İran Emek Partisi: İran’a yönelik saldırı riski artıyor
'Emperyalistler İsrail’i güvenceye aldıktan sonra İran’a saldırmayı amaçlamaktadır' diyen İran Emek Partisi, halkı antiemperyalist mücadeleye çağırdı.
Fotoğraflar: AA
İran Emek Partisi (Tufan), ABD’nin İran’la “nükleer anlaşma”dan çekilmesi ve ardından İran’a yönelik yükseltilen savaş tehditleriyle ilgili yazılı bir açıklama yayımladı. Nükleer anlaşmanın imzalanması sürecinin analiz edildiği, ABD ve Avrupalı devletlerin tutumunun yanı sıra İran İslam rejiminin de teslimiyetçi politikasının eleştirildiği açıklamada, İran’a yönelik saldırı riskinin arttığı belirtilerek, “Emperyalistler İsrail’i güvenceye aldıktan sonra İran’a saldırmayı amaçlamaktadırlar” denildi. İran Emek Partisi, “İran halkı devrimci, ilerici ve etkili bir hareket oluşturabilmek için antiemperyalist ve antisiyonist demokratik bir mücadele sürdürmek zorundadır” vurgusu da yaptı.
‘ANLAŞMA İRAN HALKINDAN KAÇIRILDI’
“Birleşik Devletler Başkanı Trump başkanlık seçimleri sürecinde söz verdiği üzere Nükleer Anlaşma’dan çekildi ve bu kararını savunmak için her zaman olduğu gibi yalanlara, zorbalığa ve tehditlere başvurdu” denilen açıklamada, anlaşmanın en baştan “İran’a dayatıldığı” ve “İran rejiminin deneyimsiz temsilcileri tarafından apar topar kabul edildiği” belirtildi.
Açıklamada, anlaşma ile birlikte Amerikan emperyalistlerinin bir rejim değişimine girişmekten vazgeçeceğini uman yetkililerin, “Hükümetteki bir grup eşkıya ve hırsızın egemenliğini koruma pahasına” İran’ın barışçıl amaçlarla nükleer enerjiden yararlanma ve nükleer teknolojiyi kullanma hakkını “sattıkları”na dikkat çekildi.
Öte yandan anlaşmadan taraf görünen Avrupalı devletler için de, “Amerikan ve Avrupalı emperyalistler arasındaki fark yalnızca taktikseldir. Bütün bu emperyalistler Obama ve Trump’ın İran politikasıyla hemfikirdir. Aralarındaki tartışma bu politikaların nasıl yerine getirileceğine dairdir” denildi.
ABD’nin Mevcut Lideri Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilerek ve ekonomik ve siyasi yaptırımları şiddetlendirerek İran’ı cezalandırmayı ve Birleşik Devletlerin daha da kârlı çıkacağı bir müzakere sürecini başlatmayı hedeflediği vurgusu yapıldı.
‘AVRUPA BASKIYI ARTIRARAK ANLAŞMAYI SÜRDÜRMEK İSTİYOR’
“Avrupalı emperyalistler açıkça nükleer anlaşmayı sürdürmeyi ancak yaptırımları arttırarak sürdürmeyi planlamaktadır. Avrupalılar böylece İran’ı daha da baskılamak ve Obama-Trump-İsrail-Suudi Arabistan planını yeni bir anlaşmayla dayatmak amacındadırlar” denilen açıklama şöyle devam etti: “Elbette Avrupalılar da Birleşik Devletler gibi kendi ekonomik çıkarlarını öne çıkarmaktadır. Avrupalılar Trump’ı bu temelde eleştirmektedir. Ancak herkesin bildiği gibi bu ülkeler, uluslararası kanunları kendi hedefleri ve çıkarları doğrultusunda Yugoslavya, Irak, Afganistan, Ukrayna, Filistin ve Suriye gibi ülkeleri istila etmek için ihlal etmişlerdir ve etmektedirler. Yine herkesin bildiği gibi bu ülkeler; insan haklarını ayaklar altına almış, küresel sorumlulukların en büyük mütecavizi olan İsrail ve Suudi Arabistan’ı savunmayı sürdürmektedirler. Açıktır ki bu uluslararası anlaşmalar güç ile desteklendiği sürece geçerlidir. Aksi takdirde üzerlerindeki mürekkebin ederi kadar kıymetleri yoktur!
‘IRAK’TA UYGULANAN SENARYONUN BENZERİ’
İran Emek Partisinin açıklamasında ABD ve İsrail’in İran için bugün kullandığı argümanların Irak’ın işgali sürecine benzediğine de dikkat çekildi: “İngiltere Başbakanı Katil Tony Blair, Iraklıların kitle imha silahlarını kullanarak 45 dakika içerisinde Londra’yı yok edebilecek güce sahip olduklarını dahi iddia etmişti.
Bunlar, kendi kitle imha silahlarının yanında sırıtarak poz verirken Irak’ın sahip olduğu füzelerin normalden birkaç santim büyük olduğu ve imha edilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Emperyalistler, daha sonra, Irak’ın sahip olduğu füzeleri Birleşmiş Milletlerden uzmanlarla beraber yok ettiler. Bunun ardından, bildiğimiz gibi, silahlarından arındırılmış bu ülkeye saldırıp işgal ettiler. Bugün Irak’ta devletin kontrolü dışındaki en az on beş bin Amerikan askeri danışmanı Irak petrolünü batı pazarlarına aktarmaktadır”
Emperyalistlerin İran için de aynı komployu devreye soktuklarına dikkat çekilen İran Emek Partisi açıklamasında, ilk olarak İran’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu yalanlarıyla işe koyulduklarını ardından “İran’ın silahlanmasına ve füze teknolojilerine karşı harekete geçilmesi gerektiği” söyleminin başladığı hatırlatılarak, “Nihayet, İran’ın bölgedeki müttefikleri olan Yemen, Irak ve Suriye’ye, Hamas ve Hizbullah’a saldırmaya başladılar. Amaçları İran’ın müttefiklerini zayıflatarak İran’a karşı yapacakları bir hamle söz konusu olduğunda onu yalnız başına yakalamaktan ibarettir” denildi.
Açıklamada, “Emperyalistler İsrail’i güvenceye aldıktan sonra İran’a saldırmayı amaçlamaktadırlar. İşte tam da bunun için Trump, İran’ın hiçbir zaman var olmamış nükleer silahları hakkında bağırıp çağırmaya başlamıştır!” denildi.
TRUMP’A KARŞI AVRUPALI EMPERYALİSTLERE SIĞINMAK HAİNLİKTİR
Avrupalı devletlerin Amerikan baskısına direnemeyeceklerinin belirtildiği açıklamada, “Mesele, Alman veya Fransız kapitalistlerinin yatırımlarıyla değil Amerikalılar tarafından kontrol edilen döviz ve gelir hareketleri ile alakalıdır. Alman ve Fransız kapitalistleri ödeme alamadıkları için İran’a mal ihraç edememektedir. Ayrıca, İran ekonomisine ve bankacılığına yönelik yaptırımlarla İran’ın döviz kazançları keskin bir biçimde düşmüş ve bu kazançlar dolara olan bağımlılığa, dolardaki iniş çıkışlara ve finansal krizlere bağlı olarak dalgalanmaktadır” denildi.
“İran’ın ithalata veya içeriye yönelik yatırım yapmaya yeterli bir geliri yoktur. Buna ek olarak, Avrupalıların Irak Savaşı’nda olduğu gibi iki gruba bölünmeyeceğinin de garantisi yoktur. Avrupa üzerindeki Birleşik Devletler ve İsrail baskısı öyle şiddetlidir ki Avrupa’nın birliğini sarsabilir” denilen açıklamada, “Bugün, İran’ın nükleer enerjiyi barışçıl kullanım hakkına karşı ulusal bir ihanet içerisinde olan İranlı liderler Trump’ın saldırılarına karşı kendilerini kurtarmanın yolunu Avrupalı emperyalistlere sığınmakta buluyorlar. Böylece, eski hainliklerini yeni bir hainlikle tamamlıyorlar. İranlı liderlerin Avrupa’ya yakarışı çaresizliklerinin ve bakış açılarının kıtlığının bir göstergesidir” ifadeleri kullanıldı.
İRAN MUHALEFETİ: ABD-İSRAİL YANLISI BİR MUHALEFET
İran Emek Partisi açıklamasında İran’daki kimi muhalif kesimlere yönelik eleştirilere de dikkat çekti: “Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesini resmi olarak ve açıkça destekleyen İranlılar var ki bunlar her zaman karşı-devrimci cephede idiler. Hatalarını yeni hatalarla telafi etmeye çalışan İranlılar var. Bunlar ise İran’a karşı Amerikan tasallutlarına sempatiyle yaklaşmakta ve George W. Bush’un saldırgan politikalarını savunmaktadırlar. Bir de sözde devrimci, özde emperyalizm ve siyonizmle ahenk içerisinde İran’ın nükleer silah sahibi olduğunu iddia eden İranlılar var. Bunlar, bir ihanet belgesi olan nükleer anlaşmayı İran’a karşı savaş açılma riskini vurgulayarak savunmakta ve anlaşma sayesinde İran’ın ekonomik refaha kavuşarak bir cennet haline geleceğini iddia etmektedirler. Bütün bu sahtekarların söylemleri farklı tonlar taşısa da özünde Avrupalıların İran’ın “Komşularının iç işlerine karışmaması” ve “Füze programını terk etmesi” gerektiği savını sahiplenmektedirler.
Birleşik Devletler Başkanı Trump ve onun yönetimi İran’da rejim değişimi çağrısı yapmaktadır. Emperyalizm ve siyonizm yanlısı İran muhalefeti bu durumu Birleşik Devletlerin İran’ın iç işlerine karışması olarak değerlendirmiyor.
Bu muhalefet, İran’da emperyalizmin politik varlığının önünü açmaktadır. Emperyalizm ve siyonizm karşısındaki sessizlikleri onların gericiliğini ve hatta ihanetlerini ifşa etmektedir.”
İRAN HALKI REJİMİ KENDİ MÜCADELESİYLE DEVİRMEK ZORUNDADIR
“Dün emperyalizme elini veren İran İslam Cumhuriyeti rejimi bugün kolunu kurtaramamaktadır” denilen açıklamada, “Avrupalı emperyalistlere itimatları da rejimi kurtarmayacaktır” uyarısı yapılarak şöyle devam edildi: “Din adamlarının desteğine sahip yolsuzluk ve yozlaşma içindeki mafyavari İran yönetimi milyonlarca insanın hayatını cehenneme çeviren bir yoksulluk yaratmıştır. Bu devasa skandalların ve rüşvetçiliğin bir kısmının dahi engellenmesi, bazı din görevlilerinin oğullarının yolsuzluktan yargılanması ve servetlerine el konulması birçok kişinin mali sorunlarını çözüp ödemesi aylardır geciken işçi maaşlarının ödenmesini sağlayabilir. Yolsuzluk içinde boğulmuş İslam Cumhuriyeti rejimi yalnızca halktaki genel ve derin memnuniyetsizlikle değil azılı emperyalist güçlerle de karşı karşıyadır. Kendi halkına dayanmayan ve emperyalizm karşıtı kitlelerin taleplerini umursamayan her rejim bugün İran İslam Cumhuriyeti’nin yüz yüze geldiği çıkmazla karşılaşmaya mahkumdur.”
“İran halkı bu yozlaşmış rejimi kendi mücadelesiyle devirmek zorundadır ve bunu yapmak için işçi sınıfı partisinin önderliğinde örgütlenmek durumundadır” denilen açıklamada, “İran halkı devrimci, ilerici ve etkili bir hareket oluşturabilmek için antiemperyalist ve antisiyonist demokratik bir mücadele sürdürmek zorundadır. Partimiz bunun gerçekleşmesi için elinden gelen bütün çabayı gösterecektir” ifadeleri kullanıldı.
İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI NEDİR?
İran’ın nükleer programına ilişkin aksiyon planı 2015 yılının temmuz ayında İran ile BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi ABD, Almanya, İngiltere, Çin, Rusya, Fransa ve de AB arasında imzalandı. Anlaşma Tahran’ın nükleer programını sona erdirmesine karşılık olarak bu ülkeye uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu.
Plan, 2015 yılının ekim ayında yürürlüğe girdi ve 2016 yılının ocak ayında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (IAEA) İran’ın nükleer programının barışçıl olduğunu açıklamasıyla uygulanmaya başladı. Bunun üzerine BM’nin ve Batılı ülkelerin İran’a uyguladığı mali, ticari, enerji ve diğer alanlardaki yaptırımlar kaldırıldı. İran’ın dondurulmuş olan milyarlarca dolar hacmindeki ticari mal varlığına erişimi yeniden sağlandı. İran’ın anlaşmayı ihlal etmesi durumunda yaptırımların yeniden devreye girmesi şartı da getirildi. Anlaşma İran’ın sivil amaçlı uranyum zenginleştirme çalışmalarını en aza indirmesini, barışçıl nükleer programını sadece ticari, tıbbi ve sanayisinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanmasını öngörüyor.