09 Haziran 2018 23:30

AKP temsilcileri belirliyor, belediye yardım götürüyor

İlk yenilgiyi referandumda tadan AKP, Eyüp'te devlet partisi gibi. Eyüp'teki seçmenlerle 24 Haziran seçimlerini konuştuk.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Seçimlere 13 gün kaldı. Hem çok kısa hem de çok uzun bir süre bu Türkiye için. Meydanlar hareketlense de eski seçim süreçleri ile kıyaslanamayacak bir ‘heyecansızlık’ var hâlâ.

Eyüp’teyiz. Burada AKP, hem yerel seçimlerde hem de genel seçimlerde hep birinci parti olmuş. Öncesi de var üstelik; 1994 yılında Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandığı seçimde, Eyüp’te de Refah Partisinin Adayı Ahmet Genç seçilmiş. Genç 1999’daki yerel seçimlerde de bu kez Fazilet Partisinin adayı olarak kazanmış. Yani Eyüp 1994 yılından bu yana AKP ve onun içinden çıktığı partilerce yönetiliyor.

REFERANDUMA KADAR

2015 haziranında yapılan genel seçimlerde 41.2 oy alan AKP, Kasım 2015 seçimlerinde oyunu yüzde 49.3’e çıkarmış. Aynı seçimlerde AKP’ye geçen oyları görmek için MHP ve Saadet Partisine (SP) bakmak gerekir. MHP’nin 7 Haziran’da aldığı yüzde 11.8’lik oy, 1 Kasım’a gelindiğinde yüzde 8.6’ya; SP’nin ise yüzde 2.7 olan oy oranı yüzde 1’e düşmüş.

Hal böyleyken Eyüp, referandumda yüzde 51.5 ile İstanbul’da ‘hayır’ diyen ilçeler arasına girdi.  

Ayrıca AKP’nin kalesi olarak bilinse de Eyüp’te CHP’nin de azımsanmayacak bir oyu olduğunu söylemek gerekir. (1 Kasım seçimlerinde yüzde 32.5)

‘AKP TEMSİLCİLERİ BELİRLİYOR, BİZ YARDIM GÖTÜRÜYORUZ’

16 Nisan referandumunda da gidip nabız tuttuğumuz Eyüp’e bu kez 24 Haziran seçimleri için gidiyoruz. İki kez geldiğimiz Eyüp’te, merkezde ve Alibeyköy’de mahalle mahalle, kahve kahve dolaşarak esnafla, çocuklarını parka götüren annelerle, durakta bekleyen işçilerle görüştük, partilerin stantlarına uğradık.

Erken seçim kararının alındığı ilk haftalarda gittiğimizde daha sönük bir hava vardı, ama herkes görüşlerini daha rahat ifade ediyordu. Bu kez meydanlar daha hareketli ancak insanlar daha sessizdi. Öyle ki bazı mahallelerde bütün esnafı gezmemize rağmen kimseden görüş alamadık.  

Bu durumda bir belediye işçisinin anlattığı, ‘seçim rüşvetleri’nin payı olabilir mi? Kim bilir?

Onunla bir mahalle kahvesinde konuşuyoruz. Hangi mahallede olduğumuzu yazmıyoruz, çünkü konuştuğumuz belediye işçisi öyle istiyor.

Masada iki kişi oturuyorlar. Önce belediye işçisi alıyor sözü. Kadro bekliyormuş, “Çok bunaldık abla, ne olacaksa olsun artık” diyor. AKP’nin yerel seçimleri kaybetmesini dört gözle bekliyor: “Bak taşerona kadro dediler, ne kadro verdiler ne bir şey! Ayrımcılık, adamcılık had safhada, durumumuz ne olacak belli değil. Belediyede Alevi kimse kalmadı neredeyse, bildiklerini gönderiyorlar. Oruç tutmayan tutmadığını söyleyemiyor mesela...”

Anlattıkları AKP’nin devlet olanaklarını seçimler için nasıl kullandığını bir kez daha gösteriyor. Dağıtılan yardımlardan, zarf içinde verilen paralardan bahsediyor; “AKP’nin sokak temsilcileri belirliyor, yoksulları, yardım isteyenleri, biz belediye olarak yardım, erzak götürüyoruz. Kapalı zarf içinde para da veriyoruz. İki cümlede bir etrafına bakınarak, her defasında sesini biraz daha düşürerek konuşuyor; “İşte böyle... Ama başımıza bir şey gelmez değil mi?​” diye sormayı da ihmal etmiyor.

‘SADECE MHP SEÇMENİ DEĞİL, HERKES SESSİZ’

Yanında oturan önce pek konuşmak istemiyor, “Ülkemiz için Erdoğan’a vereceğiz” diyor. “AKP’ye vermeyecek misiniz?​” diye sorunca MHP’li olduğunu öğreniyoruz. 55 yaşında ve emekli. Sonunda adını da söylüyor; Mehmet. Ne yapacağı en çok konuşulan seçmen kitlesinin başında MHP’liler geliyor malum. AKP’ye oy vereceğini söylüyor, ama eleştirmeye başladığında araya girip soru sormak bile mümkün olmuyor: “Biz tarımda dünyada birinciydik, şimdi her şeyi dışarıdan alıyoruz. Dış ülkeler etin güzelini yiyor, biz dışarıdan alıyoruz, deli dana mı var ne bileyim işte. Bak bana verdiği ikramiye gitti bile, insanlar nasıl biliyor musun, kredi kartı almış, işte kaç tane alabiliyorsa, ayın başında maaş alıyor, 5’i olmadan bitiyor para, ondan çek onun borcunu yatır, öbüründen çek onu yatır. Şimdi vereceğim diyorum ama gönül rahatlığı ile değil, işte başka kimse yok diye...”

Muhalefeti ikna edici bulmuyor, kafasında sorular var. “MHP seçmeni ne yapar?​” diye soruyoruz, “Belli olmaz” diyor ve ekliyor; “Sadece MHP seçmeni değil, bu seçimde etraf sessiz, kararsızlar çok var. İnsanlar ne yapacağım diye düşünüyor. Dolar almış başını gitmiş. O gün geldiğinde kafasında ne ölçtü, biçti ise gidecek sandığa verecek.”

Bu arada eklemek gerekir, sahada en az görünen parti MHP. Eyüp merkezde, AKP’nin yanına açtıkları stant ve arada gelip geçen ses araçları dışında pek rastlamıyoruz.

ERDOĞAN’A VERMEYECEĞİM O KESİN! AMA KİME VERECEĞİM?

Seçimlerde sonuçları kararsızların tayin edeceğini herkes söylüyor. Bizim gördüğümüz Eyüp’te kararsızlar arasında daha önce AKP ve MHP’ye oy verdiklerini söyleyenler ağırlıkta.

37 yaşındaki Songül de onlardan biri. Esnaflık yapıyor. 16 Nisan referandumunda geldiğimizde de konuşmuştuk onunla. Ekonomiden dış politikaya, insanların düşüncelerini özgürce ifade edebilmesine kadar pek çok noktada itirazlarını dile getirmişlerdi eşi ile birlikte. Eşinin nerede olduğunu soruyoruz, ekonomideki gidişatın özeti gibi oluyor yanıtı: “İşler kötü valla. O mal alıyor, kot falan, gidip işte Beşiktaş’ta, Kadıköy’de orada burada satıyor. Mal başına bir lira kar koyarak. Ben buradayım. Ancak döndürüyoruz...”

Erdoğan’a oy vermemekte kararlılar, ancak kime oy verecekleri belirsiz. Çok bir şey beklemediğini ekliyor Songül: “Her şeyin mükemmel olmasını geçtik, ama bari bir tık düzelsin ya. İnsanlar biraz daha özgür olabilse, aklındakileri söyleyebilse, görüşlere saygı olsa. Ama nerede...”

TEK GARİBANLAR MI FETÖ’CÜ YANİ!

Alibeyköy’de bir parkta yalnız başına oturan Leyla’nın yanındayız. O da kararsız. Daha önce AKP’ye oy vermiş, “İlk kurulduğunda çok umut bağlamıştım” diyor. Esas kopuşu 15 Temmuz sonrası yaşadığını söylüyor. “Öğrencileri hapse attılar, bankada hesabı olanı, yurdunda kalanı... Ama malı götürenlere bir şey yapmadılar. İçinde hiç mi FETÖ’cü yoktu? Tek garibanlar mı FETÖ’cü yani.”

Bu sözleri söyler söylemez, “Sakın ‘FETÖ’yü savunuyorum diye düşünmeyin” diye ekliyor. “Peki, yok mu alternatif?​” diye soruyoruz. Erdoğan’a hayran olduğunu, ona çok güvendiğini hatırlatarak yanıtlıyor; “Bu kadar güvendiğim Tayyip bunları yaptıysa... Kursağından haram geçmez diyordum, haksızlık yapmaz diyordum, alnı secdeye değiyor diyordum...”

HDP SEÇMENİ: KÜRT OYLARININ KORUNMASI İÇİN DAYANIŞMA LAZIM

HDP’liler bu seçimlerde en net tutumu alan seçmenler. Demirtaş’ın cezaevinde olmasına tepki büyük. İkinci tur tartışmalarına girmek istemeseler de herkes onlara ikinci turu soruyor. “İnce kalırsa oy veririz” görüşü hakim, diğer adaylar söz konusu olduğunda ise işler karışıyor.

Eyüp’te HDP’nin 1 Kasım’daki oy oranı Türkiye ortalamasının altında; yüzde 7.2. Haziran seçimlerine göre 2 puan kaybetmişler.

Merkezde bir tek HDP’nin standı yok, ama Eyüp’te dört seçim bürosu açmışlar, bir de farklı bölgelerde günlük stantlar açıyorlar.

Daha önce AKP’ye oy vermiş Kürt seçmenlerin bir kısmı 1 Kasım sürecinde vazgeçmiş, bir kısmında MHP ile ittifak sonrası. “AKP’nin Kürtlere vereceği bir şey yok” fikri hakim. En büyük kaygıları seçim güvenliği; taşınan sandıklar kaygı yaratıyor. Muhalefete çağrıları da bu yönde; “Bu seçim çok önemli. Erdoğan HDP’yi baraj altında bırakmak için elinden geleni yapıyor. Biz sandıkları korumak için elimizden geleni yaparız, ama işte yetmediği yerde gözlemcilerin, avukatların, diğer partilerin olması lazım.”

AKP SEÇMENİ: ‘NE OLURSA OLSUN’CULAR VE ‘AMA’LI DESTEKÇİLER

AKP seçmenini iki gruba ayırmakta yarar var. Birinci gruptakiler, ne olursa olsun, AKP’ye, aslında Erdoğan’a oy vereceğini söyleyenler. Bütün eleştirilere kapalılar, ekonomideki gidişi kabul etseler de, örneğin “Dolar 10 lira olsa da Erdoğan’a oy vereceğim” diyenler var. Dış politikadaki gerilimleri de, ekonomideki çalkalanmayı da dış güçlere, lobilere bağlıyorlar. Daha az tartışan, sorgulamayan kesimin 50 yaş üzeri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kadınlarda ise buna ek olarak Erdoğan’a hayranlık ekleniyor. “Ne yaparsa yapsın başı secdeye değiyor”u duyuyoruz sıkça.

Diğer grupta olanlar ise ‘ama’larına, ‘tereddütlerine’ rağmen oy vereceğini söyleyenler. Ekonomide, eğitimde, dış politikada dile getirdikleri pek çok eleştiri var; buna rağmen, ‘Başka alternatif göremediklerini’ söylüyorlar. Bir kısmı da “Bunlar giderse daha kötü olabilir” kaygısıyla oy vermeye devam edeceğini söylüyor.

AKP’nin merkezde genişçe bir standı var. İki yanına Cumhur İttifakı’nın diğer üyelerini, BBP ve MHP’yi almış. AKP araçlarının biri gidiyor, diğeri geliyor. Stanttakiler mahalle mahalle, belediyenin iftar ve sahur programlarına katıldıklarını, akşamüzeri, trafikte kalıp iftara evinde yetişemeyenlere iftariyelik dağıttıklarını anlatıyorlar. “Her eve giriyoruz” diyorlar.

İYİ PARTİ: STANDA GELİP BİZİ BUNDAN KURTARIN DİYORLAR

İYİ Partinin ilk kez katılacağı seçimlerden ne kadar oy alacağı, bu oyların ne kadarını AKP-MHP’den alacağı birer soru işareti olmaya devam ediyor. Bu partiye oy verecek olanlar genellikle açıklamaktan çekiniyor. Bunun temel gerekçesini “korku” olarak açıklıyor İYİ Partililer: “Korkuyorlar, iktidar sürekli ‘FETÖ’ diyor. İnsanlar da başıma bir şey gelir diye söyleyemiyor.”

