Suriye'de son durum: Dera’da anlaşma, Kürtlerle müzakere
Arap coğrafyasında geçen hafta iki önemli gelişme yaşandı: Suriye ordusunun Dera'da ilerlemesi ve ABD ile İran arasındaki gerginlik.
Fotoğraf: Ammar Al Ali/AA
Geçtiğimiz hafta iki önemli gelişme yaşandı. Bunlardan birincisi Dera’da Suriye ordusunun kaydettiği ilerleme oldu. Son gelen haberler cihaatçı muhalif grupların daha önce reddettikleri şartları kabul ettiği yönünde.
6 Temmuz'da varılan anlaşmaya göre silahlı gruplar; tüm şehir ve kasabalarda ağır ve orta silahlarını teslim edecek, militanlar isterlerse Dera’da kalmayıp aileleriyle beraber İdlib’e gidebilecek, şehirlerini ve kasabalarını terk eden tüm insanlar da Rusya garantörlüğünde geri dönebilecek. Ayrıca Suriye-Ürdün sınırındaki tüm kontrol noktaları Suriye hükümetine teslim edilecek.
Al Arap gazetesi Dera ile ilgili yayınladığı haber analizde varılan anlaşmadan sonra binlerce kişinin evlerine dönmeye başladığını yazdı. Haberde çatışmalar nedeniyle Ürdün sınırına 320 bin kişinin yığıldığı hatırlatıldı.
ŞAM, KÜRTLERLE ANLAŞTI MI?
Suriye ile ilgili diğer önemli gelişme ağırlığını Kürtlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Meclisi ile Esad Hükümetinin bir ön anlaşmaya vardığı oldu. Ruze Cendeli, Suriye’de yayınlanan el Vatan gazetesine dayanarak “Türkiye ve Irak sınır kapılarının Suriye ordusuna teslim edilmesi, Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarının sokaklardan kaldırılması, Kamışlı ve Haseki’deki hükümet binalarına resmi Suriye bayrağının asılması ve ABD ile koalisyon güçlerinin ayrılmasıyla” ilgili ön anlaşmaya varıldığını yazdı.
İRAN: HÜRMÜZ BOĞAZINI KAPATIRIZ
Haftanın diğer önemli gelişmesi ABD ile İran arasında devam eden gerginlik. ABD Başkanı Trump’un İran petrolünün alınmaması yönündeki tavrına İran sert cevap verdi. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Hürmüz Boğazını kapatmakla tehdit etti.
Rai al Youm Başyazarı Abdulbari Atwan’ın konuyla ilgili makalesinde Hürmüz Boğazının kapatılmasıyla ilgili açıklamanın İran Cumhurbaşkanlığı sitesinde yayınlanmasının ve Ruhani’nin İsviçre ziyareti sırasında yaptığı basın toplantısının önemine dikkat çekti. İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani’nin “Amerika’nın İran petrol satışlarını yasaklaması durumunda kuvvetlerinin bölgesel petrol ihracatını engelleyen bir stratejiyi uygulamaya hazır olduğu” sözlerinin de altını çizdi.
Atwan, stratejik petrol güvenliği konularında birçok uzmanın İran’ın ve özellikle Devrim Muhafızlarının, ablukaya katılan Amerika ve Körfez ülkelerine zarar vermek için birkaç adım atabileceğine dikkat çekti. Bu adımların en önemlisinin de çoğunluğu Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’dan olan günde 18 milyon varil petrol geçen Hürmüz Boğazı’nın kapatılması olduğuna vurgu yaptı.
Atwan ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Kralı Selman’e günde 2 milyon varil daha ham petrol pompalamasını isteyen bir telefon görüşmesi yaptığını aktardı. İran’ın şu an günlük petrol üretimi 2.8 milyon varil.
Al Kuds al Arabi gazetesi ise İran’ın Hürmüz Boğazını kapatma tehdidini İncil’de geçen “Şimşon’un hikayesi”ne benzetti. Hikayeye göre Şimşon düşmanlarını öldürmek için tapınağın sütunlarını yıkarken kendisi de ölüyor.
DERA ARTIK ŞAM’IN ELİNDE
Ruze CENDELİ
Son günlerde Dera’da önemli gelişmeler yaşanıyor. Dera; Astana görüşmelerin bir sonucu olarak “gerilimi azaltma bölgelerinden” biri olmuştu. Silahlı gruplar ile Suriye ordusu Rusya, Türkiye ve İran’ın garantörlüğünde çatışmaları durdurmayı kabul etti. “Gerilimi azaltma bölgeleri” ifadesi bir ateşkesi değil ama belirlenmemiş bir süre için silahların susmasını ve şiddet seviyesinin azaltılmasını tanımlamak için askeri terminolojiye girmişti. Bu durum, herhangi bir zamanda çatışmanın yeniden başlamasına imkan tanıdı. Anlaşma, el Kaide bağlantılı el Nusra’yı ve IŞİD’i kapsamıyordu. Suriye ordusu Şam’ın kırsal kesimini, Humus ve Hama’yı aldıktan sonra güneye, özellikle Dera ve kırsalına güçlü bir askeri operasyon başlattı.
