10 Temmuz 2018 05:30
Son Güncellenme Tarihi: 11 Temmuz 2018 05:46

KHK'yle patronların rektör olmasının önü açıldı

Cumhurbaşkanı tarafından atanacak rektörlerin profesör olması şartı kaldırıldı. Böylece üniversitelerin başına patronların geçmesinin yolu açıldı.


Fotoğraf: DHA

Paylaş

 703 nolu KHK’yle Cumhurbaşkanı tarafından atanacak rektörlerin profesör olması şartı kaldırıldı. Rektörlerin profesör olma şartının kaldırılmasını gazetemize değerlendiren Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, üniversitelerin başına  patronların geçmesinin yolunun açıldığını söyledi.

ÜNİVERSİTELERE ERDOĞAN PLANI

KHK'yle Türkiye Bilimler Akademisi’nin kurulmasına ilişkin kanun kaldırıldı. TÜBİTAK’ın yönetimine ilişkin maddeler de yürürlükten kaldırılarak görev tanımında yer alan bilimsel ve teknolojik alanlarda, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek gibi görevleri elinden alındı. Milli Kütüphane ile Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun kuruluşuna ilişkin kanunlar da artık yürürlükte değil.

Anayasaya dayalı olarak kurulan YÖK, KHK ile kapatılamasa da etkin görevleri elinden alındı. Değişiklikle bu kurumlar artık cumhurbaşkanınca yapılan “yükseköğretim planlaması” çerçevesinde gerçekleştirilecek. Ayrıca kanundaki YÖK görüşü alma zorunluluğu da bulunmayacak. Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan değişiklikle yükseköğretim kurumlarında sözleşme ile görevlendirilecek yabancı uyruklu öğretim elemanı sayısı mevcut kadronun sayısını yüzde 2’sini geçemeyecek. OHAL KHK’si ile üniversitelerdeki rektör seçimlerini kaldıran Erdoğan, şimdi de uyum KHK’si ile rektör atamasında YÖK görüşünü de kaldırdı.YÖK’ün üniversite rektör adayı belirleme yetkisi elinden alınarak, tek yetkili cumhurbaşkanı kılındı. Eski sistemde devlet üniversitesinde rektörlerin iki dönemden fazla görev yapamamasına ilişkin sınır da kaldırıldı.

AKADEMİSYENLER DE SARAY’A

Öğretim elemanlarının yurt dışına gönderilmesi, üniversitelerin katkı payı ve öğrenim ücretlerinin belirlenmesi de cumhurbaşkanı kararına bırakıldı. Ayrıca daha önce bir süre öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra Bakanlar Kuruluna veya Yasama Organı Üyeliğine seçilenler için uygulanan ayrıcalıklar “Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar” için sağlandı. Üniversitelere verilecek geliştirme ödeyeceği ve sürelerinde de bakanlıkların görüşü kaldırıldı. Üniversitelerin alabileceği sözleşmeli personelin esasları da cumhurbaşkanlığına bırakıldı.

Yayımlanan 703 nolu KHK’yle Cumhurbaşkanı tarafından atanacak rektörlerin profesör olması şartı kaldırıldı. Yapılan değişikliklerle, “Devlet ve vakıf üniversitelerine rektör, Cumhurbaşkanınca atanır. Rektör, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü tüzel kişiliğini temsil eder” ifadelerine yer verildi.

ŞİRKET SAHİBİ ÜNİVERSİTEYE REKTÖR OLABİLİR

Yeni KHK ile Cumhurbaşkanı tarafından atanacak rektörlerin profesör olması şartının kaldırılmasına gazetemize değerlendiren Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı, Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, üniversitelerin başına  patronların geçmesinin yolunun açıldığını söyledi. Yeşildere, “Bunu uzun zamandır dile getiriyorlardı zaten profesör olma şartı kalksın diye. Amaçları nasıl bir özel okul sahibini Milli Eğitim Bakanı(MEB) yapıyorlarsa aynı şekilde bir şirket sahibini üniversiteye rektör olarak atamayı da düşünebilirler. Yani gelecekte üniversitelerin başına, nasıl hazinenin başına damat getirildiyse bu şekilde yandaş iş adamlarının getirilmesi söz konusu olabilir. ODTÜ’nün, Boğaziçi’nin başına yani erişemedikleri üniversitelerin başına kendi görüş ve düşüncelerine sahip, ister profesör ister profesör olmayan insanları getirebilirler. Bunun önü açılmış oluyor” dedi.

İKTİDAR YANLILARINA YENİ OLANAKLAR...

“Bu kadrolaşmanın önünü tamamıyla açabilir” diyen Yeşildere şunları söyledi: “Üniversitelerde akademisyen olma şartı da ahbap-çavuş ilişkisine dayalı olarak gidiyor. YÖK öyle şeyler yapıyor ki, öğretim üyesi olmuş olan insanları yurt dışına lisan öğrenmeleri için göndere konusunda yetersiz kalıyor, burs veremiyor. Kendi görüş ve düşüncesinde olanlar akademisyenliğe devam eder, çağdaş, ilerici görüşlü kendi görüşünden olmayan insanların üniversiteye girmesinin önü kapatılabilir. Kendine daha yakın olan insanlara araştırma formlarından paylar aktarabilir. Yurt dışına gitme olanakları yaratabilir. Onları bölüm başkanı hatta bilim dalı başkanı olarak yapabilir ki zaten bu süreçte de oluyor bu, bunu yapmaları artık daha da kolaylaşır o zaman. Kendi girişimciliğine uymayanların görevine son verebilir. Mülakata dayalı, bilime dayalı atama, yükseltmeler olmayacağı için, üniversiteler zaten kan kaybediyor daha da kaybedebilir.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan, Azerbaycan'a gidiyor

SONRAKİ HABER

Somalı ailelerin adalet nöbeti sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa