Müzik Köyü Koordinatörü: Anadolu’ya borcumuzu ödeyeceğiz
Müzik Köyü, yerli ve yabancı müzisyenleri Fethiye’de bir araya getiriyor. Müzikseverleri; atölye, söyleşi ve konserlerle dolu bir program bekliyor.
Fotoğraf: Levent Sarı
İsmail AFACAN
İstanbul
Müzikten bir dünya kurma hedefiyle yola çıkan Müzik Köyü, dördüncü yılını geride bırakıyor. Macar Besteci, Etnomüzikolog Bela Bartok’un, “Konservatuarlarınızı dağlara kurun” ve “Topraktan kopuk her müzik ölmeye mahkumdur” sözlerin pusula edinerek. Fethiye’deki mübadele köyü olan Kayaköy’de...
Müzik Köyü; müziğin, doğanın ve tarihin sesini bu yaz yine bir araya getirecek. Anadolu ve farklı coğrafyalardan otuzun üzerinde müzisyeni müzikseverlerle buluşturacak olan Müzik Köyü’nde atölye, seminer, söyleşi ve konserler düzenlenecek.
Müzik Köyü Proje Koordinatörü Aytaç Gökdağ’la, Müzik Köyü projesini; bu yılki programı ve hedeflerini konuştuk. Müzik Köyü’nü kurduklarından bu yana çok olumlu tepkiler aldıklarını söyleyen Gökdağ “Şartlar ne olursa olsun, daha kalıcı müzikal üretimlere zemin yaratarak, bize eşsiz bir müzik kültürü bırakan Anadolu’ ya ve hatta yerküremize olan borcumuzu ödeyeceğiz umuyorum.” dedi.
Bu yılki program belirlendi. Programda neler var. İçeriğinden bahseder misiniz?
Bu yıl 30 Temmuz- 4 Ağustos ve 7-12 Ağustos olmak üzere iki ayrı periyot olarak planladık programımızı. Türkiye’nin yanı sıra Yunanistan, İran, İspanya, Ermenistan, Almanya ve Suriye’den müzisyenleri ağırlayacağız bu sene. Açıkladığımız programa ilaveten 4. yıla özel bazı sürprizlerimiz de olacak. Yörük müziğini, Anadolu Rum müziğini, Hakkari Bölgesi Kürt müziğini, Karadeniz-Laz müziğini, Arap Makam müziğini, Afgan müziğini, İran müziğini, Ermeni müziğini, Gomidas’ı, Xelimisi Xasan’i, dengbejleri, Rum türkülerini, Alevi müziğini, Anadolu aşıklarını, kamanchayı, bağlamayı, cümbüşü, yeni tasarım bir saz olan divaneyi, ditarı,perdesiz gitarı, ses ve nefesi, beden müziğini, tulum, kemençeyi, akordeon, shivi ve piyanoyu, rebap, tombak ve dafı, ruzbayı, lavta ve kemanı, üç telliyi, zeybek oyunlarını ve udu bir araya getirdiğimiz programımız bu yıl bir mübadele köyü Kayaköy’de...
Müzik Köyü, bu sene dördüncü kez düzenleniyor. Geçen 3 yılda neler yaptınız, nasıl tepkiler aldınız?
Müzik Köyü 4. yaşında bu sene. Geride bıraktığımız senelerde ülkemizin ve dünyanın genel durumuna rağmen pek çok şey yaptık ekip olarak. Müzik Köyü, elindeki olanakların yetersizliği nedeniyle şimdiye dek hep Temmuz- Ağustos dönemlerinde Anadolu’nun, Dünya’nın çeşitli yerlerinden müzik geleneklerini, ustaları, akademisyenleri, müzikseverleri, profesyonel sanatçıları bir araya getirdi. Anadolu’nun dört bir yanında dinamik olarak varoluşunu sürdüren müzik kültürlerini Müzik Köyü’nde aracısız olarak görebildi müzikseverler. Yerel ustalar ile profesyonel müzisyenlerin karşılaşmalarına tanıklık ettik. Yunanistan, İran, Almanya, Fransa, İspanya gibi farklı ülkelerden müzisyenleri misafir ettik geride kalan 3 yılda. Bu buluşmalar müzikseverleri olduğu kadar projenin mutfağında yer alıp gönüllü olarak bu projeye emek veren bizlere de heyecan verdi. Pasaport ve vize gerektirmeyen bir müzikal yolculuk yaptılar insanlar Müzik Köyü’ nde bulundukları süre içerisinde. Müziğin sınır tanımaz, ele avuca sığmaz yönüne tüm doğallığıyla tanıklık ettiler. Diğer yandan Türkiye’ de bir ilk olarak 2015’te Müzik Köyü’nü kurduğumuzdan bu yana Türkiye kadar yurtdışından da çok olumlu tepkiler aldık. Güney Kore’ de Müzik Köyü’ nün bir diğer projesiyle üç konserlik bir turne gerçekleştirdik mesela. Ülkemizin pek çok şehrinde konserler, dinletiler ve söyleşiler gerçekleştirdik davetler üzerine 2015’ ten bu yana. Ülkemizin genel gündemine ve olumsuzluklara rağmen bir hayalin peşine düşen ve bu hayali gerçeğe dönüştüren Müzik Köyü Ekibi yurt içi ve yurt dışında artık daha fazla biliniyor. Baştan beri en azından insanların bir bölümünün umut etmesine aracı olduğumuzu görüyorum diğer yandan. Hayatın yarattığı belki de gerçek sandığımız sanal gündemlerin dışında ayrı bir dünya; duygusuyla, hissettirdikleriyle yarattığı enerjiyle daha gerçek bir dünya olarak görüyorlar insanlar Müzik Köyü’nü. Bu bir yandan motivasyonumuzu arttırırken sorumluluğumuzun da arttığını hissettiriyor bize.
Müzik Köyü’nün müziğe yaklaşımı nasıldır. Nasıl bir müzik anlayışı var?
Müzik Köyü, temel felsefesini müziğin doğa ile olan bağlarından alan ve gerçek müziğin doğaya en yakın olunarak üretilebileceğine inanan bir düşüncenin ürünü diyebilirim. Macar Besteci, Etnomüzikolog Bela Bartok’un, “Konservatuarlarınızı dağlara kurun.”, “Topraktan kopuk her müzik ölmeye mahkumdur.” sözlerini kendine pusula edinmiş ve müzikle iletişimi bu düzlemde kurmaya ısrar eden, müzik, sanat ve kültürel perspektifi itibariyle popülizm ile temelden zıt bir anlayış taşıyor Müzik Köyü. Sadece karşı duruş ya da zıtlık içermiyor; alternatif öneriyor ve aynı zamanda alternatif üretmeyi sürdürüyor.
Bu düşünceyle, yerel ve profesyonel müzik ustalarının müzikseverlerle usta-çırak dersleri yaptığı, kadim Anadolu sazlarının ve geleneklerinin unutulmayıp yerel ustalardan genç nesillere aktarıldığı, Anadolu’nun yanı sıra Dünya’nın çeşitli ülkelerinden müzikal disiplin ve geleneklerin bir arada ses bulup birbirinden güç kazandığı kolektif bir müzikal yaşamı düşlüyor Müzik Köyü.
‘MÜZİKTEN BİR DÜNYA KURMAYI HEDEFLİYORUZ’
Müzik Köyü’nün hedefleri nelerdir?
Sanatın dönüştürücü gücüne inanan bir topluluğuz.Ana akım medyada kendine çok yer bulamayan yerel ve profesyonel çalgıcılarla müzikten bir dünya kurmayı hedefliyoruz. Müzik Köyü’nü tüm sene çeşitli müzikal çalışmalara zemin oluşturacak canlı bir organizma haline getirmek istiyoruz. Sınırlı imkanlarla yapmaya çalıştığımız derleme çalışmalarımızı, her yönden daha donanımlı bir şekilde Türkiye’ nintümüne, hatta müzik coğrafyası olarak birbirinden çok da bağımsız sayamayacağımız Yunanistan, Bulgaristan, Balkanlar, İran, Kafkaslar’ a taşımak istiyoruz. Elde edeceğimiz belgeler ve kayıtlardan oluşacak arşivi de öğrencilerin, ilgililerin hizmetine sunmayı hedeflemekteyiz. Müzik Köyü ile Türkiye’ nin kültür-sanat dünyasına kalıcı izler bırakabilecek sanatsal üretimlere zemin oluşturmak istiyoruz. Giderek her şeyin mekanikleştiği dünyada biz hormonsuz, saf, sadelikte gizli zerafet diye nitelediğimiz müzik geleneklerini, temsilcileri hayattayken insanlara sunmayı ve ölümsüzleştirmeyi hedefliyoruz. Her şey bir hayal ile başladı, hayallerimizi gerçekleştirebilmek için bir imeceye giriştik. Bu imece ruhu ile gelecekte Müzik Köyü dışında da gerçeğe dönüştürmeyi hedeflediğimiz projelerimiz var. Yerelin ruhuna inanıyoruz, geleneğe, sadeliğin içerisinde gizli mücevhere, sadeliğin içerdiği zenginliğe inanıyoruz. Bu doğrultuda yerel dinamiklerden evrensel sonuçlar doğurabilecek uzun bir yol önümüzdeki. Bugüne dek büyük imkanlar ve destekler sağlayamamıza rağmen kalıcı izler bırakan pek çok şeye imza attı Müzik Köyü Ekibi. İmkansızlıklar ya da benzeri negatiflikler elbette belirleyici bir noktada ama buna takılıp kalmamak gerektiğini düşünerek hep çözüm üretmeye çalıştık şimdiye dek. Neticede hangi ozan, hangi troubadour sahip olduğu geniş imkanlarla müzik üretti ki? İnsanoğlu çözümsüzlüklerde çözüm üretmiş bugüne dek.
Şartlar ne olursa olsun, daha kalıcı müzikal üretimlere zemin yaratarak, bize eşsiz bir müzik kültürü bırakan Anadolu’ ya ve hatta yerküremize olan borcumuzu ödeyeceğiz umuyorum.