İSRAİL, ANTUAN LAHAD’IN TECRÜBESİNİ DERA’DA TEKRARLIYOR
Suriye krizinin başlangıcından bu yana İsrail, Lübnan’da Antuan Lahad tecrübesini tekrarlamak için Amerika’nın desteği ile muhalif grupları silahlandırdı. Lübnan’da İsrail yanlısı olarak bilinen Antuan Lahad, 1984’ten İsrail’e kaçtığı 2000 yılına kadar “Güney Lübnan Ordusu” olarak bilinen ve İsrail tarafından kurulan milislere liderlik etti. Bu milisler Filistin Kurtuluş Örgütü, Lübnan Komünist Partisi ve sonrasında Hizbullah üyelerine karşı mücadele etmişti.
Aynı şekilde Suriye’deki cihatçı gruplar işgal edilen Golan Tepeleri’nin sınırlarında Hizbullah’ın faaliyetlerine karşı koruyucu bir rol oynamaları için İsrail tarafından desteklendi. İsrail de İran tehdidini hissetti ve Suriye’deki varlığına birden fazla saldırıda bulundu. Bu saldırılarda İran’ın kullandığı askeri hava alanları ve üsler hedef alındı. Aynı şekilde Şam’da Hizbullah’ın bulunduğu mevkilere saldırı düzenledi. Fakat diğer taraftan güneydeki muhalif gruplar, Esad’la birlikte mücadele eden İran’ın varlığı için yeterli bir gerekçe sağladılar. İran’ın varlığını güçlendiren Suriye ordusunun ilerlemesi ve tüm cephelerde zaferler elde etmesi İsrail’in endişesini arttırdı.
SURİYE ORDUSU DERA’DA İLERLİYOR
Bu gelişmeler, 2011 öncesine dönüşün hızlandırılmasına önemli katkı sağlamış oldu. İsrail-Rus anlaşmanın bir parçası olarak ve İran’ın onayıyla, güneydeki muhalif gruplar baskı altına alındı. Silah akışı önlendi. Lojistik desteğin kesilmesi muhalefetin askeri yapısının çöküşüne neden oldu. Suriye ordusunun operasyonları, muhalefet gruplarını teslim olmaya zorlamak için yapıldı.
Ancak Rus diplomasisi bu durumu “uzlaşma” olarak adlandırıyor. “Uzlaşma” uygulamada silahların Suriye ordusuna teslim edilmesini ve teslim olan grupların yasal durumunun çözülmesini içeriyordu. Bu çerçevede muhalefet, 27 köy ve bölgeyi, Suriye ordusuna teslim etti.
Lakin muhalefetin yaptığı açıklamalara göre görüşmeler ağır silahları ve hakim olunan bölgelerin teslim edilmesini reddetmesi nedeniyle 4 Temmuzda kesildi. Muhalefet ayrıca, hakim olduğu bölgelerini yönetme ve geçtiğimiz aylarda kaybettiği köyleri kurtarma hakkını da istedi. Tabi ki bu talepler Ruslar tarafından reddedildi. Suriye ordusu askeri operasyon için zaman kazandı. Birkaç gün içinde Suriye ile Ürdün arasındaki sınır geçiş noktasına ulaşıncaya kadar ilerlemeye devam etti. Muhalefet, görüşmelerin bitmesinden sadece iki gün sonra yeniden müzakere çağrısında bulundu ve öne sürülen şartları kabul etti.
ŞAM VE SDM ARASINDA BİR ÖN ANLAŞMA HABERİ
Diğer yandan Suriye’de yayınlanan el Vatan gazetesi, Suriye hükümeti ve Suriye Demokratik Meclisi (SDM) arasındaki müzakerelere dair bir haber yayınladı. Habere göre; Türkiye ve Irak sınır kapılarının Suriye ordusuna teslim edilmesi, Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarının sokaklardan kaldırılması, Kamışlı ve Haseki’deki hükümet binalarına resmi Suriye bayrağının asılması ve ABD ile “koalisyon güçlerinin” ayrılmasıyla ilgili ön anlaşmaya varıldı. Gazetelerde haberlerin yayınlanmasının üzerinden günler geçmesine rağmen resmi Kürt makamları, doğrulamak veya yalanlama için herhangi bir açıklama yapmadı. Ancak önde gelen Kürt siyasetçi Eldar Halil’in ifadesine göre özerk yönetim, ön şart olmaksızın Suriye hükümetiyle doğrudan müzakereler için istekli olduklarını doğruladı. Suriye hükümetiyle bu yakınlaşma; Türkiye’nin ve ona yakın grupların Afrin’e hakim olması ve 2016 yılında IŞID’ten kurtaran YPG’nin Menbic’den çıkartılmasına yol açan Türkiye-Amerika yakınlaşması nedeniyle geldi.
DERA’DA BİNLERCE KİŞİ EVLERİNE DÖNÜYOR
Al Arab
(Cihatçı muhalefete yakın) Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, güneyde rejim güçleri ile muhalif gruplar arasında savaşın durdurulması için anlaşmaya varılmasından sonra bombardımanın tamamen durdurulduğunu bildirdi. Bombardımanın durdurulmasıyla beraber Dera’da Cuma gününden beri yerlerinden edilen binlerce insan evlerine dönmeye başladı.
Rusya’nın havadan destek verdiği rejim güçleri, 19 Haziranda Dera ilinde silahlı gruplara karşı büyük bir askeri saldırı başlatmıştı. Birleşmiş Milletlere göre bu saldırı sonrası çoğu Ürdün sınırına doğru olmak üzere 320 bin insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Gözlemevi Müdürü Rami Abdurrahman, “Cuma günü öğle sonrasından beri Ürdün sınır bölgesinden bin kişi, Dera’nın güneydoğu kırsalındaki köy ve kasabalara geri döndü” dedi.
Rusya ile Dera eyaletindeki muhalefet grupları arasındaki görüşmelerin ardından 6 Temmuz Cuma akşamı ateşkes anlaşması imzalandı.
Suriye resmi haber ajansı SANA, anlaşmanın, yerinden edilenlerin kentlerine dönmesini ve devlet kurumlarının çalışmasını sağlamak için “Suriye-Ürdün sınırı boyunca tüm kontrol noktalarının Suriye devletine devredilmesini” de kapsadığını bildirdi.
Dera’nın güneyinde bir tarım bölgesinde yaşayan 26 yaşındaki Usame El Hamsi “Savaşı ve kan akmasını durduracak olan anlaşmayı destekliyorum. Bu kadar savaş ve tehcir yeter. Çocuklarımız ve kadınlarımız sınırda kaçırılıyor” dedi.
Cuma günü yapılan son müzakere oturumu ile birlikte, rejim güçleri Ürdün ile bütün sınırda kontrolü tamamladı ve Nisan 2015’in başından bu yana silahlı muhalif gruplar tarafından kontrol edilen Nisib sınır kapısına ulaştı.
İRAN’IN HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN KAPANMASI: ŞİMŞON SEÇENEĞİ*?
al Kuds al Arabi
Başyazı
Dünya, Venezuela, Libya ve Nijerya’da petrol üretiminin kademeli olarak ortadan kalkmasından ve Ekim ayında İran’a karşı ABD yaptırımlarının yürürlüğe girmesinden sonra küresel petrol kaynaklarında önemli bir düşüşle karşı karşıya kalacak.
ABD Başkanı Donald Trump’ın çözümü basit; son derece iyi ilişkilere sahip olduğu ve koruduğu Suudi Arabistan yetkililerinden petrol üretimini artırmalarını istemek; günde iki milyon varile eşdeğer petrol üretimindeki büyük artışla İran’ın pazardaki eksikliğini karşılamak. Böylece petrol fiyatları artmayacak. ABD’nin İran’a karşı aldığı yaptırım kararlarının mali yükü olmayacak. Piyasalar ayrıca enerji kıtlığına maruz kalmayacak.
Tahran kendi açısından bu senaryoyu “büyük bir ihanet” olarak nitelendirdi ve bedelini ödetme sözü verdi. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, “İran’ın Suudi petrolünün ihracına izin vermeyeceği”ni söyledi.
Amerikalıların İran tehdidine İran’dan iki farklı yanıt geldi. İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Haşmetullah Fallahat Paşa, “İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatamayacağını” söyledi. Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi, güçlerinin Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidini uygulamaya hazır olduğunu ifade etti.
İran’da cumhurbaşkanlığı, hükümet ve parlamento kurumları; 1979’da İran İslam Cumhuriyeti’nden beri kurulmuş olan siyaset ve devlet bürokrasisi, makul ölçüyü yansıtıyor. Bu kurumlar İran’ın edindiği iktidar unsurlarını gözden kaçırmadan dünyayla genel bir normalleşmeyi istemektedir. Ama Devrim Muhafızları ve güvenlik birimleri dünya ile askeri ve ideolojik çatışma eğilimindedir.
Benzer tarihsel deneyimlere dayanarak diyebiliriz ki Devrim Muhafızları ve güvenlik birimleri daha katı hale gelebilir ve ön plana çıkabilir. Devrim Muhafızları Başkanı tarafından ifade edilenünlü Şimşon* seçeneği de ortaya çıkabilir; “İran, ABD baskıları yüzünden petrolünü satamazsa, Bölgede başka bir ülkenin satmasına izin vermeyecek”
*İncil’deki anlatıya göre Filistinlilerin iki gözünü kör ettiği Şimşon, tanrıya Filistinlerden bir vuruşta iki gözümün öcünü almak için yakarır. Sonra Dagon tapınağın damını taşıyan iki ana sütunun ortasında durup sağ eliyle birini, sol eliyle ötekini kavrar, bütün gücüyle sütunlara yüklenir. Tapınak Filistin beylerinin ve bütün içindekilerin üzerine çöker. Böylece Şimşon da ölür.