Hrant Dink davasında 75. duruşma
Hrant Dink cinayetine dair kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 75. duruşmasında dönemin Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Ali Özkılıç savunma yaptı.
Fotoğraf: Evrensel
Cansu PİŞKİN
İstanbul
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 75’inci duruşmasında, hakkında “Örgüt üyeliği ve örgüte finansman, örgüt faaliyeti çerçevesinde zincirleme şekilde suçluyu kayırma” suçlamalarıyla ek iddianame hazırlanan dönemin Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Ali Özkılıç savunma yaptı. ‘Kimse Yok Mu Derneği’ne yardım etmekle suçlanan Özkılıç, bizzat devletin bu derneğe kefil olduğunu savundu.
Hrant Dink’in öldürülmesinde sorumluluğu bulunan emniyet, istihbarat ve jandarma görevlilerinin yargılandığı 8’si tutuklu 85 sanıklı davanın 75’inci duruşması Çağlayan’daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanık ile avukatlar hazır bulundu. Dönemin Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Ali Özkılıç hakkında “Örgüt üyeliği ve örgüte finansman, örgüt faaliyeti çerçevesinde zincirleme şekilde suçluyu kayırma” suçlamalarıyla hazırlanan ek iddianame Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Özkılıç ek iddianamedeki suçlamalara ilişkin beyanlarda bulundu.
‘DELİLLER SOMUT DEĞİL’
Hazırlanan ek iddianamede hukuki değeri olan hiçbir şey ortaya konulmadığını savunan Özkılıç, iddianamenin mesnetsiz, hukuksuz ve insafsız olduğunu ifade etti. İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’nca düzenlenen raporda ‘FETÖ/PDY’ ile ilişkisi olduğu iddia edilen Özkılıç, “Görevim sürecinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde farklı kesimlerden pek çok insanla sosyal ilişkim olmuştur. Son derece sıradan ve olağan ilişkilerdir bunlar. 27 yıllık memuriyet hayatımda anayasanın ilkelerinden taviz vermedim. Bırakın örgütü hiçbir kişinin ya da kurumun adamı olmadım. Örgüt ile sosyal ilişkilerde bulunuyor olmam içi boş, dayanıksız ithamdır. Bir suçluyu tanımak sizi de suçlu yapar mı? Komşunuz tefecilik yapıyor diye onu tanıdığınız için siz de suçlanabilir misiniz? Suçlamalar somut bir bilgi ve delile dayanmıyor.” dedi.
‘ÖRGÜT DERNEĞİ DENİLEN DERNEĞE DEVLET KEFİL OLMUŞTU’
‘Kimse Yok Mu Derneği’ne yardımda bulunduğu ve bu şekilde örgütü finanse ettiği yönündeki iddiaları da değerlendiren Özkılıç, söz konusu derneğin meşru bir dernek olmasına dikkat çekti. Kamu yararına çalışan derneklerin 2 yılda bir denetlendiğini hatırlatan Özkılıç, kamu yararına çalışan derneklerde Bakanlar Kurulunun izni olmadan yardım toplanamayacağını kaydetti. Suçlamaya konu olan ‘Kimse Yok Mu Derneğine’ Bakanlar Kurulunca kamu yararına çalışan dernek statüsü verildiğini ve derneğe izin almadam yardım toplama hakkı verildiğini söyleyen Özkılıç, “Bakanlar Kurulu tarafından 110 bin civarındaki dernekten 400’üne dernek statüsü verilmiş ve bunlardan yalnızca 10 civarında derneğe izinsiz yardım toplama hakkı verilmiştir. Dernek, Mayıs 2015’e kadar devletin izniyle çalışmış. 23 Temmuz 2015’te çıkarılan KHK ile kapatılana kadar faaliyetlerini sürdürmüştür” dedi. Derneğe GSM operatörü üzerinden 5 kez 5’er liralık yardımla suçlanan Özkılıç, Bakanlar Kurulu’nun derneğe kamuoyu önünde kefil olduğunu savundu. Özkılıç, “Devletin dün teşvik ettiğini bugün yasaklaması kabul edilemez. GSM operatörleri üzerinden milyonlarca insan bu derneğe yardımda bulunmuştur. Ama şu an yalnızca ben suçlanıyorum. Devletin ortak olduğu Avea GSM operatöründen yardımı yaptım. GSM operatörlerine ve bağış yapan herkese dava açılması gerekirdi.” şeklinde konuştu. Suçlu kayırma iddiasına ilişkin de savunma yapan Özkılıç, suçlamaları kabul etmedi.
‘SİYASİ DAVALAR CEZASIZLIK İLE KARŞI KARŞIYA’
Hrant’ın Arkadaşları, duruşmadan önce adliye önünde bir açıklama yaptı. “Hrant için adalet için” pankartının açıldığı açıklamada ‘Hrant’ın Arkadaşları’ndan Bülent Aydın konuştu. Dink davasının 11 yıldır devam ettiğini vurgulayan Aydın, siyasi davaların Türkiye’de cezasızlık politikası ile karşı karşıya olduğunu savundu. Aydın, “Hrant Dink 19 Ocak 2007’de öldürüldü. Tetikçilerin yargılandığı davanın ilk duruşması 2 Temmuz 2007’de yapıldı. 11 yıldır süren cinayet yargılamasında henüz gerçeklere ulaşılabilmiş değil. Cinayetin üstünü örten karanlık perde kaldırılamadı. Öldür diyenler yargılanmadı. İlk duruşmada siyasi cinayetlerde katledilenlerin yakınları da Beşiktaş Adliyesi önündeydi. Biz de oradaydık. ‘Hepimiz tanığız’ dedik ve o gün bu gündür bu davada adalet ısrarımızı sürdürüyoruz. Aradan geçen yıllar boyunca o cinayetler faili meçhul kalmaya devam etti. Bu cinayetin üstü kapatılamadı. Ama aydınlatılmadı da. Cinayetin 5. yılında kamu görevlilerinin yargılandığı dava açıldı. Adalet nöbetimiz duruşmalar boyunca devam edecek. Biz bitti demeden bu dava bitmez.” diye konuştu.
‘ALNIMIZDA NE YAZDIYSA O OLUR’
Duruşmanın öğleden sonraki kısmında Dink’in Bakırköy’deki evinin kapıcısı Mithat Alkan tanık olarak dinlendi. Alkan, Dink öldürülmeden 3-4 ay önce apartmana gelen ve polis olduğunu söyleyen maskeli iki şahsın Dink’i sorduğu yönünde beyanlarda bulunmuştu. 11 yıldır süren yargılama boyunca ilk kez mahkeme huzurunda tanık olarak ifadesine başvurulan Alkan, “Zil çaldı. Gittim açtım normal giyimli ama yüzlerinde özel harekatçıların maskesinden olan iki kişi vardı. Kimsiniz diye sordum polis dediler. Kimlik istedim silah gösterdiler. ‘Dink nerde’ diye sordular yurtdışında olduğunu söyledim. ‘Akıllı olsun’ gibi şeyler söylendi. Bir hafta kimseye söylemedim sonra apartman yöneticisine söyledim. Geldikleri dönemde binada bir tek yönetici ve ben vardım geri kalan yazlıktaydı. Daha sonra geldiğinde Dink’e anlattım, kendine dikkat et dedim. O da, ‘Bu işlere karışma, alnımızda ne yazıldıysa o olur’ dedi.” diye konuştu.
‘YASİN KULLANILDI’
Alkan’ın ardından Dink cinayetinin azmettiricisi Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci tanık olarak dinlendi. İğci, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri olan Veysel Şahin ile eskiye dayalı tanışıklığı olduğunu, Şahin vasıtasıyla da Okan Şimşek ile tanıştığını anlattı. İğci, 2006 Temmuz ayı başlarında Hayal’den Dink’i öldüreceğini duyduğunu ve Hayal’i engellemeleri için konuyu daha önceden tanıdığı jandarma istihbarat görevlileri Veysel Şahin ile Okan Şimşek’e anlattığını söyledi. Hayal’in dediğini yapan biri olduğunu kaydeden İğci, “Ben vatandaşlık görevimi yaptım daha sonra olay benden çıktı. Arkadaşlar ne yaptı bilmiyorum.” dedi. İğci, Dink cinayetinden 1 gün sonra Şahin ve Şimşek’in yanına geldiklerini yanlarında tanımadığı bir kişinin daha olduğunu ve “olay aramızda kalsın” diye kendisini uyardıklarını anlattı. İğci, “Onlara cinayeti neden engellemediklerini sordum. Onlar da ‘biz bu olaya müdahil olmayalım sen konuşmasan müdahil olmayız’ gibi şeyler söylediler. Üstü kapalı şekilde beni tehdit ettiler.” dedi. Mahkeme başkanı Ali İhsan Horasan İğci’ye, Şahin be Şimşek’in daha önceden Yasin’i takip etmesi yönünde talimat verip vermediğini sordu. İğci, böyle bir görev verilmediğini söyledi. Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu da İğci’ye, “Öncesinde Yasin’in McDonalds eylemi yapacağını biliyor muydunuz? Çünkü daha önceki bir ifadenizde, ‘Yasin yapacak olduğunu herkese anlatırdı’ demişsiniz.” diye sordu. İğci, Hayal’in bu kişilikte biri olduğunu doğrulamakla birlikte eylemden haberi olup olmadığı sorusuna cevap vermedi. İğci Hayal için şu ifadeleri kullandı: “Sen Trabzon’da simit satan birisin Dink’i nerden biliyorsun? Jandarmaya söylemekteki tek amacım Yasin’i korumaktı, kullanılmasını önlemekti. Yasin kullanıldı. Ben o yaşıma kadar Dink’in adını duymamıştım bilmiyordum. Sen nerden tanıyorsun?”