28 Mayıs 2018 23:00

Keçiören'de seçime doğru: Ekonomi büyüyorsa niye faydasını göremiyoruz

Evrensel muhabirleri seçimin nabzını tutmaya devam ediyor. Bu kez durak Ankara Keçiören.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Burcu YILDIRIM
Ankara

Seçime bir aydan az zaman kaldı, semt semt seçimin nabzını tutmaya devam ediyoruz. 

Ankara Keçiören’deyiz. 16 Nisan referandumunda yüzde 55.62 ile ‘evet’, yüzde 44.38 ile ‘hayır’ diyen Ankara’nın en büyük ikinci ilçesi. Keçiören’de de referandumda ‘evet’ çıktı:  Yüzde 55.6. Muhafazakar seçmenin yoğunlukta olduğu ilçede 7 Haziran’da AKP’nin oyu yüzde 47 oldu. CHP yüzde 23, MHP’ye yüzde 19, HDP’ye ise yüzde 4’e yakın oy çıktı. 

1 Kasım’da ise AKP oyunu yüzde 55’e çıkardı. MHP ise yüzde 15 oy aldı. Referandum sonuçlarına bakıldığında AKP oy kaybetmemiş görünse de o dönem ‘Evet’ diyeceğini açıklayan AKP ve MHP’nin oy toplamı yüzde 70. Dolayısıyla AKP-MHP blokundan yüzde 15’lik bir kayıp olduğu söylenebilir.

917 bin 759 nüfus ile Ankara’nı yüzde 16.85’ini oluşturan Keçiören, geçmişte de Anavatan, Fazilet ve Refah partilerinin oy tabanının yüksek olduğu bir ilçe. Burası aynı zamanda Melih Gökçek’in 23.5 yıllık belediye başkanlıkları macerasına da ilk adım attığı yer.

Elimizde bu verilerle Keçiören’de, İncirli, Etlik ve Aşağı Eğlence’de öğrencilere, işçilere, esnaf ve emeklilere seçimleri sorduk.

Pek çok yerde olduğu gibi burada da ortak sorun ekonomi. Bu konuda hem muhalefete oy vereceklerini söyleyenler hem de iktidara oy vereceğini söyleyenler birleşiyor. Ekonomideki gidişat nedeniyle AKP’ye ama’lı destek verenlerin bir eleştirisi de Saray’a ve lükse.

Bir araya geldiklerimizin çoğu ise konuşmaktan kaygılı. Sosyal medyada paylaşım yapanların bile gözaltına alındığını hatırlatıp, “Bu devirde konuşulmaz” diyorlar. AKP’liler ise tercihlerini daha rahat ifade ediyor.

‘SÜREKLİ DEĞİŞEN EĞİTİM SİSTEMİNİN KURBANLARIYIZ’

Bir parktayız, lise son sınıfta olduğunu söyleyen üç gencin masalarına konuk oluyoruz. Hepsi aynı okuldan, iskambil oynuyorlar. Kafasının çok karışık olduğunu söyleyen Özkan Yalçın, sürekli değiştirilen sınav sisteminin “kurbanları” olduklarını  düşünüyor: “Mesela eğitimi bir raya oturtabilirler. Sürekli değişimler yerine kesin bir çözüm, kesin bir eğitim sistemi. Bana oy vereceğim partiler ekonomiyi ve yaşam kalitesini düzelteceklerini söyleseler ve buna dair kanıtlar sunsalar benim için kafi.” İYİ Parti ile CHP arasında kararsız olduğunu söyleyen Yalçın, AKP’nin ise çok otoriter ve dindar olduğunu düşünüyor: “Dindar olmaları benim için sorun değil ama yönetimde din konusunda çok fazla baskı olmasa da tabanda aşırıya kaçanlar var.” AKP’nin belediyeciliğini beğendiğini belirten Yalçın yine baskılara dikkat çekiyor: “Mesela spor salonundaki havuza gidecektim. Araştırdım, belediyeninki ucuz, gideyim dedim. Kız, erkek ayrıymış. Kız arkadaşımla oraya gitmek istesem nasıl gideceğim?​” 

‘AKP’Yİ ELEŞTİRDİĞİM TEK KONU EĞİTİM’

Asil Yalman ise eğitim sisteminden, gelecek kaygısından bahsediyor. AKP’yi eleştirdiği tek yerin eğitim sistemi olduğunu söyleyip ekliyor: “Eğitim alanında çok gerideyiz. Hiçbir şey çözüm olmadı. Sonunda üniversite okuyan da işsiz kalıyor. Benim ortaokuldaki öğrendiğimle lisede öğrendiğim aynı mesela, hep aynı şeyleri tekrarlıyoruz.” Bu nedenle AKP ve Saadet Partisi arasında kalmış. 

AKP’nin, Erdoğan’ın dış politikada ‘Kimsenin altında kalmadığını’ söyleyen, Yalman, “Yalnız kalıyoruz ama kimsenin himayesi altına girmiyoruz” diyor. Türkiye’nin ekonomik olarak dışarıya bağlı olması nedeniyle diğer ülkelerin böyle sıkıştırdığını söyleyen Yalman, Erdoğan’ın yetkileri kendinde toplamasıyla daha iyi bir yönetim olacağını düşünüyor: “Ben başka birinin başkan olmasını istemem. Biz ona güveniyoruz, biliyoruz. Sonuçta saltanat gibi bir şey oluyor Başkanlık Sistemi. Bir kişi geliyor ve Meclisi o yönetiyor. Meclisin kararları pek geçerli olmuyor.”

BARIŞ OLMASINI İSTİYORUM AMA...

Kendisinin Haymanalı bir Kürt olduğunu söyleyen Yalman, HDP’yi eleştiriyor. Kürtçe de konuşulup, şarkılar söylenebildiğini ve bu yüzden bir sıkıntı yaşamadığını söyleyen Yalman, 

“Barış olmasını ben de çok istiyorum ama onlar barış diyerek ülkenin içinde söz sahibi olmak istiyorlar” diyor. Konu düşünce özgürlüğüne gelince ise arkadaşlarının hatta milletvekillerinin Twitter’da istediğini rahatça yazabildiğini iddia ediyor: “Ben sosyal medyadan sadece FETÖ’ye destek çıkanlar alındı diye biliyorum. Eminim araştırıyorlardır, yani kimseyi suçsuz yere içeri koyamazlar.” 

Okan Şen de kararsız, o da İYİ Parti ile AKP arasında kalmış. Ülkedeki eğitimi, ekonomiyi hiç beğenmediğini, biraz da gençlere fikrinin sorulması gerektiğini de dile getiriyor Şen. O sırada araya giren Yalman, “Mesela öğrenciler öğretmenlere not veriyor. Böyle saçma bir şey olabilir mi. öğretmen öyle rahat rahat eğitim veremez ki. Çok yanlış şeyler oluyor yani” diyor.

‘ERKEKLER AZICIK GERİDE DURSUN’

Bu kez parktaki kadınların yanına gidiyoruz. Aralarında ev kadını, emekli olan, çalışan kadınlar var. Meral Akşener’e oy vereceğini söyleyen Nezahat Bağlı, “Ben kadınları her zaman çok destekliyorum. Erkekler azıcık geride dursun, bıktık artık erkeklerden. Kadınları beğenmiyorlar. Önce dövüyorlar, bakıyorsun sonra öldürmüşler. Senin kocan kötü çıksa senin suçun günahın ne yavrum. Suç işleyen bir erkek senelerce yatsa içeride, çıkınca aynı şeyi yapar mı? Çoluğa çocuğa tecavüz ediyorlar ama hemen içeriden çıkıyorlar” diyor.

Burada konuştuğumuz kadınlar; şiddete, taciz ve tecavüze bir de işsizliğe tepkililer. Değişmesini istiyorlar ama pek umutları yok. Bağlı konuşurken yan taraftan konuşmadan bizi dikkatlice dinleyen teyze giriyor araya. Sandık güvenliği konusunda endişeli, ismini vermek istemiyor, ‘Kocam kızar’ diyerek ve ekliyor: “Görmeden bilemezsin çaldıklarını”.

ESKİDEN AZ PARAYLA ÇOK FİLE DOLUYORDU

Bağlı tekrar sohbete giriyor: “Eskiden az parayla çok file doluyordu, şimdi çok paraya az file doluyor. Şimdi benim gelirim yok mağdurum. Hani veriyor mu bana. Niye bize bakmıyor. Etrafı hep zengin oldu, şu halimize bak.” 

Biz yanlarından ayrılırken yanıma gelen ve isminin Akgül Doğan olduğunu usulca söyleyen kadın “Beni yaz oraya benim oyum CHP’ye. Bizim evden de 9 oy çıkacak CHP’ye” diyerek gülümsüyor.

Bir esnafa uğruyoruz, Dönerci Yasin Karataş. Okulun hemen karşısında dükkanı var. Şu anda kime oy vereceğini bilmediğini ve kararsız olduğunu söyleyen Karataş, “Bu güne kadar sağ ve sol partilere de oy verdim. Bir hayrını göremedim. Piyasa allak bullak, sadece kiramı ödeyebiliyorum. Her sabah dükkanı açıyorum ekmeğin, etin fiyatı biraz daha yükselmiş” derken gülerek ekliyor: “Bir kere doların ülkemizden tamamen kalkmasını istiyorum.” Büyüme rakamlarına da tepkili Karataş: “Ekonomi büyürken neden vatandaşa bir faydası olmuyor?​”

‘ELEŞTİRİLERİM DE VAR AMA YÖNETİCİLİĞİ HOŞUMA GİDİYOR’

Sonraki durağımız yeni açılan bir cafe. Kadınlar, erkekler, gençler dağınık oturuyor. Küçük bahçe önüne geçiyoruz. Bir grup genç kadın 17 yaşlarında olduklarını oy kullanamayacaklarını, ancak kullansalar Muharrem İnce’ye vereceklerini söylüyor. Genç kadınların da en büyük derdi eğitim. 

Üniversite öğrencisi olan Emine İnan’a soruyoruz, AKP’nin ülkeyi özgürleştirdiğini, öğrencilerin üniversiteye başörtüsü ile girebildiğini söylüyor. Erdoğan’ın ülkeyi akıllıca yönettiğini savunan İnan şöyle devam ediyor: “Sürü psikolojisini çok iyi biliyor. Çekmeyi çok iyi biliyor.” Eleştirileri de var İnan’ın. Fethullah Gülen’in ülkede bunca şeyi ele geçirmesinde Erdoğan’ın sorumlu olduğunu söylüyor: “Bu konuda asla savunmuyorum. Onca insan içeride. Hapishanede doğum yapan birini biliyorum mesela. Bana göre bu çok yanlış. Bu konuda gerçekten desteklemiyorum. Bunlar bana uymuyor ama yöneticiliği hoşuma gidiyor.” 

CHP’nin baş örtüsü konusunda fikrinin değiştiğini söyleyen İnan’a göre İYİ Parti, ‘FETÖ’nün maskeli yüzü’. İnan’a göre HDP de ‘FETÖ’cülerden destek alıyor: “FETÖ’cüler de son seçimde HDP’ye oy verdi.”

‘BEN BURADA VERGİ VEREMİYORUM, ONLAR RAHATÇA YAŞIYOR’

Nevin Şahin, MHP’li, “Kökenden MHP’liyim diyerek ekliyor: “Ben İYİ Parti falan anlamam.

Cumhurbaşkanına ve MHP’ye güveniyorum.” Şahin, HDP’den söz açıldığında tepki gösteriyor: “Bana diyorlar ki biz HDP’ye vereceğiz sen de ver. Sen Allah’tan bahsediyorsun. Namaz kılıyorsun. Oyunu nasıl verirsin HDP’ye? Ben HDP’nin Meclise girmesini aşırı yanlış buluyorum.” 

Furkan alıyor sözü. AKP yönetiminin tarzının biraz hoşuna gittiğini söyleyen ifade eden Yıldırım’ın vergi konusunda eleştirileri var. Bir de Erdoğan’ın koruma ordusu ile gezmesine ve Saray’a itiraz ettiğini söylüyor. Halka yakın bir yaşam tarzı istediğini söyleyen Yıldırım, “Adamlar yabancı ülkelerde bisikletle gelip gidiyorlar. Ben burada vergiyi veremeyecek duruma geleyim, o orada rahatça yaşasın. Böyle bir şey yok” diyor. Çoğunlukla konuşmaları dinleyen Anıl Yücel ise “Benim tek derdim dolar” diyerek, CHP’ye oyunu kullanacağını söylüyor.

ADIMIZI VERMEYİZ, FOTOĞRAFLARIMIZI DA ÇEKME

Emekli bir grubun yanındayız. Hepsi erkek, ne isimlerini vermek istiyorlar ne de fotoğraf çektirmek. Oylarını CHP’ye vereceklerini söyleyip, Meral Akşener’i de başarılı bulduklarını ekliyorlar. AKP’yi ise eleştiriyorlar: “AKP 16 yıldır ülkeyi yanlış politikalarla yönetti.  

Örtülü ödenekteki paralar nereye gidiyor?​” 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Recep Tayyip Erdoğan’ı karşılaştırıyorlar: “Sezer çocuğunun düğününü Çankaya Köşkü’nde yaptı ama elektrik su faturalarını Sezer ödedi. Erdoğan’ın paraları ne yaptığı belli değil.”

‘KORKUYORUZ BİR ŞEY DEMEYE’

Etlik ve Aşağı Eğlence’ye indikçe insanların daha az konuştuklarını fark ediyoruz. Yine bir parkta genç ve orta yaşlı bir grup erkekle konuşurken nereden geldiğimizi öğrenip öyle konuşuyorlar: “Zaten buraya gelip bu soruları kolay kolay kimse soramaz. Ya umursamaz ya da korkar. Sizi tebrik ediyoruz. Burada AKP’li olmayanlar çok konuşmazlar. Hemen ufak bir eleştirmeye kalksan. Etrafta şikayet eden çok. Korkuyoruz bir şey demeye. AKP’nin gitmesini istiyoruz, nefes almak istiyoruz, demokrasi istiyoruz. Ekonomi diplerde, işsizlik alıp başını gidiyor. Bak yanımızdan biraz önce kalkan çocuk 24 yaşında. Üniversite mezunu ama işsiz. Gencecik çocuğun psikolojisi bozuldu. Şimdi gençlerin çoğu depresyon hapı kullanıyor. Halk kuruşu hesaplar oldu.” İçlerinden biri alıyor sözü, kısık sesle anlatıyor: 

“Ben pazara gittim üç dört gün önce. Küçük bir çocuk ağlıyor, karpuz diye. Annesi ‘Alamayız paramız yok’ dedi içime dert oldu. Eğer kadının çekinmeyeceğini düşünsem, vallahi billahi ben alacaktım çocuğa karpuzu.” Bütün masa birbirine tekrar yaşayıp gördükleri ve şikayet ettiklerini anlatmaya başladı. Biz ayrılırken seçimi konuşmaya devam ediyorlardı.

ÖNCEKİ HABER

İnce'nin özür dilediği işçi: Bir anlık heyecanla sahneye çıktım

SONRAKİ HABER

Tüm Köy Sen: Yine rekolte oyunu oynanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa