Malatya'da seçimin nabzı: Fabrikalar kapatıldı, üretici perişan
Evrensel muhabirleri Malatya'da farklı partilere oy verecek seçmenlerle 24 Haziran seçimlerini konuştu.
Fotoğraf: Evrensel
Umut YEĞİN
Kemal GÜLTEKİN
Malatya
Seçimlere sayılı günler kaldı. Malatya’da da geçte olsa seçim havasına girilmiş durumda. Malatya’da şimdiye kadar Erdoğan, İnce ve Akşener seçim mitingi yaptı. İnce’nin mitingi Erdoğan’ın mitingine göre çok daha kalabalık ve coşkulu geçti.
Malatya’da 1 Kasım 2015 seçim sonuçlarına göre AKP’nin 5 milletvekili, CHP’nin ise 1 milletvekili bulunuyor. 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 58,61 oy alan AKP, 1 Kasım’da yüzde 67,72 oy aldı. İkinci parti olan CHP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde aldığı yüzde 16,60 oy, 1 Kasım’da yüzde 15,31’e düştü. HDP ise 7 Haziran’da yüzde 7,91, 1 Kasım seçimlerinde yüzde 5,60 oy almıştı.
16 Nisan referandum sonuçlarında ise sandıktan yüzde 69,6 ‘Evet’, yüzde 30,4 ‘Hayır’ oyu çıkmıştı.
TEMEL GEÇİM KAYNAĞI KAYISI
Nüfusu 748 bin 39 olan Malatya’nın üç organize sanayisi bulunuyor. Makine, Tekstil, Gıda ve plastik gibi kollara ayrılan bu organize sanayilerde toplam olarak yaklaşık 20 bin işçi çalışıyor. Bu sayının da yıl sonuna kadar bitecek olan projelerle 30 bin civarına çıkacağı söyleniyor. Bu iş kollarından kapsamı en geniş olanı ise gıda iş kolu. Bunun ise büyük bir bölümünü kayısı fabrikaları oluşturuyor. Yani Malatyalıların geçim kaynağının büyük oranda genelde tarım üzerine, özelde ise kayısı üretimi üzerine olduğunu söylemek mümkün.
KAYISIDA KAZANAN ARACI PATRONLAR
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası verilerine göre 2016 yılında 86.255.000 kg kuru kayısı ihracının 273.421.000 Dolar getirisi olurken, 2017 yılında ise 94.874.000 kg kuru kayısı ihracının 266.874.000 Dolar getirisi olmuş. Ancak kayısı üreticilerinin payına düşen ortalama kuru kayısı kg fiyatı 2016 yılında 12 lira ile ile başlayıp 6 liraya kadar düşüş göstermiş. 2017 yılında ise yine 12 lira ile başlamış ancak 5 liraya kadar düşüş göstermiş. Tarım girdilerinin de arttığı göz önünde bulundurulursa, bu durum aracı patronların kazancının sürekli arttığını, ama bunun çiftçiye yansımadığını gösteriyor.
HANGİ PARTİ NASIL ÇALIŞIYOR?
AKP ve Erdoğan’ın Türkiye’nin her yerinde devletin tüm imkânlarını kullanarak sürdürdüğü seçim çalışmaları karşısında gerek merkezde gerekse ilçelerde ve köylerde özellikle CHP’nin bayraklarıyla ve anons araçlarıyla daha görünür olduğu bir tablo var. HDP ise dönemin zorluklarına, bir çok yöneticisinin ceza almasına, tutuklu olmasına rağmen yoğun bir çalışma temposu içerisinde. Millet İttifakı içerisinde yer alan Saadet Partisi ve İyi Parti’nin ise görünürlüğü az olsa dahi AKP’den umudunu kesen seçmenlerin tercihi olacak gibi görünüyor.
“Tek adam rejimi” karşısında HDP ve Demirtaş’ı desteklediğini açıklayan Emek Partisi ise bulunduğu tüm ilçe, mahalle, köylerde kapı kapı gezerek çalışma yürütüyor. EMEP, düzenlediği halk toplantılarında, “sömürü düzenine karşı EMEP’te örgütlen, tek adam rejimini durdurabilmek için ise Demirtaş ve HDP’ye oy ver” çağrısında bulunuyor.
ÖNE ÇIKAN FORMÜL: ‘BİR OY İNCE’YE, BİR OY HDP’YE’
Özellikle CHP seçmenlerinin yoğunlukta olduğu ilçelerde ve köylerde ise AKP-Erdoğan’ı durdurmanın formülleri geliştirilmiş durumda. Bunu doğal bir “halk ittifakı” olarak nitelendirenler de var. Bu formüllerden en öne çıkanı ise Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce’yi tercih edip, Milletvekili seçimlerinde barajı aşması için HDP’yi tercih etme formülü.
‘BU HÜKÜMET ZENGİNİN YANINDA’
Malatya merkezinde her mahalle kültürel, sosyal yapısı bakımından farklılıklar gösterebiliyor. Evrensel'de önceki günlerde çıkan haberlerde genel olarak 16 yıllık AKP iktidarının politikalarından rahatsızlıklarını dile getirenler olmuştu. Biz de bu durumun merkezde farklı mahalle ve bölgelerde de nasıl olduğunu gözlemleyebilmek için iftar sonrası İnönü Caddesi’nde yurttaşlarla konuştuk. Soykan Parkı’na kadar yürüdüğümüz cadde üzerinde diğer bölgelerin aksine AKP ve Erdoğan bayrakları, reklamları oldukça fazla. İftar sonrası oldukça kalabalık olan Soykan Parkı’nda bankta oturan birinin yanına oturup seçimleri ve AKP iktidarının 16 yıllık politikalarını nasıl bulduğunu soruyoruz. Söze “Geçinemiyorum. 16 yıldır daha da kötüye gitti durumum. Bu hükümet zenginin yanında. Zengini daha zengin ediyor. Fakiri de batırıyor” diye başlıyor.
‘TARIM VE HAYVANCILIK BİTTİ’
Mehmet Tatar, Siverekli. Yıllarca Pamuk tarlalarında çalışmış. Ancak, “Tarımı da bitirdiler” diyor ve geçim sıkıntısından dolayı seyyar olarak tespih satmaya başladığını söylüyor. Şimdiye kadar her seçimde tercihini AKP’den yana kullanmış. Bunun nedenini ise “Bilmiyorum. Ondan daha iyisini göremiyordum” diyerek açıklıyor. Şimdi ise hiçbir partiye güvenmediğini söylüyor. Yıllar önce ülkenin geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu hatırlatan Tatar, “Pamuk, arpa, mercimek ne varsa bitirdiler. İthal et getirdiler hayvancılık bitti. Şimdiye kadar oyumu Ak Parti’ye verdim ama bundan sonra bir daha vermem” diyor.
‘DAĞLARI BOMBALAMA, BİZE EKMEK VER EKMEK’
Biz Mehmet Tatar’la konuşurken bizi görüp yanımıza yaklaşan başka bir yurttaş ise Tatar’ın konuşmasını dinleyerek, “helal olsun” diyor ve muhabbete dahil oluyor. Bu sırada Mehmet Tatar Suriyelilerin ucuza çalıştırılarak piyasayı düşürmesinden dert yanarak, “Ben bugün sırf çocuklarıma üç, beş kuruş daha fazla para götürebileyim diye orucumu bile tutamadım. Tezgah açıp tespih satıyorum. Yanıma Suriyeli gelip tezgah açıyor. Benim 15 liraya sattığım tespihi o 5 liraya satıyor” diyor. Tatar, bir yandan da iktidarın “terör” söylemlerini eleştiriyor, “Biz iyiye gider diye bekledikçe, ha bire ‘terör’ diyor. Ha bire dağları bombalıyorlar. Bombalama. Bize ekmek ver ekmek” diye sitem ediyor.
