Rubicon'u geçmek
Avukat Tugay Bek, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın Abdullah Gül ile yaptığı görüşmeyi yazdı.
Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım/AA
Tugay BEK
Avukat
Eski Roma’nın sınırını belirleyen, bugün tam olarak nereden geçtiği tespit edilemeyen bir nehirdi Rubicon. Roma Cumhuriyeti’nde komutanlar, askeri güçleri ve kimlikleri ile başkente giremezlerdi. Roma şehir merkezinde askeri üniformayla gezmek dahi yasaklanmıştı. Aksi bir durum doğrudan doğruya cumhuriyete saldırı, Roma tanrılarına ve değerlerine ağır bir hakaret olarak değerlendirilirdi. Romalılar tüm dünyayı titreten muzaffer ordularını kendileri için de bir tehdit olarak görürlerdi. Cumhuriyetin kendi görevlilerine karşı da korunması gerektiği 2 bin yılı aşkın bir zaman önce Roma’da kabul görmüştü.
MÖ 49 yılında Sezar yasayı, geleneği ve senatonun buyruğunu dinlemeyip bu nehri geçmiş, ülke uzun bir iç savaşa girmiş ve sonunda Sezar kendini “Daimi Diktatör” olarak ilan etmişti. Siyasette ve diplomaside “Rubicon’u geçmek” deyimi temel bir prensibi, bir yasayı ihlal etmek ve dönüşü olmayan bir yola girmek anlamına geliyor. “Rubicon’u geçenler” her daim bulunduğundan olsa gerek bu deyim hiç unutulmadı.
DEMOKRASİLERDE BİR GENELKURMAY BAŞKANI, CUMHURBAŞKANI ADAYINA NEZAKET ZİYARETİNDE BULUNABİLİR Mİ?
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın, ismi cumhurbaşkanlığı adaylığıyla gündemde olan Abdullah Gül’ün ofisine helikopterle gidip gizlice görüşme yaptığı ortaya çıktı. AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu iki ismi aday olmaması için “ricacı” olarak Gül ile görüşmeye gönderdiği ileri sürüldü. Tayyip Erdoğan’ın seçilmesini zora sokacak ve partisinde bölünmeye sebep olabilecek Abdullah Gül’ün adaylığını bu müdahale sonrasında engellemiş oldu.
Görüşmenin tarafı olanlar bu konuda suskunluğunu korurken havuz medyası bu görüşmenin bir “nezaket ziyareti” olduğunu ileri sürdü.
Cumhurbaşkanlığına adaylığı söz konusu olan Abdullah Gül’e yönelik bu ziyaret “Rubicon’u Geçmek” olarak değerlendirilmeyi fazlası ile hak ediyor. Yıllardır 28 Şubat müdahalesinin siyaseten ekmeğini yiyenler ordu komutanını da yanlarına alarak siyasete ve seçimlere müdahalede bulunmuş oldu. Bugün biraz olsun 'Bağımsız bir yargı' olsaydı, bu türden bir ziyarette bulunarak açıkça ve alenen suç işlemiş olanlar mahkemelerde hesap vermek durumunda kalırdı. Genelkurmay başkanı, bürokratlar ve kamu görevlileri, kendilerini yasaya ve ettikleri yemine değil cumhurbaşkanına bağlı hissediyorlar.
'DOSTLAR, YURTTAŞLAR, ROMALILAR'
“Rubicon geçildi” ve her türden yasa dışı uygulamanın önünde bir engel kalmadı. Artık “Şunu yapamazlar” denebilecek bir şey de yok. Anayasa’ya ve yasalara uymayan ve devletin imkanlarını kullanarak ülkeyi baskın bir seçime götürerek kendi mutlak iktidarına onay arayan bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız bugün.
İktidarın hoyratça ve fütursuzca Anayasa’yı ve yasaları çiğnemesi daha geniş kesimler arasındaki kaygıları artırmakta, hak hukuk ve demokrasiden yana olanları birleşmeye mecbur kılmaktadır.
Bu nedenle tüm demokrasi güçleri bir araya gelerek, tek adam rejimine giden, tabutun üzerine son çivinin çakılması anlamına gelebilecek 24 Haziran seçimlerini kazanmalıdır. Bu seçimler, eşitlik özgürlük ve adalet isteyenlerin Rubicon’u geçenleri durdurabileceği, özlemini duydukları demokratik ülkeyi inşa edebilecekleri ve asla heba edilmemesi gereken önemli bir fırsattır.