28 Nisan 2018 23:30

Endüstriyel futbola 'Karşı Lig'

Fenerbahçe-Beşiktaş maçında yaşananlar nedeniyle tartışmaya açılan endüstriyel futbola karşı bir alternatif 5 senedir sürüyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Sinan ARAMAN
İstanbul

Futbol saha içinden saha dışına, tribünlerden medya ekranlarına, tişörtünden bayrağına büyük bir ekonomik çarkın aracı konumunda. Futbol kulüplerinin patronları sermayenin önemli aktörleri arasında yerini alırken on binlerce kişinin toplandığı statlar siyasal iktidarlar tarafından halkın hipnotize edildiği arenalara dönüştürülmek isteniyor. Tüm dünya için geçerli olan bu durum, Türkiye’de daha vahim ne yazık ki! Haberler sürekli taraftarların kavgaya tutuştuğu, yöneticilerin, sporcuların polemik halinde olduğu haberlerle dolu. Son dönemdeki Fenerbahçe-Beşiktaş maçında yaşananlar tüm bunların özeti aslında. Peki bu manzara içinde başka bir futbol mümkün mü? Mümkünse nasıl?

Öyle bir lig düşünelim ki, ligdeki her takımın yarısı kadınlardan yarısı erkeklerden oluşsun. Takımlar A-raf, Beleştepe, Ayak Takımı, Famsızlar, Selamsız Bandosu, Forza Yel Değirmeni, Cafer İdman Yurdu, Karşı Radyo, Başka Takım, Fahrenayt 451, Kuzguncuk Boston Celtic, Spartak İstanbul, Bome Dersim, Lazona, Karaköy İdman Yurdu, Karşı Semt gibi orijinal isimlerle lige katılsın. Maçlara, günün ve haftanın anlamına, takım arkadaşlarının özel durumlarına uygun pankart ve dövizlerle çıkılsın. Çocuklar saha kenarında taraftarlarla oynasın, piknik yapsın. Maçlar hakemsiz oynansın. Skor değil dostluk, dayanışma ve paylaşım kazansın. Oyun olabildiğince esprili geçsin. Yedek sınırlaması olmasın. Yorulan ve isteyen maçtaki yerini her an başka biriyle değişebilsin. Güzel ve estetik hareketler sergilensin. Karşı takım rakip ya da öteki olarak görülmesin. Küfretmek ve hakaret yasaklansın. Maç sonlarında takımlar oturup maçın kritiğini, eleştirisini ve özeleştirisini yapsın. Oyuncular maç esnasında ve sonrasında istenmeden yaşanan tatsız olaylardan ve sakatlılardan dolayı birbirlerinin gönlünü alsın. Futbol dışında da başka başka konular konuşulsun ve sohbetler edilsin. Çaylar, kahveler, biralar vb. ikram edilsin. Takımlar haftasonu dışında da buluşup hazırlık ve dostluk maçları yapsın. Futbol maçları dışında basketbol, voleybol gibi turnuvalar, mini konserler, panel ve söyleşiler, film ve belgesel gösterimleri vb. etkinlikler düzenlensin... Evet, böyle bir futbol, spor ve paylaşım ortamı hayal değil! Abartmıyorum çünkü, bunların hepsi bu hafta itibariyle beşinci sezonunu tamamlayacak olan Karşı Lig bünyesinde gerçekleşiyor.

FUTBOL ARSADA GÜZEL AMA ARSALAR YAĞLANDIĞI İÇİN AYAĞINI HALIYA BASIYOR

2014’ten bu yana maçlarını sürdüren Karşı Lig, futbolu seven, başka bir oyun anlayışı ve sportif etkinliğin mümkün olduğunu düşünen, gönüllü kadın ve erkek oyunculardan oluşan bir platform. Ligde her takımın bir kadın ve bir erkekten oluşan eş kaptanları bulunuyor. Toplantılar her oyuncuya açık olmakla birlikte iletişim eş kaptanlar üzerinden gerçekleşiyor. Sahibi ve yöneticisi olmayan, ticari veya siyasi amaç gütmeyen amatör futbol organizasyonu olarak kendini tanımlayan Karşı Lig, endüstriyel futbola, ırkçılığa, milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe, her türlü nefret söylemi ve ayrımcılığa karşı olmayı bir varlık sebebi olarak görüyor. Bu temel ilkelere sahip olan herkese oyuncu ya da “seyirci” olarak kapılarını açıyor. Manifestosunda amatör ruhu ön planda tutan, futbol tutkusunu ve tutkunlarını öncelikle içeren bir “karşı” organizasyon olduğunu belirtiyor. “Futbol borsada değil arsada güzel” sözünü şiar edinerek, “mahalle futbolu” ruhunun modern versiyonunu inşa etme çabası güdüyor. Ancak, bu şiarı doğru çıkartacak arsaların yağmalanmış olmasından mütevellit “ayağını halıya” basıyor. Ligde kazanmak, kaybetmek ya da beraberlik olağan sonuçlar ve haller olarak görülerek, kazanana “3”, kaybedene “1”, berabere kalan takımlara ise “2”şer puan veriliyor. Rakibine kasti faul yapanlar, cinsiyetçi ifade ve küfür kullananlar, ligin değerlerine ve “ruhuna” aykırı söz ve fiil içinde olanlar ligden ihraç edilme hakkı saklı olmak üzere oyundan çıkarılıyor. Lig oyuncuları oyuna tutkuyla bağlı olduklarından “Hava çok soğuk, bu gün maç mı olur” diyenlerden çok hazzetmiyorlar…

