Kıraathaneler hangi derde deva?
'Erdoğan ve parlamentoda çoğunluğu alan AKP-MHP ittifakının gençliğe ne sunacağını, vaatlere bakarak anlamak zor değil.'
Aydın YİĞİT
Adana
Sene 1876. 1. Meşrutiyet ilan edilmiş, padişahın yetkilerini kısıtlamak adına reformlar ilan edilmeye başlanmıştır.
Sene 1877. Bu toprakların gördüğü ilk seçim gerçekleşmiş ve meclis ilan edilmiştir.
Sene 2017. Burjuva demokrasisi içerisindeki yönetim erki dahi yetersiz görülerek ülkeyi tek adam rejimine götürecek halk oylaması gerçekleşmiştir.
Sene 2018. Kimin tek adam olacağını belirleyecek olan 33. Genel seçimler yapılmıştır.
Tarihimizin en önemli seçimleri olarak görülebilecek bir sürece tanıklık etmemizin üzerinden henüz çok kısa bir süre geçti. İnsanlığın bu topraklarda yaşadığı son 150 yıllık süreç yukarıdaki 4 satırdan ibaret değildi ancak Türkiye egemen sınıfları ve onun en saldırgan temsilcisi AKP ve Erdoğan’ın ülkenin geleceğini nereye sürüklemek istediğini ortaya koyması açısından değerli olduğunu düşünüyorum.
24 Haziran seçimleri ekonomik, politik, sosyal birçok gelişmeyi bağrında taşıdı. Rejim tartışmalarının merkezde olduğu, %86 ile şimdiye kadar en yüksek katılımla gerçekleşen seçimin kazananı kim, kaybedeni kim ve süreç neleri gösterecek bunları hep birlikte yaşamaya, görmeye devam edeceğiz. Seçimlerin ardından hükümet kurma vazifesini tekrar ele alan Erdoğan ve parlamentoda çoğunluğu alan AKP-MHP ittifakı (koalisyonu) memleketin birikmiş sorunlarını, gençliğin taleplerini karşılayabilecek mi ya da gençliğe ne sunacağı sorularının cevaplarını seçim öncesi vaatlerine bakarak cevaplamak zor değil.
GENÇLERİN TERCİHİ
Sokak röportajlarında gördüklerimiz üzerine kendisine mikrofon uzatılan her genç eğitimden sağlığa, çalışma yaşamından sosyal hayata dair taleplerini sıraladı ya da rejim değişikliğine itirazlarını dile getirdi. Hangi partiye oy vereceği farklılaşsa dahi gençliğin taleplerinin ortak olduğunu söylemek zor değil. Başta genç işsizliğin rekor denecek düzeye ulaşması, yazboz tahtasına dönen ve içi oyulan eğitim sistemi hem gençliğin en büyük yaraları oldu hem de partilerin gençliğe ilişkin en çok verdiği vaatler arasındaydı. Gençliğin sandık başına giderken kaygıları arasında bu iki temel talebe ve rejim değişikliğine olan yaklaşımı,hükümet tarafından en çok dile getirilen ülkenin, devletin bekası propagandası ön plana çıktı. Bunların yanında bu seçim döneminde öne çıkan bir olgu ise muhalefetin ve halkın taleplerinin hükümet tarafından önce katiyen reddedilip seçime yaklaştıkça oy kapmak adına vaat olarak sunulması oldu. OHAL’in kaldırılması, eğitim sistemi değişikliği, af kanunu, bedellik askerlik vb. bunlara örnek olarak gösterilebilir. Yazımızda konu edeceğimiz “kıraathaneler” vaadi ise bu sorunlara yanıt vereceği (!) düşünülerek ve gençliği “kazanmak” adına hükümet tarafından sıkça dillendirildi. Çeşitli kesimler tarafından da tartışılan kıraathaneler, başta sosyal medya olmak üzere kek, çay üzerinden mizah malzemesi edildi ya da hükümetin genç işsizliği çözmek yerine bu sorunu “oyalamak” adına gündeme getirdiği dile getirildi. Kıraathaneler konusuna üçüncü bir pencereden bakmadan, amaçlanan asıl niyeti görmek de çok mümkün olmayacaktır. Evrensel gazetesinin köşe yazarları* ya da muhabirlerinin çeşitli röportajlarında** konu edildiği üzere burada asıl amaç AKP ve Erdoğan hükümetinin ideolojik ve kültürel olarak gençliği kazanma arzusudur.
NEREDEN ÇIKTI BU KIRAATHANELER?
Erdoğan yıllardır pek çok konuşmasında kültür ve sanat alanında AKP hükümetlerinin istendiği düzeye ulaşamadığından, batı taklitçiliğinden şikâyet ettiğini ve yerli-milli bir anlayış ile bu açığı kapatmak arzusundan bahsediyor. Bu soruna kendi cephesinden cevap vermek üzere; kindar-dindar nesil yetiştirme politikaları uygulamaya ve yerli-milli vurgusu yapmaya çalışıyor. Erdoğan, kendi geleceklerini garanti altına almak ve iktidarlarının devamını sağlamak üzere “Beka Sorunu”nu da bu gençlik politikaları ve vurguları ile birlikte ortaya atarak 16 yıllık AKP hükümetlerinin (gençliğin gözünde) tükenmişliğini gizlemek istiyor.
Kıraathaneler fikrinin anahtar sözcükleri de bu iki cümle içerisinde geçenlerden başkası değil. Zira bir yanda az önce saydığımız gençliğin sorunları ve talepleri, özgürlük arayışları AKP hükümetinin en çok başını ağrıtan konular arasında geliyor. Hal böyle olunca yakın zamanda yaşanan üniversitelerin bölünmesine ilişkin yapılan kitlesel gençlik eylemleri, referandumda gençliğin verdiği “Hayır” yanıtı hem ülkenin geleceği hem de hükümetin geleceği açısından önemli bir yerde duruyor.
TEK PARTİLİ DÖNEMİ EN ÇOK DİLE GETİREN ERDOĞAN, ÖRNEKLERİNİ ORADAN ALIYOR
Halk evleri, 1932 yılında CHP tarafından ülkenin dört bir yanında ve dinci gericiliğin yaygın olduğu Anadolu’da kültür ve sanat icra edilmek üzere kurulmuştu. Dinci gericiliğe karşı ileride “pozitivizm” olarak şekillenecek akımların öncüsü olacak bu girişimler dönem bakımından “ilerici” bir rol oynamıştı. Kuşkusuz, bugün de kendi halk evlerini kurmak isteyen AKP Hükümeti’nin kıraathane vaadi 1932’de yapılana benzese de ilerici bir rol oynamamak bir yana “kindar, dindar nesil yetiştirme merkezi” olarak planlanmaktadır. 16 yıldır internet kullanımından yazarlara, gazetelerden kültür-sanat derneklerine etmediğini bırakmayan bir Erdoğan’ın “gazete, kitap okunacak, internete girilecek” diyerek “müjdelediği” kıraathanelerde saklanan gerçek de budur. %25’lere ulaşan genç işsizlik, OHAL ve KHK’lerle engellenen kültür-sanat organizasyonları başta işçi ve öğrenci olmak üzere tüm gençlik kesimlerinin en büyük sorunlarından biri iken kendi dönemlerinde kat be kat artan bu sorunlar çözülmek bir yana AKP Hükümeti tarafından suiistimal edilmek istenmektedir. Ancak, 24 Haziran seçimlerinde gençlik içerisinde bu vaat çok ses getirmedi ve daha önceden ikna edemediği gençlik içerisinde heyecan da yaratmadı. Öyle ki, gençlik kesimlerini yerli ve milli propaganda etrafında ideolojik olarak kazanmak isteyenler bunu başarabilecek mi, hep beraber göreceğiz.
EĞİTİM MÜFREDATINA, OKULLARA, SOSYAL MEDYAYA BAK, KIRAATHANELERİ GÖR
Üniversitelerde öğrenci topluluklarının gerçekleştirmek istediği etkinliklerin doğrudan rektörler eliyle sansürlendiği öğrenci festivalleri ve bahar şenliklerinin yasaklandığı haberlerine aşina olmuşken kıraathanelerde nasıl ve neyin propaganda edildiği kültür sanat etkinlikleri organize edilecek?
Liselerde Sosyoloji dersinden Marx’ın, biyoloji dersinden Evrim Teorisi’nin müfredattan çıkarıldığı bir eğitim sistemi var iken kıraathanelerde ne tür kitaplar okutulacak?
Hükümete muhalefet ettiği, eleştirdiği, sosyal medyada fikrini paylaştığı için gözaltı, baskı, soruşturmalar ile karşı karşıya kalan binlerce insan var iken kıraathanelerde hangi fikir “özgürce” konuşulabilecek?
*https://www.evrensel.net/yazi/81659/millet-kiraathaneleri-akpnin-halk-evleri-olmasin