Antep iplik işçileri ve AKP
Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’ndeki iplik işçileri 10 gün boyunca fiili bir grev gerçekleştirdiler ve taleplerinin önemli bir bölümünü patronlara kabul ettirdiler. Yaşanan on günlük grev, bir çok açıdan işçilerin yaşamında değişiklikler yarattı. Kimi düşünceleri de sorgulatt
AKP’DEN BEKLENTİ YÜKSEKTİ
AKP on yıllık dönemde her şeyi ele geçirmiş, sağlıktan, eğitime, üniversiteden, kamu kurumlarına, orduya, polise ve yargıya kadar her şey AKP Hükümetinin elindeydi artık. Bu nedenle, Antepli işçilerin AKP’den beklentisi daha fazlaydı. İşçilerin oylarıyla 9 milletvekili çıkarmış, belediyelerin tümünü almış bir parti vardı. Bu nedenle AKP’den yardım alacaklarını, AKP’li yöneticilerin patronlara “höst” diyerek haklarının gasbettirmeyeceklerini düşünüyorlardı. Ancak beklentileri karşılanmadığı gibi, AKP hükümetleri döneminde emek ve demokrasi güçlerine yönelik baskılardan iplik işçileri de nasibini aldı. Kolluk güçleri 10 gün boyunca patronların müdürleri gibi çalıştı. Bu tutum AKP Hükümetinden bağımsız bir tutum değildi ve işçiler giderek bunu daha iyi anlar ve görür hale geldi. Öyle ki bekledikleri halde yanlarına gelmeyen AKP’li yöneticileri bir umutla aramaya başladılar. Herkes tanıdığı, ulaşabildiği milletvekilini, belediye başkanını, meclis üyesini, AKP il ve ilçe yöneticilerini çağırdı. Ancak sonuç alamadılar. Bir işçi grev yerinde aradığı belediye başkanının “Şu an trafikteyim birazdan dönerim” yanıtını verdiğini ancak geçen süreye rağmen geri dönmediğini anlatırken, tüm işçiler bu durumu yuhalayarak karşıladılar, “Başkan on gündür trafikten çıkamadı galiba” diye sitem ettiler. İşçilerin “Oy verdik, bakan yaptık” dedikleri Fatma Şahin, Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik bu çağrılara hiç oralı olmadılar. İşçiler özellikle Fatma Şahin’e tepkili. Antep’e gelip patronlarla ve valiyle görüşen Şahin’in işçilerin yüzüne dahi bakmamasını kabul edemiyorlar.
SİZİ BİZ SEÇTİK
Günler geçtikçe işçilerden AKP’ye karşı homurdanmalar, saymalar ve sövmeler artmaya başladı. 10 yıldır AKP yöneticisi olduğunu söyleyen bir işçi, “Son seçimde altı ay çalıştım, şimdi soruyorum bakanlar, milletvekilleri nerede?” diyerek yaşadığı durumdan utanç duyduğunu belirtiyor. AKP’nin en güçlü olduğu işletmede bundan sonra AKP oy yok diyerek tüm işçilere çağrı yapması süreci en iyi anlatan anlardan birisi oldu. Suriye’deki gelişmelere bu kadar duyarlılık gösteren hükümet ve başbakanın neden kendilerini görmediğini sorgulayan işçiler bu duruma isyan ediyorlar. “Belediye başkanlarını arıyoruz ancak öğüt veriyorlar. Sekiz yıldır sana çalışıyoruz, sen bir belediye başkanı olarak kimin oyuyla seçildin, halkın oyuyla, biz de halkız seni biz seçtik patronlar değil. Ben oy verdim, eşim oy verdi, seni oraya biz diktik, ben hakkımı savunuyorum sen de yanımda olacaksın, olmuyorsan benim başkanım değilsin artık. On yıldır AKP hükümet, iktidarda, biz sana çalıştık, o kadar mı değersiziz” diyen bir kadın işçi, kadınlarla ilgilenmesi gereken Fatma Şahin’in yanlarına gelmek yerine, patronları dinlediğini söyleyerek öfkeyle şunları dile getirdi: “Bir daha oy vermeyeceğim.”
İşçileri etkileyen bir başka gelişme ise Emek Partisi Eski Genel Başkanı ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel’in yanlarına gelmesi. “Oy vermediğim İstanbul bağımsız milletvekili çıkıp geliyor, oy verdiklerimiz, çalışmasını yaptığımız vekiller ortada yok” diyen erkek işçinin öfkesi gözlerinden okunuyor. Evet on günlük grev bitti, on gün işçiler en kestirme biçimde, en yalın biçimde AKP ve hükümeti gördüler ve tepkilerini ortaya koydular. Sermayeyle karşı karşıya gelen işçiler, onların hükümetini, belediye başkanlarını ve yöneticilerinin kimin için çalıştığını görmüş oldular. Bu önemli, gerçekçi deney ve tecrübeler, Türkiye ve Antep işçilerinin mücadelesini ilerletmek için önemli bir fırsattır.