02 Temmuz 2018 00:18

Temel: Demokratik bir ülke için mücadele sürecek

Van’da HDP’den milletvekili seçilen Gazeteci Tayip Temel, 'Demokratik bir ülkede yaşamak için mücadele' dedi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

24 Haziran seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre, Van’da 8 milletvekili koltuğunun 5’ini HDP aldı. Gazeteci Tayip Temel de HDP’den Van milletvekili seçildi. Temel’in hikayesi, yakın tarihimizde Kürt gençlerin yaşamına dair önemli bir kesit sunuyor. Temel, Kürtçeyi öğrendiği Azadiya Welat gazetesinde muhabirlik, editörlük ve Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı 3 yıl cezaevinde kaldı.

GAZETE DAĞITIMINDAN, GENEL YAYIN YÖNETMENLİĞİNE...

Gazetecilikten milletvekilliğine giden süreci Temel’in ifadelerinden dinleyelim: “Devletin resmi olarak Kürtleri yok sayma üzerine kurgulamış olduğu uygulamalarının en ağır yaşandığı coğrafya olan Hakkari’de dünyaya gözlerimi açtığım yıldan bugüne kadar her Kürt çocuğu gibi yaşamımın her aşamasında baskı ve inkar siyasetinin soğuk yüzüyle karşılaştım. Daha ilkokula başlarken o güne kadar Türkçeyi hiç bilmemenin zorluğunu ilk iki yılda ancak aşabildim. Yine ona benzer bir sorunu yüksek öğrenim sürecinde yaşadım. Üniversite okurken, anadilim Kürtçenin üniversitede seçmeli ders olarak okutulması talebini içeren bir dilekçeyi rektörlüğe verdiğim için rektörün odasının kapısı önünde gözaltına alınarak anlatılması zor, ağır işkencelere maruz kaldım ve onlarca öğrenci ile beraber tutuklandım. İlk mahkemede beraat ettiğim halde anadilime yönelik bu hakareti sindiremedim ve Kürtçe öğrenmeye başladım. O dönemin OHAL koşullarında ulaşılması kolay olmasa da yararlanılacak tek kaynak Azadiya Welat gazetesiydi. Düşünün ki anadilinizi öğrenebileceğiniz ve okuyabileceğiniz tek kaynak haftalık yayın yapan bir gazete... İşte o gazetenin sırayla, dağıtımını, muhabirliğini, yazarlığını ve en son da genel yayın yönetmenliğini yapma serüvenim böyle başlamıştı. Gazetedeki görevimden dolayı yargılanma ve tutuklanma aşamalarına ise hiç girmeye gerek yok. Onlarca dava, 3 yıllık tutuklanma ve ona benzer uygulamalarla herkes gibi ben de karşılaştım.”

ZOR DÖNEMDE SORUMLULUĞU KABUL ETTİ

Milletvekilliğini hiç düşünmediğini anlatan Temel, gazeteci arkadaşları ve HDP’den öneri geldiğini söyledi. Zor bir dönemde sorumluluk almanın önemli olacağını düşünerek aday olmayı kabul ettiğini anlatan Temel, “HDP’deki vekilliği de klasik bir partideki vekillik olarak değerlendirmiyorum. Sonuç olarak gençliğimin büyük bir döneminin geçtiği Van’da halk tarafından seçilmiş olmam, manevi olarak yükümü daha da ağırlaştırmış ve Meclisteki bu görevimi de bütün yaşamım boyunca savunduğum ana dilim başta olmak üzere tüm kültürel ve toplumsal değerleri daha da geliştirmek için değerlendireceğim. Özcesi gazetecilikten vekilliğe uzanan yaşam yoluculuğumda değişmeyecek tek şey uğruna mücadele ettiğim değerler ve hayalini kurduğumuz demokratik bir ülkede yaşamak için mücadele” şeklinde konuştu. 

Temel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sürecinde yaptığı “Kürt sorunu yoktur” ve “Ret ve inkar politikalarını, asimilasyonu biz kaldırdık” açıklamalarını ise şöyle değerlendirdi: “Kürtlere yönelik ret ve inkar siyaseti Cumhuriyet tarihi boyunca iki yönlü yürütüldü. Birincisi: Kürt kimliği ve onu oluşturan temel ayakların tümden reddedilmesiydi. Burada bir halkın varlığıydı inkar edilen. İkinci inkar biçimi ise: Devletin bu resmi inkar ve ret politikasının yarattığı sonuçların ve sorunların kabul edilmemesidir. Örneğin bu inkar ve ret siyasetinin yarattığı Kürt sorununun varlığı, devlet tarafından kabul edilmedi ve bu konuda da sürekli bir inkar siyaseti izlendi. Oysa bir halkın varlığının inkar edilip yok sayılmasının kendisiyle beraber getirdiği devasa sorunlar var.

Şimdi AKP ve Erdoğan seçim meydanlarında bir taraftan ‘ret ve inkar siyasetini biz bitirdik’ diyor diğer taraftan da ‘Kürt sorunu diye bir sorun yoktur’ diyerek bu iki paradoksal durumu birlikte savunuyor. Türkiye’de asimilasyon politikası kesinlikle ortadan kaldırılmış değildir. Özellikle Kürtçe üzerinde uygulanan asimilasyon yöntemleri belki geçmiş yıllar gibi kaba değil, ancak çok daha ince ve sistematik yöntemlerle Kürt dili ulaşılmaz ve görünmez kılınmaya devam ediliyor. Kürtçe yayın yapan televizyonlar, gazeteler ve temel eğitim veren okullar kapatıldı. Belediyelere atanan kayyımlar tarafından kreşlerin dilleri Türkçe olarak değiştirildi. Kürt büyüklerinin büstleri kaldırıldı ve sokaklara verilen isimleri tabelalardan tek tek kaldırıldı. Bu örnekler bile ret ve inkar siyasetinin çok canlı olarak yürütüldüğünü gösteriyor.”

‘TRT KURDÎ RESMİ DEVLET POLİTİKASININ ARACI HALİNE GETİRİLDİ’

İktidarın TRT Kurdî örneği vererek, Kürtçenin üzerinde baskı olmadığı yönündeki açıklamalarına ilişkin Tayip Temel şunları söyledi: “TRT Kurdî’nin kurulmuş olması ve yayınını Kürtçe sürdürüyor olması inkar zihniyetinin aşılması için tarihi bir adımdı. Fakat o televizyonun sadece Kürtçe yayın yapmasıyla bu rolünü oynadığı savunulamaz. O kurumun nasıl ve hangi amaçla değerlendirildiği kadar, halkın onu nasıl tanımladığı da önemlidir. Örneğin Kürtlerin siyasal, sosyal ve kültürel sorunlarına eğilen bir kanaldan çok devletin Kürtlere yönelik resmi görüşünün Kürtçe savunuculuğunu yapan bir rol verildi. Atılan birçok olumlu adımın bağlamından koparılması gibi TRT Kurdî’nin varlığı da aslında resmi devlet politikasının aracı haline getirildi. öyle olmasaydı o kadar Kürtçe yayın yapan televizyon kanalı kapatılıp bir tek o bırakılır mıydı?​”

DAHA FAZLA ÇALIŞMAK VE ENERJİ HARCAMAK GEREKİYOR

Tayip Temel, Meclisin yetkilerinin kısıtlandığı bir dönemde Mecliste özellikle Kürtçe ve Kürtçe yayıncılık için neler yapmayı istediğine dair sorumuza “Daha fazla çalışmayı ve daha büyük bir enerjinin harcanmasını gerektiriyor” yanıtını verdi. Temel devamında şunları söyledi: “Özellikle Kürtçe yayıncılık ve Kürt dilinin karşı karşıya bulunduğu zorlukları gündeme getirmek, bu konuda çözüm önerileri geliştirmek elbette temel çabalarımdan biri olacak. Ancak bu tekil bir çaba ile çözülemeyecek kadar ağır bir konudur. HDP’nin bu konudaki hassasiyeti ve çözüm projeleri biliniyor. Bunların daha fazla savunuculuğunu yapmak düşer bana. Ancak en azından böylesi sorunları yaşayan ülkeler nasıl bir deneyimle çözüm geliştirmişler, bunu incelemek ve bunları projeler biçiminde tartışmaya açmak, gündemde tutmak belli bir duyarlılığı oluşturur. Çalışmalarımın büyük bir kısmını anadilim olan Kürtçe yapmak esas amaçlarımdan biri olacaktır.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Sivas Katliamı’nın üzerinden 25 yıl geçti

SONRAKİ HABER

Behçet Aysan ve Metin Altıok şiiri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa