Gençliğin ihtiyacı tek adam rejimi değil özgür bir üniversite
Ankara, Adana, Kayseri ve Mersin'den üniversite öğrencileri, ODTÜ mezuniyet töreninde yaşanan olayları ve gerçekleşen tutuklamaları değerlendirdi.
Fotoğraf: Wikimedia Commons (CC BY-SA 4.0)
Merve KARATAŞ
Mersin
ODTÜ 2018 Mezuniyet Töreni’nde “Tayyipler Alemi” karikatürünü pankart olarak taşıyan 4 öğrenci gözaltına alındı, ardından tutuklandı. Düşüncesini mizah yoluyla ifade etmeye çalışan gençliği “kirletilmiş zihinler” olarak nitelendiren iktidar, olaydan akademisyenleri de sorumlu tuttu. Mersin Üniversitesi öğrencileri gelişmelere tepki gösterse de kendilerini şaşırtmadığını söyledi. Tutuklamaların üniversitelere yönelik artan baskıcı ve gerici politikaların devamı olduğuna dikkat çeken öğrenciler, baskılara karşı birlikte hareket etmenin zorunlu olduğunu söyledi.
Elektrik-Elektronik Mühendisliği 4 Sınıf Öğrencisi Recep, AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek adam tek parti rejimi yolunda seçimden sonra ilk hedeflerinden birinin üniversiteliler olduğunu söyledi. AKP’nin sorgulamayan, itaat eden bir nesil yetiştirmek istediğini ifade eden Recep şöyle devam etti: “Bu zihniyet arkadaşlarımızı tutuklayarak ifade özgürlüğünün en ufak kırıntısına dahi tahammül edemediğini bir daha göstermiş oldu. Sadece ODTÜ’lüler değil MEÜ’lüler hatta tüm üniversite gençliği olarak bir bakıma kendi geleceğimiz için tutuklanan arkadaşlarımızın yanında durmalıyız. Gençliğin ihtiyacı tek adam rejimi değil akademik ve özgür bir üniversite, iyi bir gelecektir. Bunu sağlayabilecek olan da biziz. İktidar da bunu çok iyi bildiği için baskı ve korkunun hiçbir yerinden geri kalmıyor, kalmayacak” dedi.
KARİKATÜRDEN BİLE KORKUYORLAR
Elektrik-Elektronik Mühendisliği 2’inci Sınıf Öğrencisi Casim, ülkenin genç ve dinamik kesimi olarak, kendi gelecekleri ve ülkenin geleceği için ODTÜ’yü desteklemenin önemli olduğunu belirtti. Camis “Karikatürden bile korkan bu zihniyete daha çok sanatla cevap vermek gerektiğini düşünüyorum. Bu şartlar altında yapabileceğimiz en iyi şey bu bence” dedi.
KOCA BİR YIĞIN VAR AMA BİRLİK YOK
Tıp Fakültesi 1. Sınıf Öğrencisi Ferat, üniversite ve öğrencilerin bilimden, sanattan, özgür düşünceden yoksun olmasını isteyen zihniyetin gençlikte karşılık bulmadığını ve bundan dolayı fırsat buldukça üniversitelere saldırdıklarını dile getirdi. Son örneğin ODTÜ olduğunu ifade eden Ferat, “Gençlik onlara biat etsin istiyorlar ve onları hatta tüm halkı köleleri gibi görüyorlar. Ses çıkaranın sesini kısmak için her şeyi yapıyorlar. ODTÜ’deki arkadaşlarımız da bizim sesimizdi. 4-5 öğrenciyi tutukladıklarında sanıyorlar ki sesimiz kesilecek, susacağız. Ama bilmiyorlar mı biz koca bir yığınız? Bence sorun arkadaşlarımızın içeri atılması değil. Elbette onları destekliyoruz ve sonuna kadar onların yanındayız. Asıl sorun bu koca yığının birliktelik sağlamaması mücadeleden geri durması. Biz üniversitelerde, fakültelerde, her kesimden öğrencilerin birliğiyle tek adamlar yıkılır, OHAL’ler gider, bilimsel, demokratik üniversiteler gelir” diye konuştu.
‘AKP’LİYİM AMA HERKES BENİM DÜŞÜNCEMDE OLMAK ZORUNDA DEĞİL’
Elektrik-Elektronik Mühendisliği 2. Sınıf Öğrencisi Veysel ise düşüncenin karikatürize bir şekilde ifade edilip pankarta dökülmesinin gayet normal olduğunu belirterek gözaltı ve tutuklamaların yersiz olduğunu dile getirdi. AKP’li olduğunu söyleyen Veysel, “Ama herkes benim düşüncemde olmak zorunda değil. Şu an Cumhurbaşkanı ve AKP istiyor ki sadece kendilerini savunan ve yaptığını onaylayan bir üniversite öğrencisi modeli olsun. Ve bunu korkuyla, baskıyla dayatmaya çalışıyor. Bu yanlış. İstesen de bunu yapamazsın, dayatmamalısın” dedi. Meselenin öğrencilerin tutuklanması değil farklı düşünceleri yok etmeye çalışmak olduğunu söyleyen Veysel, herhangi bir insanın hangi görüşten olursa olsun istediği şekilde kendini ifade edebilme özgürlüğünün gerekliliğini vurguluyor.
BU BASKI KIBRIS'A DA YANSIR
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü PDR bölümü 3. sınıf öğrencisi
Ankara
Yeni Türkiye karşısına ilk hedef olarak ODTÜ’yü, üniversiteleri ve üniversite öğrencilerini aldı. Politik afişleriyle her sene mezuniyet töreninde renkli görüntülere sahne olan Devrim Stadyumunda bu sene renkli görüntüler değil, “atanmış” rektörün baskısı, güvenliğin öğrencilere yönelik saldırıları, taşıdıkları pankartlar yüzünden apar topar gözaltına alınan öğrenciler vardı.
Bu saldırıların ODTÜ’den başlaması bize açıkça gösteriyor ki, bu saldırılar direkt olarak bilimi, düşünce özgürlüğünü ve aydınlık bir geleceği hedef almakta. Kıbrıs’ın üzerinde görünmeyen bir el olarak duran Türkiye’de izlenen bu baskıcı ve gerici tutumun, gelecek dönemde Kuzey Kıbrıs’ta yer alan üniversitelerde de etkisini hissettireceği açıkça ortadadır. Bugün bu saldırı Türkiye ve Kıbrıs’ta okuyan üniversite öğrencilerinin ifade özgürlüğünü ve üniversitelerin demokratik yapısını hiçe sayıp yok ederek, geleceğimizi karartmayı hedefliyor. Bugün eğer biz öğrenciler üniversitelerde kendi fikirlerimizi, düşüncelerimizi özgürce ifade edip paylaşamayacaksak, kampüslerimizde demokratik bir ortam oluşturamayacaksak yarınımız daha da karanlık ve baskı altında olacaktır. Biz ODTÜ KKK öğrencileri, yapılan gözaltıları ve üniversiteler üzerindeki baskınızı kabul etmiyoruz. ODTÜ öğrencileri ile dayanışma içerisinde olacağız ve tek adam rejimine karşı en güzel cevabı hep birlikte vereceğiz. Bizler üniversite öğrencileri olarak bu karanlık dünyayı kabul etmemeliyiz, onların gerici ve baskıcı zihniyetine karşı bilimin aydınlığında mücadeleyi elden bırakmamalıyız.
BİLİMİ YOK ETMEK İSTİYORLAR
Çukurova Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 4. sınıf öğrencisi
Adana
Merhaba ben Çukurova Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü son sınıf öğrencisiyim. Ben ODTÜ’de son günlerde gündemde yer alan, gençlerin özgür düşünmelerini engellemeye yönelik saldırılara ilişkin yazıyorum.Bilindiği gibi ODTÜ mezuniyet töreninde pankart açmaları dolayısıyla gençlerimiz gözaltına alınmıştı. Gençlerin özgür düşünme ve düşündüklerini kaleme almaları güvenlik güçlerince engellenmeye çalışılmaktadır.
2018 seçimlerinden sonra Türkiye yeni bir sürece girdi. Bu seçim sonrasında biz gençlerin, yaptıkları ve yapmak istedikleriyle gözümüzü korkutmayı düşünüyorlar. Fikirlerimizi köreltip kendi fikirlerini bizim beynimize enjekte etmeyi amaçlıyorlar. Üniversitelerdeki bilimi yok edip kendi istedikleri gibi bir düşünceye sahip bireyler yetiştirmek için bütün dengeyi altüst ediyorlar. Benim temennim ODTÜ’deki öğrencilerin ve akademisyenlerin bu gidişe bir dur demek amacıyla birlik ve beraberlik içinde örgütlenip tepkilerini göstermeleri yönündedir. Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olan ODTÜ’yü, sırf görüşleri ve görüşlerini korkusuzca dile getiren gençlerden uzak tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Sadece ODTÜ’de değil bütün Türkiye’deki öğrenci ve akademisyenlerin bu haksızlığa bir dur demelerini bekliyorum. Birlikte aydınlık, sevgi ve özgür düşünebildiğimiz bir Türkiye dileğiyle.
ODTÜ İLE SINIRLI KALMAYACAK
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü öğrencisi
Adana
ODTÜ’de 6 Temmuz’da yapılan diploma töreni sonrası pankart taşıyanlar hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçu gerekçesiyle soruşturma açıldı ve 4 öğrenci tutuklandı. Bu sahne bana hiç yabancı gelmedi. Önce Boğaziçili öğrenciler sonra ODTÜ’lü öğrenciler tutuklandı ki bu pankart yıllar önce yayımlanmış ve beraat etmiş bir pankarttı.
Mesele pankart değil elbette; mesele en ufak bir muhalefeti dahi bastırmak. Aynı düşünmeyenleri eleyip, sıkça bahsettikleri yerli ve milli öğrencilerini yetiştirmek. Bilimi, sanatı, doğayı ve insanı referans almayan sistemlerine karşı ODTÜ geleceğin en temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek öğrencileri yetiştirmektedir. Ülkenin en aydın öğrencilerinin yetiştiği ODTÜ, gelecek için umut veren nadir okullardan biridir. İfade özgürlüğünün geniş bir alanda yer bulduğu, her türlü aktivitelerin olduğu, gerçek anlamda eğitimin olduğu ODTÜ, ülkenin dört bir yanındaki üniversitelere örnek olmaya devam edecek niteliktedir.
İstenilen yaşamı kampüsünde barındıran ODTÜ’ye üniversiteli öğrenciler olarak destek olmamız, bu günlerde yapılacak en doğru şeylerden biri olacaktır. Çünkü bugün ODTÜ’de yapılanlara sessiz kalmak yarın aynı durumun bize de olacağına ortam hazırlamak demektir. Çoğunluğun sesine sahip bir üniversite; demokratik okul anlayışının her üniversitede olmasına neden olacaktır ki bu da ifade özgürlüğünün olmadığı Çukurova Üniversitesi için istemiş olduğumuz en temel olgudur.
ODTÜ sadece bir örnek, yapılacaklara kapı açan bir örnek şu an. Ancak göz yumarsak bir sonraki kapının Çukurova Üniversitesine açılacağından da hiç şüphem yok. Çünkü bu saldırı tüm üniversitelere yapılan bir saldırı haline gelmiştir. Sisteminin tek amacı muhalefetin en güçlü olduğu yerleri ele geçirmek, beraberinde tüm üniversiteleri de tekçiliğe indirmek olmuştur. Daha güzel yarınlar vaadiyle yola çıkan hükümet, seçimden hemen sonra yarınların teminatı olan öğrencileri alıkoyarak izlemiş olduğu yola devam edeceğini bizlere apaçık göstermiştir. Bu sadece ODTÜ ile sınırlı kalmayacak, ülkenin dört bir yanındaki üniversitelere de sıçrayacak nitelikte. Bugün ODTÜ’ye sessiz kalırsak bizler yarın okulumuzda uydurma sebeplerle alıkonulmaya hazırlıklı olmalıyız. Çünkü sessiz kalmak, yapılanlara göz yummak; yapılacak olanlara zemin hazırlamaktan başka bir şey değil. Tutuklanan öğrenciler derhal serbest bırakılmalıdır. Ülkenin geleceği hapishanede değil, dışarıda olmalıdır.
‘TARİHİN İLERİYE AKIŞINI DURDURAMAYACAKLAR’
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi
Hatay
ODTÜ’de açtıkları pankart nedeniyle dört öğrenci tutuklandı. AKP’nin muhalif olan öğrencilere baskısını görmemek imkansız diyebiliriz. Mustafa Kemal Üniversitesinde de durum pek farksız değil. Muhalif öğrencileri yoğun baskı ile sindirmeye çalışıyorlar.
Bunu, kurdukları bazı grup ve gençlik kolları ile yapmaktalar. TUGVA denen örgüt bunun en bariz örneği. Dönem içerisinde düzenledikleri etkinliklerde “AKP propagandası” yapıp, tepki gösterenleri de “vatan haini-terörist” olarak görüyorlar. Tüm bunlar karşısında güçlü durmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Üniversiteleri kendi tekeline almak için, Rektör atamalarını tek adamın yapması, üniversitelerde panellerin düzenlenmesi gibi birçok şey...
‘GENÇLERİN KENDİLERİNE OY VERMEDİĞİNİ BİLİYORLAR’
“Peki bunun sebebi nedir?” diye soracak olursak. Şöyle bir cevap versek yanlış olmaz sanırım. Şu an AKP ve Erdoğan’a oy vermeyen kişilerin büyük kısmının gençler ve üniversiteliler olduğunu biliyorlar. Üniversite ve liselerde kadrolaşmaya çalışıyor. Bunu gerek dini kullanarak gerekse zorla yapmaya çalışıyor. Bazı üniversitelerde bunu yapmış durumda diyebiliriz. Lise ve orta okullarda evrimi müfredattan kaldırıp “cihat” konusunu koymuş durumda. İmam hatip liselerinin artmasının en büyük sebeplerinden biri de; gençleri dindar ve kindar yetiştirmek.
AKP bunları yaparken darbe kurumu olan YÖK’ü kullanmakta. Biz öğrenciler ise üniversitelerden ve bilimin geleceğinden endişe duymaktayız. Gelinen noktada bilim adına, halk adına, kamu adına ne kaldıysa üniversitelerimizde onların son kırıntılarını da yok etmeye çalışıyorlar. Bir yandan üniversitelerimizi Orta Çağ anlayışlarına mahkum ederken, bir yandan da onları özelleştirerek ticarethanelere, holdinglere dönüştürüyorlar. Tıpkı diğer kamu kuruluşlarında olduğu gibi. En son ise üniversitelerin bölünmesi ile ilgili yasa tasarısını gündeme getirdiler. Gerekçeleri ise üniversitelerin kalabalık olmasından dolayı eğitim seviyesinin düştüğünü ileri sürüyorlar. Bu gerekçeye gülmemek elde değil.
Bu bölünmeler ile üniversite sayısını arttırarak, istedikleri düzeyde ele geçiremedikleri üniversiteleri zayıflatarak ele geçirmenin ya da yerleştiremedikleri yandaşlara kadro yaratmanın yolunu açıyorlar.
Ancak şunu söylemem gerekir ki; bilim, gericiliğin doğmalarıyla durdurulamayacak kadar büyük bir değişim halidir. Ve insanlık tarihi egemenlere boyun eğmektense ölmeyi yeğlemiş nice onurlu, gerçek bilim insanına tanıklık etmiştir. Tarihin ileriye akışı durdurulamayacak. Bu nedenle bence, ülkemizdeki geriye gidiş bizi yanıltmasın. Gün gelecek bu geriye gidişe elbet bir son verilecek. Gün gelecek bilincimizle, bilimimizle, örgütlü gücümüzle bu mücadeleyi kazanacağız!