Tunus’un ilk belediye seçimlerini nasıl okumalı?
Tunus’un bin Ali diktatörlüğü sonrası ilk yerel seçimlerini ve sonuçlarını Tunus Halk Cephesinden Mortadha Labidi, Evrensel için yazdı.
Fotoğraf: Pixabay
Mortadha LABİDİ
Sonuncusu 2010 yılında -bin Ali’nin devrilmesinden bir sene önce- gerçekleşen yerel seçimlerin ardından Tunus’ta ilk yerel seçim 6 Mayıs 2018’de gerçekleşti. O zamandan beri, başlangıçta, sivil toplum yöneticilerini de içeren atanmış “özel temsilciler” tarafından yönetilen belediyelerin kadroları iktidar yanlısı unsurlar tarafından doldurulmuştu.
SEÇİMLER EGEMENLERE AVANTAJ SAĞLADI
2018 yerel seçimleri sonuçları ülkeyi yönetmekte başarısız olduğu herkes tarafından kabul edilen iki egemen partiye bir avantaj sağladı. Ancak seçimler, yönetici koalisyonun ülkeyi politik, ekonomik ve toplumsal seviyede mahkum ettiği boğucu krizi yansıtan bir tıkanıklık ve gerilim atmosferinde gerçekleşti.
Peki sonuçlar nasıl okunmalı?
Seçim bölgelerinin ve adaylık koşullarının yeniden düzenlenmesi bütün bir seçim sürecini etkiledi. Düzenlemeden önce belediyeler yalnızca kentsel bölgeyi kaplarken kırsal alanlar köy meclisleri tarafından idare ediliyordu. Yeni düzenlemeyle birlikte bütün bir ülke belediye sistemine dahil edildiği için ya mevcut belediyelerin coğrafi etki alanı genişlemesi ya da yeni belediyeler kurulması zorunluluğu ortaya çıktı. Belediye sayısının 350’ye kadar yükselmesi siyasi partilerin bütün belediyeler için liste sunmasını güçleştirirken seçim sisteminin dikey (Listelerin eşit sayıda kadın ve erkekten oluşması) ve yatay (Parti ve koalisyon listelerinde kadın ve erkek lider sayılarının denkliği) cinsiyet eşitliğini zorunlu tutması ve engelliler ile 35 yaş altındaki gençlere ayrılan dörtte birlik kota, partiler açısından liste hazırlanmasını zorlaştırdı. Bu koşullar altında yalnızca yönetici partiler Nahda ve Nida tüm seçim bölgelerinde liste sunabildi. Tunus Halk Cephesi* yalnızca 120 bölgede liste sunabilirken geriye kalan parti ve koalisyonlar çok daha kısıtlı bir alanda çalışma yürütebildiler.
SEÇİM YÖNETİMİ VE SONUÇLARI
Bin Ali sonrası sürecin başlangıcından beri en düşük katılıma sahne olan seçimlerde, kayıtlı 5 milyon 370 bin seçmenden yalnızca 1 milyon 800 bini oy kullanırken, seçimlere katılım oranına yüzde 65’lere ulaşan boykot damgasını vurdu.
Bu isteksizlik, iktidar ve muhalefet partilerinin seçim organlarını etkilemekle beraber önceki seçimlerde alınan oyların kemikleşmiş olmadığını gösterdi.
Nida Partisi önceki seçimlere göre 800 bin, Nahda ise 500 bin oy kaybetti.
Seçim sonuçlarına gelecek olursak zafere ulaşan Nahda, 2 bin 193 sandalye (belediye meclis üyesi) kazanırken, Nida 1600, Halk Cephesi 261, Demokrasi Hareketi 205, Tunus Projesi 124, Halk Hareketi 100, Afak Tunus 93 sandalye kazandı. 250 yasal parti arasından seçime katılan 16 diğer siyasi parti ise 400 koltuk elde etti.
2 BİN 373 ‘BAĞIMSIZ’ ADAY KAZANDI
Seçimden önce ve sonra geniş bir biçimde tartışılan “bağımsız listeler” yani bağımsız adaylar ise oyların yüzde 32.9’una tekabül eden 2 bin 373 sandalye kazandı. Etiketin örtbas ettiğinin aksine büyük çoğunluğu aslında bağımsız olmayan bu adaylar potansiyel “tepki oyları”ndan sakınmayı hedefleyen iki büyük egemen partinin daha fazla sandalye elde etmek için ileri sürdüğü adaylardı.
Bağımsızların bir diğer kısmı ise gerçekten yerel kamu hizmetinde yeni bir vizyon yaratma arzusu taşıyorlar. Örgütlü parti çalışmasına katılma üzerine her zaman çekinceleri olan bir kısım sivil toplum aktivisti, burada bir araya geldi.
HALK CEPHESİ POZİSYONUNU KORUDU
Sonuçlara bakıldığında, 261 sandalye kazanan Halk Cephesinin, iktidardaki iki sağ partiyle arasında büyük bir fark olmasına rağmen, siyasi güçler arasındaki mevcut üçüncülük pozisyonunu koruduğu görülüyor.
Süreçte yapılan hatalardan kaçınılabilseydi daha iyi sonuçlar elde etmek mümkün olabilirdi, ki bu hatalardan en önemlisi aksini başarmak mümkünken Halk Cephesinin seçim bölgelerinin yalnızca üçte birinde yarışa girmesiydi.
Seçimlere hazırlığın gecikmesi, kanuni yükümlülükleri tamamlayamayan yerel örgütlerin liste sunamamasına veya yeterli politik ve pratik deneyime sahip unsurların liste dışı kalmalarına sebep olduğundan, Cephenin seçim kampanyasını olumsuz yönde etkiledi.
Olumsuz bir başka etken de finansal kaynakların kıtlığı oldu.
Bununla birlikte Halk Cephesinin kimliğini bir kenara bırakma çağrılarına kulak asmayıp seçimlere kendi bayrağı altında katılması ve mümkün olduğu ölçüde bağımsız listeler oluşturması ya da çelişkileri birleştiren koalisyonlarda yer alması, Cephenin aktivistleri, destekçileri, dostları ve Tunusluların önemli bir kesimi arasında olumlu bir etki bırakmıştır.
Son olarak şunu belirtmeliyiz ki seçimlerin Halk Cephesi ve devrimci güçlerin diğer kesimleri için tek mücadele alanı olmadığı ve içinde bulunulan devrimci süreçte atılacak potansiyel adımlara ve çeşitli olasılıklara hazırlıklı olunması gerektiği unutulmamalıdır.
*Halk Cephesi, Tunus Emekçileri Partisi başta olmak üzere çeşitli ilerici, demokrat partilerden oluşmaktadır.
(Çeviren: Kemal Berkay Baştuji)