Temmuz ayı, öğrenci ve veliler için yıpratıcı olacak
Yeni sınavda uygulanacak Çember Sistemini Eğitim Sen Şube Başkani İzzet İldeş değerlendirdi.
Fotoğraf: Pixabay
Eylem NAZLIER
İstanbul
Son 11 yılda 12 kez sınav sistemini değiştiren Hükümet, ‘TEOG iyi değil, yaşasın yeni yerleştirme sistemi!’ dedi ve 13. değişikliği hayata geçirdi.
Peki TEOG’un yerine getirilen “Eğitim Bölgesi Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi” ne getirecek? Şimdi bütün öğrencilerin ve velilerin kafasında bu soru var. Eğitim Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı İzzet İldeş sorularımızı yanıtladı. Yerleştirmede uygulanacak olan “çember” sisteminin sınıfsal, kültürel ve sosyolojik duvarlar yaratacağını söyleyen İldeş, “Öğrenci okul türlerinden sadece birini istese dahi en fazla o türden 3 okul olacağı için geriye kalan ikisini diğer tür veya türlerden yapmak zorunda kalacak. Bu da isteğe bağlı kısmın rafa kalkması demek” diye konuştu. 2 Haziran’da gerçekleşecek sınavın yerleştirme kılavuzunun hâlâ açıklanmadığına dikkat çeken İldeş, “Klavuz için 25 Haziran’a gün verildi. Geleceği gençliğe değil seçimlere tahvil eden Hükümet, hukuksuzluk duvarına kalın bir tuğla daha koymayı başardı” dedi.
TEOG kalktı, yerine Eğitim Bölgesi Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi getirildi. Yeni sınav sistemi, eski sınav sistemindeki eksikleri giderebilecek mi?
Sınavlara on binlerce sıfır çeken öğrenci ile başlayan ve bunu da dershanelerin kapatılması sürecine bağlayan mevcut akıl bu duruma el atmalıydı; elbette gayet ‘masumane’ bir çıkışla! Ve “Yazık bu çocuklara! Sınav da neymiş?” diyerek TEOG sınavını kaldırdı. Yerine gelen sistemi, ‘Çocuğunuz artık istediği okula sınavsız ve yürüyerek dahi gidebilecek” şeklinde sunan Bakanlık, tam tekmil medya ekranlarında “Çocuklarımıza müjde! kabus bitti!’ diye müjdeler verdi. Ama pek ayrıntı verilmedi. İsteyen sınava girip yüzde 10’luk nitelikli okullarda “nitelikli insan” olabilecekti, istemeyense adrese dayalı yerleştirme ile “hemen yürüme mesafesindeki” okulda eğitim-öğretim hayatına devam edecekti! Başlarda -nitelik olayını ayrı tutarak söylüyorum- kulağa hoş gelen bu durumla ilgili ayrıntıları öğrenmek için aileler 5 ay beklemek zorunda kaldı. Bu süreçte hiçbir resmi açıklama yapılmadı. Çoğu aile, tevatür bilgilerle, el yordamıyla çocuklarının geleceğine dair çıkarımlar yaptı. İşin ilginç tarafı, 2 Haziran’da gerçekleştirilecek sınavın yerleştirme kılavuzu hâlâ açıklanmadı. 25 Haziran’a gün verildi. Geleceği gençliğe değil seçimlere tahvil eden mevcut hükümet hukuksuzluk duvarına kalın bir tuğla daha koymayı başardı. Çok geçmeden TEOG’un kaldırılma gerekçesi olarak Bakan Yılmaz tarafından sunulan; “Okul dışı kaynaklara yöneliyorlar, sınava hazırlanmak için devamsızlık yapıyorlar” ve “Gençliklerini yaşayamıyorlar” gibi tespitlerin yer ve ağırlıklarının b yeni sitemde de değişmediği ortaya çıktı. Hatta yüzde 10’luk nitelikli okul sınavındaki vahim tabloyla bu durumun daha da ağırlaştığı gözlendi.
İSTEĞE BAĞLI YERLEŞTİRME LAFTAN İBARET
Yeni liseye giriş sisteminde sınavına girmek mecburi değil. Peki sınavsız yerleştirmeler nasıl olacak?
“Üçlü çember sistemi” modelini sunan Bakanlık yetkilileri, merkezi oturduğun yer olan iç içe 3 çemberdeki toplam 9 okuldan 5’ini zorunlu seçtirerek öğrencinin istediği okula gidebileceğini açıkladı. Sorun tam da burada başlıyor zaten. “Zorunlu seçtirilen okullar” ile istediği okula gitme çelişkisi! Hele bir de işin içine okul türleri ayrımı girdi ki çarşı pazarın karıştığı yer esas orası. Şöyle ki; her çember de 3 okul var ama bu okullardan biri Anadolu lisesi, biri meslek lisesi diğeri ise imam hatip. İç içe 3 çemberin her birisinin okul türü dağılımı bu şekilde. Yani 9 okuldan 3’ü Anadolu, 3’ü meslek ve 3’ü de imam hatip lisesi. Bu 9 okuldan 5’ini tercih etmek zorunlu. Ne az ne fazla olacak. Otomatikman öğrenci okul türlerinden sadece birini istese dahi en fazla o türden 3 okul olacağı için diğer ikisini diğer tür veya türlerden yapacak. Bu da isteğe bağlı kısmının rafa kalkması demek.
O zaman neden 5 tercih veya tek çember değil?
Çünkü her ikisinde de genel veli isteği olan Anadolu liselerine ilginin fazla olacağı ve başta imam hatip olmak üzere meslek ve imam hatip tercihlerinin zayıf kalacağı düşünülüyor. “Anadolu liselerine ilgi fazlaysa imam hatip ve meslek lisesi ısrarı niye?” sorusunun cevabı ise mevcut iktidarın başta imam hatipler olmak üzere bu 2 tür okulu piyasacı eğitim ve kendileri için ikbal meselesi olarak görmesinden kaynaklı.
Bu sistemde ne tür sorunlar karşımıza çıkacak?
Burada karşımıza çıkan sorun okul tür sayıları arasındaki eşitsizlik. Basit bir matematikle olaya açıklık getirelim: Türkiye’de toplam 7 bin 76 tane Anadolu, meslek ve imam hatip lisesi var. Çember sisteme göre 7 bin 76 / 3 = 2 bin 359’ar taneden her birinden olmak zorunda. Ama MEB verilerine göre Türkiye’deki okul sayıları şöyle. 3 bin 190 meslek lisesi, 2 bin 424 Anadolu lisesi ve 1580 imam hatip lisesi. Her birinden çember sisteme göre 2 bin 359 tane olması gerektiğinden yola çıkarak ya imam hatibe diğer okul türlerinden dönüşüm olacak, ya da Bakanlık 40 gün içinde eşitliğin sağlanması için 907 tane imam hatip lisesi yapılması gibi imkansız bir işe girişecek. Diğer bir husus ise okulların yapısal eşitsizliği. Bu eşitsizliği düzeltmek yerine milli eğitim altyapı sıkıntısı olan ve öğrenciler tarafından tercih edilmeyen okulları öğrenci ile doldurmayı hedefliyor. Üstelik birçok ilçe merkezinde, denilene uygun sayıda okul bulunmaması nedeniyle öğrencilerin çok uzak okullara (55-60 kilometre) gitmek zorunda kalacak. Çemberin içine aynı 2 ilçenin girip girmeyeceği, diğer çemberlerle kesiştiğinde nasıl yerleştirme yapılacağı ya da başka öğrenci ile tercih eşitliği olduğunda seçimin yapılması için yaş, devamsızlık gibi kriterlerin baz alınıp alınmayacağı ise hâlâ cevabı olmayan sorular.
‘BAKANLIK NİYETİNİ BELLİ ETTİ’
Peki, yüzde 10’luk nitelikli okullara yerleştirme nasıl olacak?
126 bin 500 öğrencinin yerleşeceği “nitelikli!” okullarda niyet kendini daha bariz gösteriyor. Şöyle ki; toplam belirlenen 1367 okulun seçilme kriteri belli olmamakla birlikte, bu okulların sadece 228’i Anadolu lisesi, 449’u mesleki teknik Anadolu lisesi, 297 tanesi ise Anadolu imam hatip lisesi. Geriye kalanlar ise fen ve sosyal bilimler lisesi. Veli ve öğrencilerin lise türü tercihleri yüzde 63’lük bir rakamla Anadolu lisesi iken; 61 ilde imam hatip lisesi var, 34 ilde ise Anadolu lisesi yok! Bu korkunç tablo, TEOG’un kaldırılmasıyla ilgili yaldızlı gerekçelerin altından saklanmaya çalışılan bir gerçeklik. Bakanlık açıkça akademik eğitim veren lise türlerinin yerine mesleki ve imam hatip eğitim türlerini tercih ederek niyetini belli etmiş bulunmaktadır. Yüzde 10’luk okullarla ilgili bir acı tablo da önümüzdeki dönemde bu okullardaki öğretmenlerin zorunlu rotasyona tabi tutulacak olmaları. Yerine gelenlerin mülakatla alınacak olması ise niyetleri fazlasıyla açık etmektedir.
‘ADRESE DAYALI YERLEŞTİRME BU HALİYLE UYGULANMAMALI’
Sınav bittikten sonra veli ve öğrencileri nasıl bir süreç bekliyor?
Bir milyon 100 bin öğrenci ve aileleri temmuz ayından itibaren oldukça zor ve yıpratıcı bir süreç bekliyor. Bu nedenle bakanlıktan talebimiz sınavla alınacak okulların seçiminin tekrar gözden geçirilmesi; toplumsal katmanlarla ve taraflarla bir mutabakat içine girilmesi. Çünkü adrese dayalı yerleştirme sisteminin bu halinden bir an önce vazgeçilmeli ve öğrencinin bireysel yönelimini ön plana çıkaran tercihlerin göz önünde bulundurulduğu yeni bir yerleştirme sistemi hayata geçirilmelidir. Hâlâ açık lisede okuyan ve sayısı 1 milyon 287 bine varan gencin örgün eğitime kavuşturulması, liselileşme oranının yükselmesi ve gençlerin ucuz iş gücü olarak kullanılmasının önüne geçilmelidir. Velilerimizi saydığımız bu taleplerin etrafında birlik olmaya, çocuklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz
Son olarak, Eğitim Sen olarak siz nasıl bir sınav sistemi önerirsiniz?
Eğitimde, öğrencinin ilgi ve yeteneklerini ön plana çıkarmak ve başkalarıyla yarıştırmak yerine öne çıkan özelliklerinin farkında olmasını sağlamak esastır. Verilecek akademik eğitimin bu esas etrafında gerçekleşecek sistemlerin bütünü olması gerekirken, gençliği kendi ikbal hırslarına kurban edecek sistemlerin öğrencilere değişiklik diye dayatılması kabul edilecek bir şey değildir.