Müzisyen Deniz Türkan: Halk müziği, yaşadığım hayatın ta kendisi
İlk solo albümü 'Üryan'ı çıkaran müzisyen Müzisyen Deniz Türkan: Beslendiğimiz bir kaynak, kendimizi ifade ediş şeklimiz, örnek aldığımız bir rehber.
Fotoğraf: Basın Bülteni
İsmail AFACAN
İstanbul
Müzisyan Deniz Türkan ilk solo albümü “Üryan”da geleneksel ve modern tınıları bir araya getiriyor. Pir Sultan, Şah Hatayi, Karacaoğlan, Dertli, Nesimi Çimen, Rehberi, Kul Hüseyin gibi halk ozanlarının eserlerini yorumlayan Türkan’ı, duduk, çello, klarnet gibi kültürel çeşitliliği yansıtan enstrümanlar eşlik ediyor.
Geçtiğimiz ay sevenlerinin karşısına “Üryan”la çıkan Deniz Türkan’la albümü ve halk müziği üzerine konuştuk. Halk müziğinin ulaşmak istediği yerden öte, yaşadığı hayatın kendisi olduğunu dile getiren Türkan; Halk müziği için “Beslendiğimiz bir kaynak, kendimizi ifade ediş şeklimiz, örnek aldığımız bir rehber...” dedi.
Albümün ismi “Üryan”... Sözleri Karacaoğlan’a ait... Türkülerin içinden albüm ismi olarak “Üryan”ı neden seçtin... Sizde bıraktığı his farklı olsa gerek...
Karacaoğlan… Şiirlerinde hep gerçeğe yaslanır. Kaynağı yaşanmışlıktır. Benim için de ‘’Üryan’’ bir hayat… Hayat da bir yolculuk… Bazen kederli, bazen sevinçli, bazen de isyan dolu… Bu yolculukta biriktirdiğim tüm hikayelerimle, müzikal birikimimle, içinde hayata dair tüm hislerimi barındıran ve sürüp giden bir yol Üryan…
Albümde, Pir Sultan Abdal, Şah Hatayi, Fuzulî, Karacaoğlan, Dertli, Nesimi Çimen, Hacı Bayrak, Rehberi, Fezai, Kul Hüseyin gibi şair, âşık ve ozanın eserlerinin yorumluyorsunuz. Neler hissettiniz?
Pir Sultan Abdal, Şah Hatayi, Fuzulî, Karacaoğlan, Dertli, Nesimi Çimen, Hacı Bayrak, Rehberi, Fezai, Kul Hüseyin ve niceleri... Kültürümüzün, edebiyatımızın ve müziğimizin çok önemli ozan ve şairleri… Yazdıkları, söyledikleri bugün hala geçerliliğini koruyan, ders veren, yol gösteren söylemler. Mühim olan özü, samimiyeti yitirmeden kendi müziğimle buluşturma, söylenenin ruhuna uygun yorumlamak...
Çoğu yüzyıllardır söylenen türküler ve deyişler aslında… Bende özümsediğim, hayat yolculuğumda bana farklı pencereler açan bu eserleri bir kez de kendi yorumumla ortaya koymak istedim. Yüzyıllar öncesine ait hikaye ve yaşanmışlıklara ses olmak, yorum katmak en başından beri düşlediğim, tarifi imkansız bir duygu.
Albümüm Üryan’da bu şair ve ozanların şiir ve deyişlerinin bulunmasının bir başka nedeni de hangi şartlar altında ve ne bedeller ödemek pahasına olursa olsun, bu nefesleri dile getirip haykırmalarıdır.
Yaptığınız düzenlemelerde ritim, duduk, çello, klarnet gibi enstrümanlar eşlik ediyor. Türkülerde, farklı kültürlerin enstrümanları bir araya geliyor. Albüme nasıl bir hava kattı?
Aslında farklı halk ve kültürlerin enstrümanlarının bir arada kullanılması tam da bu coğrafyadaki düşlediğimiz bir aradalığın bir örneği gibi… Hem çok sesli, hem çok renkli hem de ortak bir yolda buluşabilen… Birbirine haldaş olan bir birliktelik… Benim de Üryan’da duygusuna denk düşen enstrümanları bira araya getirmemin sebebi içeriği ve manayı güçlendirdiğini düşünmemdir.
Söylediğiniz türkülere Ahmet Aslan, Tolga Sağ, Erdal Erzincan ve Hüseyin Korkankorkmaz gibi isimler eşlik ediyor. Nasıl bir deneyimdi?
Ahmet Aslan… Yıllardır süregelen müzikal birliktelik ve dostluğumuzun yanı sıra yapmış olduğumuz düetle (Minnet Eyledikçe) albüme omuz verenlerden… Erdal Erzincan, Tolga Sağ ve Hüseyin Korkankorkmaz… Yıllardır birlikte çalıp söylediğim ve muhabbet ettiğim, birçok konuda fikir alışverişi yürüttüğüm hoca, usta ve dostlarımdır. Birlikte seslendirdiğimiz eserdeki mana ile bana hissettirdikleri, birlikte okuduğumuzda daha özel olacağını düşündürdüğü için birlikte okumaya karar verdik.
Yıllar boyu birlikte müzik yaptığım gruplar ve müzisyenler müzikal algıma bambaşka deneyim ve fikirler kattı. Bu yüzden farklı müzikal dünyalara ne kadar dokunabilir ve tecrübe edinebilirsek, kendi müziğimizin de yelpazesini o kadar genişletebiliriz diye düşünüyorum.
'KENDİMİZİ BULUYORUZ'
Halkın, Halk müziğine ilgisi nasıl... Hem eğitmen hem de müzisyen olarak gözlemlerinizi alabilir miyim?
Müzik pek tabii evrensel bir olgu, ancak beslendiğimiz ana damar halk müziği... Adı üstünde halkın var ettiği ve yaşattığı... Günümüzde halk müziğine nedense ilgi duyulmadığına ilişkin bir ön yargı var. Ancak ben bir müzisyen olarak böyle olduğunu düşünmüyorum. Zaman zaman ilgi ve yönelim farklı alanlara kaysa da, farklı yorumlar, artan müzikal zenginlik, halk müziğinin güçlü ve derin alt yapısı, belki de yaşadığımız şartların bir sonucu olarak tekrar halk müziğinde kendimizi buluyoruz. Bir eğitmen olarak da birebir öğretmemizin çok kolay olmadığı birçok şey var. Ben usta-çırak ilişkisini çok önemseyenlerdenim. Kentlerde bu durumu yaşamak ne kadar zor olsa da tüm öğrencilerime bu kültürleri tanıyabilecekleri ve kaynağından alabilecekleri pencereler açmaya gayret gösterdim.
'ÖRNEK ALDIĞIMIZ BİR REHBER'
Halk müziğinde ulaşmak istediğiniz bir yer var mı ya da hedeflerin neler?
Halk müziği ulaşmak istediğim yerden öte, yaşadığım hayatın ta kendisi... İçine doğduğumuz kültürün, büyüdüğümüz ortamın her an hayat yolunda bizimle birlikte bir yaşam şekli... Kimi zaman değişen, dönüşen, evrilen ama her zaman var olan... Kendisinden beslendiğimiz bir kaynak, kendimizi ifade ediş şeklimiz, örnek aldığımız bir rehber...
Gelenek bize müzikal olarak birçok zenginliğin ipuçlarını veriyor aslında görebilene, kulak verebilene… Yaptığım ve yapmak istediğim, bu geleneğin bize sunduğu zenginlikleri enstrümanıma yaslanarak müzikal bir zenginlikle yorumlayabilmek.