3 Haziran 2018 00:15

Tekstil işçileri ile seçimleri konuştuk: Her seçim patronlara yaradı

Hilmi MIYNAT
Denizli

Seçimlere 20 gün kala seçimlerin nabzını tutmak için Denizli’deyiz. Denizli’de 2015’te yapılan her iki seçimde de AKP birinci parti oldu. AKP 7 Haziran’da yüzde 39.5 olan oy oranını 1 Kasım’da yüzde 45.5’e çıkardı. İki seçim arasındaki oy geçişi ise önemli oranda MHP’dendi. 7 Haziran’da yüzde 18.3 oy alan MHP, 1 Kasım’a gelindiğinde yüzde 14.7’ye gerilemişti. Referandumda ise yüzde 55.5 ile ‘hayır’ galip gelmişti. Denizli MHP Kurultayları sürecinde en çok tartışmanın yaşandığı ve MHP Genel Merkezi tarafından ilk ihraçların yaşandığı yer olma özelliği de taşıyor.

Muratdede Mahallesinde tekstil fabrikalarının bulunduğu bölgeden işçilerle seçimi konuşuyoruz. Öğle arasında görüştüğümüz işçilerden bir bölümü AKP’den bir bölümü ise MHP’den kopmuş. AKP’ye oy vermeye devam edeceklerini söyleyenler ise alternatifsiz olduklarını söylüyor. Seçim meydanlarında verilen vaatlere inanmayan işçiler, seçimler bittikten sonra verilen vaatlerin unutulduğunu söylüyor. Ortak dertleri ise ekonomi. İşçilerden biri iktidarın politikalarına tepki gösterip ekliyor: “16 yıldır her seçim sonucu patronlara yaradı. İktidara gelen kendi menfaatlerine çalışıyor.”

Fotoğraf: Evrensel

MHP’YE OY VERMEK İLE AKP’YE OY VERMEK ARASINDA FARK YOK

Özgür, tekstil işçisi, havlu boy dikim makinesini kullanıyor. MHP kökenli olduğunu söyleyerek başlıyor söze: “Referanduma kadar da hep MHP’ye oy verdim. Ama referandumda ‘hayır’ dedim. Hayatta AKP’ye oy vermem, fakat bugün MHP’ye oy vermekle AKP’ye vermek arasında bir fark yok. Bu seçimlerde oyumu Akşener’in partisine vereceğim.” Neden İYİ Partiye oy vermek istediğini soruyoruz, yanıtı, “MHP’nin geleneğinden gelen birçok isim bugün Akşener’in yanında yer alıyorsa o adamların bir bildiği vardır diye düşünürüm” oluyor. Sık sık seçime gidilmesine ise tepkili: “Gereksiz masraf ekonomik krize neden oluyor. 5 yılda bir yapılsın işte.” AKP iktidarının özelleştirilme politikalarından rahatsız olduğunu söyleyen Özgür, “Şeker fabrikalarını değerinin çok altında dünürlerine sattı. Bunun adı peşkeş çekmektir. Halkın malını dünürlerine peşkeş çekiyor” diyor. 16 yıl boyunca ‘iyi şeyler de yapıldığını söyleyen Özgür “Yok demiyorum ama hataları çok daha ağır basıyor” diye bitiriyor sözlerini.

Fotoğraf: Evrensel

İKTİDARA GELEN KENDİ MENFAATLERİNE ÇALIŞIYOR

Mahmut 36 yaşında. O da eski MHP’li. Onun kopuşu ise 2017 referandumunda olmuş. Ekonomiden yönetime ülkede her şeyin kötü gittiğini düşünüyor, düzüleceği konusunda ise biraz umutsuz: “Seçim sonuçları bir şeyi değiştirmez yine aynı olur. 16 yıldır MHP’ye oy veriyorum Ak Parti kazanıyor.” AKP’nin ‘istikrar’ dediği şeyi patronla için sağladığını belirtip, ekliyor: “Sağladıkları istikrar da hep patronlara çıkar sağladı. İşçinin bu istikrardan bir kazancı yok.” Meydanlardaki seçim vaatlerine de tepkili olan Mahmut şunları anlatıyor: “Seçim vaatlerini de dinlemedim, hep aynı şeyler sıkıldım artık! Oy kullanmayacağım. Meral Akşener’e de güvenmiyorum. Genel anlamda siyasete güvenim kalmadı. İktidara gelen kendi menfaatlerine çalışıyor.” Gazetelerin, televizyonların tek yanlı yayın yaptığını söyleyip teki gösteriyor Mahmut ve ekliyor: “Demokratik bir ortam olsa güvenle oy kullanırdım. Ama oy kullanmakla da bu durumun değişeceğine inanmıyorum.”

KİME OY VERELİM ABLAM?

Öğle arasına çıkan kalabalık bir kadın işçi grubuyla seçim sohbetimize devam ediyoruz. AKP’ye oy verenlerin de vermeyenlerin de ortak gündemi ekonomi. “Erdoğan’a kesinlikle oy vermem” diyen kadın işçiler nereye oy vereceklerini söylemek konusunda çekimserler.

Kadın işçiler ekonomideki kötü gidişatı, “1600 lira kazanıyoruz. Bu parayla nasıl geçineceğiz gençler nasıl evlenip yuva kuracak” sözleriyle eleştiriyor. Onlar konuşurken genç bir işçi söze dahil oluyor ve “ Bu gidişle evde kaldık” diyor. Emekli olabilecekleri konusunda ise umutsuzlar, bu yüzden “Emeklilik yaşı erkene çekilsin ve emekli maaşları arasındaki fark giderilsin” diyorlar. Emekliliğine 1 yıl kalan bir kadın işçi giriyor söze ve “Seneye emekli olacağım ve alacağım maaş 840 lira. Ben ne yapayım bu parayla?​” diye soruyor.

AKP’ye oy vereceğini dile getiren kadın işçi araya girerek, “Bir tek bu emekliliği çözsün, asgari ücrete zam yapsın başka bir şey istemiyoruz” diyor. Bir başka kadın işçi de AKP döneminde taciz ve tecavüz vakalarının arttığını belirterek tepki gösteriyor: “Artık hayvanlara bile tecavüz ediyorlar. Bizim can güvenliğimiz yok. O kadar yürüyüşler protestolar yapılıyor. Tecavüzün engellenmesi için ciddi adımlar atılması gerekiyor.” Bu sırada yeni molaya çıkan bir işçi alıyor, “Ak Partiliyiz Ak Partili. Heeey!” diyerek giriyor söze. Bir başka kadın işçi devam ediyor. AKP’ye oy vereceğini söyleyip ekliyor: “Kime verelim ablam başka kimse yok oy verecek. Bu iktidar yollar yaptı bir sürü köprüler yaptı. Eleştirenler de AKP’nin yaptığı yoldan geçmesinler o zaman!”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et