16 Haziran 2018 23:39

Opel’de feragat dönemi!

Fransız PSA tarafından yutulan otomotiv üreticisi Opel’in Almanya’daki fabrikaları yok edilecek, ücretler dondurulacak. 

Opel logosu

Paylaş

Serdar DERVENTLİ
Köln

 “Opel’de işyerleri ve fabrikalar yeniden güvenceye alındı. Artık Opel işçileri geleceğe yeniden güvenle bakabilecekler.” Bu sözler Almanya’daki IG Metall sendikası Genel Başkanı Jörg Hofmann’a ait.

IG Metall ve PSA/Opel tarafından yapılan açıklamalarda, tekelin Almanya’daki işçilere iş güvencesi, fabrikalar için yatırım güvencesi verdiğini ve böylece tüm üretim merkezlerinin geleceğini güvenceye alındığı bildirildi. Buna göre Rüsselsheim, Kaiserslautern, Eisenach, Bochum ve Dudenhofen fabrikalarında sorunlar sona erdi.

En azından PSA/Opel yönetimi, IG Metall ve İşyeri Temsilciliği böyle bir tablo çiziyorlar. IG Metall tarafından yapılan açıklamada, “Üzerine anlaşma sağlanan köşe noktalarına göre (imzalanan bir sözleşme dahi yok) en fazla 3 bin 700 işyeri yok edilecek, ve bu sadece gönüllük temelinde gerçekleşecek: Kısmi emeklilik, erken emeklilik ve tazminatlı çıkış.”
Yani bu “süper” anlaşmaya göre geriye 15 bin 800 işçi kalacak… Ama bu da tam gerçeği yansıtmıyor. Nitekim bu rakamlar içinde Opel şirketi bünyesinde çalışan kiralık işçiler ve taşeron firma işçileri yok. Bu işçilerin ne olacağı hiç gündeme bile gelmiyor!

OPEL BOCHUM UNUTULMADI!

Opel işçileri artık kendilerine sunulan “iş güvencesine” itibar etmiyorlar. Son 20 yıldır defalarca “iş güvencesi” verilen sözleşmeler imzalanmasına karşın on binlerce Opel işçisi değişik yollardan işten çıkartıldı.

Üretimin en yoğun olduğu, yıllık 250 bin arabanın üretildiği yıllarda Opel’in Bochum kentindeki fabrikasında 20 bin işçi çalışıyordu. Ardından tekel genelinde yaşanan krizle birlikte işten atmalar da başladı. 2004 yılında fabrikayı tümden kapatacağını açıklayan dönemin GM/Opel patronları, işçilerin yoğun bir mücadelesiyle karşı karşıya kalmışlardı. İşçilerin tabandan örgütlenmeyle başlattıkları mücadele karşısında tekel yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı. IG Metall ise grevi sürdürmek, diğer Opel fabrikalarıyla birlikte geniş bir mücadeleyi örgütlemek yerine işçilere bir oyun oynayarak grevi zamansız sona erdirdi. Sonuçta fabrika hemen kapanmadı ama taksit taksit kapatılması için her türlü önlem alındı. Nitekim 2011 yılına gelindiğinde Bochum’da çalışanların sayısı 5 bin 1707e ve 2014’de 3 bin 500 işçiye düştü. 

5 Aralık 2014, Cuma günü saat 00.30’da Bochum’da son araç olan gri renkte bir Zafira modeli üretildi. Ardından makineler, bantlar kapatıldı! 2 bin 700 işçi, 1 Ocak 2015’de Opel, Bochum belediyesi ve eyalet yönetiminin ortak kurduğu “transfer şirketine” iki yıllığına devredildiler. Bugün Bochum’da sadece Opel’in yedek parçalarının dağıtımını yapan, 700 kişinin çalıştığı bir şirket var.

2014 yılında IG Metall ve General Motors arasında yapılan müzakerelerde Rüsselsheim, Kaiserslautern ve Eisenach’daki fabrikalar için 2020 yılına kadar üretim güvencesi üzerine anlaşma sağlandı. Ayrıca bu fabrikalar için 2018 yılı sonuna kadar iş güvencesi de verilmişti. 2018 yılının daha ortasında olmamıza karşın yeni müzakereler, yeni anlaşmalarla işçi kıyımı ve ücretlerden feragat dayatılıyor.

SENDİKAYA DA GÜVEN AZALIYOR

Bugün Almanya’daki otomobil işçileri arasında en düşük ücreti Opel işçileri alıyor. İşyerlerini güvenceye alma adına IG Metall ve tekel yönetimi arasında imzalanan sözleşmeler gereği tüm metal işçilerinin TİS dönemlerinde aldıkları ücret zamları ya hiç ödenmedi ya da birkaç yıl sonra ödendi. Böyle olunca işçilerin sendikaya güvenleri de azaldı. 

IG Metall’in genel başkanı Hofmann ise, “Opel güçlü bir Alman markası olarak kalmalı. Elde edilen sonuçla tüm üretim merkezlerinin geleceği güvenceye alındı. Artık Opel işçileri de geleceğe yeniden güvenle bakabilecekler” demesi, Opel işçilerini ikna etmiyor.

3 bin 700 işçi çıkartılacak, yani fabrikalar gelecekte yok olacak. Ücretler pratik olarak dondurulacak, haklar gasp edilecek.

Diğer yandan Eisenach kentindeki fabrikanın geleceği belirsiz. Şimdiye kadar üretilmesi vaat edilen tek bir model var, “Grandland X”, ama tek bir modelin üretildiği bir fabrikanın geleceği olmadığını herkes biliyor. Ve bu model piyasada tutmazsa o zaman ne olacak? Peugeot 3008 modeliyle aynı platformda üretilen Grandland X modeli gerektiğinde, üretim sayısı düştüğünde Fransa’daki Sochaux fabrikasında üretilebilecek.

