30 Mayıs 2018 00:09

1954 İsviçre: ‘Altın’ Macarların çöküşü, Almanya’nın yeniden doğuşu

1954 Dünya Kupası, 'Altın takım' Macaristan'ın finalde Batı Almanya'ya kaybetmesiyle neticelendi. Bu, Almanya için bir şampiyonluktan daha fazlasıydı.

FIFA 1954 Dünya Kupası'nın 'altın takımı' Macaristan. Fotoğraf: Fortepn adományozó MAGYAR HÍREK FOLYÓIRAT / Wikimedia Commons CC BY-SA 3.0

Paylaş

Mithat Fabian SÖZMEN

Macaristan, 20. yüzyılın ilk yarısı boyunca Avusturya ile birlikte futbolun entelektüel gelişiminde rol oynayan merkezlerden biri oldu. Bu özellik onlara 1912 Yaz Olimpiyatları’nda altın madalya kazandırırken 1938 Dünya Kupası’nda ise şampiyonluğu finalde kaybettiler.

TAKTİK YENİLİK VE YILDIZLARIN BİLEŞİMİ

2. Dünya Savaşı sonrası ülke, sosyalist idare altında yeniden yapılanırken futbolda da ciddi bir dönüşüm başlamıştı. Ülke futbolunu İngiliz tarzı W-M’e uygun hale getirmek için harcanan çabanın beyhude olduğunu ilk MTK Teknik Direktörü Marton Bukovi gösterdi. Bukovi, birkaç yıl içerisinde Macaristan milli takımının alametifarikalarından biri haline gelecek olan “Geriye çekilmiş santrfor” ile Gusztav Sebes’e ilham verdi.

Savaş öncesi Renault fabrikasında örgütlediği grevle tanınan Sebes, 1948’de milli takımı devralan 3 kişilik komitenin içerisindeydi ancak 1949’a gelindiğinde Spor Bakanı olarak takımın tek sorumlusu haline geldi.

10 Nisan 1949’da Çekoslovakya’ya karşı alınan 5-2’lik mağlubiyet değişim için bir milattı. Macaristan, Ferenc Puskas, Nandor Hidegkuti, Zoltan Czibor, Sandor Kocsis, Jozsef Bozik, Gyula Grosics gibi yıldızlarıyla tarihi bir yürüyüşü başlatıyordu.

YENİLMEZ ALTIN TAKIM

Sebes’in takımında Bukovi’nin geriye çektiği santrfor daha da geriye çekilirken Orta Saha Oyuncusu Zakarias’ın da benzer şekilde savunmaya yaklaşması Macaristan’ı 4-2-4’e yakın bir formata büründürmüştü. Güçlü kadrosu ve taktiksel yenilikleriyle karşı konulamayan bir takım ortaya çıkmıştı ve ‘Arancysapat’ yani ‘Altın takım’ olarak anılan bu ekip 1952 Olimpiyatlarında İtalya, Türkiye, İsveç ve Yugoslavya’yı yenerek altın madalyaya uzandı. Uluslararası arenada önüne gelen herkesi deviren Macaristan’ın en büyük şovu 1953’te Wembley’de geldi. “Yüzyılın maçı” olarak anılan müsabakada Sebes’in öğrencileri İngiltere’yi 6-3 mağlup ederek hem dünyanın geri kalanına güçlü bir mesaj gönderdi hem de artık kaçınılamaz olan “İngiltere’nin futbol geleneklerini sorgulama” sürecini başlattı.

Takımın en büyük yıldızı Ferenc Puskas, oynadıkları oyunu “Hücumdayken herkes hücum ediyordu, savunmadayken herkes savunma yapıyordu. Total futbolun prototipiydik” sözleriyle tanımlarken Sebes içinse bu “Sosyalist futbol”du.

1954 Dünya Kupası’na gelindiğinde 4 yıldır yenilmeyen Macaristan, dünya futbolunun tartışmasız bir şekilde zirvesindeydi. İsviçre macerası onlar için (Batı)Almanya, Güney Kore ve Türkiye’nin bulunduğu grup müsabakalarıyla başladı. Macaristan, statü gereği grupta Türkiye ile oynamayacaktı. Onların ardından gruptan çıkmak için Türkiye ile çekişecek olan Almanya da planlarını buna göre kurguladı. Macarlar, Güney Kore’yi 9-0’la geçerken Almanya, Türkiye’yi 4-1 mağlup etti. İkinci maçta Türkiye, Güney Kore’yi 7-0 yendi, Almanya ise Macaristan karşısına çok sayıda as futbolcusunu gizleyerek çıktı ve 8-3 kaybetti. Çeyrek finale çıkacak takımı Almanya ile Türkiye arasındaki maç belirleyecekti ve Zürih’te kazanan 7-2’lik sonuçla Sepp Herberger’in öğrencileri oldu.

Macaristan, Puskas’ın sakatlığına rağmen çeyrek finalde Brezilya’yı 4-2 mağlup etti. Almanya ise Yugoslavya’yı 2 golle geçti. Yarı finalde Almanya, Avusturya karşısında 6-1’le şov yaparken Puskas’sız Macaristan, 4 yıl önce futbol tarihinin en büyük sürprizlerinden birine imza atan Uruguay karşısında zor anlar yaşadı. Czibor ve Hidegkuti’yle 2-0 öne geçen ‘Arancysapat’, 75 ve 86’da gelen gollere engel olamadı. Macaristan, galibiyet için 109 ve 116. dakikaları beklemek zorunda kaldı. Sandor Kocsis’in golleri Bern’deki finalin adını koyuyordu.

‘BERN MUCİZESİ’

4 Temmuz 1954’te Wankdorf Stadyumuna çıkılırken Macaristan kesin favoriydi. Yoğun yağış ve çamurlu zemin, Macarların pas oyununu olumsuz etkileyecek olsa da 6. dakikada Puskas, 8. dakikada Czibor’un golleri bir anda Macaristan’ın güle oynaya şampiyonluğa doğru gittiğine inandırdı. Ama 10. dakikada Max Morlock farkı 1’e indirdi. Herberger, geriye çekilerek oynayan ve markajdan kurtulan Hidegkuti’nin peşine taktığı Horst Eckel’le Macarların oyununu bozmuştu ve 18. dakikada Helmut Rahn skoru eşitledi. Muhteşem hücum hattı sebebiyle gizlenmeyi başaran Macaristan’ın savunma zaafları açıkça ortaya çıkıyordu. Erken rehavet yerini paniğe bırakmıştı ve 84’te Rahn, bir kez daha sahneye çıkarak Almanya’ya ilk Dünya Kupası’nı kazandırdı.

ALMANYA’YI TANIMLAYAN FİNAL

Nasıl ki 1950 Dünya Kupası’nın kaybedilmesi, Brezilya’da tüm ulusun öz güvenine yönelik bir darbe olarak görüldüyse, 1954 zaferi (Batı)Almanya için tam tersi bir etki yaptı. 2. Dünya Savaşı ve Nazi döneminin utancıyla büyüyen 1940 sonrası kuşak, bu zaferle kendine güvenini kazanırken kimileri bunu “Bir ulusun yeniden doğuşu” olarak mitleştirdi.

Kesin olan şu ki, Almanya futbolu kısa sürede savaş öncesinde ulaştığı seviyeyi de aşarken milli takım da “Skor ne olursa olsun disiplinden kopmayan, hiçbir zaman vazgeçmeyen takım” imajını elde etti ve bunu tarih boyunca pek çok zorlu maçta gösterdi.

Macaristan ise Sebes’in görevden alındığı Kasım 1955’e kadar 18 maç üst üste kaybetmeyerek halen çok iyi bir takım olduğunu gösterdi ancak değişen siyasi atmosfer ‘Arancysapat’ın da sonunu getirdi. Macaristan futbolu bir daha hiç zirveye çıkamadı.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

LGS Cumartesi: Çocuğunuza her koşulda yanında olduğunuzu hissettirin

SONRAKİ HABER

İYİ Parti Salihli yönetiminde, 34 kişi görevlerinden istifa etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa