Cargill işçileri: Emek verilmeden, mücadele edilmeden hak kazanılmaz
Bursa'da işten atılan Cargill işçileri Evrensel'e mektup yazdı: Yaşasın sendikal mücadelemiz, yaşasın örgütlü mücadelemiz.
Fotoğraf: Cargill İşçi Komitesi
İşten atılan Cargill İşçileri
Bursa
Amerika’nın gıda devi Cargill 1999 yılında nişasta bazlı şeker ve hayvan yemi üreten fabrikasını Bursa’nın Orhangazi ilçesinde kurmuş ve faaliyetlerine başlamıştır. Cargill’de çalışma hayatı birtakım kriterlere tabii idi. İşinizi iyi yapıyor olmanız firma yetkilileri tarafından yeterli görülmüyordu. Biraz daha konuyu açarsak yöneticilerin görevlendirdikleri bölümlerde iyi performans sergilemeniz, yöneticilerimiz açısından yeterli değildi. Onlar hep daha fazlasını istiyorlardı. Fabrikanın başka bölümlerini de öğrenip herhangi bir eleman ihtiyacı olduğunda eksik olan bölgelere diğer bölümlerden çalışanları gönderiyorlardı. Fakat tüm bunlar da yeterli değildi. Gıda güvenliği ve iş güvenliği hakkında raporlama hazırlamamızı istiyorlardı. Bölümlerin temizlik işleri yine operatörlerin sorumluluğu arasında idi, iş makinası kullanması için yine operatörleden destek alınırdı. Bazı zamanlarda yemek yiyecek vaktimiz dahi kalmıyordu, günümüzü yoğun tempoda çalışarak geçiriyorduk. Tüm bu çalışmalarımızı performans görüşmeleri adı altında yöneticilerimiz ile yılda 1 kere gerçekleştirdiğimiz toplantıda konuşuyorduk. Yöneticilerimizin vereceği karar ise bizler için çok önemli idi çünkü onların vereceği performans kararı sayesinde 1-2 puan daha fazla zam alabilirdik.
Cargill firmasının yüksek performans beklentisine karşılık çalışanlarına ödediği ücret ise bölgedeki fabrikaların ve Türkiye’nin ekonomik şartlarının, insanca yaşam standartlarının çok altında kalmıştır. Çalışanlar her geçen gün eriyen maaşlarının artık yöneticilerinin insafına bırakılamayacak kadar kötü duruma düştüğünü gördüğü anda 2014 yılında Tek Gıda-İş Sendikasına üye olmaya başlamışlardı. Süreç yavaş ilerlese de 2017 yılının sonuna doğru Orhangazi çalışanlarının büyük çoğunluğunun sendikaya destek vermesi ile gerekli olanın üstünde bir sayıyla Çalışma Bakanlığına başvurulmuştu.
Cargill Türkiye yönetimi İstanbul genel merkezde çalışan plaza emekçilerini gıda iş kolunda çalışıyormuş gibi gösterip Çalışma Bakanlığında itirazda bulundu. Bu itiraz sonucunda yetki tespiti için gerekli sayımız yükseldi. Bu itiraza da biz çalışanlar olarak en iyi yanıtı sendikalı olabilmek için yetki tespit sayısını yakalayarak vermek istedik, üyeliklere devam ettik. Üyeliklerin arttığını ve bu sayının da yakalanabileceğini anlayan Cargill yönetimi, Hükümetin nişasta bazlı şeker kotasını düşürmesi bahanesine sığınarak daralma yönüne gideceğini söyledi ve 17 Nisan 2018 tarihinde 14 sendikalı arkadaşla birlikte kapı önüne konulduk. İşin garip tarafı ise cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayan resmileşmeyen bir kanun taslağı yüzünden işten çıkartıldık.
Cargill yönetimi daralma bahanesinde işten çıkartma yaparken ilk gözden çıkarttığı her zamanki gibi hakkını arayan sendika konusunda öncülük etmiş 14 kişi oldu. Cargill, böylelikle sendikal mücadeleye engel olabileceğini düşünmüştür. Çıkartılan arkadaşlar içerisinde fabrikanın kurulumundan bu zaman kadar emek vermiş çalışanlar ile yüksek performans ödülleri alan çalışanlar da var. İşin en ilginç yanı ise nişasta bazlı şeker kotasının uygulanmadığı bölümlerden çıkartılan arkadaşlar var ve çıkartılan bu arkadaşların yerine fabrikanın diğer bölümlerden eleman kaydırılarak üretimin kesintisiz devam etmesini istemektedirler. İş daralmasını öne süren yönetim fabrikadaki yoğun iş temposuna ayak uydurabilmek için 12 saatlik çalışma periyotları belirlemiş ve çalışanlara fazla mesai zorunluluğu getirmiştir. Yani daralma sendikalaşmanın önüne geçebilmek için iyi bir fırsattı Cargill yönetimi için.
Yaşanan bu durum karşısında sendikamız avukatları aracılığı ile Cargill yönetimine işe iade ve sendikalaşmayı engelleyici faaliyetlerde bulunmak suçlaması ile dava açtık. Bir an önce yapılan bu haksız hukuksuz tutumun son bulmasını ve yıllarca emek verip büyük mücadeleler verdiğimiz işyerimizde tekrar işbaşı yapmak için mücadelemize, fabrika önünde sendikamızla birlikte direnişe geçtik. Direniş kamuoyunun, kitle örgütlerinin, siyasi partilerin destekleri ile birlikte yankı uyandırıyor. Fabrika önüne kadar gelerek, verdikleri destekleri ile bu hukuksuzluğa karşı yanımızda duran insanların olması ise biz çıkartılan işçilere moral motivasyon anlamında büyük katkıda bulunuyor.
Bizler biliyoruz ki emek verilmeden mücadele edilmeden hak kazanılmaz. Mücadeledeki kararlılığımız tekrar işbaşı yapana kadar, gerek Orhangazi fabrikası önünde gerek ise Cargill genel merkezinin de içinde bulunduğu Ataşehir’deki plazada devam edecektir.
Yaşasın sendikal mücadelemiz, yaşasın örgütlü mücadelemiz...