‘3 FABRİKA VARDI NEDEN KAPATILDI?’
Bu sırada yanımıza yaklaşan bir amca söze giriyor; “Emekliye ikramiye vereceğiz’ diyorlar. Şimdiye kadar niye vermediniz?” diye soruyor. Adil amca yıllarca yurtdışında yaşamış ve emekli olmuş. Şimdiye kadar AKP’ye hiç oy vermediğini ve vermeyeceğini söylüyor. Oy tercihi konusunda MHP ile CHP arasında kaldığını ancak MHP’nin AKP ile yaptığı ittifakı sonrasında CHP’ye oy vereceğini söylüyor. Geçmişte Malatya TEKEL fabrikasında binlerce insanın çalıştığını hatırlatan Adil amca, “Malatya’da 3 fabrika vardı neden kapatıldı? Şimdi de şeker fabrikasına göz diktiler. Hayat pahalılığı var. Et olmuş 50 lira. Bunları görüp nasıl rey veririm. Bir de yardım dağıtıyorlar. Yardımları alırım ama reyimi asla vermem” diyor.
Soykan Parkı iftar sonrası gittikçe kalabalıklaşıyor. Bizde diğer bir bankta oturan iki gencin yanına yaklaşıyoruz. Önce konuşmak istemeseler de “biz oy kullanmayacağız” diyerek başlıyorlar anlatmaya. Gençlerden birisi taşeron işçi, diğeri ise memur. Bu sistemin adaletli olmadığını, “Allah’ın hükümleri”nin uygulanması gerektiğini söylüyorlar. AKP’nin ise din üzerinden halkı kandırdığına dikkat çekerek, “Devlet eliyle faiz alınıyor, şans oyunları oynatıyorlar. Müslümanlık bu değil. İslam adına başörtüsünü kullandılar ama mesele sadece başörtüsü değil. Her yerde dilenci var. Adalet olsa dilenci kalmaz. Bunlar zengini daha zengin, fakiri fakir ediyorlar. 15 yıl önce zenginler Türkiye’nin gelirinden yüzde 15 faydalanıyordu. Şimdi çok daha fazla” diye devam ediyorlar.
‘HER SEÇİM ÖNCESİ BİR SAVAŞ ÇIKARIYORLAR’
Gençlerle konuştuğumuz sırada parkta hemen önümüze AKP standı kuruluyor. Standı göstererek, “Her seçim öncesi bir savaş çıkarıyorlar. Geçen seçim öncesinde de çözüm süreci bitti savaş başladı. Oy için yapıyorlar bunu. Allah korkuları yok. Çözüm savaş değil ama” diyorlar. Filistin konusunda da AKP’yi samimi bulmuyor gençler. AKP’nin sadece kınamakla yetindiğini vurgulayarak, “Lanetliyoruz’ diyor. Askeri, ticari anlaşmalar devam ediyor ama. Yaptırım gerekli” diyorlar. Gençler AKP’nin özellikle ekonomik politikalarına çevresindeki insanların tepkili olduğunu ancak sandığa bunun yansımadığını söylüyorlar. Hile yapıldığı görüşündeler: “Bizim köyümüzde mesela eğer oy kullanmaya gitmezsek çok iyi biliyoruz ki o oyu gidip AKP’ye atacaklar. Bu yüzden biz pusulayı yırtıp zarfın içine koyup öyle atacağız. Geçen seçimde de geçersiz oyları Ak Parti’ye saydılar.”
KAYISIYI DOLU VURDU AMA ERDOĞAN MİTİNGİNDEKİ KALABALIK ‘KAYISI İYİ’ DİYOR
Diğer Cumhurbaşkanı adayları ve partileri sorarak devam ediyoruz konuşmaya. Gençler, Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde olmasını doğru bulmuyor, “Eğer suçluysa aday gösterilmeyecek, aday gösterdin madem propaganda yapmasının önüne geçmek doğru değil” diyorlar. Ailelerinin AKP’ye oy vereceğini söyleyen gençler, “Ailemizi oy vermemeleri için konuşuyoruz ama bizi resmen sildiler. OHAL’i bile bunun için sürdürüyorlar. Eleştirmeyelim diye. Zaten Malatya’da insanlar kim güçlüyse, baştaysa onu tutuyor. Mesela bu sene kayısıyı dolu vurdu. Erdoğan buradaki mitinginde ‘kayısı nasıl’ diye soruyor, herkes ‘iyi’ deyip alkışlıyor. Maksat pohpohlamak” diye değerlendiriyorlar.
EMEKLİ DİNÇER: ESKİDEN SÜMERBANK VARDI KAPATTILAR
Soykan Parkı’ndan, Emekliler Parkı’na geçiyoruz. Bankta yanına oturduğumuz Mahmut Dinçer (79) Devlet Hastanesi’nden emekli olmuş. Seçimleri ve mevcut iktidarı sorduğumuzda, “Şahsen ben memnunum” dese de başkanlık sistemine karşı olduğunu da özellikle belirterek, “Ben aslında MHP’liyim. Emekliyim ve maaşım pek yeterli değil. Ama işte başka alternatifte yok. Şimdilik Erdoğan iyi götürüyor ama yarın bir gün Erdoğan giderse ne olacak? Ben parlamenter sistemi savunuyorum ama yine de Erdoğan’ı tercih edeceğim” diyor. Biraz Malatya’daki durum ve ekonomideki gidişattan konuşmaya başlayınca iktidara eleştirileri de artıyor. Malatya’da kapatılan fabrikaları hatırlatarak, “Sümerbank vardı mesela. Oradan emekli olan akrabalarım da var. İnsanlara iş olanağı sağlıyordu. Ama kapattılar. Şimdi de Şeker fabrikaları özelleştiriliyor. Ben özelleştirmelere karşıyım” diyor. Mahmut amca iktidarın sağlık politikalarını bir yandan, “Eskiden bir hasta muayene olmaya giderken kuyruklar olurdu. SSK’lılar ayrı hastanelere giderdi. Ama şimdi o durum yok” diyerek överken, diğer yandan da, “Özel hastaneler var mesela hem devletten para alıyorlar, hem de vatandaştan. Devlet hastaneleri de yine muayene ücreti almaya başladı. Soygun gibi her ay en az maaşımdan 70-80 lira fark kesiliyor. Eczaneden de ayrıca alıyorlar” diyerek eleştiriyor. Tarım ve hayvancılık politikalarını da “İthal etle hayvancılığı öldürüyorlar. Hem o gelen etlere de güven olur mu? Kayısı da mesela üretici para kazanamıyor ki. Aracılar kazanıyor. Doğrudan tüketiciye ulaştırılabilse daha iyi olur” diyerek eleştiriyor.
‘BELKİ DE OY VERMEYEBİLİRİM’
Mahmut amca konuşmaya başladığımızda Erdoğan ve iktidardan memnun olduğunu söylese de başkanlık sistemine karşı olduğunu sürekli vurguluyor ve “MHP buradan vekil çıkaramaz. Ben başkanlık sistemine karşıyım ve belki de bu yüzden oy vermeyebilirim. Bu seçimden sonra belki de başbakan bir daha olmayacak. Aslında denenmemişleri de denemekte fayda var. Meral Akşener de fena değil ama tecrübesi yok. Umarım hakkımızda hayırlısı olur” diyor.
‘HDP’Yİ DESTEKLEDİĞİM İÇİN DEĞİL, BARAJI AŞMASI İÇİN OY VERDİM’
Ertesi gün ise Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Paşaköşkü Mahallesi’nde bulunan Vakıf Park çay bahçesine gidiyoruz. Beş kişilik genç bir grubun masasına oturuyoruz. Gençlerin hepsi sağlık personeli ama birisi dışında hepsi özel hastanelerde çalışıyorlar. “Seçimler yaklaşıyor, ne düşünüyorsunuz?” sorumuza gülerek, “tamam diyoruz” diye cevap veriyorlar. AKP’nin 16 yıldır yapmadığı şeyleri seçimlerde vaat olarak sunmasını eleştiriyor Cem, “Şimdi bu vaatlere nasıl inanalım? Kıraathane açacaklarmış. İşsizlere mekan oluşturuyorlar herhalde” diyor. Cem, 7 Haziran seçimlerinde oyunu HDP’ye vermiş ama “HDP’yi desteklediğim için değil. Barajı aşması için oy verdim” diye açıklıyor. Gençler bu seçimlerde de HDP’nin barajı aşması gerektiği kanısında. Buse ise kamuya alınan personellerin genelde AKP yandaşları olduğuna dikkat çekerek, “Güvenlik soruşturmaları gibi çeşitli gerekçelerle AKP’ye muhalif olanlar eleniyor veya ihraç ediliyor” diyor.
'MUHARREM İNCE UMUT VERİCİ’
Deniz, geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın “Her eve buzdolabı giriyorsa refah seviyesi var demektir” sözlerini hatırlatarak, “Buzdolabının içine bakmak lazım. İçi boş mu dolu mu? Ama bu kez eskisi kadar oy alamayacaklar” diyor. Gençler, Cumhurbaşkanlığı’nda ise Muharrem İnce’nin söylemlerinin umut verici olduğu düşüncesindeler. Cem bunu şu şekilde ifade ediyor: “Seçilmeden ne kadar doğru söylediğini anlayamam elbette ama umut verici. Eğer bu vaatleri yapmazlarsa da hep Erdoğan kandırılacak değil ya, biz de ‘kandırıldık’ deriz.” Selahattin Demirtaş’ın ise cezaevinde olmaması gerektiğini düşünüyor gençler.
‘HDP’YE OY VERECEĞİM BATACAKSAK DA BİRLİKTE BATALIM’
Seçimlerin işçiler içinde nasıl tartışıldığını anlatan bir GAP Tekstil işçisi ise işçilerin iktidara tepkilerinin olduğunu ancak başka alternatif göremediklerini belirtiyor. GAP Tekstil’de 2 binin üzerinde işçi çalıyor. Konuştuğumuz işçi daha önce hep AKP’ye oy verdiğini ve hatta 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece sokağa çıktığını anlatıyor. Ama tüm bunlara rağmen AKP ve Erdoğan’dan şimdiye kadar işçilere dair bir şey duymadığını söyleyerek, “GAP tekstile girmeden önce çalıştığım fabrikada iş kazası geçirdim. Güvenlik önlemleri alınmadığı için ayağıma tel battı. Patron hemen beni işten çıkardı. Dava açtım. Ama yalancı şahit ayarladı patron. Tazminatımı da vermediler. Yasada tazminat hakkım var. Müslümanlığa sığar mı bu? Niye patronu tutuyorsun? Daha önce niye bilmiyorum ama hep oy verdim. Ama yaptıkları her şey zenginlere yarıyor” diyor. Erdoğan’ın ekonomiye dair söylemlerini eleştiren işçi, “Diğer ülkelerden bizim ülkemize tatil yapmaya geliyorlar. Ben bir işçi olarak kendi ülkemde olan Bodrum’a daha gidemedim bile” diyor. Fabrikadaki işçilerinde AKP’ye tepkilerinin olduğunu ama alternatif göremediklerini belirten işçi, “Ben bu seçimde HDP’ye oy vereceğim. Denemekte fayda var. Yanacaksak birlikte yanalım. Batacaksak ta birlikte batalım” diye konuşuyor.