28 Nisan 2018 23:15

Satrancın üç silahşorları

Evrensel Bilgin, 'Her birey potansiyel dahidir' diyen Laszlo Polgar'la eşi Klara'nın kızları Susan, Sofia ve Judit'i ve satrançtaki başarılarını yazdı

Fotoğraf: Susan Polgar/Wikimedia Commons(CC BY-SA 4.0)

Paylaş

Evrensel BİLGİN

Alexandre Dumas’nın, “Üç Silahşorlar” adlı eseri çok popüler bir macera romanı olmanın ötesinde bazıları için başka bir anlam taşır. Krala bağlılıklarından nefret edebileceğimiz gibi, “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” söylemi, çocukken zihinlerimize etki eden bir tohum cümle olmuştur. Fakat bugün sizlere bambaşka bir “Üç Silahşorlar” öyküsü anlatmak istiyorum.

1946 yılında Macaristan’da doğan Laszlo Polgar “eğitim psikologluğu” bölümünü okurken büyük Yunan filozoflarından Einstein’a kadar, dört yüz dahinin hayat hikayelerini araştırdı ve ortak noktalarını keşfetti. Hepsi alanlarıyla erken yaşta tanışmış ve yoğun bir şekilde çalışmışlardı. Laszlo, dahi doğulmayacağına, doğru bir eğitimle sağlıklı her bireyin potansiyel bir dahi olacağına inandı. İnanmakla da yetinmedi, bunu bilimsel bir deneyle ispat etmeye karar verdi. “Bir dahi yetiştirmek” isimli kitabında dehanın, çalışma ve uygun çevre koşulları ile nasıl var edilebileceğini yazdı. 

SUSAN, SOFIA VE JUDIT

1965 yılında Ukraynalı Öğretmen Klara’ya yazdığı mektuplarında bu pedagojik projeyi anlattı. Klara, Lazslo’nun teorisine inandı ve Sovyetler Birliği’nde evlenip Macaristan’a yerleşti. 1969’da ilk kızları Susan doğduktan sonra Sofia ve Judit adında iki kızları daha oldu. Satrançtaki başarı, bilimsel olarak kolay ölçülebilir olduğundan, eğitim aracı olarak satrancı seçmeye karar verdiler. Kızların okula gitme çağı geldiğinde yeni bir problem baş gösterdi. Macaristan eğitim sisteminin, çocuklarının gelişimi açısından yetersiz ve yaratıcılıklarını yok ettiği için zararlı olduğunu  düşünen Laszlo ve Klara, radikal bir kararla kızlarını okula göndermedi. Birlikte İngilizce, Rusça, Almanca gibi dillerin dışında matematik eğitimi de vermeye başladılar. Çocukların sosyal açıdan geri kalacağı savıyla suçlanıp, Macaristan hükümeti ile mahkemelik oldular ama geri adım atmayı düşünmediler. Laszlo ve Klara, kızları Susan, Sofia ve Judit için evlerini bir satranç mabedine dönüştürdü. Raflar dolusu satranç kitaplarının dışında, olası rakiplerinin kariyer öyküleriyle doluydu duvarlar.

Burada hikayemize bir ara verip  satrançta diğer sporlardan farklı olarak “erkekler” kategorisi olmadığını, “genel” ve “kadınlar” kategorisi olduğunu belirtmek gerekir. Maalesef günümüzde Türkiye Satranç Federasyonunun kadın başkanına rağmen, ataerkil bir anlayışla hazırlanan bazı turnuva yönergelerinde, dünyada eşi benzeri olmayan “erkekler” kategorisine şahit oluyoruz.

2014 yılında, Kayseri’de genç bir kadın sporcunun genel kategoride şampiyon olmasına rağmen ödülü verilmez. Sporcunun babasının verdiği hukuk mücadelesi sonucunda, alınan tahkim kurulu kararına rağmen şampiyonluğunun hâlâ tescil edilmemiş olması da ayrı bir garabet olarak kalmaya devam ediyor.

İçinde bulunduğumuz bu absürt ve çarpık düzenden uzaklaşıp Lazslo ve Klara’nın hikayesine dönersek, kendilerine yöneltilen suçlamaların aksine, çocuklar yetişkin sporcular arasında hızla yükselen yıldızlar haline dönüştü. Susan henüz 15 yaşındayken, dünyanın en iyi kadın satranççı sıralamasında birinci sıraya yükselmişti. 1991 yılında yarışmalarda gösterdiği performansla, dünyada Büyük Usta unvanını kazanan ilk kadın oldu. 1996-1999 yılları arasında dünya kadınlar şampiyonu oldu. Satranç olimpiyatlarında  5 altın, 4 gümüş ve 1 bronz madalya kazandı. 2002 yılında Susan Polgar vakfını kurdu. 2009’da Dünya Satranç Federasyonunda Kadınlar İçin Satranç Komisyonu başkanı oldu.

Halen yedi dili akıcı konuşabilen Susan’ın gerçek bir dahi olarak yetiştirildiğine inanmıyorsanız size kötü bir haberimiz var. Ortanca kardeş Sofia, Uluslararası Usta ve Kadın Büyük Usta unvanlarına sahip oldu. 1989’da Roma’da düzenlenen elit bir turnuvada 9 maçta 8.5 puan alarak satranç tarihinin en yüksek performanslarından birini sergiledi. Macarca, İngilizce, İbranice, Rusça ve Almanca bilen Sofia, Toronto’da satranç eğitmenliği, resim ve grafik tasarımı ile ilgilenmeye devam ediyor.

VE ÇEKİRGE ÜÇÜNCÜ DEFA ZIPLAR!

Tüm zamanların en büyük kadın satranç ustası küçük kardeş Judit Polgar’ın hayatı ise tek başına bir sonraki yazının  konusu olabilecek kadar inanılmazdır. Baba Lazslo Polgar’ı dava eden Macaristan hükümetinin, sonraki yıllarda  kazanılan başarılar nedeniyle 3 satranç ustasına maaş bağlamak zorunda kalması belki de ileride çekilecek bir filmin son trajikomik sahnesi olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Partilerin milletvekilliği aday adaylığı başvuru ücreti belli oldu 

SONRAKİ HABER

Havuz, yılan ve gelincikler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa