İzmir Buca'da seçimin nabzını tuttuk
İzmir'in ikinci büyük ilçesi olan ve ağırlıklı olarak göçmenlerin yaşadığı Buca'da halkın çoğunluğu demokrasi için değişimden yana.
Fotoğraf: Evrensel
Kenan ÇETİN
İzmir
Beş yüz bini aşan nüfusuyla İzmir’in ikinci büyük ilçesi olan Buca’da seçimin nabzını tutmak için çok geniş bir alanda değişik yaş ve mesleklerden onlarca kişiyle sohbet ettik. 16 Nisan referandumunda ‘hayır’ oylarının yüzde 66 ile evet oylarını geçtiği Buca’da muhalefet partilerine oy verecekler daha çok görünürler ve görüşlerini daha rahat dile getiriyorlar.
Nüfusun çoğunluğunu Yunan, Boşnak, Arnavut ve Bulgar göçmenler oluştururken gerek yoksulluk gerekse çatışmalar nedeniyle bölgeden göç etmek zorunda kalan Kürt nüfus da önemli yer tutuyor. Dokuz Eylül Üniversitesinin bulunması nedeniyle Buca’da önemli bir genç nüfus da yer alıyor.
Buca’da muhalefet adaylarının şansı daha yüksek görülüyor. Adaylardan Demirtaş’ın cezaevinde tutulması adaletsizlik olarak değerlendirilirken ‘hile yapılmazsa’ seçimleri muhalefetin kazanacağı beklentisi oldukça güçlü.
‘ÜLKEYİ TEK ADAM YÖNETMESİN’
Buca’yı dolaşmaya Dokuzçeşmeler’den başlıyoruz. 20 yaşında, üniversite öğrencisi olan Ali Özlahlan, erken seçim kararına tepkili. Başkanlık sistemine hemen geçmek istendiği için erken seçime gidildiğini söyleyen Özlahlan, “Şu an Muharrem İnce’ye oy vermeye daha yakınım. Çünkü ülkeyi tek adam yönetmesin” diyor. Bucalı 29 yaşındaki Cemil, kafede garson olarak çalışıyor. Cemil, “Seçim sonucunda ülkemiz rahatlasın. Bak binlerce insanımız öldü. Neden ölsün insanlarımız?” diyor. Kime oy vereceğini sorduğumuzda “Tayyip’in konuşmaları çok iyi. Şu an o hoşuma gidiyor, ona oy vermeyi düşünüyorum. Memleket için hayırlısı neyse o olsun” diyor.
‘ÇOCUĞUMA ET YEDİREBİLEYİM İSTİYORUM’
Evka-1’de oturan Ceyhan Doğan’la çocuğunun okulunun kapısında beklerken sohbet ediyoruz. Doğan, yapılan uygulamalarla kadınların çalışma alanlarının daraltıldığını, çalışmalarının engellemeye çalışıldığını belirtiyor. Doğan, “Hayat pahalılığı olmasın, çocuğuma et yedirebileyim artık. Özel okullar azaltılsın, eğitim ücretsiz olsun. Özellikle çalışan kadınların çocukları için ücretsiz kreşler olsun” diyor. Evka-1’de Murathan Mahallesi Muhtarı Ahmet Yılmaz’ı ziyaret ediyoruz. Mahallesindeki çoğu kişinin borç içinde yaşadığını, ay sonuna ancak kredi kartıyla ulaşabildiğini belirterek bunun ülke ekonomisinin durumunu gösterdiğini ifade ediyor. Yılmaz, “Seçimlerde ülkenin kötü gidişatına dur diyemezsek ülke elden gidiyor, bunu görmeliyiz” diyor.
‘TEK KİŞİNİN YÖNETİMİ PADİŞAHLIKTIR’
65 yaşındaki Taksi Şoförü İlyas Yıldız, 26 yıl memur olarak çalıştıktan sonra emekli olmuş. Emekli olmadan önce de geçimini sağlayabilmek için taksi şoförlüğü yapıyormuş. 25 yıllık taksi şoförü olduğunu da söyleyen Yıldız, “26 yıl devlete hizmet ettim. 1900 lira emekli maaşı veriyor. Bu benim hizmetimin değeri mi?” diye soruyor: Ülkeyi tek kişinin yönetmesi padişahlığa gider. Bu olacak şey değil, bunu kabul edemem. Oy verirsem eğer Akşener’e veririm.
‘BU GİDİŞATA DUR DEMEK GEREKİR’
On yıllık temizlik işçisi 37 yaşındaki Birkan Çetinkaya ile sohbet ediyoruz. Çetinkaya, Hükümetin her şeyi dışarıdan aldığını, fabrikaları kapatarak ya da satarak yok ettiğini belirterek “Yeni fabrikalar kurmadan işsizlik önlenemez. Emeklilik yaşını yükseltirseniz gençler iş bulamaz, kahveler işsizlerle dolar taşar. İnsanlar korku içinde, konuşmaya çekiniyorlar. Bu gidişata artık dur demek gerekir” diyor.
‘ARTIK BİR DEĞİŞİM OLSUN’
Kuruçeşme’de Umut Kıraathanesine uğruyoruz. Ali Haydar masanın en büyüğü, 64 yaşında, “Muharrem yüzde doksan kazanır” diyor. Abdullah isimli vatandaş ise dokunulmazlıkların kaldırılmasının büyük bir hata olduğunu belirterek “Bugüne kadar adam gibi bir lider çıksaydı, Erdoğan bu kadar başta kalabilir miydi? diye soruyor ve ekliyor: CHP dokunulmazlıkları kaldırtmayacaktı. Bunda hata yaptı. Bunun sonucunda Selahattin Demirtaş’ı içeri attılar. Ben Demirtaş’a ve HDP’ye oy vereceğim.