Sanat tutkusunun peşinde kırk yıl
Koleksiyonerliğin bugünkü temsilcisi Ahmet Merey’i yazan Usta Ressam Gülseren Südor, Merey’lerin Türkiye resmindeki önemine dikkat çekti.
Mustafa Orkun Müftüoğlu’nun ‘Ahmet Merey Portresi’
Gülseren SÜDOR
Ressam
Çok geniş bir tanımı olan koleksiyon için en kısa anlatım, aynı cinsten olup bir araya getirilmiş şeylerin bütününe ‘koleksiyon’, koleksiyon yapan kişilere de ‘koleksiyoner’ diyoruz. Peki “Ülkemizde, gerçek ve bilinçli koleksiyoner kime denir?” sorusuna ise “Değerli özel ve kurumsal kimlikli sanat eseri toplayan koleksiyonerlerimiz arasında Ahmet Merey’dir” diyebilirim. Çünkü o; tam kırk yıldır özellikle sanat platformunda kendine yer bulmaya çalışan genç sanatçıların yol arkadaşı, 1960 sonrası Türk figüratif resmi içinde topladığı sanatçılara ait özel eşyalar ve defterler ile kolektif hafıza oluşturmaya çalışan gerçek bir sanat eseri koleksiyoneridir.
KOLEKSİYONER BİR AİLE
Ahmet Merey’in ailesi de aynı zamanda tam dört kuşaktır, sanat eseri koleksiyonu yapabilen ailedir. Bu zamanda Merey’in yaptırdığı veya aldığı eserler için söylenecek olumlu ve olumsuz bir yargım olamaz. Ama bence Merey Koleksiyonu için söylenebilecek en önemli şeyin; özellikle aileden kalan resimlerinin, dönemlerinin en ünlü ve güçlü, halen de Türk resim sanatının mihenk taşlarını oluşturan sanatçılarının eserleri olmalarıdır. Ve bu eserlerin çoğunun da müzelik eserler olmasıdır.
Dördüncü kuşaktan Ahmet Merey’in koleksiyonerliğinin en önemli özelliği, yazımın başında da söylediğim gibi, o çok bilinçli bir koleksiyonerdir. Tophane-i Amire Kültür Merkezinde, mayıs 2018 tarihinde açılan, “Merey Koleksiyon Sergisi” bence hem genç ve öğrenim görmekte olan sanatçılar hem koleksiyonerler hem de izleyiciler açısından çok önemli bir sergiydi. Nedeni ise bu koleksiyonun, öğretici yanının ağır basması ve bazı alt başlıklar doğrultusunda ve arşivle geliştirilmiş olmasıdır.
NÂZIM HİKMET KOLEKSİYONU
Ahmet Merey’in, 450 eserden oluşan portre koleksiyonunun en önemli bölümünü teşkil eden Nâzım Hikmet Koleksiyonu Türkiye’nin yetiştirdiği dünyanın en önemli şairinin anısına olduğu gibi, aynı zamanda gelecek kuşaklara aktarılacak, sanat tarihine geçecek çok önemli bir dipnottur, diye düşünüyorum. 2010 yılında Nâzım Hikmet Vakfı tarafından düzenlenen Nâzım Hikmet Sergisi’ndeki tüm resimleri edinerek başlayan bu serüven halen devam ederek 39 adede ulaşmıştır.
Usta Şairin yaşamından, yapıtlarından esinlenerek hazırlanan eserlerde Caner Karavit’in yansıttığı gibi, Nâzım’ın kimi zaman bir ağacın altında düşüncelere dalmış, kimi zaman İrfan Okan’ın resminde olduğu gibi uzaklarda bir yerde ki deniz kenarından memleketinin topraklarını görebilmek amacı ile ufuklara bakarken resmedildiğini gözlemliyoruz. Heykel olarak da Neslihan Pala’nın boynunda atkısı ile biraz hüzünlü, sıla hasreti yüklü bakışları bir noktaya sabitlenmiş büstü çok şey anlatır.
İleride umut ederiz ki Ahmet Merey, bu geniş koleksiyonunu toplu halde bir müze çatısı altında halkımızın görüşlerine açma olanağına sahip olur.