Bölünerek değil, birleşerek çoğalacağız!
Bizler tercih ettiğimiz üniversitelerimizde okumak, diplomamızda seçtiğimiz okulun isminin yazmasını istiyoruz.
Gazi Üniversitesi öğrencileri
Üniversitemizde bilimsel ve nitelikli bir eğitim alamadığımızı, düşüncelerimizi rahatça söyleyemediğimizi ve geleceğimizin her geçen gün kıskaç altına alındığını dillendirirken son vakitlerde Gazi Üniversitesi öğrencileri olarak baskıyı en şiddetli biçimde hissediyoruz. AKP Hükümeti, 15 yeni üniversite kurulmasına ilişkin kanun tasarısını Meclis’e sundu. Tasarıya göre Gazi, İstanbul ve İnönü Üniversiteleri başta olmak üzere 10 üniversite bölünecek ve 5 yeni üniversite de kurularak Türkiye'deki 185 üniversite sayısı 200'e çıkarılacak. Hükümet’in bu tasarıya dair açıklaması ise “okullarımızda çok fazla öğrenci yığılması olduğu” idi. Ancak üniversitelerin kontenjan sayısını YÖK belirlerken bu “yığılma hali” yapılmak istenenlere bir kılıf uydurma çabası olarak değerlendirilebilir. Gazi Üniversitesi’nin de ismi değiştirilerek Hacı Bayram Veli Üniversitesi ismi ile yeni bir üniversite kurulmak isteniyor. Öğrenciler olarak bizlere sorulmadan ve fikrimizi almadan sunulan bu kanun tasarısını istemiyoruz.
NİTELİK BÖLÜNDÜKÇE DEĞİL BİRLEŞTİKÇE ARTAR
Geçmişten bugüne eğitime yönelik saldırılara şahit oluyoruz. Son vakitlerde de derslerin içeriğinin bilimsellikten uzak, gerici unsurlarla doldurulmasına daha sık tanıklık ediyoruz. Üniversitelerin sermaye grupları için kar ve rant alanı olarak görülmesi ve eğitimin de bu çıkarlara göre dizayn edilmesi ile “kendi gençliğini” yaratmaya çalışan bir sistem var karşımızda. Böylesi bir tabloda da devlet okullarında verilen eğitimin kalitesi giderek düşüyor. Gençlerin emek verip kazandığı, hayalleri ile geldiği üniversitelerin içi boşaltılıyor. Gündemde olan, köklü üniversitelerin bölünerek farklı okullar kurulması meselesinin de başında bu nedenler geliyor. Öğrencilerin çoğu üniversite tercihi yaparken okulun ismine, eğitimine ve akademik kadrosuna bakarak seçim yapıyor. Köklü üniversitelerin bölünmesiyle beraber eğitim daha da niteliksiz bir hal alacak, fakültelerin ayrılmasından dolayı öğrenciler arasındaki iletişimsizlik artacak, akademik kadronun değişmesi ile beraber üniversiteye eğitimi için gelen öğrenciler istemedikleri bir eğitime mahkum olacak. Bizler bu sorunların karşımıza çıkacağının farkındayız ve okulumuzun bölünmesine dair kanun tasarısını reddediyoruz.
OKULUMUZA SAHİP ÇIKIYORUZ
Gazi Üniversitesi tarihiyle milliyetçi, muhafazakar bir okul olarak görünüyor. Hükümetin gözünde ise devlet dairelerine yerleştirilecek ve devletin her söylediğine sorgusuz sualsiz boyun eğecek öğrencilerin mezun olduğu yer olarak biliniyor. Okulların bölünmesine dair kanun tasarısının meclise sunulmasından sonra Rektörlük ile iletişime geçen bir grup ülkücü ve kayyım rektörün "Eylem yapmayın, ses çıkarmayın." demesi üzerine okulda tepkilerini ortaya koymak isteyen öğrencilere yapılan baskılarla ve tehditlerle sıkça karşılaştık. Bugün tehdit edenden eğitim hakkı için mücadele edene kadar her öğrenci okulun bölünmesinden etkilenecek. Ne yaparlarsa yapsınlar bu süreçte karşılaştıkları en net tavır Türk, Kürt, sağ, sol demeden ortak talepleri etrafında birleşen öğrencilerdi. Bizler tercih ettiğimiz üniversitelerimizde okumak, diplomalarımız da seçtiğimiz okulun isminin yazmasını istiyoruz.
Bizleri kendi kuklaları olarak görenlere ve Gazi'yi siyasi yapısı gereği "Zaten ses çıkarmaz, biz ne dersek onu yapar." diye düşünenlere inat sesimizi duyurmak için rektörlük önünde tepkimizi ortaya koyduk ve koymaya da devam ediyoruz.