1886 yılında, 1 Mayıs'a götüren talepler nelerdi?
Erkan Aydoğanoğlu, 1 Mayıs'ın 'İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü' olarak kutlanmasına neden olan Haymarket Olayını yazdı.
Görsel: Harper`s Weekly
Erkan AYDOĞANOĞLU
Sanayi devrimi sonrasında çalışma saatleri 14-16 saate kadar çıkıyordu. Fabrikalarda önce sadece erkekler çalıştırılırken, düşük ücret uygulaması nedeniyle kadın ve çocuklar da zorunlu olarak fabrika yaşamına işçi olarak girmek zorunda kaldı.
1800’lü yılların başında çocukların çalışmaya başlama yaşı tekstilde 5, madenlerde 8’di. Uzun çalışma süreleri, erken yaşta çalışmaya başlama, sağlıksız çalışma ve yaşam koşulları nedeniyle işçilerin ortalama ömrü 32-35 yaş arasındaydı.
19. yüzyılın ortalarından itibaren yükselen işçi sınıfı mücadelesiyle 14-16 saat olan çalışma sürelerinin düşürülmesi için zorlu mücadeleler verildi. İşçilerin örgütsüzlüğü ve sendikaların zayıflığı nedeniyle işçilerin eylem ve protestoları burjuvazi tarafından şiddetle bastırıldı, eylem yapan işçiler cezalandırıldı.
1 MAYIS’I HAZIRLAYAN KOŞULLAR
Günlük çalışma süresinin 8 saat olmasına yönelik olarak ilk kez Avustralya işçi sınıfı, 1856’da 8 saatlik iş günü talebini de içeren taleplerle genel greve gitti. I. Enternasyonal, 1866 Cenevre Kongresinde bütün ülkelerde 8 saatlik iş günü mücadelesi yürütülmesi çağrısı yaptı. Bu çağrı farklı kıtalarda, özellikle Avrupa ve ABD’de ciddi karşılık buldu.
19. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’da olduğu gibi, ABD’de de işçi örgütleri olan sendikaların yasal olarak tanınması, uzun çalışma sürelerinin azaltılması, 14 yaşından küçüklerin çalıştırılmasının yasaklanması talepleri ön plandaydı. O zaman ‘yasa dışı örgüt’ olarak kabul edilen sendikalara üye olan işçiler kara listeye alınıyor, fiili grevler polis, hatta asker gücüyle dağıtılıyor, işçiler eylem ya da yürüyüş yaptıklarında polis tarafından engelleniyor, hatta öldürülüyordu. Nitekim Almanya’da hakları için greve çıkan binlerce işçinin kulakları kesilirken, Rusya’da grevci işçiler kurşuna diziliyor, işçiler ABD’de devletin yasalarına karşı çıkarak greve giden işçiler en ağır şekilde cezalandırılıyordu.
İşçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları, 1873-1878 arasında yaşanan ‘Büyük Kriz’ sonrasında daha da kötüleşti. Bu dönemde milyonlarca işçi işsiz kaldı. Yaşanan krizi aşmak için bazı eyaletlerde işçi ücretlerinin düşürülmesi kararına karşı yaygın ve kitlesel protestolar, eylem ve grevler yaşandı. Artan işsizlik ve işçi ücretlerinin sürekli düşmesi, işçilerin patronlar karşısında birleşmesini, kendi mücadele örgütlerini kurmasını kolaylaştırdı ve ABD işçi sınıfı hareketi hızlı bir gelişim gösterdi.
HAYMARKET KOMPLOSU
Amerikan işçi sınıfı, 1886’nın mayıs ayına kadar yapılan bütün toplantı, kitlesel eylem ve yürüyüşlerde ‘Sekiz Saat Çalışma, Sekiz Saat Dinlenme, Sekiz Saat Canımız Ne İsterse!’ sloganı etrafında hareket etti. 1 Mayıs 1886’da ülke çapında 400 bine yakın işçi greve gitti. Grev o kadar etkili oldu ki, bazı eyaletlerde 8 saat iş günü hakkı kazanıldı. Dönemin sermaye güçleri, ilk büyük yenilgisini alırken, intikam almak için hazırlık yapmaya başlamıştı.
ABD’nin en büyük sanayi kentlerinden biri olan Chicago’da işçilerin 8 saat iş günü mücadelesi, onları ABD işçi hareketinin öncüsü haline getirmişti. Öte yandan Chicago polisi işçi eylemlerine karşı acımasız ve saldırgan tavrı ile biliniyordu. Polislerin dışında, Chicago’nun büyük patronları tarafından özel milisler yetiştiriliyor, grevleri etkisiz hale getirmek için grev kırıcıları kullanılıyordu.
Grev ve gösteriler, 1 Mayıs sonrasında da devam etti. 3 Mayıs’ta tarım aletleri üretilen McCormick’e ait bir fabrikadan atılan ve grevde olan işçiler miting yaparak, patronun grev kırıcılarını kullanmasını protesto etmek için fabrikaya doğru yürüyüşe geçti. Grevci işçilere ateş açan polis, 4 işçinin ölmesine neden oldu. Bu saldırıyı protesto etmek için 4 Mayıs’ta Haymarket Meydanı’nda miting düzenlendi. Miting dağılırken, kürsünün önüne bir bomba atıldı. Patlayan bomba nedeniyle 7 polis öldü. Yüzlerce işçi asılsız ithamlarla tutuklandı. Eylemler öncesinde basın tarafından hedef haline getirilen işçi önderlerinden Albert R. Parsons, August Spies, Adolph Fischer, George Engel tutuklandı ve göstermelik bir yargılamanın ardından, 11 Kasım 1887’de idam edildiler.
Haymarket komplosu, 1880’li yıllar boyunca kitleselleşerek yükselen, 1886’da doruk noktasına ulaşan işçi sınıfı mücadelesinin önünün kesilmesi, işçilerin mücadele örgütleri haline gelen sendikaların zayıflatılmasına yönelik planlı bir hamleydi. Nitekim dönemin sermaye güçleri 1 Mayıs’ta grev yaparak sekiz saat hakkını kazanan işçilerin bu hakkını ellerinden almaya başladılar. Ancak işçilerin sendikalarda birleşip örgütlenerek mücadele etmesinin önüne geçemediler.
1 MAYIS’IN İLANI
1 Mayıs tarihi ilk kez, Amerikan Emek Federasyonu (AFL) 1888’de, 8 saatlik iş günü kabul edilinceye kadar her yılın 1 Mayıs’ında grev yapılması kararıyla gündeme geldi. Başta İngiltere, Almanya, Fransa ve Belçika’daki sendikalar olmak üzere, o dönem işçi hareketinin güçlü olduğu ülkelerde örgütlü sendikalar bu karara katılacaklarını ilan ettiler.
1889’da Paris’te toplanan 2. Enternasyonal, 1 Mayıs’ın ‘İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’ olarak her yıl kutlanmasını kararlaştırdı. Sayıları her geçen gün artan işçi sınıfı, 1890’dan itibaren dünyanın dört bir yanında ekonomik, sosyal, demokratik ve siyasi taleplerle 1 Mayıs’ı kutlamak için alanlara çıkarken, 128 yıldır dünyanın dört bir yanında patronlara ve onların siyasal temsilcilerine meydan okumayı sürdürüyor.