Flormar direnişi 10'uncu gününde

Petrol-İş'e üye olduktan sonra işten atılan 118 Flormar işçisinin hakları için başlattıkları direniş 10. günü bitirirken destek ziyaretleri de sürüyor

24 Mayıs 2018 15:52
Paylaş

Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlenip çoğunluğu sağlamasının ardından 118 işçinin işten atıldığı Flormar’da direniş 10'uncu gününde. Direnişin başlangıcından bugüne kadar Flormar fabrikası önünde bekleyen işçileri Gebze emek ve demokrasi güçleri ziyaret etti. Gebze Organize Sanayi bölgesinde bulunan ve DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikasının örgütlendiği TAYAŞ önünde buluşan emek ve demokrasi güçleri sloganlar ile Flormar fabrikasına yürüyüş gerçekleştirdi.

‘SENDİKA ANAYASAL BİR HAKTIR’

Fabrika önündeki buluşmada söz alan Petrol-İş Sendikası Gebze Şube Başkanı ve Gebze Sendikalar Birliği Dönem Sözcüsü Süleyman Akyüz, Flormar’da 10 günde yaşananları aktardı. Akyüz, "Burada bir insanlık sınavı veriliyor aslında. Bu zamana dek çok emek mücadelesi verdik ama Flormar’daki kadar büyük bir baskı, zulüm, zalimlik yaşamadık. Kural tanımayan, yasa tanımayan bir yapı mevcut. Burası o yüzden bir sınav yeri. Mart ayında çoğunluğu sağlamamamıza rağmen anayasal hakkını kullanan ve sendikaya üye olan işçiler kapı önüne konmuştur. Sendika hakkı anayasal bir haktır. Sendika hakkı için mücadele eden ve kapıda bekleyen işçi arkadaşlarına selam veren işçilerin tazminatsız olarak çıkışı veriliyor. Yasalardaki boşluklardan ve gevşekliklerden yararlanılarak işçilerin üstüne bu derece gelinmesini ve baskıları asla kabul etmiyoruz" dedi.

‘KANUN, KURAL KİMİN İÇİN ÇALIŞIYOR, BURADAN DERS ALALIM’

Akyüz, gelinen süreçte hukuki olarak mücadele başlattıklarını da belirtti. Akyüz, "Burada hukuk mücadelesi var, insanlık mücadelesi var, demokrasi mücadelesi var, sınıf mücadelesi var. Biz bu baskılar neticesinde Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk ama aradan geçen 10 güne rağmen hala savcının masasında bekliyor suç duyurumuz.  İşte Türkiye… Herkes bundan ders çıkarmalı. Kanunlar kimin için çalışıyor, kurallar kimin için çalışıyor, en büyük örneği burada. Sakın ola duygusallığa kapılmayın. Sizden yana bir anlayış var mı, yok mu buna bakacaksınız. Sendikalardan siyasi partilere, akademisyenlerden fabrikalardaki işçi arkadaşlarımıza, bize verilen destek aslında çok büyük. Ancak bu direniş mutlaka ve mutlaka Türkiye’nin tamamına mal olmalıdır" diyerek dayanışmanın büyümesi çağrısında bulundu.

‘BU BASKILARI ANCAK BİRLİKTE PÜSKÜRTEBİLİRİZ’

Süleyman Akyüz’ün ardından Gebze emek ve demokrasi güçleri adına söz alan Eğitim Sen Şube Başkanı Oğur Aydın "Yaşanan son süreçte de Flormar’ın patronları ürettiğinize, bu tesise kattığınız değere bakmadan sadece örgütlenme hakkınızı kullandığınız için iş akdinizi haksız ve hukuksuz bir şekilde sonlandırdı. Yaşanan son süreçte patronlar iki şeye çok seviniyorlar. Birincisi arabuluculuk düzenlemesi, ikincisi de OHAL. Arabuluculuk düzenlenmesiyle çalışanın hak gasbında mahkemeye gidebilme süreci zorlaştırılıyor ve bir duvar olarak sizlerin önüne konuluyor. OHAL sürecinde de emeğinizin karşılığını alabilmek için en büyük silahınız olan grevler yasaklanıyor. Bu yasaklar da yönetenler tarafından övünç kaynağıymış gibi anlatılıyor. Tabii ki yönetenler bu açıklamalarıyla en büyük alkışları patronlardan alıyor. Bu düzenlemeler sizlerin emeğine, alın terine, örgütlenme hakkınıza yapılan saldırılardır. Bu saldırıları birlikte, yanyana, omuz omuza olabilirsek püskürtebiliriz" dedi. Açıklamanın ardından işçi emeklisi Erdoğan Kılıç, Nazım Hikmet’ten bir şiir okuyarak işçilerin direnişini selamladı.

FLORMAR’DA BASKILAR HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Türkiye’nin tanınmış kozmetik tekellerinden Flormar’da işçi düşmanı uygulamalar ise artarak devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde fabrika giriş kapısının üç metrelik bir branda ile kapatılması ve fabrika çevresinin dikenli telle çevrilmesinin ardından bu kez de Flormar içerisinden kötü kokular yayılıyor. Fabrika içerisinden ve foseptiğin aktığı atık su giderlerinden iki gündür koku yayılıyor. İşçilerin kapı önünde beklediği ve bekçi kulübesinin hemen yanından yayılan bu kokuların geçtiğimiz 1 hafta boyunca hiçbir şekilde fark edilmediğini belirten işçiler atık su giderlerinden bilinçli olarak koku yayıldığını aktardı.

‘ÜRETEN BENİM AMA ONLARA GÖRE BİR VASIF DEĞİL BU’

8 yıldır Flormar’da çalışan ve yaşadığı süreci Evrensel'e değerlendiren Gülten, aslında çok uzun süredir baskılarla çevrelendiklerini aktarıyor ve ekliyor: 8 yıl boyunca ben buraya emeğimi verdim. Yaş olarak baktığım zaman en dinamik olduğum zamanlardı. Biz hiç durmadan çalışırken hep daha fazlasını istediler. Ben yıllarca bu düzenin böyle gideceğini düşündüm. Flormar yabancı sermayeli ve devasa bir şirket ama biz mesai ücreti ile 1800 lirayı bugün bile zar zor alabiliyorduk. Her sene 20-30 lira zamla geçiştirdiler. Sorunlarımızı defalarca ilettik ama hep görmezden gelindi. Benim iki çocuğum var, biri üniversitede. Artık yetemeyince amirime söyledim. Zam istediğimde bana verdiği cevap ise ‘Senin vasfın yok, ne zammı isteyeyim senin için’ oldu. Burada üreten benim, işi yapan benim ama vasfım yok öyle mi? Kendileri büyürken bizim aşımız hiç artmadı. Bunun için sendikaya üye olduk, kapı dışarı edildik.

‘ÇALIŞIRKEN GÖZÜMÜZE FAR TOZU KAÇIYORDU’

4 yıldır çalışan ve kapıdaki arkadaşlarına selam verdiği için tazminatsız olarak işten atılan Semra ise çıkarılan işçilerin yerinin taşeron işçilerle doldurulmak istendiğini belirtti: Hayat pahalı ama bizim ücretlerimiz yıllardır artmıyor, haliyle yetemiyoruz. Eve yetemiyoruz, geçinemiyoruz. Burada bizim çalışma koşullarımızdan ücretlerimize kadar bir sürü sıkıntımız varken akşam eve gittiğimizde Flormar’ın kadınlar için hazırladıkları reklamları görüyordum. Biz kadın değil miyiz? Çalışırken gözlerimize hep far tozları kaçıyordu. Hepimizin alerjileri var. Kendi büyürken bizim üzerimizde kurduğu baskı da büyüyor. Hep daha fazlası diye diye bugünlere getirdiler bizi.

‘İÇERDE ALAMADIĞIMIZ HAKKIMIZI DIŞARDA İSTEMEYE DEVAM EDİYORUZ’

Fabrikada 6 yıldır çalışan ve 2 kez iş kazası geçirdiğini belirten Emine ise mücadelede kararlı olduğunu belirtiyor. "Fabrika içinde çalışırken 2 defa iş kazası geçirdim. Kazan patladı, Allah'tan bana bir şey olmadı. Kafama streç rulosu düştü, benim için toplantı yaptılar sonra bana 'bilerek mi düşürdün?' dediler. Ben o şekilde çalışmaya devam ettim ama her gün sorguladım 'ben neredeyim, burası nasıl bir fabrika?' diye. Bugün bu kapıda olanlar fabrikanın en kıdemli işçileri. Ne kadar süre daha böyle gidecekler bilmiyorum ama içeride de birçok arkadaşımız sendikaya üye. İçeride alamadığımız hakkımızı biz bugün dışarda arıyoruz. Bunca insanız, her gün destekler gelmeye devam ediyor. Flormar ya sendikayı kabul edecek, bizleri kabul edecek ya da fabrika duracak. Mücadelemizi devam ettireceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Mütalaasını veren savcı Emrah Serbes için 22,5 yıl hapis istedi

SONRAKİ HABER

'Yılmaz Güney Sineması'nın yıkılmasına dair hukuki işlem başlatacağız'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa