zorunda olacaklar. Aksi halde primleri ödenmeyecek.
Geçen bayram döneminde mesailere kalanlara 1 maaş prim ödemesi yapıldı, 3 maaşlık priminiz kaldı dediler. Şimdi de mesailere katılma şartıyla 1.8 maaş prim alacaksınız diyorlar. Arada 1.2 maaşlık kayıp söz konusu. Yani canımızı versek 4 maaşı alamıyoruz.
Muhafazakar ve hakkaniyetli patronumuz, yöneticilerin işçilere uyguladıkları bu zulüm karşılığında ne kadar prim, zam vs. ödüllendirme aldıklarını şeffaflık ve dürüstlük ile açıklasın.
Bu baskı ve haksızlıktan kurtulmanın tek yolu toplusözleşmeli ve sendikalı çalışmaktır. Sendika, haksızlığa karşı mazlumun, zalimin suratına indirdiği bir yumruktur. Halen sendikaya üye olmamış olan arkadaşlarımızı e-devlet sistemi üzerinden sendikaya üye olmaya davet ediyoruz. Sendikaya üye olmak anayasal bir haktır. Üye olduğunuz bilgisi asla kimseyle paylaşılmaz. Sendikaya üye olduğunuz gerekçesiyle iş akdiniz sonlandırılamaz.