8 Haziran 2018 04:34

İtalya 90: 'Sonunda Almanların kazandığı basit bir oyun'

Mithat Fabian SÖZMEN

İtalya, 1990 Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptığı sırada tam anlamıyla futbolun merkeziydi. Serie A, kalite ve taktik açıdan dünyanın zirvesiydi ve futbolseverleri ‘Ciao’ maskotuyla karşılayan Çizme, evinde dördüncü şampiyonluğunu yaşamak istiyordu. Elbette güçlü rakipleri vardı. Son şampiyon Arjantin, finalist Almanya, 1988 Avrupa Kupası şampiyonu Hollanda bu takımlar arasında öne çıkanlardı. Ancak tarihin bu en golsüz turnuvasını, golsüzlüğüne rağmen eğlenceli kılanlar bu takımlar ya da büyük zaferler olmadı. Futbolseverler, ilk maçtan itibaren bunun “ötekilerle” anımsanacak bir turnuva olacağını hissedecekti. Kamerun’la, Kolombiya’yla, büyük hatalarla, İtalya’nın ötekisi Napoli’yle, beklenmedik kahramanlarla ve kaybedenlerin gözyaşlarıyla…

KAMERUN’DAN ‘MERHABA’

İlk maçı son şampiyonun oynaması, Dünya Kupası’nın 1974’ten 2006’ya kadar devam eden geleneğiydi. Gelin görün ki bu gelenek, son şampiyonlara hiç yaramadı. 8 Haziran’da Arjantin, Milano’daki Guiseppe Meazza Stadı’na çıkarken bu istatistiğin farkındaydı ve Kamerun onlara beklediklerinden de güçlü bir direniş gösterdi. 61’de Kana-Bıyık kırmızı kartla atıldığında herkes kilidin açılacağını düşündü ama 67’de Omam-Bıyık’ın öyle çok da tehditkar olmayan kafa vuruşu kaleci Nery Pumpido tarafından içeri buyur edildi ve Kamerun tarihi bir galibiyet elde etti. Benjamin Massing’in 88’de Claudio Caniggia’yı biçerek gördüğü kırmızı kart dahi sürprize gölge düşüremedi.

38’LİK ROGER MILLA SAHNEDE

Kamerun ikinci maçında turnuvanın sürpriz yapma adaylarından Romanya’yı 2-1 mağlup etti. Hagi, Popescu, Rotariu, Lacatus, Raducioiu gibi yükselen yıldızlara sahip Romanya, 38’lik Roger Milla’nın 76 ve 86’da attığı gollerle yıkıldı. Afrika temsilcisi grubun son maçında, 1988 Avrupa Kupası finali sonrası beklentileri karşılayamayan SSCB’ye 4-0 yenilse de liderlik koltuğunu korudu. Son şampiyon Arjantin ise en iyi üçüncüler arasında yer alarak 2.tura kalabildi.

Kamerun’un Napoli’de Kolombiya’yla oynadığı son 16 maçında da drama eksik değildi. Uzatmalara giden mücadelede Roger Milla, 106’da harika bir golle takımını öne geçirdi. 108’de ise Kolombiya’nın çılgın kalecisi, futbol sahalarının gördüğü en enteresan figürlerden Rene Higuita, kalesinden 35 metre açılmışken savunmasıyla paslaştıktan sonra Milla’yı çalımlama fantezisine(Kabul ediyorum, defans oyuncusundan gelen pas kötüydü) girişti. Milla topu kaptı ve takımını iki farklı üstünlüğe taşıdı. 115’te Bernardo Redin’in golü sadece skoru değiştirecekti.

KAMERUN’UN RÜYASINI LINEKER BİTİRDİ

Kamerun, çeyrek finalde İngiltere’yle karşılaşıyordu. İlk gol sol bek Stuart Pearce’ın ortasına David Platt’in yaptığı kafa vuruşuyla geldi. İkinci yarıda Kamerun, Roger Milla’nın Paul Gascoigne tarafından düşürülmesiyle kazanılan penaltıyla eşitliği sağladı. İkinci golde bir kez daha Milla’nın imzası vardı. Şık top kontrolü ve pasıyla Eugene Ekeke’yi kaleciyle karşı karşıya bıraktı ve Kamerun son 25 dakikaya 2-1 önde girdi. 83. dakikada turnuvanın gol kralı Gary Lineker, ceza sahası içerisinde kendini bırakıverdi ve kazanılan penaltıyı ağlara göndererek maçı uzatmalara taşıdı. 105’te bu kez Gascoigne’in pasıyla gole yaklaşan Lineker, bir kez daha yerdeydi. İngiltere, Lineker’in iki tartışmalı penaltısıyla yarı finale yükselmiş Dünya Kupası tarihinin en sempatik hikayelerinden biri sona ermişti. Milla, 1994 Dünya Kupası’nda da Kamerun forması giyecek ve 42 yaşında attığı golle tarihin en yaşlı Dünya Kupası golcüsü olacaktı.

MARADONA, İTALYA’YA KARŞI NAPOLİ’Yİ DESTEĞE ÇAĞIRDI

Yarı finalde dört dev vardı. Napoli’de ev sahibi İtalya ile Arjantin karşılaşıyordu. 1989/90 sezonunda Maradona, Napoli ile 2. Serie A şampiyonluğunu elde etmişti ve kentte adeta bir Tanrı gibiydi. Maç öncesi yaptığı çağrıyla da güneylilerin, İtalya’da maruz kaldığı ayrımcılığa vurgu yaptı ve Napolitenleri Arjantin’i desteklemeye çağırdı: “Yılın 364 günü kendi ülkenizde yabancı olarak görülüyorsunuz. Bugünse sizden milli takımı desteklemenizi istiyorlar. Ben yılın 365 günü Napoliliyim.”

Maç günü statta “Diego kalplerimizde, İtalya şarkılarımızda” pankartları asılıydı. Arjantin milli marşı alkışlarla okunmuştu. Maradona maç başlarken çok duygulanmıştı. Ancak ilk gol, İtalya’nın sürpriz golcüsü, takımdaki nadir güneylilerden Salvatore Schillaci’den geldi. Arjantin bu gole 67’de Caniggia’nın kafasıyla yanıt verdi. Maç penaltılara giderken İtalya, Donadoni ve Aldo Serena ile ağları bulamayacak ve final şansını yitirecekti.

Diğer yarı final maçında Almanya ile İngiltere karşılaştı. 60’ta Andreas Brehme’nin frikiği savunmaya çarptı ve ağlarla buluştu. İngiltere, 80. dakikada Lineker’in fırsatçılığı ve golcülüğünü konuşturduğu bir pozisyonda eşitliği yakaladı. Penaltılarda Almanya hata yapmadı, İngiltere ise Pearce ve Chris Waddle’la 2 penaltı kaçırdı ve finale yükselen taraf Almanya oldu. Maç sonrası dünya Gascoigne’in gözyaşlarıyla dertlenirken Lineker meşhur lafını edecekti: “Futbol, 22 kişinin topun peşinden koştuğu ve sonunda Almanların kazandığı basit bir oyundur.”

Lineker haklıydı. Almanya finalde Arjantin’i 85. dakikada Brehme’nin attığı golle yendi ve üçüncü kez dünya şampiyonu oldu.

Evrensel'i Takip Et