Ali Çağan: Madımak Katliamı'nın sorumlusu devlettir
Uzun yıllardan beri İsveç'in başkenti Stockholm'de yaşayan Ali Çağan, Sivas Katliamı'nda yaşadıklarını Evrensel'e anlattı.
Fotoğraf: Murat Kuseyri/EVRENSEL
Murat KUSEYRİ
Stockholm
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Halk Ozanı Ali Çağan, Sivas Katliamı'nın üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen gerçek katillerin hâlâ yargı karşısına çıkarılmadığını belirterek, Madımak'ta gerçekleşen katliamın birinci dereceden sorumlusunun devlet olduğunu söyledi.
Uzun yıllardan beri İsveç'in başkenti Stockholm'de yaşayan Ali Çağan, Madımak'ta yaşadıklarını Evrensel'e anlattı.
Çağan, 2 Temmuz günü öğle yemeğini bir grup arkadaşıyla Sivas'ta Cumhuriyet Restorantında yerken sakallı bir 7-8 kişilik bir grubun slogan atarak caddeden geçtiğini gördüklerini, daha sonra bu grubun bir kaç yüz kişiye çıktığını ve Arif Sağ'ın konser verdiği Kültür Merkezi'ne saldırdıklarını öğrendiklerini söyledi.
Kendisinin arkadaşlarıyla birlikte Madımak Oteli'ne döndüğünü ve olanları öğrenmeye çalıştığını belirten Çağan, söz konusu grubun kalabalıklaşarak otele doğru geldiğini duymalarından sonra durum değerlendirmesi için geniş katılımlı bir toplantı düzenlediklerini belirtti.
Madımak Oteli'nde kalmanın daha güvenli olacağına karar verilmesinden sonra Arif Sağ başta olmak üzere pek çok kişinin hükümet yetkililerine durumu ilettiğini ve kendilerine otelde beklemelerinin, dışarıya çıkmamalarının salık verildiğini söyledi.
Kendilerine en kısa zamanda güvenlik güçlerinin gönderileceği sözü verilmesine rağmen aradan 8 saat geçmesine rağmen yardımın gelmediğini ve sayıları binlerceyi bulan güruhun parke taşlarıyla oteli taşlamaya başladıklarını söyledikten sonra olanları şöyle anlattı:
“Atılan parke taşları binaya ve camlara çarpınca müthiş gürültü oluyordu. Aramızda kadın ve çocuklar da vardı. Yaklaşık 100 kişiydik. Saldırganların içeriye girmelerini engellemek için barikat kurduk. Güvencede olmaları için çocuk ve kadınları en üst kata çıkardık. Bu arada Tugay Komutanının askerlerle birlikte geldiğini ve otelin önüne dizildiklerini gördük. Kalabalık “Asker Bosna'ya, en büyük asker bizim asker” diye bağırmaya başlayınca askerler çekildi. Bu arada telefonda bize Kayseri'den, Erzincan'dan polis geleceği söyleniyordu. Böylelikle aradan 7-8 saat geçti. Çıkabileceğimiz tek yer otelin arkasında bulunan Büyük Birlik Partisi'nin binasıydı. Ancak Vali, BBP'lileri ikna edemedi. Partide bulunanlar bize silah gösteriyordu. Bu arada aşağıdan ağır bir duman kokusu geldi ve bizler nefes alamaz hale geldik. Yanımda Hasret Gültekin vardı. Ona söylediğim son söz 'nefes alamıyorum'oldu. Koşarak pencereyi açtım ve pencereden aşağıya atlayınca BBP şubesinin mutfağının balkonuna düştüm. Gelerek ellerindeki sopalarla ayaklarıma vurmaya başladılar. Benden sonra başka atlayanlar da oldu. Bizlere küfür ederek nereden otele girdiyseniz oradan çıkın diye bağırıyorlardı.”
Aziz Nesin'in koruması Komiser Mehmet'in araya girmesi ve kendilerinin otel müşterisi olduklarını söylemesinden sonra BBP'lilerin saldırılarından kurtulduklarını söyleyen Çağan, “Balkona ilk atlayan bendim. Eğer BBP'liler bizi içeriye alsalardı otelde bulunan herkesi tahliye edebilecektik, herkes kurtulacaktı” dedi.
Saldırı sırasında yanarak ve boğularak ölenlerin olduğunu polisin kendilerini BBP'nin lokalinden tahliye etmesinden sonra öğrendiğini söyleyen Çağan, BBP'nin o zamanki şube başkanının otelde mahzur kalanları kurtardıkları mealinde verdiği demeçlere “ellerinden gelseydi onlar bizi yakacaklardı” diyerek tepki gösterdi.
Dönemin Belediye Başkanı olan Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu'nun cumhurbaşkanlığı seçildiği takdirde Madımak'ı aydınlatacağı yolundaki açıklamalara tepki gösteren Çağan, “Vali bize belediyeyi harekete geçiremediğini söyledi. Eğer belediye bir girişimde bulunsa, en azından itfaiye araçları saldırganların üzerine su sıksaydı belki katliam olmazdı” dedi.
Madımak katliamının ya devletin doğrudan organize ettiği ya da olanları seyretmekle yetindiği bir katliam olduğu değerlendirmesinde bulunan Çağan, “Ama ne olursa olsun bu katliamdan birinci derecede devlet sorumludur. Devlet vatandaşlarının can güvenliğini korumakla yükümlüdür ve Madımak'ta bunu yapmamıştır” dedi.
Çağan, “Kıbrıs'ı bir kaç saatte ele geçiren devlet nasıl oldu da Madımak'a 8 saatte güvenlik güçlerini gönderemedi?” dedikten sonra emniyet müdürlüğünün katliamda parmağı olduğuna şu ifadelerle dikkat çekti.
“Katliamdan tam bir gün önce Emniyet Müdürlüğü'nün faksından “Müslüman Kamuoyu'na başlıklı kışkırtıcı bir bildiri Sivas'a dağıtılıyor. Emniyet Müdürlüğü'nün böylesi bir faksın çekildiğinden haberinin olmaması imkansız. Ayrıca dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, katliamdan hemen sonra sırıtarak halka hiç bir şey olmadığı açıklamasını yaptı.”
Madımak'ta kanayan yaranın kapanmadığını ve gerçek suçluların yurt dışına çıkarılarak adaletten kaçırıldığını söyleyen Çağan, “Son 25 yıldır devleti yönetenler bu davada suçluların ortaya çıkarılmasını istemedi. Bizim örgütlerimiz bunların Almanya'da kaldıkları yerleri tespit etti. Hem Alman hem de Türk makamlara bildirdi. Türkiye bunları cinayet suçundan değil gösteriye katılma suçundan arıyor. Hangi Avrupa ülkesi gösteriye katıldığı için suçlananları iade eder? Devlet bilinçli olarak bunları Sivas'ın katilleri olarak aramıyor” şeklinde konuştu.
Çağan, Erdoğan'ın Cem Evlerine statü kazandırılacağı vaatleriyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu.
“Erdoğan, Alevilerin kendilerini anlatacakları ve ifade edecekleri Cem Evlerine izin vermez. Erdoğan'ın kafasında Alevilerin inandıkları Alevilik değil kendi kabul ettiği Alevilik var. Bu söylem seçimler öncesi Alevilerden oy almak için yapılmış bir manevradır. Dünyanın her yerinde insanlar kendi inançlarını kendi belirler. Hiç kimsenin bir başkasını sen buna inanacaksın diye zorlamaya hakkı yok. Ama bu Türkiye'de böyle değil. Baştaki kişi, kaç çocuk yapılacağına, nasıl yapılacağına, nasıl giyinileceğine, nasıl konuşulacağına, kısacası her şeye karışır. Nasıl ki Kürt açılımıyla Kürtlere, Alevi açılımıyla Alevilere hiç bir hak tanınmadıysa bundan sonra yapılacak şeyler de çözüm için değil göz boyamak için yapılacak.”
Seçimlerde Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi ve Cumhur İttifakı'nın parlamentoda çoğunluğu sağlamasına rağmen gelecekten umutlu olduğunu söyleyen Çağan, “Karamsar olmak için bir neden yok. Umudumuz bitmeyecek. Umut biterse yaşam da biter. Anadolu binlerce yıldır değişik kavimlere ev sahipliği yaptı. İnsanlığı, sevgiyi, kardeşliği ve barışı önemseyen halklar yaşadı. Bu değerlere düşman olanlar değil barış ve kardeşliği savunanlar kazanacak. Mücadeleye daha sıkı sarılacağız” diyerek kararlılık mesajı verdi.