27 Nisan 2018 23:23

Tanı: Kontrolsüz bölünme | Tedavi: Cerrahpaşa’ya dokunma

İstanbul Üniversitesi öğrenci ve akademisyenleri bölünme kararına karşı eylemlerini sürdürüyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

Bir taraftan bastona, diğer taraftan yanındaki gencin koluna tutunup güç alarak çıkış kapısına yürüyen yaşlı bir adam... Elindeki test sonuçlarını herhalde bir yakınına bildirmek için telefona sarılan ağzı kulaklarında bir kadın... Kavradığı reçeteyle eczaneye yönelen annesinin elinden tutarak, adımlarını yakalamak için koşturan, ancak ilk defa bu kadar fazla bir arada gördüğü beyaz önlüklülerden gözlerini alamayan bir çocuk... İstanbul Üniversitesine bağlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, belki uzun bir zaman sonra, o çocuğun gördüğüne tanıklık ediyor. Belki çocuğun yaşı kadar zaman geçmiş, bu kadar çok beyaz önlüklünün bir arada olmasının üzerinden. Üstelik durum çocuğun gördüğünün de ötesinde. Öğrencilerin, öğretim görevlilerin, laborantların yanı sıra hastane çalışanları, öğrenci velileri ve hasta yakınları da bir arada...

Dekanlık önünde toplanan yüzlerce kişinin tuttukları birkaç pankarttan ikisi göze çarpıyor: “Üniversiteler bakteri değildir bölünerek çoğalamaz”, “Tanı: Kontrolsüz bölünme, tedavi: Cerrahpaşa’ya dokunma”, Böyle pankartların yer aldığı eylemde taşınan dövizler bundan aşağı kalır mı? Kalmıyor elbette: “Ameliyatlı yerimize geldi”, “Cerrahpaşa’yı parçalamak atomu parçalamaktan zordur. Albert Einstein”, “Cerrahpaşa’ya dokunma yeminimi bozdurma. Hipokrat.” Herkes hep bir ağızdan haykırıyor: “Cerrahpaşa evimiz, hiçbir yere gitmeyiz”, “Cerrahpaşa bizimdir bizim kalacak.”

BÖLÜNEREK DEĞİL, BİRLEŞEREK GÜÇLÜYÜZ

Hissedilen güçlü bir itiraz, güçlü bir öfke var... Hem de her kesimden... “Bölünerek değil, birleşerek güçlü olacağımıza inanıyoruz” diyor bir öğrenci: “Burası çok eski bir kurum, bundan dolayı güçlü bir kurum. Bu tarihin yok edilmesini istemiyoruz.”

Bilimsel çalışmalarda Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin İstanbul Üniversitesi için çok önemli olduğunu anlatıyor başka bir öğrenci: “Bizim bilimsel istatistiklerimiz halka açık. İstanbul Üniversitesinin sitesine giren herkes görebilir. Bu konuda en fazla yayın yapmış olan fakülte burası. İstanbul Üniversitesi dünyada ilk 500 içinde yer alıyor. Bu istatistiklerden Cerrahpaşa’yı çıkarırsanız ve biz sıfırdan başlarsak aynı yere gelmemiz mümkün değil. Uzak bir yerde kurulmuş, hocası belli olmayan özel bir üniversiteden farkımız kalmayacak belki de. Belki varlığımızı bile ispat edemeyeceğiz. Bu bizi de bilimi de sağlığı da yaralayacak.” 

EĞİTİMİN NİTELİĞİ TEHLİKEDE

Bölünmenin eğitimin niteliğine de etkisi olacağını söylüyor bir öğrenci: “Bazı hocalarımız başka bir kurumda çalışmak istemeyip istifa edeceklerini söylüyorlar. Bu eğitimin niteliğinin düşeceği anlamına geliyor. Bu fakülteye yaşatılanların onları yorduğunu, bu bölünmeyle her şeyin daha da kötüye gideceğini düşündüğü için birçok hocamız bu durumda. Onların ayrılması durumunda yeni akademik kadronun nasıl olacağı belli değil.”

YA SAĞLIK HİZMETİNİN NİTELİĞİ?

Karşılaşılacak bir problemin de sağlık hizmetinin niteliği olduğunu anlatıyor biri. Üstelik sadece üniversitedeki değil, ülkedeki: “Burada en sorunlu en karmaşık vakalar çözülüyor. Eğer siz bu kadar önemli bir merkezi şehrin dışına taşırsanız, insanların ulaşmasını engellerseniz ya da eğitimin kalitesini düşürürseniz bunun telafisini bir asır geçse yapamazsınız. Hocaların gitmesi durumunda eğitimin bu şekilde verilmesi mümkün değil. Burada her yerden farklı hastalar gördüğümüz için kalifiye doktor olarak çıkıyoruz. Burası sadece mevcut tedavilerin aktarıldığı ya da öğretildiği bir yer olmanın ötesinde daha önce çare bulunamamış hastalıklara çare bulunduğu, tedavilerin geliştirildiği bir yer. Bu gerek medikal gerek cerrahi anlamda böyle. Üniversitenin bölünmesi, bizim ayrılmamız, bunun oluşturacağı itibar kaybına bağlı olarak bilimsel aktivitelerin azalması, yarın bizim çare bulma ihtimalimiz olan hastaların elinden bu ümidi de alacak. Yıllardır biriktirdiğimiz hasta verileri var. Birçok bilimsel araştırmaya bu veriler kaynaklık ediyor. Her ülkenin tıbbını ilerleten bazı lokomotifler vardır. Cerrahpaşa da bunlardan biri. Bu lokomotifi dağıtırsanız ülke tıbbının ilerlemesini engellersiniz...”

‘BÖLÜNME BİZE DE YANSIYACAK’

Hastane çalışanları demiştik, evet onlar da orada: “Bölünme sadece üniversitede olmayacak, çalışanlar da bölünecek. Bize somut olarak nasıl yansıması olacağını bilmiyoruz ama daha küçük gruplara daha fazla baskı uygulayabilecekler. Şu an burası kalabalık ama mesai saati olduğu için, hastaları bırakamadığı birçok kişi de gelemedi.”

NEDENİNİ AÇIKLASINLAR

Bir öğrenci velisi neden arıyor: “Kaliteli bir üniversiteyi bölerek daha kaliteli yapamazsınız. Bu fakültenin yayınları, araştırmaları, öğrencilerin çabası, hocaların emeği var. Çocukların yurt dışına gidip oradaki eğitimlere katılabilmeleri için anlaşmaları var. Bunların hepsini sıfırlıyor. Hiç kimsenin fikrini almadan bunun böyle daha iyi olacağını söylüyor. Çocuğum buraya girebilmek için çok çalıştı, girdi. Benim çocuğumun geleceği için problem ama daha büyük problem var. Memleketin geleceğiyle oynuyorlar. Bunun eğitimle nasıl bir ilgisi olabilir? Sebebini niye açıklamıyorlar?​”

‘BURADA BİZE DEĞER VERİYORLAR’

Beyaz önlüklüleri yalnız bırakmayan, eylemin en önünde sloganlara, alkışlara eşlik eden bir hasta yakınının da itirazı var: “Türkiye’de Cerrahpaşa’dan daha iyi bir hastane düşünebiliyor musunuz? Eğitimde, tedavide insanlara insan gibi muamele yapılıyor. Ben SSK’ye gittiğim zaman affedersiniz, köpek gibi azarlanıyorum. Doğru dürüst bir doktor bulamıyorum. Buraya bakın, her türlü güzellik var, bir de öbür taraflara bakın. Burada hastam var. Trafik kazasından dolayı 9 aydır yatıyor, bitkisel hayatta ve çok da iyi bakılıyor. Allah doktorlarımızdan razı olsun. Şu çocuklar (öğrenciler) bile bize o kadar değer veriyor ki, bizi biz olarak görüyorlar. Paramız yok, emekli geçinen insanlarız. Ama bize o kadar iyi bakıyorlar ki... Böyle bir yer burası.”

‘BU BÜTÜN BÖLÜNMESİN’

Hocalar da öğrenciler gibi... Eylemde yaptıkları her konuşmada dikkat çektikleri bir nokta var: “Bölünmesin diye mücadele edeceğiz”
Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Feray Savrun: Önceliğimiz İstanbul Üniversitesinin bütünlüğünü korumak ve Cerrahpaşa’nın İstanbul Üniversitesine olan aidiyetine sahip çıkmaktır. Konu alt paydaşlara danışılmadan, bürokratik bir şekilde ele alınmıştır.Yasa tasarısı komisyondan geçti ama süreç tamamlanmadı. Mücadelemiz devam edecek. Cerrahpaşa bir paranteze sığmaz.
Pediyatri Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Özgür Kasapçopur: Ömrümün üçte ikisi burada geçti. İstanbul Üniversitesi bu ülkenin 600 yıllık çınarı. Bu 600 yıllık çınarın en büyük gövdesi ise Cerrahpaşa’dır. İstanbul Üniversitesi Türkiye’nin en başarılı üniversitelerinden biriyse, burada yapılan araştırmalarla olmuştur. Buraya Edirne’den Kars’a tedavi için gelenler var. Burada öyle bir üretim öyle bir eğitim var.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip: Biz al Cerrahpaşa’yı ver Çapa’yı pazarlığında yokuz. İstanbul Üniversitesi ile Cerrahpaşa bir bütündür. Bu tasarı geri çekilecek.

ÖNCEKİ HABER

Binali Yıldırım’dan bedelli askerlik sinyali: Dikkate alınması gerekir

SONRAKİ HABER

24 Haziran seçimlerine giderken sokakta canlı bir tartışma var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa