Sultangazi’de polis tarafından öldürülen iki gencin davası görüldü
Gazi Kent Ormanı çıkışında polislerin saldırısı ile öldürülen lise öğrencileri Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un faillerinin yargılandığı dava görüldü.
Fotoğraflar Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul'un Facebook hesaplarından alınmıştır.
Sultangazi Kent Ormanı’nda polislerin saldırısında yaşamını yitiren lise öğrencileri Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un faillerinin yargılandığı davada mahkeme, tanık polisler hakkında zorla getirme kararı verdi.
Sultangazi Kent Ormanı’nda, 14 Nisan 2017’de “Dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla polis tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un faillerinin yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya, hayatını kaybeden Barış Kerem’in annesi Melike Altınışık, Oğuzhan Erkul’un annesi Seyran Erkul, ablası Figen Erkul, saldırıda yaralanan Ramazan Altürk, Demirhan Erkul, Birkan Yüksel ve aileler ile avukatları hazır bulundu. Duruşmada, sanık polislerin avukatları da hazır bulundu.
‘POLİSLER KÜFÜR EDEREK ÜZERİMİZE GELİYORLARDI’
Kimlik tespiti ardından başlayan duruşmada ilk olarak araçta yer alan ve yaralanan Demirhan Erkul ve Birkan Yüksel’in ifadesi alındı. Erkul ve Yüksel’in yaşları 18’in altında olduğu için ifadeleri pedagog eşliğinde alındı. İlk olarak söz alan Demirhan Erkul, “Parkta beş kişiydik, oturup sohbet, muhabbet ettik. Park çıkışı bize çok yakındı. Parktan çıkarken virajı döndük kalabalık polisleri gördük. Camları ve ışıkları yaktık. Çevrede aydınlatmalar da vardı. Çıkıştaki kapanda yavaşladık birinci polisi geçtik, ikinci poliste durduk. Olay çok hızlı gelişti. Polislerle dip dibeydik. Polisler küfrederek üzerimize geliyorlardı. Ben de panikledim. Bize, ‘Hareket ederseniz sıkarım’ dediler” diye konuştu.
Bulundukları aracın içinin dışardan net olarak görüldüğünü, çocuk olduklarının belli olduğunu söyleyen Erkul, “Ardından gaza bastım, zırhlı araç da beni sıkıştırdı ben de kaldırıma çıktım. Bir iki metre sonra ateş başladı. Ben inanamadım ilk başta plastik mermi sandım. Birkan yanımda oturuyordu. Sonra da hastaneye gittik. Dikiz aynasına baktığım zaman arkamdan polis gelmiyordu. Hastaneden çıkar çıkmaz ifade için polisler beni sık sık aradılar” diye belirtti.
PEDAGOG: HAYATA BAKIŞLARI OLUMSUZ ETKİLENMİŞTİR
Erkul’un ardından söz alan Pedagog Esra Nihan Pridge, “Çocuklar travmatik ve hayatı olumsuz yönde etkilenmiş durumda. Hayatına düzenli devam edemediği tespit edilmiş. Hayata bakışları ve güven duyguları olumsuz etkilenmiştir” dedi.
Sanık polislerin avukatı Tolga Yurdakul, “Arabanın içerisinde arkadaşlarınızla ‘Polislerle makara yapalım’ dediniz mi?” şeklinde soru yöneltmesi dikkat çekti.
‘KORKUDAN BAĞLAMAMA SARILDIM’
Birkan Yüksel de saldırı anını anlattı. Yüksel, “Hep beraber iskelede oturup saz çalalım istedik. Girişe yakın bir yerde oturduk. Ardından kalktık, kalktığımızda polisleri gördük. Bizimle olan Ramazan abi de ‘Onlar trafik polisi değil, ceza falan vermezler. En fazla üstümüzü ararlar’ dedi. Arabanın camlarını indirdik, ışıkları yaktık. Arabamızın hızı çok yavaştı. Kapanı geçince üstümüze doğru geldiler. Silahları doğrulttular küfür ederek geldiler. Çok korktuk, polislere bakamıyorduk. İlk polisi geçince ikinci polisin önünde durduk. Hepsi bağırıyordu. Korkudan bağlamama sarılmıştım. Bir zırhlı araç gitmemizi engelledi. Biz direksiyonu kırıp geçince ateşlemeye başladılar” ifadelerini kullandı.
Aracın arka koltuğunda sadece Oğuzhan Erkul’u gördüğünü ve sonra hastaneye gittiklerini söyleyen Yüksel, “Hastanenin önüne geldik. Oradaki hemşireler Ramazan ile Oğuzhan’ı indirdiler. Orada beni gözaltına aldılar. Karakolda ifademi aldılar. O sırada ne dediğimi hatırlamıyorum. Beni de sabaha karşı bıraktılar” diye konuştu.
‘ARAÇ DURDU POLİS ARKA KAPIYI AÇTI’
Yüksel’in ardından tanık olarak dinlenen parkın özel güvenlik görevlisi Müslim Kızıldağ, “Olayın son anını gördüm. Ben o gün parkın girişinde görev yapıyordum. İhbar üzerine iki polis aracı parka geldi. Yolu kestiler. Ben Cebrail arkadaşımla görev yapıyordum. Kontrol noktasına siyah bir araç yaklaştı. Araç durdu, polis arka kapıyı açtı. Daha sonra silahlar patladı ve ben yere yattım. Benle olay yeri arasında 20-30 metre mesafe vardı” dedi. Mahkeme başkanının “Polislerin araçta silah var’ sözlerini duydun mu?” sorusuna Kızıldağ, “Duymadım” sözleri ile yanıt verdi.
‘SİLAHLAR ARKA ARKAYA SIKILDI’
Tanık olarak dinlenen bir diğer güvenlik görevlisi Cebrail Mahmutoğlu da ifadesinde şunları söyledi “Çıkış kapısına doğru hızlı bir araç geldi ve polisler aracı durdurdular. Aracın etrafı polislerce çevrilmişti. Önünde zırhlı araç da vardı. Polisler kapıyı açar açmaz, araç hızlandı, kaldırımın üzerinden direkt yola çıktı. Siyah aracın herhangi bir zırhlı araca çarptığını görmedim. Acayip silah sesleri duydum, silahlar art arda sıkıldı. Olay mahallinde sokak lambaları, projektörler vardı ve hepsi yanıyordu. Araçları ve insanları seçebilecek derecede aydınlıktı. Polis araçlarının tepesindeki ışıkları da yanıyordu”
Tanıkların dinlenmesi ardından katılan avukatları, olay yerinde acil bir şekilde keşif yapılmasını, sanık polislerin duruşmaya zorla getirilmesini talep etti. İddia makamı ise ifadeleri alınmayan tanıkların zorla getirilmesini talep etti.
TANIK POLİSLERE ZORLA GETİRME KARARI
Mahkeme verdiği kararında polisler Ahmet Bilgin, İsmet Özer, Tuncay Aydemir, Cemal Tuncer ve Levant Ayhan’ın zorla getirilmesi için müzakere yazılmasına karar verdi. Mahkeme, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazarak, teftiş kurulu raporunda belirtilen telsiz konuşmalarının dökümlerinin gönderilmesini kararlaştırdı. Duruşma 8 Kasım gününe ertelendi. (İstanbul/MA)