Tohum merkezini vekillere sosyal tesis yapacaklar
Beykoz’daki ‘Bitkisel Biyoçeşitlilik, Geofit Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü’ sosyal tesis yapılmak üzere TBMM Milli Saraylara devrediliyor.
Fotoğraf: Pixabay
Yusuf YAVUZ
İstanbul Beykoz’da kurulu ‘Bitkisel Biyoçeşitlilik, Geofit Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü’ sosyal tesis yapılması için TBMM Milli Saraylara devrediliyor. 16 Nisan 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan merkez, aralarında anıt ve korunmaya değer nitelikte ağaçlar ile egzotik bitki türleri olmak üzere çok sayıda farklı bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker, Araştırma Merkezi’nin 12 Eylül 2014 tarihindeki tanıtım toplantısında yumrulu ve soğanlı bitkilerinin (Geofit) endemik varlığın bir parçası olduğu bilgisini vererek, Türkiye’nin bütün bölgelerinden toplanan 800 tür geofit türün her birinden bir çeşidinin, kurulan merkeze getirildiğini açıklamıştı. Merkezin bulunduğu Beykoz-Riva arasındaki arazi, Sultan Abdülaziz döneminde Abraham Eremyan Paşa’ya (1833-1918) verilmiş, ancak daha sonra Sultan Abdülhamit tarafından geri satın alınarak kamu arazisi olarak tescil edilmişti.
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) tarafından yapılan açıklamada, Cumhuriyet döneminde, İtalyan hükümetiyle ikili anlaşmalar yapılarak, merkezde fidan üretiminin yanı sıra, Türkiye ikliminde doğal olarak yetişmeyen egzotik bitki ve ağaçların yurt dışından getirilerek dikildiği belirtildi. Arazi 1934 yılında ise Ziraat Vekâletine tahsis edilerek kullanımı İl Özel İdaresine bırakıldı. Arazi araştırma merkezine devredilene kadar Özel İdare tarafından fidanlık olarak kullanılıyordu.
‘800 TÜR SOĞANLI VE YUMRULU BİTKİ’
Dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker, Araştırma Merkezi’nin 12 Eylül 2014 tarihindeki tanıtım toplantısında yumrulu ve soğanlı bitkilerinin (Geofit) endemik varlığın bir parçası olduğu bilgisini vererek, Türkiye’nin bütün bölgelerinden toplanan 800 tür geofit türün her birinden bir çeşidinin, kurulan merkeze getirildiğini açıklamıştı. Eker, gerek açık alanlarda, gerekse hazırlanacak uygun yerlerde toplanan geofitlerin hem sergileneceğini, hem yetiştirileceğini hem de bunlarla melezlenme ve ıslah çalışmaları yapılacağını, merkezin bu amaçlara uygun olarak tasarlandığını belirtmişti.
MERKEZ 133 DEKAR ARAZİYE SAHİP
ZMO’nun konuyla ilgili açıklamasında, araştırma merkezinin 60 dekarı orman arazisi, 73 dekarı ise sulanabilir arazi olmak üzere toplam 133 dekarlık alana sahip olduğu kaydedilerek, “Merkezde, bitkisel biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğine katkıda bulunulması, doğadan toplanan süs bitkisi türlerinin ıslah edilerek yeni çeşitlerin elde edilmesi ve bunların tescil ettirilmesi faaliyetlerinin yanı sıra Türkiye geofitlerinin ve süs bitkilerinin deneme ve demonstrasyonlarının yapılması görevleri yürütülmekteydi” ifadelerine yer verildi.
‘TOHUMDA DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ ARTARKEN’
Kurumun dört yıllık geçmişi olmasına rağmen, yürütülen pek çok proje ve kurulan ikili ilişkilerle aranılan bir araştırma merkezi haline geldiğine dikkat çekilen ZMO açıklamasında şöyle denildi: “Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle tarımsal ürünlerde ve tohumda dışa bağımlılığımız her geçen gün artarken, ülkenin biyoçeşitliğinin korunması ve geliştirilmesinin önemi ortada iken, dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırmak için yapılması gereken daha fazla araştırma yapılması, ülkenin doğal kaynaklarına sahip çıkılmasıdır. Ancak yakın zamanda Milli Botanik Bahçesinde binlerce ağacın kesilerek TOKİ tarafından Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna hizmet binası yapılması girişimi hatırlandığında, bir araştırma merkezinin sosyal tesis yapılmak üzere boşaltılması bizleri çok da şaşırtmadı.” Hala da şaşırmaya devam ettiğimiz konu, hukukun yok sayılması, bir oldubittiyle kararların alınmaya devam edildiğine dikkat çekilen açıklamada “Bu son örnekte de, araştırma merkezinin kurulması ile ilgili Bakanlar Kurulu halen yürürlükte olmasına karşın, böyle bir karar yok sayılmakta, görmezlikten gelinmektedir. Ülkemiz çok ciddi sorunlarla karşı karşıya iken, halkımız ve ülkemiz huzura ve refaha kavuşmadan, ihtiyacımız olan milletvekillerinin dinlenmesi değil, daha çok çalışmasıdır.”