20 Mayıs 2018 22:34

Yapılması gereken işçinin birleşerek güçlenmesi

Sorunlarını anlatmak ve taleplerini iletmek için Kamu Taşeron İşçileri Birliği ile TBMM’ye giden PTT taşeron işçisi, ziyaretten çıkarımlarını yazdı.

Fotoğraf: Halis Akyıldız/AA

Paylaş

PTT taşeron işçisi

Kamu Taşeron İşçileri Birliği üyeleri olarak mart ayında sorunlarımızı anlatmak ve taleplerimizi dile getirmek üzere Ankara’ya, TBMM’ye gittik. Herbirimiz kendi kurumumuzu temsilen oradaydık ve özelde kendi kurumlarımızın kadro mağduriyetini anlatan, genelde ise ayrımsız kadro vurgusu yapan dosyalar ve sunumlarımız ile birçok milletvekiliyle, sendika genel başkanlarıyla görüşmeler yaptık. Burada üzülerek belirteyim ki AKP ve MHP’li vekiller görüşme talebimizi geri çevirdiler. CHP milletvekillerinden bazıları konuya vakıfken birçoğunun tam bilgiye sahip olmadığını görünce bunun Meclisteki tüm parti vekilleri için de aynı oranda bilinmez bir kadro paketi olduğunu anladık. Taşeron işçide varolan yaraya tuz basan KHK ürünü uydurma kadro, Meclisin iradesi saf dışı bırakılmış olsa da TBMM çıkışlıydı. Gerekli düzenlemenin yapılıp insancıl yaşama ve iş barışına uygun hak getirilmesi için çalışma yapılacak olan yerde Meclis bu çalışmayı yapacak kişiler de vekiller olunca bize de gidecek en doğru adres TBMM kalıyordu. Ama sorunu çözmelerini talep edeceğimiz milletvekillerin konuyla alakaları müzisyenim deyip dinlemek dışında müzikle ilgisi olmayan birininki kadardı ancak.

Öyleyse doğru bilgiyi gözlerine sokacak bir çalışma yapmalı ve bizi doğru biçimde anlamalarını-anlatmalarını, çözüm üretmelerini sağlamalı, hatta zorlamalıyız diye düşündük. Tüm kapsam dışı kalanları, içi boş kadro verilenleri, yüzde 70 denilen saçma ihale engeline takılanları, emekliyi, jokeri, hükümlüyü, KİT’leri, BİT’ler, kadroya alınan kesimlerden il ve kuruma göre tezat oluşturanları vs... ne varsa anlatacak bir broşür hazırlamaya karar verdik. Broşürleri çoğaltarak Ankara’daki tüm vekillere vermek, durumu tüm çıplaklığıyla gösterip kadro mücadelemizi mecliste, yani tam da bizi temsil ettikleri yerde seslendirler. Sesimiz olsunlar, çözüm bulsunlar istedik.

Herbirimiz Türkiye’nin farklı il ve kurumlarından olan arkadaşlar olarak kendi illerimize, evimize döner dönmez irtibatımızı koparmadan bilgi ve fikir alışverişi yaparak çalışmayı başlattık. 15 gün boyunca geceli gündüzlü yoğun bir tempoyla araştırdık. En doğru en kapsayıcı bilgileri, kurumları tek tek anlatarak, resimleyerek, tezatları bularak, uzman görüş ve bilgilerine de yer vererek kağıda döktük. Bilgisayarda kitapçık haline dönüştürdük. Amatör bir ruh ve istekle çalışmayı tamamladık.

Birliğimize üye olan on binlerce arkadaşımıza da sosyal medya sayfamızda bize katkı sunmaları, il ve kuruma göre farklılık gösteren tezatları şahit oldukça bizimle paylaşmaları için çağrıda bulunduk ve onların katkılarıyla da eksiksiz sayılabilecek güzel bir iş çıkardık. Yine üyelerimizden kadro mağduriyetinin hayatlarına nasıl yansıdığını anlatan imzalı mektuplar yollamalarını istedik, yolladılar da.

KHK kadrosunun mağdurların hayatlarına nasıl yansıdığını en net biçimde ortaya koyan bu mektupları da broşürlerle birlikte vekillere ulaştırmaktı gayemiz.

Sıra basım aşamasına geldiğinde ise temel sorun bu maliyetli işin giderinin nasıl karşılanacağıydı. 1000 adet basılacaktı ve 16 sayfaydı. Bizler ise düşük ücretle çalışan bu işe gönül vermiş bir avuç insan. Adı üzerinde taşeron işçi ne kadar artırabileceği parası olabilir ki?

En uygun fiyatı bulabilmek için İstanbul’da yaşayan biri olarak ben bir arkadaşımla birlikte İstanbul kazan biz kepçe baskıyı ucuz yapacak matbaa aramaya başladık. Bir hafta sonunda da en uygun fiyatlı yerde basılmak üzere verdik kitapçığımızı. Tabi bu meblağı Kamu Taşeron İşçileri Birliği yöneticileri olarak kendi aramızda toparlayarak denkleştirdik. 1000 adet broşür ve Türkiye’nin dört bir yanından mağdurların gönderdiği mektuplar ile artık Ankara’ya hazırdık. Ulaşabildiğimiz milletvekilleri ile randevular ayarladık. Gerisine de Mecliste dolaşıp vermeyi planladık. Broşürlerimiz ve dosyalarımız ile 12 arkadaşla Ankara’da Mecliste buluştuk. Bu kez AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti vekilleriyle toplantılar yaptık. Broşür ve mektupları sunduk. Taleplerimizi, vazgeçilmezimizin ayrımsız kadro olduğunu yineledik. Randevular dışında da Mecliste gördüğümüz her vekile ayak üstü de olsa durumu anlattık ve ön bilgi sunarak broşürlerimizi verdik. Seçim öncesi telaşesi olsa da bu çalışmamızın etkili olacağını düşünüyoruz. Elbette bugün partilerin seçim beyannamelerine taşeron ve kadro meselesi girmişse bundan bizler gibi bu davaya inanan, mücadeleden azla vazgeçmeyen işçilerin payı çok büyüktür. Biz ses olduk, siyasetçilere de sesimize ses katmaları için talep ve katkıda bulunduk, bulunacağız.

Bu mücadele süresince gördük ki işçi ne zaman durumu kabullenmeyip direttiyse iktidar orada bir adım geri atıp düzenlemeye gitmek zorunda kalmıştır. Öyleyse yapılması gereken şey işçinin kendi gücünü farkına varması, birleşerek güçlenmesi, haksızlık karşısında direnmekten korkmamasıdır.

Bir dahaki sefer her kurumdan bir temsilci değil de 20’şer işçi gitse, elinde bu broşürü sallayıp hakkım olan kadroyu istiyorum dese mesela. 500 işçi neden olmasın? İyi fikir gibi geldi. Sanırım bunu yapacağız.

ÖNCEKİ HABER

Kocaeli'de 'yerlilik', 'millilik' ve 'antiemperyalizm' tartışıldı

SONRAKİ HABER

'Hükümet yapabilecek konumdayken ne vaadi veriyor anlamıyoruz'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa