Müftüoğlu: İşçi ve emekçiler yeni saldırılara hazırlıklı olmalı
Akademisyen Özgür Müftüoğlu ve Ekonomist Alp Altınörs, seçim sonrası ekonomik gidişatın işçi ve emekçiler üzerindeki etkisini değerlendirdi.
Akademisyen Özgür Müftüoğlu | Fotoğraf: Evrensel
Akademisyen Özgür Müftüoğlu, AKP’nin seçim dönmi boyunca sermayeyi yanında tutmak için vaatler verdiğini belirterek “Şimdi bu vaatleri yerine getirecek” dedi. Bunun emekçilerin haklarına daha fazla saldırı anlamına geldiğini dile getiren Müftüoğlu, bu saldırılara karşı emekçilerin sınıf temelinde örgütlenerek mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekti.
Seçim sonuçlarını gazetemize değerlendiren Özgür Müftüoğlu, AKP Hükümetinin özellikle 2011’den sonra giderek otoriterleşen, daha katı bir yönetim sergilediğini hatırlattı. Bu yönetim tarzının emekçi sınıflar üzerine yansıdığını söyleyen Müftüoğlu, şöyle devam etti: “Bu kendi başına yaptığı bir şey değil. Ekonomik koşullar ve sermaye birikiminin demokratik bir düzende yapılamaması nedeniyle işçi ve emekçilerin elinin kolunun bağlanmasıyla yapılabilirdi. Bunu AKP yerine getirdi. Giderek bunun dozu arttı. OHAL’le KHK ile yapıldı ve bunun için tek adam rejimi inşa edilmeye başlandı. 24 Haziran seçimleriyle görünen o ki bu rejim Türkiye’de kurallarıyla işler hale gelecek. Bunun yansıması daha önce OHAL sürecinde Cumhurbaşkanının kendisinin söylediği gibi grevlerin yasaklanması, emekçi haklarının, sosyal hakların düşürülmesi politikalarıyla görülecek. AKP seçim süreci boyunca de bunun aksi bir vaatte bulunmadı. Emekçilerden oy almaktan çok küresel ve ulusal sermayeyi yanında tutmak istedi. AKP bu desteği almış gözüküyor. Şimdi de sermaye çevrelerinin verdiği vaatleri yerine getirecektir.”
EMEK SÖMÜRÜSÜ DAHA DA ARTACAK
Bunun işçi ve emekçiler için çalışma ve sosyal koşullarının daha da ağırlaşması, grev başta olmak üzere sendikal hakların daha zor kullanılır hale gelmesi anlamına geldiğini ifade eden Müftüoğlu, “Vergi sisteminde tabana yayalım diyorlardı. Bu dolaylı vergileri artırarak, emekçilerden alınan vergilerle sermayeye yeni kaynaklar aktarılacak demek. Emek sömürüsü daha da artacak. Doğa üzerindeki talan daha da yoğunlaşacak. Bu nedenle önümüzdeki dönem için parlak bir şey söylemek mümkün değil” dedi.
Emekçilerin daha ağır koşullara hazırlıklı olması uyarısında bulunan Müftüoğlu, sınıf temelli örgütlenmenin önemine dikkat çekti: “Örgütlü mücadelenin, sınıf temelli olması gerektiğinin net olarak görülmesi gerekir. AKP’nin elde ettiği sonuç sermaye kesiminin elde ettiği bir sonuçtur. Ayrıca emek kesimi açısından da sınıfsal bakış küçümsendiğinde gelinen sonuçtur. Şu an sendikaların da bir çoğu sınıf perspektifine sahip değiller. Siyaseten de öyle. Seçime katılan partilere baktığınızda sınıf perspektifi ortayla koyan bir parti yoktu. Hem sendikal hem siyasal örgütlenme bu temelde olmalı. AKP gerektiğinde en otoriter şekilde sermayenin çıkarını savunan yerde duruyor. Emekçiler de sınıf dışında örgütlenmelerle gidilecek mücadelede başarı elde edemezler.”
ÜCRETLERİN BASKILANMASINA YÖNELİK POLİTİKALAR HIZ KAZANACAK
DOÇ. Dr. Murat Birdal: Seçimin ardından, yeni bir erken seçik olasılığının ortadan kalkmasından kaynaklı birkaç günlük olumlu bir hava görebiliriz. Bunun ötesinde piyasanın endişeleri ve kaygılarını giderecek bir gelişme yok. Yaz ayları genelde ülkeye döviz girişinin hız kazandığı dönemlerdir. Yaz dönemi kapandıktan sonra sonbahar aylarıyla birlikte tekrardan dövizde ve faizde yukarı yönlü sert hareketler bekleyebiliriz.
Üretim maliyetlerindeki artış, işveren tarafından ücretlerin bastırılmasına dönük politikaların hız kazanmasına neden olacaktır. Dolayısıyla bu da işçi sınıfının geçmişte olduğundan çok daha büyük bir saldırıyla karşılaşması anlamına gelecektir. Seçim sonuçları gösteriyor ki yaklaşan ekonomik krizi AKP iktidarı göğüsleyecek ve yine bu tabloda görüyoruz ki işçi sınıfı mevcut otoriter rejime direnebilecek örgütlülük düzeyine sahip değil. Bu koşullar değişmediği taktirde çok büyük hak kayıpları ortaya çıkacaktır.
ALTINÖRS: ACI REÇETE KAPIDA
AKP’nin batan şirketleri kurtarmak için halkı kemer sıkmaya zorlayacağını belirten Ekonomist Alp Altınörs, bu süreci de “ekonomik harp” ve “milli seferberlik” söylemleriyle maskeleyeceklerini söyledi.
Ekonomist Alp Altınörs, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim çalışmaları sırasında söylediği “Yüksek faiz ile ülkemizi ayağa kaldıramayız. Faizin böyle olduğu bir ülkede siz yatırım yapabilir misiniz? Bunu değiştireceğiz, bu işin lamı cimi yok” sözlerini hatırlattı. Altınörs, “Erdoğan Londra’ya gittiği zaman da aynı şeyleri söylemişti. Ancak Türkiye’ye döndükten sonra, geri adım attı ve Merkez Bankası üst üste iki defa faizleri arttırdı” dedi.
‘ERDOĞAN’IN MÜTEAHİT ÇEVRESİ SIKINTIDA’
Altınörs, şunları ifade etti: “Şu an Türkiye’de küresel kapitalizmle Tayyip Erdoğan’ın ahbap çavuş kapitalizmi arasında bir çelişki söz konusu. Ahbap çavuş derken, Saray çevresinden bahsediyorum, ihlallerle ve farklı yollarla aşırı derecede zenginleşen kesim. Bunlara göre dizayn edilmiş ekonomik düzen yaratılmaya çalışılıyor. Erdoğan’ın müteahhit çevresi bu faizlerden dolayı sıkıntıya düşmüş durumda. Erdoğan’ın sanayicileri, girişimcileri düşündüğünden falan değil. Erdoğan koca bir ülkeyi, kendi ahbap çavuşlarının çıkarı için tehlikeye atıyor. Faizleri suni olarak düşürme kesinlikle Türkiye ekonomisine hiçbir fayda getirmez. Amaç farklı.”
‘ERDOĞAN EKONOMİK OHAL SİNYALİ VERDİ’
Erdoğan’ın “ekonomik OHAL” sinyali verdiğine dikkat çeken Altınörs, “Şirket kurtarmaktan bahsetti. Ne demek oluyor bu? Vatandaşın cebinde yandaş şirketleri kurtarma anlamına geliyor. Bu şirketler kar ederken vatandaşa bir faydası olmadı ama zarara girdiklerinde zararları topluma mal etme durumları söz konusu. Önümüz deki 6 ay içerisinde çok ciddi iflaslar, şirket batmaları olacak. Bunları kurtarmak içinde vatandaşa kemer sıktırıp yandaş şirketleri kurtaracaklar” öngörüsünde bulundu.”Öyle bir ekonomi yarattılar ki, cari açık, bütçe açığı, enflasyon ve işsizlik almış başını gidiyor” diyen Altınörs, devam etti: “Türkiye’nin ekonomik anlamda bir altı yapısı yok. Türkiye’de paralar betona gömülmüş. Beton rant ekonomisi ve ahbap çavuş kapitalizminden kaynaklı muazzam bir kaynak israfı gerçekleştirdi. Dolayısıyla Türkiye sağlıksız bir durumda, bu süreci karşılayamaz, acı reçete kapıda. Nasıl ki 2001 krizinde sonra topluma acı reçete dayattılarsa aynı şey olacak. Kemer sıkma politikası geliyor, bu çok açık. İşte bunu da ekonomik harp söylemiyle meşrulaştıracaklar. ‘Harpteyiz’, ‘milli seferberlik yapıyoruz’ söylemleriyle vatandaşın cebinden para alacaklar.” (İstanbul/EVRENSEL)