Körfez Kadın Dayanışması: Devlet koruyucu önlemler almak zorunda
Körfez Bağımsız Kadın Dayanışma Grubu, taciz, tecavüz, istismar ve hayvanlara dönük saldırıları preotesto eden bir basın açıklaması yaptı.
Fotoğraf: Körfez Kadın Dayanışması
Körfez Bağımsız Kadın Dayanışma Grubu, taciz, tecavüz, istismar ve hayvanlara dönük saldırıları basın açıkaması ile protesto etti.
Çocuğa yönelik cinsel istismarın erkek egemen sistemin ortaya çıkardığı ve meşrulaştırdığı bir şiddet türü olduğu belirtilen açıklamada "Çocuğa yönelik cinsel şiddet, çocuğun üzerinde kurulan iktidar ve gücün kötüye kullanımı ve tahakkümün bir sonucudur" denildi.
'ELLERİNİZİ, GÖZLERİNİZİ ÇOCUKLARIMIZDAN ÇEKİN!
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Leyla ve Nevin’in ve diğer çocuklarımızın öldürülmesi toplumumuzun geniş bir kesimini derin bir üzüntüye boğdu. Ancak bu üzüntüden faydalanmak isteyenler hemen “idam, hadım, işkence” gibi taleplerle ortaya çıkmaya başladı. Bu talepler toplumun bir kesimince de benimsenmeye başlandı.
09 Nisan 2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne “Çocukların cinsel istismarı suçuna ilişkin değişiklikler öngören yasa tasarısı” sunuldu. Bu tasarıya karşı kadın kuruluşları olarak yaptığımız ortak açıklamada da belirtmiştik. İdam, kimyasal kastrasyon, hadım gibi yüksek cezalar getirmek gibi popülist yaklaşımlar doğru çözümler değildir. Şiddete karşı şiddetle mücadele edilemez. Yüksek cezalar hiçbir şekilde ne çocuk istismarını, ne de başka bir suçu önler.
Esas yapılması gereken, cezaların arttırılması değil çocukları güçlendirecek, suçu oluşmadan engelleyecek ve çocukları koruyacak mekanizmaların hayata geçirilmesidir.Mevcut yasaların layıkıyla yerine getirilmesidir. Anayasa’nın 41/2 maddesi ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri uyarınca, devletin görevi çocukların cinsel istismara maruz kaldığı şartları ortadan kaldırmak ve koruyucu, önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır.
Cinsel istismar bir şiddet türüdür, hastalık değil, suçtur. Suçların da ilgili yasalarca öngörülen hükümler doğrultusunda cezalandırılması gerekir. Ancak bu hiçbir zaman geri dönüşü olmayan bir idam cezası olamaz. İdam cezasının geçmişte kime karşı kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Ayrıca, kişinin onayı olmaksızın cinsel isteğin ilaçla baskılanması gibi tıbbi uygulamalarla da suçu cezalandırmaya çalışmak insan haklarına aykırıdır.Kısas, linç gibi çağdışı cezalandırma yöntemlerinde önünü açacak tehlikeli bir adımdır. Sorunun, erkek egemen, cinsiyetçi sistemden kaynaklandığını ve toplumsal boyutlarının olduğunu, toplumsal yanı göz ardı edilerek bireye indirgenemeyeceğini biliyoruz.
Şiddete karşı şiddetle karşılık verilmesi yerine, çocuğa karşı cinsel istismar için çözüm: adalet, koruma ve rehabilitasyondur.
Çocuğa karşı cinsel istismar suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması sırasında delil kalitesini artırıcı, yargılamanın iyileştirilmesini sağlayıcı bir düzenleme yapılmalıdır. Örneğin çocuk cinsel istismarında zamanaşımı sorununa çözüm bulunmalı, çocuğun beyanının hukuki değeri güçlendirilmelidir.
Cinsel istismar suçuna maruz bırakılan çocukları korumak için içinde bulundukları duruma uygun sosyo-psikolojik yardım ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Devlet, İstanbul Sözleşmesi’nde de yer alan Tecavüz Kriz Merkezleri, Cinsel Şiddet Başvuru Merkezleri modelini geliştirmeli ve hayata geçirmelidir.
Cinsel dokunulmazlığa karşı suçların toplumsal ve hukuki meşruiyet zeminini oluşturan çocuk yaşta ve zorla evlendirmeleri önleyecek ve tüm sorumlular hakkında caydırıcı cezalar getirecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Devlet koruyucu ve önleyici önlemler almakla yükümlüdür. Bu doğrultuda kadınların ve çocukların şiddete maruz kaldıklarında başvuracakları merkezler yaygınlaştırılmalıdır.
İstismarı fark eden kişilerin ve meslek uzmanlarının bildirimde bulunmasının önündeki engeller tespit edilmeli ve bunların kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Çocuğun istismara maruz kaldığını fark edip bildirimde bulunmak ve çocuğu desteklemek isteyen ebeveyni, öğretmeni vs. destekleyecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Başta tüm çocuklarımız için olmak üzere tüm toplum için cinsel istismara karşı koruyucu-önleyici, kapsamlı cinsel sağlık ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi herkes için erişilebilir hale gelmelidir.
Bizler de çocuğumuzun çıkaramadığı ses olmalı, susmamalı, suça ortak olmamalıyız. Bir araya gelerek tacizciden, tecavüzcüden, katillerden, bu sistemi destekleyenlerden ve besleyenlerden hesap sormalıyız."
(HABER MERKEZİ)