1958 İsveç: Brezilya ve Pele dünyayı büyüledi
İsveç'teki 1958 Dünya Kupası, Brezilya'nın şovuna ve ilk şampiyonluğuna sahne oldu. Garrincha, Pele, Vava gibi yıldızlar turnuvaya damga vurdu.
![1958 İsveç: Brezilya ve Pele dünyayı büyüledi](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/111005.jpg)
Fotoğraf: Aftonbladet/Wikimedia Commons
Mithat Fabian SÖZMEN
‘Maracanazo’nun üzerinden yıllar geçtikçe Brezilyalılar futbolda kaybetmenin dünyanın sonu olmadığını -hele Hiroşima’ya düşen bomba gibi hiç olmadığını- anlamaya başladı. 1954 Dünya Kupası’nda kendilerinden dahi yetenekli bir takım olan Macaristan’a çatmış, ‘Bern Muharebesi’nden 4-2 mağlup ayrılarak çeyrek finalde elenmişlerdi.
BAŞ DÖNDÜREN YILDIZLAR VE 17’LİK PELE
1958’e doğru gidilen süreçte ise Brezilya futbolu yıldız üstüne yıldız çıkaran bir fabrika haline gelmişti. 1954 Dünya Kupası’nda genç yaşları sebebiyle kadroda yer bulamayan Garrincha, Vava, Zagallo, Zito gibi isimler baş döndürücü futbolculardı. 1954 kadrosundan Didi, Djalma Santos ve Nilton Santos ise takıma ağabeylik ediyordu.
Ancak bir futbolcu vardı ki onunla tanışmak için İsveç’i beklemek gerekecekti. Zagallo’nun anlatımıyla “Brezilya’da henüz ulusal ligin oynanmadığı bu dönemde Rio-Sao Paulo turnuvalarında parlamadan adınızı duyurmanız kolay değildi. 17 yaşındaki bu çocuk, Rio’da bir maça çıkmış ama kendini gösterme fırsatı bulamamıştı. Ancak aynı zamanda Sao Paulo’yu da çalıştıran Milli Takımın Hocası Feola onu çok iyi biliyordu.”
15 yaşında Santos’a gelen, Edson Arantes do Nascimento adlı bu çocuk Sao Paulo liginin tozunu atmaya ergenlik yaşlarında başlamıştı. 1957’de 17 golle Sau Paulo gol kralı oldu, 1958’de ise tam 58 gol kaydetmişti. ‘Pele’ olarak tanınan bu gencin 1958 Dünya Kupası’ndaki yeri hazırdı.
Fotoğraf: fotbollsweden.se/Wikimedia Commons
4-2-4 DÜNYA SAHNESİNDE
Brezilya sadece bu dünyadan değilmiş gibi duran futbolcular yetiştirmekle kalmıyor, taktik açıdan da yeniliklere imza atıyordu. Macaristan’ın 1954’te haberini verdiği 4-2-4, Brezilya takımları tarafından hayata geçirilmeye başlanmıştı bile. Flamengo, 1953-1955 arasındaki 3 Rio şampiyonluğunu bu taktikle kazanmıştı. Hücuma katılan kanat beklerini Brezilya futbolunun olmazsa olmaz bir parçası haline getiren bu sistem Brezilya milli takımının büyük yeteneklerinin elinde daha da gelişme imkanı bulmuştu. Feola, Pele’yi 1954 Macaristan kadrosundaki Hidegkuti gibi markajdan kaçınmak için orta sahaya çekilen bir ‘Gizli santrfor’ gibi oynatıyor, hücumcu kanat beklerini dengelemek için sol açık Zagallo’nun çalışkanlığına güveniyordu. Sağ kanatta ise Garrincha, sonsuz özgürlüğe sahipti. Hızı, tekniği, çalımları ve dripling yeteneğiyle Garrincha, rakipler için tam bir baş belasıydı.
Brezilya, favori geldiği 1958 İsveç’te ikinci bir 1950 felaketi yaşamamak için profesyonel bir anlayış benimsemişti. Takımla birlikte İsveç’e bir doktor, bir dişçi, bir eğitimci, bir psikolog, bir maliyeci ve hatta bir casus(Rakip takımlar hakkında bilgi toplamakla görevlendirilen eski Fluminense Teknik Direktörü Ernesto Santos) gönderilmişti.
‘SOVYET MİTİ’Nİ YENİNCE ÖZ GÜVEN KAZANDILAR
Grup maçlarına Avusturya’yı 3-0 yenerek başlayan Brezilya, İngiltere ile golsüz berabere kaldıktan sonra kalesini Lev Yashin’in koruduğu Sovyetler Birliği’ni 2-0 yendi.
İlk kez Dünya Kupası’na katılan SSCB, fizik gücü, takım oyunu, Yashin’i ve takım etrafında Batı medyasında oluşturulan mitleriyle korkulan bir takımdı.
Sovyetler’in “Dev gibi olduğu”, “Durmadan antrenman yaptığı”, “İnsanüstü oldukları” gibi efsaneler türemişti. Feola, oyuncularının bu korkuyu yenmesi için turnuva öncesi takım psikoloğunun “Zihinsel açıdan yetersiz bulduğu” Garrincha’yı görevlendirdi. Maçın başlamasıyla topla buluşması bir olan Garrincha, oyunun ilk dakikasında çalımlarla 18’e girdi ve şutu direkten döndü. 1 dakika geçmeden Pele, kaleyi yokladı: Yine direk. 3. dakikada bu kez Vava sahneye çıktı ve Yashin’i mağlup etti. Brezilya, SSCB korkusunu 3 dakikalık ablukasıyla tersine çevirmişti. Bu öz güven, turnuvanın geri kalanında onlara çok yardımcı oldu.
Fotoğraf: Scanpix/Wilimedia Commons
Çeyrek finalde Galler karşısında Pele, Dünya Kupası’ndaki ilk golünü atarak takımını galibiyete taşıdı (Bu şahane golü youtube’dan izlemenizi tavsiye ederim). Yarı finalde rakip, gol kralı Just Fontaine’in sürüklediği Fransa’ydı. Fransa’nın gol rekoru, Brezilya’yı hiç etkilememişti. Vava, Didi ve ikinci yarıda Pele’nin 3 golü, sambacıları 5-2’lik galibiyete taşıdı.
Fotoğraf: Wikimedia Commons
İSVEÇ’E FİNALDE 5 GOL
Finalde Sovyetler Birliği ve Almanya’yı eleyen ev sahibi İsveç’le karşılaşılacaktı. Brezilyalılar, maç öncesi ‘Uruguay sendromu’nu hatırlamadan edemiyordu. 4. dakikada Niels Liedholm’ün şık golü iyi bir işaret değildi. Neyse ki Garrincha, rakip takımların nasıl durdurulacağını bilemediği bir yetenekti. 9 ve 32. dakikalarda sağ kanattan yaptığı dripling ve ortalarla Vava’ya 2 gol attırdı. 55’te bu kez Pele, unutulmaz golüyle farkı ikiye çıkardı. 68’de Zagallo’nun golü artık şampiyonu belirlemişti. 80’de Agne Simonsson’un golüne son dakikada Pele yine şık bir kafa golüyle yanıt verdi. 5. gol sonrası stoper Sigvard Parling, “Artık onu marke etmek istemiyordum. Sadece alkışlamak istiyordum” diyecekti.
Brezilya ilk şampiyonluğunu elde ederken bu, dünya futbolundaki hakimiyetlerinin yalnızca başlangıcıydı.
Evrensel'i Takip Et