Azmaklarda da balık katliamı var!
Menderes Nehri ve kanallarında görülen balık ölümleri, azmaklara da sıçradı.
Fotoğraf: EKODOSD
Özer AKDEMİR
Büyük Menderes Deltası ve nehir kanallarında görülen toplu balık ölümleri azmaklara da sıçradı. Bu durum top balık ölümlerinin deltanın sınırları dışında da yaşandığını gösteriyor.
YABAN YAŞAMININ SON ALANLARI
Söke Ovası’nın kuzeyinde, Menderes nehrinin yatak değiştirmesi sonucunda gölet şekline dönüşen alanlara yöre insanı tarafından Azmak denmekte. Hiçbir koruma statüsü bulunmayan bu azmaklar, Aşağı Büyük Menderes Havzası’ndaki yaban hayatının son yaşam alanları olarak biliniyor. Birçok türe ev sahipliği yapan Azmaklar, su samurlarının yanı sıra onlarca memeli türünün ve yüzlerce kuş türünün barınma, beslenme ve üremelerini sağladığı sulak alanlar durumunda. Azmakların bir diğer yararı ise kurak geçen yıllarda bölgenin, çiftçinin ve yaban hayatının can suyunu sağlaması. Yağmur sularıyla beslenen Azmaklara zaman zaman kanallar aracılığı ile Büyük Menderes Nehri’nden de su verilmekte.
TOPLU BALIK KATLİAMI
Ekosistemi Koruma ve Doğa Severler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü Menderes Nehrindeki toplu balık ölümlerinin ardından Azmakların birinde yaptıkları araştırmalarda buralarda da binlerce balığın öldüğünü tespit ettiklerini açıkladı.
Ölümleri "Toplu katliam" olarak niteleyen Sürücü, "başta yöre insanlarının sarıbalık dediği sazan balıkları, kefaller, yılan balıkları, İsrail Sazanlarıyla dolu binlerce balığın öldüğü gördük. Parmak büyüklüğündeki balıklardan, yaklaşık 10 kg.’a ulaşan sazan balıklarına kadar, Azmaklarda hiç tahmin edemeyeceğimiz büyüklükteki balıkların öldüğünü tespit ettik" dedi.
Bazı alanlarda sulama sularının alınmasıyla birlikte su seviyesinin düştüğü ve ölen balıkların kokuşup kurtlandığını aktaran Sürücü, ölü balıkların olduğu alanın kokudan yaklaşılamaz halde olduğunu ifade etti.
SUYUN 6 KM'Sİ ÖLÜ BALIKLARLA DOLU
EKODOSD Bilim danışmanı, Adnan Menderes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Serap Birincioğlu ile birlikte, ilk balıkların öldüğü Menderesin içinde bir inceleme gerçekleştirdiklerini belirten Sürücü şunları söyledi; "Yaklaşık ana yol ile deniz arasındaki 6 km.lik mesafede suyun yüzeyinin tamamen balıklarla kaplı olduğu görüldü. Rengi katran gibi simsiyah olan tahliye kanalı, bir kepçe tarafından açılarak, ölen balıkların çoğu Menderes vasıtasıyla birlikte Ege Denizi’ne ulaştırıldı" dedi.
UYGARLIKLAR VADİSİNDEN ÖLÜM NEHRİNE!
Büyük Menderes’in son yıllardaki ekolojik sorunların, asıl sorunun kaynağının 584 km. boyunca etrafında şekillenen endüstriyel işletmeler ve OSB’ler’in arıtmasız atıkları olduğunu kaydeden Sürücü, "tarımda giderek artan zirai ilaçlamalar, evsel atıklar, biyolojik atıklar ve tüm bunların kahrını çeken, Türkiye’nin en önemli sulak alanlarının başında gelen Büyük Menderes Deltası. “Yüzmeyi Büyük Menderes’in tertemiz sularında öğrendik, pamuk çapasında suyunu tülbentle süzer içerdik” diyen insanların hayatta olduğu düşünüldüğünde, Menderesi ne kadar kısa bir sürede günümüzdeki haline dönüştürdüğümüzü düşünmemiz gerekli. Tarihin babası Herodot’un yaklaşık 2500 yıl önce “Uygarlıklar Vadisi” dediği bir bölgenin son 30 yıl içinde ne hale getirdiğimizin resmidir bu" dedi.
Sürücü şöyle devam etti:
"Menderesin kıyısındaki sazlıkların aralarının balıklarla dolu olduğu görüldü. Duruma en çok üzülen yöre balıkçıları olduğu yüz ifadelerinden anlaşıldı. Balıkçının söyleyebileceği çok şey vardı ama söylediği tek şey “Burada balığın kökü kurudu” oldu.
Yaklaşık 20 kg.’a yakın uzun süredir görülmeyen yayın balıklarının da öldüğü görüldü.
Ulusal, yerel birçok basın ve medya kuruluşu meydana gelen balık ölümlerine ilgi gösterdi.
Balık ölümlerini yapılan canlı yayın ve haberlerle ülke gündemine taşıdı.
Yıllardır Menderesle ilgili projeler, ulusal ve uluslararası toplantılar, Havza Valiliklerinin yönetim planları yapıldı. Ne yazık ki bugün gelinen sonuca bakıldığında, durumun dünden daha kötüye gittiğini göstermektedir. Biz sadece ölen balıkları görebiliyoruz. Buradaki ekosistem içinde neleri kaybettiğimizin belki de farkında bile olamayacağız. Bölgenin ekolojisi büyük bir yara almıştır. Bunun sorumluları mutlaka bulunmalı ve gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Uluslararası sözleşmelerle koruma altında bulunan Büyük Menderes Deltası’nın biyolojik çeşitliliğine zarar veren dış kaynaklı atıkların ve kirliliğin nedenlerinin araştırılarak, çevreyi kasten kirleten kişi ve kurumların cezalandırılması için Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yaptık.
Belki bu bölgenin insanı hiçbir zaman mendereste bir daha yüzemeyecek, suyunu süzerek içemeyecektir. Hiç olmazsa bu ekosistem içinde yaşayan canlıları yaşatmanın, insan sağlığını yakından ilgilendiren temiz bir suyla çiftçilerin ürünlerini üretmesini ve Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri olan Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nda Biyolojik Çeşitliliğin sürdürülebilir olmasını sağlayabiliriz. Sorun da belli, çözüm de… Bunları uygulayacak ve uygulatacak sorumluları göreve davet ediyoruz."