Seçime 1 ay kala grev yasaklanması ne anlama gelir?
Grevleri Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklanan Soda Kromsan işçileri, Evrensel'e yazdı.
Fotoğraf: Halil Polat/Evrensel
Soda Kromsan’dan bir işçi
Mersin
Emekten ve emekçiden yana olan herkese merhaba;
Ben 16 senedir Mersin Soda Sanayii AŞ’de çalışıyorum. Tam 8 toplusözleşme görüşmesi ve 2012 yılında 48 gün süren grev yaşadım. Grev dönüşü 10 emekçi arkadaşımızın işine son verildi. Kazanımlarımız sürekli eridi. 2 bin-2 bin 200 lira maaşa çalışıyoruz. Taşeronda çalışan işçiler zaten asgari ücrete çalışıyor. Belli uzmanlık gerektiren işlerde işçiler çok alırken geri kalanımız karın tokluğuna çalışıyoruz.
Bu gidişata dur demenin zamanı gelmişti artık. Üstüne bir de, OHAL bahane edilerek grev ertelemeler olunca ve daha sözleşme görüşmeleri devam ederken işverenin grev erteleme kararı aldırması her şeyi çığırından çıkarttı. Hükümet seçime 1 ay kala kimin hükümeti olduğunu bir kez daha gösterdi. Grev ertelemelerini, sermayeye ballandıra ballandıra açık ve aleni bir şekilde anlatarak “Grev olan yere OHAL’den istifade ederek müdahale ediyoruz” diyen bir Cumhurbaşkanı var. Fakat bırakın seçime 1 ay kalmasını, bu hükümet iktidarda olduğu 16 senedir işçi ve emekçi için hiçbir şey yapmadı. Her seçim öncesi boş vaatler çok. İşçiye en büyük darbeyi vuran gelir vergisi oranlarıdır. Bırakın bu oranları aşağı çekmeyi, arttırma girişiminde bile bulundu ve geçiş kademelerini artırmayarak bir üst vergi dilimine daha çabuk girmemize neden oldu. AKP Hükümetine daha önce oy vermiş birkaç arkadaşımız da artık gerçekleri gördü.
Metal işçilerinin grev ertelemeyi tanımamaları ve elde ettikleri kazanımlar bize yol gösterdi. Bağlı bulunduğumuz Petrol-İş Sendikası yöneticilerimizin aldığı, grev ertelemeyi tanımama ve işyerini terk etmeme kararını uyguladık. Soda, Kromsan ve Tuz işletmesi işçilerini şimdiye kadar hiç bu kadar kararlı, inanmış ve birliktelik içinde görmemiştim. Fabrikaları durma noktasına getirdiğimizde beklenen haber geldi ve işveren tekrar sözleşme masasına oturdu. Görüşmeler devam ediyor ve inanıyorum ki kazanan emekçiler olacak.
İşyerinde en önemli sorunumuz da taşeronlaştırmadır. İşveren her kısımda taşeron sayısını artırarak hem sendikayı etkisizleştirme hem de ucuza çalışmayı dayatmaya çalışıyor. İş bıraktığımızda da gördük ki bir işyerinde taşeronlaşma işçinin birliğini bozmak üzere patronun en önemli silahı oluyor. Sadece ücret için değil taşeronlaşmanın önlenmesi içinde mücadele etmek gerekiyor.
Bu düşünceler içinde, tüm işçi arkadaşlarıma yürekten selam gönderiyorum.
ÇOK ÇALIŞIP, AZ ALIYORUZ
Kromsan’dan bir işçi
Mersin
Türkiye’nin en büyük firmalarından olan Şişecam’a bağlı Kromsan fabrikasında 10 yıldır çalışmaktayım. Brüt ücretim 2 bin 500 TL. Devletin yüksek vergi ve sigorta kesintisinden sonra kalan ancak 1850 TL. Bu 10 yıllık kıdeme verilen ücret, yeni işe giren işçinin ücretini siz düşünün. Hükümetin ve işverenin düşük ücret politikasının ciddi anlamda yaşandığı bir fabrikada çalışıyoruz. Bir de bu fabrika çok ağır sanayi statüsünde bulunan kimyasal fabrika yani anlayacağınız ağır iş koşullarında hem emeğimizi hem de sağlığımızı veriyoruz. Çalışan arkadaşlarımızın bir çoğunda bel ve boyun fıtığı rahatsızlığı var. Bir de üzerine işverenin düşük ücret politikası eklenince yaşanılmaz hal alıyor. Çok çalışıyoruz az alıyoruz.
Bu sözleşme dönemi artık bizlerin bıçak kemikte dediğimiz dönemdi. Bu dönemde sendikamız Petrol-İş bir sözleşme taslağı hazırladı ve bu taslak üzerinden görüşmeleri yürüttü. Taslağa yazılan brüt 900 TL bile bizim beklentimizin altındayken yine de sendikamızın yanında durduk. İşverenin 390 TL teklifine karşılık 740 liraya inilmesi bile arkadaşlarımız tarafından doğru bulunmadı. Ancak mademki toplusözleşme görüşmesindeyiz sendikamız tarafından 740 TL’ye inilmesine de sesimizi çıkarmadık. Fakat bir de grev yasaklanınca artık ne konuşacak ne düşecek bir durum kalmadı. O nedenle AKP Hükümetinin grevimizi yasaklamasına boyun eğmedik ve üretimi durdurduk. AKP’ye oy veren arkadaşlarımıza da sesleniyorum “Görün işte oy verdiğiniz parti, grevinizi bile yasaklıyor.”
İşveren beyaz yakalı çalışanlarına 800 TL-1800 TL arasında ücret zammı yaparken biz asıl yükü taşıyanlara sefalet ücreti dayatmasına sessiz kalamazdık. Gerçekten para yok, işler kötü olsaydı, beyaz yakalılara bu kadar zam yapılmazdı. O nedenle de 740 TL’nin altındaki artışlar biz işçileri tatmin etmez. OHAL döneminde grev ertelemesi bir ilk olmazken, biz üretimi durdurma iradesini gösterdik.
Biz emekçiler ne AKP Hükümetinin ne de her gün servetlerine servet ekleyen işverenlerin baskılarına boyun eğeceğiz.