Farklılıklarla bir arada durmayı ilke edinen Karşı Lig, “çoğunlukçuluğu değil, çoğulculuğu” esas alıyor. Karşı Lig,“emeğin” değerini ve önemini hayatın her alanında bilen bir anlayışa ve oyunculara sahip. Sahada herkes yeteneği ve gücü kadar emeğini ortaya koyuyor. Demokratik katılımı, doğrudan demokrasiyi tüm karar alma süreçlerinde işletmeye çalışıyor. Karşı Lig, kendini biraz da “başka türlü bir hayatın topa vuruşu” olarak da ifade ediyor.

İşte bu temel ilke ve değerler etrafında Kadıköy Moda Sahili’nin hemen karşısında yer alan, Adalar manzaralı Kalamış Spor tesisleri, beş yıldır deniz havası ve martılarıyla güzel bir birlikteliğe tanıklık ediyor. Gencinden emeklisine, kadınından erkeğine ve LGBTİ’ye, avukatından doktoruna, işçisinden işsizine, öğrencisinden öğretmenine, başı açığından kapalısına her kesimden her meslekten insanlar; spor yapmak, top oynamak, sohbet etmek, gülmek, eğlenmek, kısacası güzel bir hafta sonu geçirmek amacıyla Kalamış’ta buluşuyor. Kadıköy Belediyesinin temin ettiği spor tesislerinde başka bir futbolun mümkün olduğunun güzel bir örneğini gösteriyorlar. Ayrıca lig, her takımdan toplanan paralarla sezon sonunda bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Şimdiye kadar çocuk şenlikleri, savaş mağdurları ile dayanışma gibi projeler yürütülmüş durumda. Bu sezon ise hayvan hakları ile ilgili bir projenin yapılması fikri gündemin ilk sıralarında…

O halde gelin, Karşı Lig’e gönül veren farklı takımlardan oyunculara kulak verelim. Neden Karşı Lig’deler ve neler yaşıyorlar, onlardan dinleyelim.

İdil Pişgin (Beleştepe): Beleştepe futbol takımı oyuncuları olarak, siyah/beyaz formamızla kimsenin bizden bahsetmeyeceği başarı(-sızlık) istatistiğiyle, ligi orta sıralarda tamamladık. Siyahın yanına renklerin tümünü dizdik ki şu kısacık hayatta her şeyi beyaza bağlayalım. “Tuz, un, şeker”den olsa gerek, biraz balıketliyiz. Hep birlikte hücuma çıktık mı, her defasında topu en az bir kere -tok karna- kaptırdık. Hâl böyle olunca, saniyeler içinde gol yiyecek olan kalecimize uzaktan el sallayıp, tebessüm etmekle yetindik. Golü yedikten sonra kalecimizi forvete çağırarak, olağan dışı taktikle, rakibimizi duygusal düzeyde şaşırtmayı başardık. Takım içi liderimiz olmadığı için zor anlarda başımıza güneş geçti. Ansızın her yer karardı, simsiyah oldu. E tabii, demiştik ya, hayatı beyaza bağlamak için siyahın yanına yine tüm renkleri sıraladık. Tuzlu ter damlacıklarımızla direnirken, undan kabarık saçlarımızla gülümsedik. Karşı Lig'de bu sezon son kez santra yaparken, memleketin -metabolik- düzenine sözümüz olsun: Mağlup oldukça gülecek, daha çok güldükçe kazanacağız.

Ece Gener (Famsızlar): En az 3 kadın oyuncu kuralını duyunca çok hoşuma gitti, ondan sonra ligin bir parçası olmak istedim. Ama hayatımda hiç futbol oynamamıştım! Mesela ben ilk maçımda biraz gergindim ve karşı takımdaki bir kadın oyuncu maç içinde inanılmaz destek oldu bana. Karşı Lig’in dostluk ligi olduğunu o maç anladım ve daha çok bağlandım. Karşı Lig’deyim çünkü futbol oynamaktan çok keyif alıyorum. Çünkü bir takım oyunu ve hata yapsam bile arkadaşlarım tarafından destekleniyorum. Mesela gol kaçırdığımızda bile birbirimizi alkışlıyoruz, bence bu çok önemli. Kendimi bir takımın parçası olarak hissetmek çok hoşuma gidiyor.

Eren Topuz (Famsızlar): Bizim ligdeki 3.sezonumuz. Takımı ilk kurduğumuzda sadece kuzenlerden oluşuyordu.Bu sezon daha karma bir takım olduk, çoğumuz üniversite öğrencisiyiz. Saha içi kadar saha dışı da çok eğlenceli. Pazar günleri maçlara gittiğimizde sadece kendi takımımızla değil, ligdeki herkesle beraber zaman geçiriyoruz. Yanda maçları izlerken başka takımlarla kurduğumuz iletişim, sosyal medya üzerinden birbirimize takılmalar, bir şeyler paylaşıyor olma durumu bence çok güzel. Kazanılmış bir alan olarak görüyoruz Karşı Lig’i.

Fehmi Burak Arda (Cafer İdman Yurdu): Reddet, işgal et, yeniden inşa et! Gezi Parkı isyanıyla yeni bir yaşam, yeni bir kültür inşa etmek hayaliyle sokaklara dökülen milyonların arasından; Caferağa mahallesi sözde sakinleri tarafından kurulan Cafer İdman Yurdu Karşı Lig’in kurucu takımları arasında. Yıkılmadan direnerek 5. sezonunumuzu dayanışma ve azimle geride bırakıyoruz. Mahalle dayanışmalarının, mahalleli olmanın önemini her geçen gün daha iyi kavramaya başladık. Gezi Parkı isyanıyla mahallemizde birçok oluşuma imza attık, bunların en eğlenceli kısmı Karşı Lig’le birlikte tanıdığımız binlerce, her renkten arkadaşımız oldu. Karşı Lig bizim için renklerin kardeşliği demek ve var olma nedenimiz de bu dayanışma.  Tabii en önemli nokta yeni, tüketmeyen bir toplum inşaat etmek için mücadele etmek.

Gönül Ergün (A-raf): Biz arafta kalmak için var olmuş kişilerden oluşmuş bir takımız adeta. En mümkün durumun içerisindeki bir pürüze önem verişimiz “muhalefet olmak için muhalefet” olarak yorumlanamayacağı gibi, yıkıntılar arasında bitmiş bir yaban otunun aklımıza baharı düşürmesi de optimistlik değildir. Takım ismimiz de bu doğrultuda oluştu, herkesin onayını almış tek isim A-RAF. Burada kesme işaretinden sonrasına anlam yükleyen Ulrike veya Andreas ruhlu oyuncularımız da oldu, ismin tamamını bir başka bütünle birleştirip soltA-RAFım diyenler de. Bunların hiçbirine takılmayıp kulağa getirdiği tınıyı bir futbol marşı içinde coşkulu bulanlar ya da cennetten hemen öncesi gibi metafizik anlamda sevenler… Karşı Lig’de futbolun erkek egemenliği ve endüstriyel skorların altında ezilmediği, alternatif bir oyun alanını herkes için yaratan bir organizasyonun parçası olmaktan çok mutlu olduğumuz için bulunuyoruz. Belirli bir yaşa kadar hayatında ayağına futbol topu değmemiş kadın oyuncuların ayağından fileyle buluşan topların çıkması bütün oyuncularımız için gurur ve mutluluk vericidir. Daha önce birlikte top çeviren arkadaşlarız ancak Karşı Lig’e bu sene dahil olmuş bir takımız, önümüzdeki senelerde de tabii kalmaya devam etmeyi düşünüyoruz. Futbol, herkes için..

Beyza Gürdoğan ve Zehra Eliaçık (Karaköy İdman Yurdu): Karaköy İdman Yurdu olarak Karşı Lig’e bu sezon dahil olduk. Aynı mahalleden (Karaköy), aynı iş yerinde çalışan bir grup kadın olarak kurduğumuz takım, futbol sayesinde kurduğumuz dostluklarla büyüdü ve lig vesilesiyle de bugünkü karma haline dönüştü. Bizler aslında futbolun erkek egemen halı sahalara kapalı kalmadan ve hâlâ sokakta oynanan, sokağı canlandıran ve mahalleliyi birleştiren bir güç olarak tekrar ortaya çıkmasını istiyoruz. Karşı Lig’de olmak bizim için “sokağa çıkma”nın ilk adımı! Karşı Lig’de edindiğimiz birlikte olma halinden öğreneceğimiz çok şey var. Birbirini dinlemenin önemini, diyaloğun zorluğunu sezon boyunca tecrübe ediyoruz. Dışarıdan bir hakeme gerek duymadan birbirine karşı güven üzerine kurulmuş bir oyundan günlük hayatımız için öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyoruz. Mesela mahallemizde bizden olmayan “komşumuza” ne kadar güveniyoruz?

Kadim Fırat (Forza Yeldeğirmeni): Gezi eylemlerine katılanlar sürecin örgütlenmesinde birlikte davranmanın, dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu saha içinde canlı bir şekilde gördü. O an içinde karşılıksız yardımlaşmayı, yere düştüğünde kaldırılmayı, birbirlerine gaz maskesi vermeyi, sevgiyi, korunmayı, korumayı,  gelişkin bir organizasyon kurmanın gerekliliğini fark ettiler. Bu fark ediş kendini park forumlarında, dayanışmalarda, işgal evlerinde, kimi topluluklarda yeniden var etmeye, yeni izlekler oluşturarak devam etti. Karşı Lig, birlikte üretme zemininin içinden doğdu. Dayanışma kültürünü ayaktan ayağa paslarla var etme inadının ürünü olarak ortaya çıktı. 2014 Şubat ayında 7 takımlı bir günlük turnuva yapıldı. Turnuvanın başarısı iştah açtı. Sonrası geldi. Saha arandı, kolaylaştırıcı kurallar ve manifesto oluşturuldu. Takımlar kuruldu. Kadın erkek birlikte oynayabilir miyiz telaşı, kadınların hücum hattına yerleşmesiyle son buldu. Birçok etkinlik ve girişimin ardından Karşı Lig, 15 Mart 2014’te Kalamış’ta ilk açılışını yaptı. Açılış Berkin Elvan’a adandı. Karşı Lig, 5 sezondur kararlılıkla, pek çok sorunu, acı olayı aşarak, kahkahasından ve oyunundan ödün vermeyerek, bir yandan top oynayarak, bir yandan dili döndüğünce lafını esirgemeden, geride önemli bir birikim ve deneyim bırakarak yoluna devam ediyor.  Yeldeğirmeni Dayanışması ve Don Kişot İşgal Evi’nde faaliyet sürdürürken, mahallemizin ismine Forza ekleyerek Forza Yel değirmeni takımı olarak biz de Karşı Lig’de yerimizi aldık.

Sermet Kılıç (Ayak Takımı): 2-3 yıldır Kadıköy'de yaşayan arkadaşlar olarak Karşı Lig'i uzaktan takip ediyor ve ilgi duyuyorduk ancak katılmak bir türlü mümkün olmamıştı. Bu yıl kadroyu toparlayabildik ve lige katıldık. Kadro oluşturma ve takım ismi bulma aşamasında fikir alışverişi yaparken gözümüz televizyona takıldı. Günün büyük çoğunluğunda olduğu gibi ekranlarda yine Tayyip Erdoğan vardı ve her zamanki tavrıyla kendisine muhalif olanları aşağılıyordu. Bize yardım ettiğinden bihaber en güzel öneriyi de tam o sundu. İşte Ayak Takımı böyle oluştu. Lige katılırken çizginin dışında olacağımızı, endüstriyel futbol yerine alternatif futbolu, rekabet yerine dostluğu, cinsiyetçiliğe karşı dayanışmayı ve başlara karşı ayakları savunacağımızı  ve bu anlayıştaki insanlarla birlikte olacağımızı tahmin ediyorduk, tam da öyle oldu. Birçok yönüyle Karşı Lig, pazar günümüze başka bir anlam kattı. Bizim için o saha ve insanlar futboldan çok daha önemli artık. Son olarak maç esnasında bile sürekli sorulan şu soruya açıklık getirmek istiyoruz. Siz ne ayaksınız? Biz, baştakileri devirecek, zalime boyun eğdirecek, ezeni tarihten silecek ayaklanmanın ayağıyız ve hep öyle kalacağız.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Çaykur Rizespor ve Ankaragücü Süper Lig’te  

SONRAKİ HABER

Tarsus Cezaevinde kalan hasta tutuklu yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa