5 Haziran 2018 23:12

Fas’ta protestolar: 6. Muhammed’in bir planı var mı?

Reda ZAIREG
Middle East Eye

Fas’ta aylardır süren ve giderek artan toplumsal gösteriler ve protestolarla karşılaşan Kral 6. Muhammed tansiyonu düşürmek için yeni bir kart oynamayı düşünüyor: Hirak (Halk Hareketi) tutuklularını serbest bırakmak.

Haftalardır artan bir boykot hareketi Faslıları ürünleri için yüksek fiyatlar isteyen bazı firmalara karşı çıkmaya çağırıyor: Fas Patron Örgütü Eski Başkanı Miriem Bensalah’ın sahibi olduğu Centrale Laitiere (süt ürünleri) ve Sidi Ali (maden suyu) şirketleri ile, Kral’a yakın bir milyarder ve hükümetin önemli koltuklarını elinde bulunduran RNI partisinin de lideri olan Aziz Akhannouch’a ait Afriquia (benzin istasyonları) şirketleri buna dahil. 

DEVLET VE TOPLUM

Hareketi organize edenler boykotun yüksek süt, maden suyu ve benzin fiyatları karşısında haklı bir karşı çıkış olduğunu ifade ediyor. Boykot böylece kısa sürede zorlaşan hayat şartlarına karşı toplumsal bir harekete dönüştü. İnterneti kullanan protestocular Twitter ve Facebook’ta fahiş fiyatlara karşı bilinci artıracak sayfalar oluşturuyorlar. 

İsteksiz cevaplarının bir parçası olarak Fas Hükümeti ilk iş, boykotun etkisini önemsiz göstermeye ve hareketi kötülemeye çalıştı. Nihayetinde boykotun ciddi olmadığını ilan etti. Fakat bu durum boykotun etkisini artırıp durumu devlet ve toplum arasında bir düelloya dönüştürmüş görünüyor. 

Boykotçuların ifadeleri aynı zamanda amaçlarını da açıklar nitelikte: Düşük fiyatlar, hayat şartlarının iyileştirilmesi, eşitsizliğin ve artan toplumsal uçurumların ortadan kalkması. 

Hareket zemin kazandıkça protestocuların istekleri de aynı oranda artmaya devam ediyor. Reklamlarını, promosyonlarını ve ilanlarını artıran bu üç firmanın çabaları ise protestoları yavaşlatmaya yetmiyor. 

Bunun sebeplerinden biri boykot hareketinin şöyle ya da böyle sadece üç firma ve müşterilerini değil, devlet ve vatandaşları da içine alan biçimde derinden politize olmuş olması. Bu gelişmenin sebebini şirketler tarafından kullanılan söylemde ve her üçünü de savunan hükümetin icraatlarında aramak mümkün. Söz gelimi, Centrale Laitiere şirketinin bir yöneticisi, boykotçuların vatan haini olduklarını söyleyecek kadar ileri gitti.  

Boykotun süt ürünleri, maden suyu ve benzinde fiyatların düşmesi yönündeki ana gayesi sabit kalsa da doğası değişmiş durumda. Devletin işe müdahil olmasından bu yana, hareket vatandaşların devlete olan güvenlerini yitirmeleriyle daha da ateşlenen bir sosyal itaatsizlik eylemine dönüşmüş bulunuyor. Bu esnada top artık hükümetin mahkemelerinde.

KARAR ALMA BELİRSİZLİĞİ

Daha önceki meselelerde olduğu gibi bu problemde de hükümet, sorunu yüksek fiyatları inceleyecek bir komisyon kurup dikkatleri gerçek problemlerden uzaklaştırarak çözme yoluna gitti.

Bu tür komisyonların bir anda ortaya çıkması Fas’taki politik hayatın olağan bir parçası. Saadeddine Othmani’nin 2017 yılında başbakan olarak atanmasından itibaren acil meseleleri gerçek sonuçlara ulaşma kaygısı gütmeden inceleyecek bu tür komisyonlar oluşturma adeti hız kazanmış gözüküyor. Bu durum, Tunuslu Siyaset Bilimci Hamza Meddeb’in tabirini kullanmak gerekirse “Bir iktidar metodu olarak bekleme” taktiğinin bir parçası gibi gözüküyor. 

Meddeb’in söylediğine göre metot ‘Değişim ve dönüşüm retoriğini kullanarak gerçek önlemlerin, seçeneklerin veya en azından yeni gelişme vizyonlarına ya da ufukların önünü açmayacak mekanizmaların yürürlüğe konması ve hatta her yeri kaplaması’ esasına dayanıyor.

‘Bunlar dengeleyici önlemler, erteleme mekanizmaları, acil durum çözümleri ve sonsuz geçici çözümlerin yenilenmesinden ibaret. Dolayısıyla, toplumun isteklerini bir karar alma belirsizliğinin cenderesi içine almaktan başka bir işe yaramıyorlar. 

KRALIN ATALETİ

Fotoğraf: Kral 6. Muhammed (UN Climate Change/FLICKR)

Kral 6. Muhammed bu boykot hareketine tepki verecek mi? Faslıların ümidi en azından bu yönde. Teoride, kralın hükümetin yetki alanına giren bir konuyu görmezden gelmesi 0mümkün. Fakat gerçekte hükümet kralın bu tepkilere cevap için kullanabileceği yetkilere sahip değil. 

Kral, sokağın taleplerine cevap verecek olursa protestoların üstesinden gelme gücünü nereden bulacak? Eğer mesele 30 Temmuz’daki tahta çıkış yıl dönümü kutlamalarını beklemekse, 6. Muhammed’in görüşlerini düzenli olarak yayımlayan resmi olmayan bir Facebook sayfasına göre “Sizi memnun eden beni de memnun eder ve sizin sevmediğiniz şeyler beni rahatsız eder demek yeterli olmayacak.”

Hükümdarın politik tavırlarının iki problematik unsuru burada öne çıkıyor. Birincisi tepkilerinin geçici doğası. Önceden belirlenmiş bir konuşmalar takvimini takip edip, meselelere aylar sonra müdahil olarak Kral, siyasetteki zamanını ikiye katlıyor ve bunu protestoların ateşinin sönmesi ümidiyle ayarlanmış bir politik oyuna ve devamlı kendini kanıtlaması gereken bir politik hakimiyet imtiyazına kaynak olarak kullanıyor. İşin kısası, gaye bu monarşik takvimi aktüel ve hızlı sosyal takvimin üzerine bir nirengi noktası olarak empoze etmek. 

Böylesi bir yaklaşımın sonucu ise vatandaşlarının taleplerine karşı daha az duyarlılık. Kral’ın bu geç müdahaleleri kendisinin insanlarından uzak ve kayıtsız olduğu, protestoları umursamadığı ve toplumunun artık bekleyemeyecek ihtiyaçlarını pek anlamadığı yolundaki eleştirilere zemin hazırlıyor. 

İkinci problematik unsur kralın iddiaları ele alma şekli. 6. Muhammed genellikle sokağın isteklerini yeniden ele alıp onları güvenlikle ilgili, karşılıklı mutabakata dayalı ve daha az politik bir hale sokuyor. Kral icraatını toplum hareketlerine cevap olarak değil, sosyal baskılardan farklı olarak algılanan bir reform ajandasının parçası olarak gösterme niyetinde. Bunlar öyle reformlar ki toplum hareketleri tarafından hızlandırılsalar da onlar tarafından yaratılmıyorlar. Kısacası Kral siyasi tavırlarının toplum baskısına bağlı olmadığını gösterme derdinde. 

HİRAK SORUNU DEVAM EDİYOR

Rif bölgesinde ortaya çıkan Hirak halk hareketini ve Jereda kentindeki (Kömür madenlerindeki çalışma koşullarına karşı) protestoları dizginlemek için ne tür hesaplar yapılırsa yapılsın, sonunda hepsi boşa çıkmış durumda. Bu toplumsal hareketler liderlerinin tutuklanmasına rağmen sona ermedi. Bir demlenme sürecine girdiler ve boykot hareketiyle yeniden ortaya çıktılar. Buralara katılan grupların ağları hâlâ aktif durumda. Ayrıca bu hareketleri doğuran şikayetler de ortadan kalkmış değil. 

Hirak destekçileri kendilerini şu anda tamamen boykot hareketinin başarısına adamış durumda. Hirak Facebook sayfaları halkı bu yönde harekete geçirirken bazen radikal söylemler kullansa da sayfadakiler binlerce kişi tarafından paylaşılıyor ve ulaştıkları destek Kral’a durumun acil olduğunu göstermeye yeterli olmalı. 

Boykot hareketiyle önceki protestoları birleştiren şey sadece bir metot benzeşmesi değil. Ayrıca her iki tarafın kimliklerini de şekillendiren siyasi sahneye bir güvensizliği de içeren ortak bir istekler ve şikayetler havuzu var. Bu protestoların sıralaması bir sekans içinde düşünülmeli. 

Boykot bir şekilde önceki hareketlerin devamlılığını garanti altına alıyor. Büyüklükleri ve müddetleriyle Hirak ve Jereda hareketleri, Fas’ın politik, toplumsal ve ekonomik istemindeki kusurları meydana çıkarmış durumda. Boykot herkesi içine alan bir söylemle Hirakların isteklerinin bir kısmını yeniden dile getiriyor.  Bu söylem istekleri toplumun bütün unsurlarını bir araya getirmesi muhtemel ortak paydaları ortaya çıkaracak şekilde yeniden formüle ediyor. 

Boykot hareketi, daha önceden bir araya gelmekte isteksiz bölünmüş sosyal parçaları ortak bir gaye etrafında bir araya getirerek rahatsızlığın dallanıp budaklanmasına meydan verdiği ölçüde kolektif bir deneyimin yaratılmasında da rol oynuyor. Bu ortak payda gelecekteki hareketler için temel oluşturabilir zira pek çok vatandaş tarafından karşı çıkılan eşitsizliklere karşı temellerin şekillendirilip güçlendirilmesini sağlayacaktır.

SİYASİ MAHKUMLARIN SERBEST BIRAKILMASI

Devletin hatalarından bir başkasına ise Casablanca mahkemelerinde tanık oluyoruz. Saray, eylemleri bastırmayı tercih ederek bunun gerçekten de protestoları yatıştırmaya yeteceğine mi inanıyor? Gerçeği söylemek gerekirse bu yaklaşım, protestoların sesini keser gibi görünürken yer altında güçlenmelerine sebep oluyor.

Bir yıldır devam eden gülünç bir davadan sonra işler ne hale gelecek? Dava böyle giderse kimsenin bu işten kazançlı çıkmayacağı aşikar. 

Toplumsal destekten yoksun Fas devleti toplumsal hareketleri her zaman orantısız ve çok ağır cezalara çarptırıyor. Her ne kadar doğrudan emir almıyor olsalar da pek de bağımsız olmayan, taraflı bir yargı sistemi söz konusu.

Polis baskısı ve cezasızlık sürüyor. Keyfi tutuklamalar, tutukluların anlattıkları kötü muamele gibi pek çok şey halının altını süpürülüp gidiyor. İşin özü, sona yaklaşırken bu dava Fas’ta hiç bir şeyin değişmediğini ve de değişecek gibi de durmadığını gösteriyor. 

Bundan kurtulmak için sadece tek bir şerefli çıkış mümkün, o da siyasi tutukluların salıverilmesi. 

Faslıların pek çok kolektif hareket yoluyla hayal kırıklıklarını ifade ettikleri ve 6. Muhammed’in halk nezdinde desteğini kayda değer ölçüde yitirmiş gözüktüğü şu zamanda Hirak tutukluları için af çıkarmak yükselen toplumsal kızgınlığı rahatlatmaya ve Fas’ta hüküm süren ağır atmosferi dağıtmaya yardım edecektir. Bu bir güven nişanesi ve yeni bir hareketliliğin başlangıcı olacaktır. 

Çeviren: Kemal Berkay Baştuji

Evrensel'i Takip Et