18 Haziran 2018 22:49

Bir deryanın dile gelişi: ‘Bu Su Hiç Durmaz’

Özlem Bayrak, Mahmut Çınar’ın kaleme aldığı 'Bu Su Hiç Durmaz' adlı kitabı yazdı.

Mahmut Çınar ve Bülent Ortaçgil. Fotoğraf: Damla Aydemir

Paylaş

Özlem BAYRAK

“gel hiç üzülme 
salına salına uç 
ben gelemem ama sen git biraz dolaş”

Aynı gökyüzünün altında fakat bambaşka yerlerde bu şarkıyı dinlemiş salına salına dolaşmaya çıktıktan sonra bazen birbirine doğru bazen apayrı diyarlara uçmuş mavi kuşlardan mısınız? “Hangi kediler gibi/ Yaşamak istersiniz? /Sevimli, uslu, sesli, hırslı/ Hangi kedilerdensiniz?​” sorusuna cevap verdiniz mi? O zaman “Düşlerimde bile kaçtım denize doğru /Aslında kaçmak değil sevgiye koşmak” şarkısını dinlerken sevgiye koştuğunuz denizde kaldınız, sevdiniz, aşık oldunuz, şarkılar söylediniz  “Ben bunları kimseye anlatmadım/kendimle bile konuşmadım/ben bunları kimseye anlatmadım/bir tek sen duy diye/sen bil diye/ sen anla diye”…  Ya da koşmaya devam edip “Sesini kaybedenlerin bir şarkısı olmaz /Kararımı çoktan verdim/ Denize doğru” dizelerini yanınıza alarak oradan Deniz’e, Denizlere ulaştınız.  “Bütün şarkılarımız senin için/bütün kavgalarımız senin için” dediniz yumruğunuz sıkılı. Belki oranızda buranızda takılı zincirlerle defalarca “Her tutsağın bir kaçışı/Uykunun uyanışı da vardır”ı dinleyerek umut bulan küçük bir kızsınız. “Belki de pencerenin önündeki çiçeksiniz sadece; arkadaşlarınızdan  ayrı, porselen saksıda bir süs çiçeği onca yıl sen burada  / onca yıl ben burada  / yollarımız hiç kesişmemiş” olabilir Bülent Ortaçgil şarkıları dışında.

NE KADAR AÇIK PENCERE O KADAR FAZLA ANLAM

Diyor ki Bülent Ortaçgil: “Benim şarkılarımın yorumunda insanlara bir pencere açmak ya da onları kısıtlamamak  gibi doğal olarak gelişen bir tarzım var. Bir şarkı ne kadar açık pencere taşırsa o kadar fazla anlamlandırabiliyor insan onu” Mahmut Çınar’la yaptığı nehir söyleşide. Bülent Ortaçgil şarkılarına başka başka  pencerelerden giren ya da şarkılarını dinledikten sonra bambaşka pencerelerden çıkan  kuşları en iyi açıklayan söz belki de Ortaçgil’in bu sözleri.  Kronolojik sıralamadan bağımsız en az birkaç Bülent Ortaçgil şarkısını bazen de tüm albümünü çocukluğunda, gençliğinde, yaşlılığında ezbere bilen, hep dinleyen, hâlâ dinleyen birkaç kuşağın da en iyi açıklaması bu olmalı.

Hangi çağınızda, hangi duyguyla, hangi kimliğinizle Bülent Ortaçgil dinlemiş olursanız olun Mahmut Çınar’ın İnkılap Kitabevi’nden çıkan nehir söyleşisi -ya da biz de “derya” dersek Haydar Ergülen gibi Bülent Ortaçgil’e- bir deryanın dile getirilişi “Bu Su Hiç Durmaz” sizi çok heyecanlandıracak. Beni heyecanlandırdı.

2015 yazı, Bozburun diye başlıyor bir kere kitap; daha girişi heyecanlanmaya yeter. Hele de  şarkının peşine düşüp “kimsesiz koylar ortasında”ki Bozburun’a gitmiş ve orada yeniden Bozburun’u dinlemişseniz içinizin kıpır kıpır olduğu vakitlerde, “Yıldızlar herkese göz kırpmaktadır /Güzellikler paylaşılmak ister ”i defterinize ve kalbinize yazarak.

Kitabı beş bölüme ayırmış Mahmut Çınar. Bu beş bölümde Bülent Ortaçgil’in yaşamı, şarkıları, müzik yolculuğu, bu yolculuğunda ona eşlik edenler, hayatında ve şarkılarında yer eden anlamları ve şu anı anlatıyor. Söyleşiye Yekta Kopan, Jehan Barbur, Sezen Aksu, Banu Güven, Orhan Kahyaoğlu’nun kendi Bülent Ortaçgili’ni anlattığı tadına doyulmaz yazılar eşlik ediyor kitap boyunca.

ORTAÇGİL’E YAKINDAN BAKMAK

İlk bölüm Ortaçgil’in ilk adımlarına tanıklık ettiğimiz “Adımlar” bölümü. Annesi, babası, kardeşi, dedesi, ilk şarkılarını dinlerken “Bu şarkılardan bir şey olmaz” diyen anneannesi ile arkadaşlarıyla tanışıyoruz. Ev içinden, okuldan güzel anılarla birlikte. Okul yılları, ilk müzik grubu, ilk gitarı, ilk şarkıları ile müzik yolculuğunun başına gidiyor; izlediği filmler, sevdiği şarkılar, okuduğu kitaplar arasından kendi sevdiklerinizle ortak olanları bulmaya çalışıyorsunuz. Üniversite yılları, üniversitede siyasete bakışı, solcularla ilişkileri, o zaman ki dünya, Türkiye  derken bir de bakmışsınız ki bir solukta okuyup geçmişsiniz ilk adımları. İlk bölümün sonunda her ayrıntısı ince ince düşünülmüş, titiz, planlı ama bir o kadar da samimi, doğal bir akış içindeki söyleşide eğrisiyle doğrusuyla gerçek bir Ortaçgil’e çok yakından bakacağımızdan emin olduk bile.

“Şarkılar” ve  “Yolculuklar” bölümlerinde  Bülent Ortaçgil bir soruyu cevaplarken hemen aklınıza gelen soruyu soruyor Mahmut Çınar. O kadar tanıdık bu bölümler. En iyi bildiğiniz yerden, şarkılardan geliyor sorular çünkü ve tüm içtenliğiyle cevaplıyor Ortaçgil soruları. Benimle Oynar mısın, Oyuna Devam, Bu Şarkılar Adam Olmaz, Light, Gece Yalanları, Eski Defterler…arasında gidip gelen sohbetin içinde Şarkıcı, Şair, Ozan, insan Bülent Ortaçgil’e dair yepyeni şeyler de  öğreniyoruz bir yandan, bu kez muhtemelen daha önce hiç sorulmamış sorular eşliğinde. Çekirdek Sanatevi dinletilerini durup durup dinleyen biri olarak ne kadar az şey bildiğimi fark ettim örneğin dinletilerine, çekirdek albümlerine, bileşimine dair.

ORTAÇGİL ŞARKILARINI SESLENDİRME HİKAYELERİ...

Başta Fikret Kızılok olmak üzere, Erkan Oğur, Sezen Aksu, Onno Tunç, Ezginin Günlüğü, Gündoğarken, Gürol Ağırbaş, Cem Aksel, İsmail Hakkı Demircioğlu…gibi isimleri anılarda, satır aralarında ararken yeni bir bölüme  “İnsanlar” a geçiyoruz. Bülent Ortaçgil şarkılarını seslendirenlere, seslendirme hikayelerine… Erkan Oğur, Gürol Ağırbaş, Akın Eldes gibi hep yanında olan isimlerden Haluk Levent, Yaşar, Mirkelam gibi isimlere oldukça geniş bir çevreden “bir hediye” gibi gördüğünü öğreniyoruz “Tribute” albümünü. Farklı sanatçılarla konserleri ve albümlerinden bahsederken Teoman’la konserleri ve albümüne geliyor laf bir yerde. Belli ki Teoman’a kırgın biraz ama “Mesai harcamadı” demiyor “Harcayamadı” yı ekliyor hemen, “uğraşmadı” demiyor “Uğraşamadı” diyor o titizliği içinde inceliği elden bırakmayarak. Bülent Ortaçgil ve” insanlar” deyince Birsen Tezer’den, Jehan Barbur’dan “Kadın Sesi Değmiş Şarkılar” dan bahsetmeden geçilmez elbet. Geçilmemiş de. Şarkılarını kadınların sevmesinin nedenini “İçinde yetiştiğimiz, yaşadığımız ve bilinçaltımızı oluşturan erkek egemen söylemin bir temsilcisi değilim” diyerek açıklıyor. Doğru söylüyor.

Ve son bölüm “Sen” ve Anlamlar. Bülent Ortaçgil müziğinin bireyselliği, toplumsallığı, aşkı, yabancılaşmayı, insanı, ele alışı son albümü “Sen”in şarkılarıyla birlikte derinlemesine konuşulurken güncel siyasete bakışını da öğreniyoruz bu bölümde. Öğreniyoruz diyoruz çünkü Gezi’ye, çözüm sürecindeki Dolmabahçe buluşmasına, güncel siyasete, memlekete dair fikirlerini böylesine açık anlattığını görmemiştim daha önce. Şarkılarını yorumlayışı da dünyaya bakışı ve yorumlayışı da pek çok açıdan yeni ve farklı bu yüzden bu kitapta gerçekten tanıştığım Ortaçgil’in.

Kitabın sonundaki albüme bakarken hangisini sevsem öbürüne ayıp olur dediğim şarkıları mırıldanıyorum bir yandan aklımda Bülent Ortaçgil’in söyledikleri var: Yalnızlığı, yabancılaşmayı, içine kapanmayı, varoluşun sıkıntısını anlattığı şarkılarında bile hep bir umut yolunu açık tutan, sonunda karanlığı umuda bağlayan Bülent Ortaçgil “Umutsuzum… yazamıyorum şu anda… umutsuz laf edeceğime etmem daha iyi… endişelerim var toplumla ilgili, olan bitenle ilgili…” diyor. Umutsuzluktan çıkış kitaba da adını veren şarkının diyalektiğinde gizli yine “Bu Su Hiç Durmaz.”

Dinlemeyi en çok istediği öykülerden birini dinlemek, yazıya dökmek Mahmut Çınar’ın şansıysa, dinleyip yazıya döktüklerini okumak da bizim şansımız, “Her siyahın bir beyazıgecelerin gündüzü de vardır” şarkımız olsun bu günlerde. Okuyunuz efendim.

 

ÖNCEKİ HABER

İnce: Erdoğan'ın seçime değil, doktora gitmesi lazım

SONRAKİ HABER

Dünya Kupası maç sonuçları (19 Haziran 2018)

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa