Selma Gürkan: İşçilerin siyaset hakkı olmadan demokrasi olmaz
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ve HDP adayı Kemal Peköz, seçim çalışmaları kapsamında Adana'da TÜMTİS üyesi ambar işçileriyle bir araya geldi.
Fotoğraf: Evrensel
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, 24 Haziran seçimleri öncesi HDP Adana Milletvekili Adayı Kemal Peköz ile birlikte TÜMTİS üyesi ambar işçileri ile bir araya geldi.
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, HDP Adana Milletvekili Adayı Kemal Peköz ve EMEP GYK Üyesi Halil İmrek ile EMEP ve HDP Adana İl Örgütleri temsilcileri, TÜMTİS Adana Şube Başkanı Halil Çekin ile birlikte 2 ambarda taşıma işçilerine seslendi.
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, tek adam yönetimine karşı demokrasi tartışması yaparken işçi sınıfının müdahil olduğu bir Anayasanın da gündeme gelmesi gerektiğini belirterek “Demokrasi işçilerin hak ve özgürlükleri ile tanımlı olmalıdır. Siyaset hakkı da dahil işçi sınıfını kullanacağı ne kadar hak varsa o kadar demokrasiden bahsedebiliriz. Emekçi sınıfların sesini duyurabilecek bir medya ne kadar oluşabiliyorsa o kadar demokrasiden söz edebiliriz” dedi.
'İŞÇİ SINIFI, ÜRETİCİ KÖYLÜLER, KADINLAR VE GENÇLER PARLAMENTODA OLMALI'
Her şeyi tek adamın talimatına bağlayan bir siyasal düzene geçilmesinin hedeflendiğini ifade eden Gürkan, “Biz tek adam sisteminin nasıl işletildiğini grev yasaklarından biliyoruz. AKP'nin 16 yıllık iktidarlarında 15 grev tek bir talimatla yasaklandı. Bu yasaklanan grevlerin hepsi işçilerin Anayasal hakkı olan toplu sözleşme grevleriydi” dedi. TÜMTİS’e yönelik engellere de dikkat çeken Gürkan, sendikal faaliyetlerinden dolayı sendikacıların tutuklanabildiğini ifade etti.
24 Haziran seçimlerine ülkenin nasıl yönetileceğine ilişkin demokrasi tartışmaları yürüterek gittiklerini ifade eden Gürkan “Ama kimin için demokrasi? İşçilerin toplu pazarlık hakkının, sendikaya üyelik hakkının güvenceye alınmadığı, bu hakkını kullandığında herhangi bir şekilde işten atıldığında bir yaptırımın olmadığı koşullarda demokrasiden bahsedemeyiz” diye konuştu.
Cumhur İtiifakı’nın tek adam rejimi ile sorunları çözmeye yeterli olmayacak eski parlamenter sistemi savunan Millet İttifakı seçeneklerini eleştiren Gürkan, “Önümüzdeki dönem bir siyasi sistem tartışması yapacaksak işçi sınıfının, üretici köylülerin, kadınların, gençlerin parlamentoda yer almasının önündeki engellerin nasıl kaldırılacağının tartışmasını yapmamız gerekiyor. İşçilerin, emekçilerin, köylülerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı, ihlal edilenlere yaptırımlar olduğu Anayasa tartışmasını hep birlikte yürütmemiz gerekiyor” dedi.
'DEMOKRASİYİ KAZANMAK İÇİN BİR FIRSAT'
Bu tartışmalarla gidilen 24 Haziran seçimlerinin aciliyetine dikkat çeken Gürkan, ülke demokrasisi için HDP’nin ve Demirtaş’ın bu seçimden güçlü çıkmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümüne zemin hazırlaması bakımından önemli olduğunu düşünüyoruz. Ama sadece bu yetmez. Bir demokrasi mücadelesi yürüteceksek halk güçlerinin, demokrasi güçlerinin parlamentoda olmasını önemli görüyoruz. 'Bir oy Demirtaş’a bir oy HDP’ye' çağrısına biz de katılıyoruz. Ama aynı zamanda 24 Haziran’ı bir olanak olarak görüyoruz. Burada yaşanan baskıları, yasakları, savaşı şiddeti geriletmek ve demokrasiyi kazanmak için mücadele çağrısıdır bu. Geniş bir toplumsal kesimin demokrasi talepleri etrafında gerçek bir demokrasiyi, barışı halk egemenliğine dayanan halk demokrasisini kazanmak üzere bir mücadele ortaklığına da ihtiyacımız var” dedi.
'ÖNCELİKLE DEMOKRATİK BİR ANAYASA'
Gürkan’ın ardından konuşan HDP Adana Milletvekili Adayı Kemal Peköz de işçilere yönelik yasaklamalara dikkat çekerek “Cumhurbaşkanı kalkıp onu eleştiren iş çevrelerine çok rahat bir şekilde 'Biz grevleri sizin için yasaklıyoruz' diyor. Daha önce Fetullah Gülen’e ‘Ne istediniz de vermedik?’ dedikleri gibi” ifadelerini kullandı.
Emekçilerin sorunlarının bu ülkede yeni olmadığını ifade eden Peköz, “Çünkü emekçi kesimlerden yana tavır alan iktidarlar oluşmadı. Umarım seçimden sonra özellikle tüm demokrasi güçleri ile bunu aşma şansımız emekten yana, ezilenden yana bir tavır alma şansımız olur. Bunun için öncelikli demokratik bir Anayasa olması gerekiyor. İnsan haklarından yana olması gerekiyor. Emekten yana olması gerekiyor” dedi.
2003 yılının Mart ayında AKP iktidar olduğunda 140 milyar dolar olan dış borcun şimdi 485 milyar dolar civarında olduğunu dile getiren Peköz, “3,5 katının üzerinde dış borcu var. Bu böyle gidemez. 'Güvelik, beka meselesi, ekonomi' dediler ve erken seçime gittiler. Madem kötü bırakın gidin” diye konuştu.
Her şeyin bir kişinin iki dudağı arasında olduğunu ifade eden Peköz, “Bugün pratikte uyguladıklarını Anayasal güvenceye alıp istedikleri gibi hareket edecekler. Herhangi bir özgürlük olmadığı gibi ülkeyi karanlığa gönderecekler. Yüzde 1 bile oy alsa barajı geçmiş sayılıyor. Ama biz yüzde 10'un da üstünde bir baraj ile karşı karşıyayız. Toplumda HDP’ye destek var ancak bunun pratiğe dönmesi gerekiyor. Barajı geçer gibi görünmemize rağmen sandık taşması ve diğer hileler ile bizi baraj altında bırakmak istiyorlar. Bu yüzden bizim barajımız yüzde 10’un üzerinde” dedi.
'HASTANELER ATEŞ PAHASI'
Toplantının ardından konuştuğumuz işçiler de ekonomideki kötü gidişata, baskılara ve OHAL’e dur diyeceklerini ifade ettiler. Emin isimli işçi, AKP iktidarının ne vadettiyse emekçiler açısından tersini gerçekleştirdiğini ifade etti. Bir gün önce hastanede yaşadıklarını anlatan Emin, “Sağlığı düzelteceğiz, hastane yapacağız dediler hastaneler ataş pahası. Özel hastaneler devlet hastanelerinden daha ucuz. Dün MR çektirmek için Seyhan Devlet Hastanesi’ne gittim 160 lira para talep ettiler. Özel hastaneye gittim 45 liraya çektirdim. Durmadan para ödüyoruz. Eğitim perişan halde. Her bir öğrencimiz başka okulda okuyor. Okul servisine yetiştiremiyoruz” dedi.
'TATİLE Mİ PARA AYIRALIM, ÇOCUKLARIN MASRAFINA MI, FATURAYA MI?'
1600 lira ile nasıl geçinileceğini soran Emin, “Okul servisi mi verelim, çocukların harçlıklarını mı karşılayalım, ihtiyaçlarını mı karşılayalım, onlara bir gelecek mi verelim, kendi masraflarımıza mı harcayalım, gemicik mi alalım karar veremedik. Yolsuzluk almış başını gitmiş. Zengin daha çok zengin fakir daha çok fakir. AKP ülkeyi çıkmaza soktu. Bunun için oylar HDP’ye” diye konuştu.
Demokrasi ve işçinin hakkını aldığı bir düzen istediğini dile getiren Şeref adlı işçi ise “Eşit şartlarda kendi haklarımızı istiyoruz. Bu yüzden HDP diyorum. Benim görüşüm hakların kardeşliği, işçi kesimini savunan HDP ve Demitaş’tan yana” dedi.
'PARTİLER SEÇİMDEN SEÇİME GELMESİN'
Mehmet isimli işçi ise seçimlere giderken birlik beraberlik, işçi hakları ve umut dilediğini belirterek “Tek umudumuz Selahattin Demirtaş’ın çıkması. Sendikamız olmasına rağmen OHAL olduğu sürece hakkımızı almakta güçlük çekiyoruz. Tek temennimiz bu hükümetin gitmesi, OHAL’in kaldırılması, sendikal haklarımızın artması” dedi.
Dinçer isimli işçi de partilerin sadece seçimlerde değil onun dışında da gelmesini istediklerini belirtti. Sendika sayesinde ücretler ve çalışma saatlerinin daha iyi olduğunu ifade eden Dinçer, “Ama aldığımız zamların yüzde 80’i giderlere gelen zamlarla gitti. Bir elektrik faturası geliyor 150 lira. Bir işçi nasıl öder. Doğru kişilerin gelmesini bekliyoruz” dedi. (Adana/EVRENSEL)