Dokuz Eylül'de çalışan işçi: Gelirimin yüzde 40’ı kesintilere gidiyor
Seçimleri konuştuğumuz Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi işçilerinin gündeminde, ekonomideki kötü gidişat, taşeron yasası ve vergi adaletsizliği var.
Fotoğraf: Koray Yetiş/EVRENSEL
Koray YETİŞ
İzmir
Balçova ilçesinde bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde çalışan işçilerle 24 Haziran seçimlerini konuştuk. İşçilerin anlattıklarına göre, seçim sonucunu belirleyecek olan başlıca etkenler; taşeron yasasının aksaklıkları, vergi dağılımındaki adaletsizlik, zamlarla birlikte artan geçim derdi ve işyerinde uygulanan mobbing.
Karmaşa içerisinde hastanede daha önce hakları ve sendikalaşma için yaptıkları eylemlerden bizi tanıyan Yusuf’la karşılıyoruz. Oturdukları masaya davet ediyor. Hâl hatır sorduktan sonra Yusuf, işyerinde yerinin değişmesinden dolayı karşılaştığı haksızlıktan söz ediyor. Bunun nedeninin ise sendikalı işçileri cezalandırmak olduğunu söylüyor. Yanımıza başka bir işçi geliyor. Sendika ve taşeron yasasından söz ediyoruz.
‘ET OLMUŞ 80 LİRA ZATEN ONU UNUTTUK BİLE’
Konu hemen ekonomiye geliyor. İşçi, ekonomik durumu şu ifadelerle anlatıyor: “Dolar olmuş 4,90 lira. Benzin desen 6 buçuk lira. ‘Hâlâ güçlü ekonomimiz var’ diyorlar. Bizim maaşlar yerinde sayıyor ama her şeyin fiyatı durmadan artıyor. Markete gittin mi 400 lira harcıyorsun da market arabasını dolduramıyorsun. Et olmuş 80 lira zaten onu unuttuk bile. Arabanın deposunu doldur demeyeli bir hayli oldu. Zaten araba ile en son bir Çeşme’ye gidip geldim hemen hemen 250 TL’ye mal oldu bana.” Seçimlerle ilgili önce fikrimizi sorup ardından konuşmaya başlıyor: “Bu iktidarın gitmesi lazım, bu sefer gidiciler galiba, kimle konuşsam kafasında plan yapıyor. HDP’nin barajı aşması lazım deyip evde oy paylaşımı yapanlar da var. Bu iktidar hayırlısı ile gitsin de önümüze bakalım gelecek olana Allah kerim diyenler var.”
‘PATRONLARDAN DA YÜZDE 40 VERGİ KESSİNLER ÜLKE ŞAHLANIR’
Öğle yemeği molasının ardından Mahmut adında işçiyle sohbet ediyoruz. Döviz kurlarındaki artışın cebine nasıl yansıdığını sorduğumda Mahmut, siyasi iktidarın taşeron yasasından söz etmek istediğini söylüyor. Mahmut, “Bize yansıyan maddi hiçbir kazancımız olmadı. Patronun değil de devletin taşeron işçisi olduk” diyor. Seçimin erken olmasının nedenin de ekonomik kriz olduğunu anlatan Mahmut, “Erken seçim kararı almasalar belki dolar falan daha çok artardı. Seçimler bitince bir anda daha hızlı ve fazla artacak diye düşünüyorum. Bu koşullarda AKP ve MHP yüzde 50 çoğunluğu alamaz diye düşünüyorum. Bu sefer AKP gidici gibi geliyor bana ama sonuç diğer partiler açısından ne olur bilemiyorum” diyor. Maaşlarına yapılan yüzde 4 zammın enflasyon karşısında eridiğini anlatan Mahmut, “Bordroda kesintilerden önce yazan maaş 2927 lira, kesintilerden sonra 1786 liraya düşüyor. Bu kadar vergiyi, kesintiyi patronlardan yapsalar ya ülke ekonomisi o zaman şahlanır. Kazancımın yüzde 40’ı kesintilere gidiyor, elde kalan ile aldığımla da gene vergi veriyorum. Bütün yük biz işçilerin sırtından geçiyor” diyor.
‘VERİLEN ZAMMIN YARISI UÇTU’
Öğlen molasının bitmesine az bir süre kala sohbet eden üç işçiyle konuşmaya başlıyoruz. İşçilerden Zeki ekonomideki gelişmelerin yaşamına etkisine ilişkin şunları söylüyor: “Bana verilen paranın yarısı uçtu gitti. Arabam var artık kullanmıyorum, benzin aldı başını gitti, eskiden çocuk yorulmasın, rezil olmasın diye araba ile bırakırdım. Şimdi 3 kilometrelik okul yolunu her gün tabanvay ile aşıyoruz. Bir de yıllardır alışkanlık vardır bizde 50 liralık benzin alırız. 50 liralık pazar yaparız mesela şimdi 3 aldığımdan 1 alabiliyorum pazardan , aile olarak bir çay içelim, bir dondurma yiyelim devrini kapattık. Sigara da kaçağa geçtik ayakta böyle kalmaya çalışıyoruz işte.”
Taşeron yasasından sonra kadroya geçtiklerini anlatan Zeki, “Kadroya geçtik ya sözüm ona çalıştırabildikleri kadar çalıştırıyorlar. 3 kişilik işi 1 kişiye yaptırmaya çalışıyorlar” diyor.
AKP’nin seçimlere bilerek asılmadığını savunan Zeki, bundan dolayı seçimlerde hile olacağını düşünüyor. Zeki ile aynı bölümde çalışan başka bir işçi söze giriyor: “En baştakiler kaçmaya başladı. Serbest bölgedeki Delphi 3000 kişiyi işten atıp fabrikayı Fas’a taşıyacakmış. Orada çalışan arkadaşım anlattı. Patronlar kaçıyorsa hakikaten büyük sıkıntı var demektir” diyor.