Bugün motor üretimi yapılan Kaiserlautern’in ne olacağı da belirsiz. IG Metall bu konuda kendilerine hiçbir şey söylenmediğini açıktan söylerken, PSA/Opel yönetimi, “Zamanı gelince planlarımızı açıklayacağız” diyor. Yani bu fabrikanın geleceği de belirsiz. 

HEP BİRLİKTE MÜCADELE

TEKEL yönetiminin saldırılarına karşı “Biz Opeliz” (“Wir sind Opel”) pankartlarıyla sözde eylem yapmanın sonuç getirmediği yıllardır görülüyor. Ana şirketin adı ne olursa olsun, araçların üzerindeki amblem kime ait olursa olsun piyasalardaki dalgalanmanın, araç satışlarındaki gerilemenin faturası hep işçilere çıkartılıyor. 

Geçmişte olduğu gibi bugün de binlerce işçi çıkartılarak, hakları gasp edilerek kâr marjı yükseltilmek isteniyor. PSA tekelinin bu saldırıları sadece Almanya’daki Opel işçilerine karşı değil. Başta Fransa olmak üzere tekelin tüm fabrikalarında benzeri saldırılar gündemde. Tekelin bütününde 90 bine yakın işçi çalışıyor. Faurecia gibi yan şirketler de bu sayıya dahil edildiğinde PSA tekeli bünyesinde 200 bine yakın emekçi bulunuyor. Yani çok ciddi bir güç!

Ama bugün PSA şefleri işçileri bölmek için her türlü yolu denerken sendikaların şefleri benzer bir yoldan gidiyorlar. IG Metall “Opel güçlü bir Alman markası kalmalı” derken, Fransa’daki CGT sendikası ise “Fransa’daki üretim merkezlerini koruyalım” diyor. 
Diğer ülkelerdeki sendika bürokratları çok farklı bir pozisyon içinde değiller, onlar “kendi fabrikalarını” düşünüyorlar!

ÜRETİMİ KAYDIRMA OLANAĞI

PSA ve Opel modellerinin benzer olması sadece tedarik açısından tekelin işine gelmiyor. Aynı zamanda fabrikalar arası rekabeti artırmanın da bir aracı olarak kullanılacak. Örneğin bugün Eisenach ve Zaragoza’da (İspanya) üretilen Corsa’nın yeni modeli PSA platformu üzerinde üretileceği için bu modeli üretmek için dört fabrika daha var. Veya İnsignia platformu üzerinden üretilecek yeni SUV modelinin PSA’nın Citroen modellerinin üretildiği fabrikalarda da üretmek mümkün olacak.

Benzeri bir rekabet durumu Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) bölümü için de geçerli. Bugün Rüsselsheim’de 7 bin ve Turin’de (İtalya) 650 mühendis Opel bünyesinde AR-GE çalışmaları sürdürüyor. PSA’nın değişik tesislerinde 13 bin mühendis ARGE çalışmaları sürdürüyor. Kısacası bu alanda da rekabet son derece artacak.

KÂR MARJINI İŞÇİ ATARAK YÜKSELTİYORLAR 

PSA/Opel şefi Carlos Tavares, kendisine Haziran 2017’de, Opel işçilerinin iş güvencesi konusunda sorulan soruya, “Eğer Opel kârlı çalışırsa o zaman kimsenin korkmasına gerek yok” diye yanıt vermişti. Opel yöneticilerinden, 2017’de araba başına 200 avro zarar eden şirketin kâr marjını nasıl artıracağına yönelik bir plan sunması bekleyen Tavares, 2020 yılında yeniden kâr edilmesini, 2026’da ise kâr marjının yüzde 6 olmasını istiyor.

Kâr marjı konusunda ne kadar ciddi olduğunu Tavares, PSA tekelinin başına geldikten sonra gösterdi: 2014-2016 arası 30 bin işçiyi işten çıkartan, iki fabrika kapayan Tavares, tasarruf hedefine ulaşmak için -değişik yöntemlerle- her yıl 2 bin işçi çıkarmayı sürdürecek.

Bu yöntemlerle kâr marjını 2016’da yüzde 6’ya çıkaran Tavares, 2017 sonunda ise bu oranı Peugeot, DS ve Citroën markaları için birlikte yüzde 7.3’e çıkardı. “Ama işin içine Opel’i katınca kâr marjımız yüzde 6.1’e geriliyor. Buna seyirci kalamayız” diyor.

PSA ABD BASKILARI NEDENİYLE İRAN’DAN ÇEKİLİYOR

Öte yandan Fransız otomobil tekeli PSA, İran’dan çekileceğini duyurdu. 4 Haziran akşamı Paris’te yapılan açıklamada, tekelin İran’da sahip olduğu iki ortaklıktan çekildiği ve ülkede üretim yapmayacağı gibi araçlarını da pazarlamayacağını açıkladı. Böylece PSA, ABD’nin baskıları karşısında ilk geri adım atan şirketler arasında yerini almış oldu. Bilindiği gibi ABD, İran ile imzalanan nükleer sözleşmeyi tek taraflı iptal etmiş ve bu ülke ile ticaret yapan tüm şirketlere dünya genelinde yaptırımlar uygulamakla tehdit etmişti. Fransız otomobil şirketi için İran en önemli ülke pazarı konumundaydı. 

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan: Bunların lügatında tünel yok, bunlar ne anlar tünelden

SONRAKİ HABER

Arife

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa