17 Mayıs 2018 10:07
/
Güncelleme: 09:33

Tüzel'in davasının 2. duruşması görüldü: 'DTK terör örgütü değildir'

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel’in milletvekiliyken Diyarbakır’da katıldığı etkinlikler nedeniyle yargılandığı davanın 2. duruşması görüldü.

Tüzel'in davasının 2. duruşması görüldü: 'DTK terör örgütü değildir' Fotoğraf: Evrensel

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel'e milletvekili olduğu dönemde Diyarbakır’da katıldığı etkinlikler nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Duruşmadaki savunmasında DTK’nin terör örgütü olarak lanse edilmesini eleştiren Tüzel, "DTK, devletin ve siyasi iktidarın gözetimi altında çalışmış, genel kurullar toplamış, Anayasa yapım sürecinde çalıştaylar yapmış, raporları TBMM anayasa uzlaşma komisyonuna sunmuştur" dedi. Dava 25 Ekim'e erteledi.

5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya Emek Partisi MYK Üyesi ve Evrensel yazarı Yusuf Karataş, EMEP İl Başkanı Çağla Yolaşan ve il yöneticileri de katıldı.

‘DTK'NİN TERÖR ÖRGÜTÜ MUAMELESİ GÖRMESİ İNANDIRICI DEĞİLDİR’

Savunmasını yapan Tüzel, DTK’nn terör örgütü olmadığını ve demokratik siyasetin boğulmaya çalışılmasının kazandırmayacağını belirterek beraatini talep etti.

Yazılı savunmasını sunan Tüzel, silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan yargılanmayı kabul etmediği ifade etti. DTK’nın terör örgütü olarak lanse edilmesini eleştiren Tüzel, “DTK, devletin ve siyasi iktidarın gözetimi altında çalışmış, genel kurullar toplamış, Anayasa yapım sürecinde Çalıştaylar yapmış, raporlarını TBMM anayasa uzlaşma komisyonuna sunmuş, AKP ve hükümet temsilcileri DTK toplantılarına katılmıştır. Şimdi geçen dönemde, yani çatışmalar sürecinde, barış ve çözüm arayışlarının bir dinamiği olan DTK’nin yeniden çatışmalı bir dönemde siyasi yargılama konusu yapılması hukuken kabul edilebilir olmadığı gibi ahlaki de değildir. Çözümü halkla arayan, aramak zorunda olan bir iktidar açısından Kürt halkının çeşitli kesimlerinin temsiliyeti özelliğini taşıyan bu platformun şimdi yasa dışı, hatta silahlı terör örgütü muamelesi görmesi inandırıcı ve hukuki dayanaklı değildir" ifadelerini kullandı.

‘DEMOKRATİK SİYASETİ BOĞMAK KAZANDIRMAYACAK’

DTK Genel Kurul Delegesi ve Üyesi olmadığını söyleyen Tüzel, “Hiçbir zaman da olmadım. Ancak DTK de asla yasadışı bir örgütlenme değildir. Açıktır ki siyasi iktidar, demokrasi ve barış diyenleri, işçi ve emekçi hakları diyenleri, eşitlik ve özgürlük diyenleri, birlikte yaşam ve kardeşlikte ısrar edenleri hedef haline getirerek bu türden dayanaksız suçlamalarla yargılama yoluna giderek, siyaseti yargı eliyle dizayn etme, siyasi iktidar gibi düşünmeyen ve davranmayanlara ayar verme çabası içindedir. Yine açıktır ki çatışmalı ortam yıllardır ülkemize bir şey kazandırmadıysa aynı şekilde demokratik siyasetin boğulmaya çalışılması da kazandırmayacaktır” diye konuştu.

Milletvekili olduğu dönemde fezleke konusu yapılmayan eylem ve konuşmaların soruşturma konusu yapılmasına değinen Tüzel, suçlamaların hukuki izahı olmadığını belirterek beraatini talep etti.

‘BU DURUŞMAYA HUKUKİ DEĞER ATFETMEK YANLIŞTIR’

Ardından söz alan Avukat Leyla Han Tüzel, DTK’nin terör örgütü olmadığını, esasa ilişkin mütalaaya gitmeden berat kararı verilmesi gerektiğini belirtti. Leyla Han Tüzel ayrıca mahkeme savcısına "FETÖ'den tutuklu hakimlerin, savcıların ve emniyet yetkililerinin itibarsız yapılan işlemlerine itibar ettiniz. Bu duruşmaya hukuki bir değer atfetmek yanlıştır” diyerek beraat talebini yineledi.

Ardından söz alan Avukat Vilson Akbaş ise 3 müdafi sınırının KHK gereğine göre yanlış yorumlandığını ifade ederek, kişinin istediği kadar avukat seçebileceğini belirrtti.

25 EKİM'E ERTELENDİ

Esas hakkındaki kararını sunan mahkeme heyeti, davayı, tape kayıtlarının tamamının istenip bilirkişi tarafından çözümlenmesi için 25 Ekim'e ertelerken 3 müdafinin savunma yapabileceğine karar verdi. (Diyarbakır/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et