Yalnız Efe kazandı ama İzmir hala kaybediyor!
Danıştay Efemçukuru altın madeni kamulaştırma kararının iptalini kesinleştirdi ama bu kararın İzmir'in içme suyunu kirleten madene bir etkisi yok.
Fotoğraf: Evrensel
Özer AKDEMİR
İzmir'in su havzasındaki Efemçukuru köyünde altın madeni için yapılan acele kamulaştırma davasında yargı son kararını verdi. Köyde arazilerini madene satmayan tek köylü olan "Yalnız Efe" lakaplı Ahmet Karaçam'ın açtığı davada Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu (DİDDK) acele kamulaştırmayı iptal eden Danıştay 6. Dairesi'nin kararının düzeltilmesi talebini reddetti. Karar, bu tür çevre davalarında verilen acele kamulaştırma kararları için önemli bir hukuki metin olmakla birlikte yaklaşık 7 yıldır faaliyetini sürdüren altın madeninin üretimine yönelik herhangi bir etkisi bulunmuyor.
VATAN KURTARAN 35 PARSEL!
Efemçukuru köyü, İzmir'in damı olarak biliniyor. Kente 20 kilometre uzaklıkta ve 700 metre yükseklikteki köy aynı zamanda İzmir'e içme suyu sağlayan barajlar havzasında yer almakta. Köyün yakınlarında yapımı planlanan Çamlı Barajına, sırf altın madeninin işletilebilmesi için AKP Hükümeti tarafından izin verilmedi. Bütün yapım masrafları İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanacak olan baraja yıllardır izin çıkmazken, AKP madene karşı çıkan köylülerin direncini kırmak için bütün idari yetkilerini şirket lehine kullandı. Arazilerini satmayan köylülerin madenin sağlık koruma bandı içerisinde kalan 35 parsel taşınmazı hakkında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın talebi ile 2008 yılında "acele kamulaştırma" kararı alındı. Sadece "Yurt savunması, doğal afet, seferberlik" gibi durumlar için çıkarılan acele kamulaştırma yasasının altın madeni şirketinin yararına kullanmasına karşı Efemçukuru Köylüleri dava açarken, yasanın bu şekilde kullanılması basın tarafından "vatan kurtaran parseller" diye kamuoyunun gündemine getirilmişti.
YALNIZ EFE'NİN DİRENİŞİ
Zaman içerisinde TÜPRAG Altın Şirketi köylüleri bu acele kamulaştırma kararının da baskısı ile "ikna" ederek kamulaştırılan arazileri birer birer satın alırken, madene arazilerini satmayan sadece keçi çobanlığı yapan Ahmet Karaçam kalmıştı. Madenin sağlık koruma bandı içerisinde kalan bağını şirkete tüm tekliflere rağmen satmayan, "Ben ölmeden bağımı elimden alamazlar" diye direnen Ahmet Karaçam zamanla bu direnişi nedeniyle "Yalnız Efe" diye anılmaya başlandı. Ahmet Karaçam'ın direnişini kıramayan altın madeni çözümü madenin sağlık koruma bandını daraltıp, Karaçam'ın bağını bu bandın dışında tutmakla bulmuştu. Şirket, sağlık koruma bandını daraltarak Haziran 2011 yılında üretimine başlarken, Ahmet Karaçam'ın acele kamulaştırma davası ise yıllarca devam etti. Danıştay 6. Dairesi acele kamulaştırma kararını 2016 yılında iptal ederken, geçtiğimiz yıl DİDDK'da bu kararı onaylamıştı. Şirket ve Bakanlık son bir hamle ile "karar düzeltme talebinde" bulunmuştu. Geçtiğimiz günlerde (DİDDK)'nın bu talebi de reddetmesi ile Efemçukuru köylüsü Ahmet Karaçam'ın bağının acele kamulaştırma yoluyla elinden alınması kararı tamamen iptal edilmiş oldu.
YALNIZ EFE KAZANDI AMA
Bu mahkeme kararını değerlendiren EGEÇEP Hukuk Komisyonu üyesi ve Ahmet Karaçam'ın avukatı Arif Ali Cangı, dava sonucunda acele kamulaştırma kararına karşı önemli bir içtihat oluştuğunu belirterek, "Ahmet Karaçam; bize örnek olması gereken bir doğa ve yaşam hakkı direnişçisi, gelecek kuşaklara karşı sorumluluğunu yerine getiren örnek bir insan" dedi. Mahkeme kararının tek başına bile kalınsa direnmenin nasıl olumlu bir sonuç doğuracağının kanıtı olduğunu söyleyen EGEÇEP Eş Dönem Sözcüsü Av. Berrin Esin Kaya, kararın pratik olarak madenin faaliyeti üzerinde herhangi bir etkisinin olmayacağını söyledi. Elele Hareketi eski Dönem Sözcülerinden Dr. Oya Otyıldız da "Ahmet Karaçam'ın direnişi sonrası maden sağlık koruma bandını daraltıp çalışmaya başlamıştı. Karaçam bağını kurtardı ama altın madeni ne yazık ki çalışmasına devam ediyor. İzmir'in içme suyunun kirleten maden halen faaliyetini sürdürüyor" diye konuştu.