DEÜ'den ihraç edilen barış akademisyenleri: İmzamızın arkasındayız
701 sayılı KHK ile DEÜ'deki görevlerinden uzaklaştırılan barış akademisyenleri ve haklarında soruşturma açan eski rektör Adnan Kasman ihraç edildi.
Fotoğraf: Evrensel
Metehan UD
İzmir
701 sayılı kanun hükmünde kararname ile (KHK) "Bu suça ortak olamayacağız" başlıklı barış bildirisini imzaladıkları için Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki (DEÜ) görevinden uzaklaştırılan akademisyenler ile imzacı akademisyenleri görevinden uzaklaştıran eski rektör Adnan Kasman da ihraç edildi. Evrensel'e konuşan akademisyenler, "Attığımız imzanın arkasındayız. Yaptığımız eylemin sorumluluğunu üstleniyoruz. Pişman değiliz", "Tüm otoriter rejimler gibi bu da bitecek. Yalan, baskı, kötülük ve savaş hiçbir zaman doğru, özgürlük ve barış karşısında çok uzun süre direnemez. Yeter ki hep beraber bunlar için mücadele etmekten vazgeçmeyelim, biz vazgeçmeyeceğiz" dediler.
Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında yayımlanan 701 sayılı KHK ile de üniversitelerdeki kıyım da devam etti. Birçok üniversiteyle birlikte İzmir'de bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi'nde de ihraçlar yaşandı. Yayınlanan listede DEÜ'den aralarında 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildiriye imza atan barış akademisyenlerinin de bulunduğu 19 öğretim görevlisi görevlisi yer alıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi imzacı akademiysenlerden Tıp Fakültesindeki Prof. Dr. Cem Terzi, Prof. Dr. İzge Günal, Prof. Dr. Halil Resmi, Doç. Dr. Halis Ulaş ile İktisat Fakültesindeki Prof. Dr. Yeşim Edis Şahin, Prof. Dr. Ayşen Uysal, Dr. Nuri Erkin Başer, Arş. Gör. Aydın Arı, Arş. Gör. Serap Sarıtaş, Güzel Sanatlar Fakültesindeki öğretim görevlisi Emel Yuvayapan, Mimarlık Fakültesindeki Arş. Gör. Dilek Karabulut , Edebiyat Fakültesindeki Arş. Gör. Özer Yersüven ihraç edildi.
İmzacı akademisyenler haklarında başlatılan soruşturma kapsamında bundan bir yıl önce görevinden uzaklaştırılmıştı.
ESKİ REKTÖR ADNAN KASMAN DA İHRAÇ EDİLDİ
İhraç edilen isimler arasında üniversitenin eski rektörü Prof. Dr. Adnan Kasman da yer alıyor. Kasman, barış akademisyenleri hakkında soruşturma açılması emrini vererek görevlerinden uzaklaştırılmalarına sebep olmuştu. Kasman, da bir süre sonra hakkında başlatılan 'FETÖ' soruşturması kapsamında görevinden uzaklaştırılmıştı.
Dokuz Eylül Üniversitesin'de ayrıca çeşitli fakültelerden 6 öğretim görevlisi daha görevinden ihraç edildi. Yine İzmir'de bulunan Ege Üniversitesi'nden de 5 öğretim görevlisi de ihraç edilenler arasında yer aldı.
'DÖNÜŞÜMÜZ AKP'NİN GİDİŞİ İLE OLACAK'
İhraç edilen akademisyenler kararı Evrensel'e değerlendirdi.
Tıp Fakültesinden Prof. İzge Günal: "Biz zaten açığa alındığımız gün atılmıştık. İdari anlamda hiçbir kaybımız yok. Zaten çalışmıyorduk, pasaportumuza el koymuşlardı. Sadece açtığımız yürütmenin iptali davalarının düşmesine sebep olacak. Bana soranlara 'Ben zaten atıldım' diyordum. Ben zaten davayı kazandığımda geri dönebileceğimizi de düşünmüyordum. Bu politik bir süreç. Yargı sürecimiz yine devam edecek ama bu süreci biz ancak siyasi olarak kazanabildiğimizde sonuç alacağız. Ben ve tüm ihraç edilen arkadaşlarımın gerçek yeri olan üniversitelere dönüşü, ülkenin politik gündeminin değişimesi ve AKP’nin gidişiyle mümkün olacak. Birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. 'OHAL'i kaldırıyoruz' söylemleri de gerçekçi değil. Kağıt üzerinde OHAL kalksa bütün OHAL yasaları devam edecek."
'MUHALEFET BU SÜREÇTE ETKİLİ ADIM ATMADI'
İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden Prof. Dr. Ayşen Uysal: "İhraç eden ve ettiren kötülük kadar muhalefetin de sorumluluğu büyük bence bu noktada. Sonuçta iktidar bunu dillendirdi 'Binlerce kişiyi ihraç edeceğim' diye. Tek ses çıkmadı, herkes kendi işine gömülmüştü. Mazbata derdine düştüler. Bunu affetmeyeceğim. Etkili bir adım gelmedi muhalefetten bu konuda. Tek tek bireyler olarak korkmadık, geri adım atmadık, sözümüzü söyledik ama onlar örgütlü yapılar olarak hep korkak davrandılar. Sadece bugün için demiyorum, uzunca süredir ülke benim için kötülükler ve kötülüğe sessiz kalanlar ülkesi oldu. Kasman'la birlikte açığa alınmak hakaret olarak gördüm kendime ama maddi dünyanın adaletine inanıyorum. Adalet yerini bulmuştur ama yine de bu kadar korkak, bu kadar iktidara bağımlı biriyle aynı KHK ile ihraç edilmiş olmak ihraç edilmiş olmaktan üzüntü duyuyorum açıkcası. 'Amerika'da doktora yaptım'larla akademisyen olunmuyor, üniversite yöneticisi hiç olunmuyor. Akademisyen dediğin zor zamanlardaki duruşu ile şekillenir."
'ATTIĞIMIZ İMZANIN ARKASINDAYIZ'
İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünden Arş. Gör. Aydın Arı: "Hükümetin politikaları ya da uygulamaları bizi ilgilendirmez. Niçin imza attığımızı ve sonuçlarının ne olacağını gayet iyi biliyorduk. Attığımız imzanın arkasındayız. Yaptığımız eylemin sorumluluğunu üstleniyoruz. Pişman değiliz. Devletin standart baskı yöntemlerinden biri bu. Dün yaptığımız gibi bugün de yarın da barışı savunacağız. Adnan Kasman da kendi etti kendi buldu. Yaptığı hukuksuz işlemlerin karşılığını aldı."
'HAREKETLENME YARATACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM'
Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarım Bölümünden Öğretim Görevlisi Emel Yuvayapan: "Açığa alındığımız için beklediğimiz bir şeydi. Bu duruma hazırdık ama kısa bir süre içinde hep birlikte geri döneceğiz. Artık sadece dayanışmanın mümkün olmadığını, üniversiteleri yeniden kazanmak daha yoğun bir mücadelenin içine girileceğini düşünüyorum. Bir hareketlenme yaratılacaktır, sendikalar ve diğer meslek örgütlerinde de. Kasman kendisini korumak için bizi açığa almıştı fakat bir işe yaramadı, bizimle beraber gitti."
'BİZİ TEMİZLEMEK İSTEDİ KENDİSİ TEMİZLENDİ'
Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nden Arş. Gör. Özer Yersüven: "Uzun zamandır beklediğimiz bir karardı. Geçen süreçte de bunun yaşanacağına dair işaretler vardı. Atamalarımız yapılmadı, çok tuhaf gerekçelerle her seferinde başvurumuz reddedildi. İşin bu noktaya geleceğini tahmin ediyorduk. Bizim için sürpriz olmadı açıkçası. Bizleri 'temizlemek' için getirilen rektörün kendisi de sonrasında 'temizlendi'. Usul böyleymiş demek ki. Ege Üniversitesi'nde de benzer bir durum yaşanmıştı. Kasman'ın da kabusu biz olduk."
'SADECE KAMUDAKİ GÖREVİMİZİ ALDILAR'
Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden Arş. Gör. Dilek Karabulut: "Bizim sadece üniversitedeki kamu görevimizi aldılar. Gerçeği araştırma, ifade etme, yazma gücümüzü; vicdanımızı, aklımızı elimizden alamazlar. Tüm otoriter rejimler gibi bu da bitecek. Yalan, baskı, kötülük ve savaş hiçbir zaman doğru, özgürlük ve barış karşısında çok uzun süre direnemez. Yeter ki hep beraber bunlar için mücadele etmekten vazgeçmeyelim, biz vazgeçmeyeceğiz."