07 Temmuz 2018 00:05

KODA üyesi akademisyenler SEKA projesini anlattı

İzmit SEKA kağıt fabrikasının tarihi ve mirasını eleştirel bir yaklaşımla araştıran KODA üyeleriyle geliştirdikleri projelerini konuştuk.

Fotoğraf: Hasret Gültekin Kozan/EVRENSEL

Paylaş

Hasret Gültekin Kozan
Kocaeli

Kocaeli Üniversitesinde (KOÜ) barış imzacısı 18 KHK’li akademisyenle görevdeki 2 akademisyenin birlikte kurdukları Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA) ilk projesini anlattı. KODA’yı kurduklarında “Bu kenti ve öğrencilerimizi terk etmeyeceğiz” diyen akademisyenler, “İzmit SEKA’nın dönüşümü” projesi için, “Dijital anlamda bir müze veya iletişim merkezi gibi derleyip toplayıcısı olabilirse ne mutlu” diyor.

KODA üyesi akademisyenler, yayına hazırladıkları www.izmitteseka.com adresiyle projenin bilgilerini kronolojik bir sıralamayla İşletme ve Teknoloji, Mimari, Kent, Sosyal Yaşam, Emek ve Ekoloji başlıkları altında sunuyor. Projenin ayrıntılarını yürütücüler Gül Köksal, Hakan Koçak, Aslı Kayhan, Örgen Uğurlu ve Fatmagül Ayyıldız ile konuştuk.

KODA dediği gibi kenti de, öğrencilerini de terk etmedi. Hatta yoluna projeleri ile devam ediyor. Bu proje fikri nasıl çıktı?

Aslı Kayhan: SEKA üzerine çalışmak bizim 2011’den bu yana üstünde zaman zaman konuştuğumuz bir konuydu. O zaman hepimiz üniversitedeydik, daha kalabalık bir gruptuk. Bir türlü yazıp, somut bir hale getiremedik. İhraçların ardından KODA kurulunca en önemli kararlarımızdan biri ‘Burası sadece dayanışma mekanı olmayacak, akademik üretimler de yapacağız’ idi. Aklımıza ilk bu proje geldi, 2013’te zaten bir proje haline getirmiştik. Hemen toparladık, Tarih Vakfı ve Heinrich Böll Stiftung Derneğine sunduk, kabul edildi. İki etaplı bir projeydi, birinci etapta web sitesini oluşturacak malzemeyi toplama, sözlü tarih çalışmaları yapma ve arşiv taraması yapmaktı. İkinci etap ise bir çalıştay yapmak ve sonrasında projeyi kitaplaştırmaktı. Çalıştayı yaparak ikinci etabın startını verdik, geriye kitap kaldı.

Peki, nasıl bir çalışma izlendi?

Örgen Uğurlu: Sözlü tarih çalışmasında kartopu tekniği ile kişilere ulaştık. Belli tanıdığımız SEKA’lılar vardı, onların üzerinden kimlere gidebiliriz, görüşebiliriz diye konuştuk. Dengeli bir dağılım olsun istedik, işçi, idari personel ve cinsiyet anlamında.

Aslı Kayhan: Sözlü tarih çalışmasında 15 görüşme yapıldı, birlikte hazırladık neler soracağımızı Örgen ile ben de görüşmeleri yaptık. Sonrasında görüşmeyi isteyen çok sayıda kişi oldu. Ana odağı SEKA’nın çalışma hayatı ve SEKA’nın kentteki hayatı nasıl dönüştürdüğüne odaklandık. Sosyolojik anlamda çok veri elde ettik. Güçlü hikayelerle karşılaştık.

‘FABRİKANIN KAPATILMASI KAYIP AMA PARK İYİ OLDU DİYENLER VAR’

Anket çalışması da yapıldı. Onun sonuçları nasıldı, var mı öne çıkan bir şeyler?

Örgen Uğurlu: Sözlü tarihte SEKA’dan, kente bakışa doğru bir çalışma yürüttük. Bir de bunun tersini yapalım dedik, kentin SEKA’ya nasıl baktığını yaptığımız Bu kez Ayşegül Kanbak ile ben ağırlıklı olarak SEKA’nın çevresinde kurulmuş mahallelerde görüşmeler yaptık. Öne çıkan çok şey var aslında. “Fabrikanın kapatılması kent için bir kayıptı”, “Ama bu SEKA Park kent için çok iyi oldu” diyen bir yüzde var. Bu kafa karışıklığı gibi gözüken şey, kişilerin nerede oturduğuyla, hangi siyasi konjonktürden beslendiğiyle, İzmit’te kaç yıl geçirdiğiyle, eğitim düzeyiyle o kadar ilişkili ki. Şu da gerçek, bu kentin de böyle bir parka ihtiyacı vardı. Ama görüştüğümüz kişilerin SEKA’ya dair bilgileri yarı yarıyaydı. “Kentin sembolü olarak neyi sayarsınız” dediğimizde önce SEKA, sonra Saat Kulesi, Sonra da Fevziye Cami geldi ama “SEKA’yı biliyor musunuz” dediğimizde o kadar olumlu yanıt almadık, ilginç verilerden biriydi.

SEKA alanının müzeye dönüştürülmesi sürecinde o dönem üniversitede görevinizin başındaydınız. Neler oldu, şimdi neler yaptınız proje için?

Gül Köksal: Evet, üniversitedeyken rektörlük görevlendirmesiyle 2011-2012 yıllarında Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde danışmanlık görevi yaptım. Proje üretim süreciydi o zaman. Ama iş ne zaman yeniden işlevlendirme aşamasına geldi, o zaman koptu. SEKA’nın bulunduğu yer bir koruma alanı. Bu yüzden yasa gereği en az iki tane halk toplantısı yapılması gerekiyordu. İlk halk toplantısında bir kopukluk yaşadık ve ayrıldık. Bizim burada yaptığımız bu çalışmada ben ağırlıklı olarak SEKA yerleşkesinin mimari olarak dönüşüm sürecini anlatmaya katkıda bulundum. Endüstri alanlarının korunması ve yeniden kullanım konusu benim çok eskiden çalıştığım bir konu. Mimarinin mekanı nasıl dönüştürdüğü üzerine çalıştık.

‘SEKA’DA SINIF ÇELİŞKİSİ VE ÇATIŞMASI DA VAR’

SEKA emek tarihi için önemli bir bölüm aslında, neler söylersiniz?

Hakan Koçak: Ben proje için emek ve sendika tarihi adına bilgi ve belgeleri topladım. Zengin bir emek tarihi var Kocaeli’nin, yeterince değerlendirilmemiş diye düşünüyorum. Genellikle bu tür tesislere salt bir yapı gözüyle bakılıyor. Ama burada aynı zamanda sınıf çelişki ve çatışması var. Oysa emek tarihini devreye soktuğunuzda aşağıda olanların, sömürülenlerin tarihi devreye girmiş oluyor. Daha eklenecek çok şey var. İzmit emek tarihi açısından çokça çalışılabilecek bir yer. SEKA’ya ilişkin daha fazla görüşme ve daha derinlikli bir arşiv çalışmasıyla zenginleştirilecek.

Site için üretilen görseller için nasıl bir katkınız oldu?

Fatmagül Ayyıldız: Gül Hoca bana böyle bir projeden bahsetti. SEKA konusuna vakıf değildim ama beni heyecanlandırdı, bunun politik bir şey olduğunu düşündüm. SEKA’nın bir resmi tarihi var, özelleştirildikten sonra müze ile de pekiştirilen. Biz biraz daha karşı tarihi oluşturmaya çalıştık. Tek bir bakış açıcıyla değil, disiplinler üstü bir çalışmayla ortaya kolektif bir şey koymaya çalıştık, her açıdan bakmaya çalıştık. Ben daha çok mekan kısmında, görsellerin üretilmesi kısmında destek verdim.

‘ÖLEN BİR KENTSEK, BUNDA SEKA’NIN PAYI DA VAR…’

Sitede ekoloji bölümü de var. Bunun için neler söylersiniz?

Örgen Uğurlu : En sıkıntı yaşadığımız alanlardan biri de ekolojiye ilişkin veriler üretmekti. Ülkemizde ’90’larda başlıyor çevreye ilişkin tartışmalar. ’90’lı yıllar itibariyle SEKA’da bir arıtma tesisi kuruluyor, gayet de iyi işletiliyor ama o yıllara kadar fabrikanın bölgeye ciddi bir etkisi var. Bir kere kağıt fabrikası, kendi başına en çok su tüketen fabrikalardan biri ve bölgede bu kadar su yok. Çok politik bir yer seçilmiş ve bu seçimin sonuçlarına katlanılmış. Bugün basında da sıkça tartıştığımız hava kirliliği, kanser vakalarının temeli SEKA’nın öncesinde başlıyor ama SEKA ile ivme kazanıyor ve bugünlere kadar geliyoruz. Ölen bir kentsek, bunda SEKA’nın payı var.

Peki, çalıştay nasıl geçti ve kitap nasıl olacak? Başka nasıl ilerlenecek?

Gül Köksal: Çok iyi geçti. 23 Nisan 2018’de siteyi açtık. Temsiliyet olmasa bile bir takım kurumsal bağlantılarla gelenler vardı, farklı kesimlere seslendik diyebiliriz. İlk oturumda bugüne kadar neler yaptığımızı katılımcılara aktardık, ikinci oturumda önerileri aldık, üçüncü ve son oturumda da katılımcılar kendileri ne sunabilir, onları aktardı. Çok fazla görüş aldık. Tekrardan yan yana geleceğiz, çalışmayı ortaklaştıracağız. Umuyoruz bu heyecan sürer. Biz yine sosyal medyada paylaşımlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bizim üç hedefimiz vardı, ilki web sayfası, ikincisi çalıştay, üçüncüsü de kitap. Projenin ürettiği bir kitap olacak, bunu da web sitesine ekleyeceğiz. Ağustos ayında kitabı çıkartacağız. Biz yine kendi disiplinlerimizden kattığımız yönleri anlatan bir yayın hazırlayacağız.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Hakan Koçak: www.izmitteseka.com web sitesini önemsiyoruz. Kendini sürdüren ve çoğaltan bir mecra olsun istiyoruz. SEKA aslında çok travmatik bir şey. Kent ve işçi iradesine rağmen önce kapatıldı, sonrasında yeniden işlevlendirilme konusunda da yine kentin iradesine başvurulmadı. Dışlanmış ve küskünleşmiş olan bu iradeyi motive etmeye çalışıyoruz. Bu insanlara sunulan akademik bir çalışma değil. Biz kentin kolektif bir belleğinin inşasına katkı sunmaya çalışıyoruz. Onların ortak bir iradesini ortaya koymaya çalışıyoruz. Yan ürün olarak kitap var ama web sitesi bu söylediğimizin bir zemini olacak. O yüzden site sürsün, yeni girdiler olsun istiyoruz. Dijital anlamda bir müze veya iletişim merkezi gibi derleyip toplayıcısı olabilirse ne mutlu. Çalıştayda bir çağrı yaptık, daha geniş bir çağrı yapalım. Hem öneri ve eleştiriler alalım. Hem de katkıda bulunmak adına anılar, öneriler, belgeler, bilgiler; bu tarihe yardımcı olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Gözaltına alınan Nuriye Gülmen, ifadesinin ardından serbest bırakıldı

SONRAKİ HABER

Avrupa'nın gündemi: Ekonomide peri masalı sona mı eriyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa