Karl Marx'ın 200'üncü doğum gününde, doğduğu kente heykeli dikildi
Karl Marx, doğduğu yer olan Almanya'nın Trier kentinde 200'üncü doğum gününde anıldı ve Çin'in hediye ettiği dev bir anıtı kente dikildi.
Fotoğraf: Yücel Özdemir/EVRENSEL
Yücel ÖZDEMİR
Trier
İşçi sınıfının bilimsel dünya görüşünü oluşturan büyük düşünür ve devrimci Karl Marx'ın 200. doğrum günü, Almanya'da ve özel olarak da doğup büyüdüğü Trier kentinde, önceki doğum günlerinden farklı olarak ses getirecek şekilde kutlandı.
200. doğrum günü nedeniyle Alman gazetelerinin çoğunun birinci sayfasını Marx'In fotoğrafları süsledi. Muhafazakar Die Welt'ten Der Spiegel'e kadar kadar pek çok burjuva yayını, kendilerine göre Marx'ın hayatını, eserlerini, yaşamını anlattılar, karşı çıkanların görüşlerine yer verdiler. Bu yayın organlarında Marx'ın “Almanlığı”, “felsefeciliği”, “düşünürlüğü” öne çıkarılırken “devrimciliği”nin üzeri örtüldü.
Halbuki, Marx'ı kendisinden önceki düşünürlerden ayıran en önemli yanlarından birisi sadece kapitalist çelişkileri doğru şekilde açıklamak değil, aynı zamanda bunları hayata geçirmek için örgütlü hareket ederek dünyayı değiştirme mücadelesine bizzat katılmasıdır.
Der Spiegel dergisi bu haftaki kapağınıda Marx'ın 200. doğum günü dolayısıyla “Daha iyi bir kapitalizmde dünyayı adil kılma” fikrini öne çıkardı ve “Herkese para” başlığını kullandı.
Ne var ki, Der Spiegel'in kendisinin bile ortaya koyduğu veriler, günümüz kapitalizminde zenginliğin bir grup azınlığın elinde toplandığı, büyük çoğunluğun ise bundan mahrum bırakıldığını ortaya koyuyor. Dünyadaki servetin yüzde 87'sinin sadece nüfusun yüzde 10'u gibi bir azınlığın elinde olduğunu Der Spiegel de yazıyor.
Almanya'nın sol basınında ise Marx'ın 200. doğum günü nedeniyle özel sayfalar yapıldı. Neues Deutschland, beş sayfayla Marx'ın yaşamını ve bugünkü anlamını anlattı, ABD'li düşünür Immanuel Wallerstein ile bir röportaj yayınladı. Wallerstein, gençlere Marx'ı doğrudan Marx'tan öğrenmeyi önerdi.
Liberal-sol çizgideki Tageszeitung (TAZ) gazetesi ise kapaktan Xueh Mahrini Troll tarafından çizilen bir görsele yer verdi. Bir elinde şarap, diğer elinde “Das Kapital” tutan, Almanya'dan İngiltere'ye “tekmelenen” görsele başlık olarak “Karl Marx ve kapitalizmdeki maceralar” yazıldı.
Hazırlanan özel sayfaların kapağında çizgi roman şeklinde Marx'ın hayatındaki önemli tarihlere yer verildi.
Günlük gazeteler yelpazesinin en solunda bulunan Junge Welt ise Avrupa'nın değişik ülkelerindeki sol gazetelerle birlikte özel ek hazırladı ve Marx'ın bugün için ne ifade ettiğini ve eserlerini öne çıkardı.
Denilebilr ki “Das Kapital”in yayınlanmasının 150. yılında yazılanların ardından Marx'ın 200. doğum günü nedeniyle yazılanlara baktığımızda Marx'ın hayaletinin Almanya'nın üyerinde dolaştığı görülüyor. Her iki vesileyle artan sınıflar çekişkisi, yoksulluk, sefalet ve toplumsal zenginliğe bir grup azınlığın el konulduğu işleniyor. Buna karşı Marx'ın yaşamı ve eserleri ise tek çözüm adresi olarak görülüyor.
DOĞDUĞU YER OLAN TRIER'DE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMASI
Ülke basınının bu şekilde geniş yer ayırdığı Marx'ın 200. doğum günü, doğum yeri olan Trier'de çok daha özel kutlandı. Trier tren istasyonundan itibaren kentin her yerinde Marx var. Bu nedenle “hayaletinden çok kendisi” var demek daha yerinde olur. Turistik eşya satan dükkanlarda Trier'den bir şey almak için sıraya dizilen turistlerin yanlarında götürdükleri hediyelerin hepsinde bir şekilde Marx var.
200. doğum gününde en dikkat çeken etkinlik ise Simeonstift Meydanı'na Çin'in hediye ettiği 5,5 metre yüksekliğindeki Marx heykelinin dikilmesi oldu. Meydanda gerçekleştirilen halk festivaline katılanlar Marx'ın doğum gününü kutladı.
Trier Belediye Başkanı Wolfram Liebe, Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakanı Malu Dreyer, Çin Enformasyon Dairesi Başkan Yardımcısı Gau Weimin, Çin Büyükelçisi ve heykeli yapan sanatçı Wu Weishan birer konuşma yaptılar.
Her iki ülke temsilcileri, Marx'ın heykelinin Çin ile Almanya arasında siyasi, ekonomik ve kültürel yakınlaşmaya hizmet etmesini dilediklerini ifade ettiler. Çinli yöneticiler Çin ekonomisinin bugün dünya çapında güçlenmesini Marx'ı ve sosyalizmi modernleştirerek ele almalarına bağladılar ve bunun devam edeceğini belirttiler.
Heykeli yapan sanatçı Wu Weishan, Marx'ın koltuğunun altındaki kitabın insanlığın yolunu aydınlatmaya devam edeceğini söylerken Marx ve eserlerinin bundan sonra da yaşamaya devam edeceğini vurguladı.
Konuşmaların ardından hep birlikte Marx'ın anıtının üzerindeki kırmızı örtüyü çektiler ve meydanda bulunan yüzerce kişinin alkışları arasında Marx'ın heykeli göründü. Belediye adına yapılan konuşmada “Marx evine geri döndü” denildi. Kalabalık, alkışlar ve ilgi, Trier'in de evladı Marx'ı bağrına bastığını ve heykelinin bir zamanlar oyun oynadığı meydanda hep dikili kalacağını gösteriyordu.
Açılış sırasında Alman Komünist Partisi (DKP) ve Sol Parti pankartlarıyla hazır bulundu ve “Yaşasın Uluslararası dayanışma” sloganı atıldı. Törenin yapıldığı alanın yan tarafında toplanan bir grup ırkçı ise Marx'ın anıtının açılmasını protesto etti. Polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı etkinlik daha sonra verilen konserlerle devam etti.
MARX'IN İÇİ BOŞALTILABİLİR Mİ?
Hem Trier Belediyesi'nin kente daha fazla turizm geliri elde etmek için yaptığı hamleler hem de törenlere katılan Alman Sosyal Demokrat Parti'nin yöneticilerinin verdikleri mesajlar ve yaptıkları, elbette ne Marx'ın hayatı ne de eserleriyle alakalı değil. Marx'ı görüşlerinden ayırarak kente gelir getiren bir meta haline getirme planlarına elbette önce Marx'ın kendisi karşı çıkardı. Keza benzer bir durumu SPD için söylemek gerekiyor. Marx ve yoldaşlarının büyük bedeller ödeyerek temellerini attkları bugünkü SPD'nin Marx'ı "sözde sahiplenme" tutumu, tamamen Marx'ı kendi politik çıkarlarına alet etmekten başka bir şey değildir. Marx'ın ünlü, “Bunlar marksistse ben marksist değilim” sözü tam yerine oturuyor.