Eyüp’te MHP’li olup İYİ Partiye oy vereceklerini söyleyenler var. Az da olsa CHP’den İYİ Partiye geçtiğini söyleyenlerle de karşılaştık. Ancak merkezdeki İYİ Parti standında bulunanlar için de seçimlerde ne kadar oy alabilecekleri sorusu yanıtlanabilmiş değil. “Evet, yeni bir partiyiz, sıfır da alabiliriz yüzde 20 de. Ama biz her gün burada şunları görüyoruz, insanlar, özellikle kadınlar geliyor, ‘Çalışın, sizi destekliyoruz, çalışın da bu adamı gönderin, bizi bundan kurtarın’ diyorlar.”

CHP: YARDIMLAR HAKKANİYETLİ DAĞITILMIYOR

Muharrem İnce, her yerde olduğu gibi Eyüp’te de CHP’liler arasında bir heyecan yaratmış. Dış politika ve ekonomik gidişat olmak üzere AKP’nin uygulamalarını eleştirmekte daha öz güvenliler.

İktidarın “taşerona kadro müjdesi” sonrası işsiz kalan Ahmet de, arkadaşı Ersin de CHP’ye oy verecek.  İki çocuk babası olan Ahmet, şimdi gündelik işlere giderek ailesinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Ama tek şikayeti işsizlik ve yoksulluk değil: “Bir de güvende değiliz, bak bir şey yazıyorsun sosyal medyada, orada burada, akşam gelip alıyorlar. En basiti bak şuradan geçiyoruz, on kere geçsek on kere GBT yapıyorlar. Niye, suçlu muyuz biz?​”

CHP standına da uğruyoruz. İnce’nin sesi yankılanıyor. Genç bir grup bildiri dağıtıyor. Stanttaki partililer zaten oy aldıkları yerlerden ziyade alamadıkları yerlere yöneldiklerini söylüyor. “AKP giderse maaşımız kesilir, hizmetler durur” gibi kaygılar karşısında ne yaptıklarını soruyoruz. “Bir kere bütün bunların devletin görevi olduğunu anlatıyoruz. AKP bunlar lütufmuş gibi anlatıyor, ancak bunlar insanların hakkı. Yani ne AKP, ne Erdoğan bunları cebinden vermiyor” diyorlar. AKP’li olan belediyenin sosyal yardımları dahi hakkaniyetli dağıtmadığını, belediyede pek çok usulsüzlük yaşandığını da ekliyorlar.  

HALKIN SESSİZLİĞİ NEREYE GİDECEK GÖRECEĞİZ?

Bu süreçte en çok konuşulan partilerden biri de Saadet Partisi. Kaç oy alacak? AKP’den oy alabilecek mi? Dahası, AKP’ye oy vermiş SP seçmenleri partilerine geri dönecek mi?

Bütün bu soruları Saadet Partisi seçmenlerine soruyoruz. “Dönecek, daha da fazla olacak” diyen de var, “Dönmez, onlar artık AKP seçmeni oldu” diyen de.

Eyüp’te Saadet Partisinin standı ilk kurulduğunda müdahale olmuş, diğerleri yerinde dururken, SP standı zabıtalar tarafından kaldırılmıştı. Stantta Milli Gazete Yazarları Mustafa Yıldırım ve İshak Beyazay ile konuşuyoruz. 24 Hizaran’a giderken “Biraz sessizlik, biraz bıkkınlık, biraz da gerginlik” havasının hakim olduğu konusunda hemfikirler. Bunda sürekli tekrar eden seçimlerin, ekonomideki gidişatın yarattığı olumsuz havanın etkisine işaret ediyorlar; elbette biraz da ramazanın.

AKP’ye oy veren seçmenlerinin geri dönüp dönmeyeceğini soruyoruz. “Hepsini alamayacağız belki, ama yüzde 3-7 arasında oy alacağımızı düşünüyoruz” diyorlar. Eyüp’te bu oranın daha da artabileceği görüşündeler.

Bir yandan alttan alttan yayılan ‘FETÖ’ iddialarını, öte yandan CHP ile yapılan ittifaka ilişkin yapılan tartışmaları hatırlatarak, “Büyük bir iktidar blokajıyla karşı karşıya olduklarını” ifade ediyorlar. Kendilerine dönük baskıyı, “Hırsız en fazla ev sahibinden korkar” diye açıklayan Yıldırım ve Beyazay’a göre seçimlerde bir “sürpriz” olabilir. “Halkın sessizliği nereye gidecek göreceğiz. Millet ikaz da edebilir” diyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan: Fitnecilere izin vermeyin

SONRAKİ HABER

İstanbul İkitelli, Terazidere ve Gazi Mahallesi'nde seçim sohbetleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa