Dikiş iğnesinden resim fırçasına: Sanat tarihinin ilk kadın ressamları
Ressam Gülseren Südor, sanat tarihinin görmezden geldiği ilk kadın ressamları yazdı.
(Soldan sağa) Flaman Ressam Levina Teerlinc (1510-1576), Sofonisba Anguissola (1532-1625), Lavinia Fontana (1552-1614)
Gülseren SÜDOR
Ressam
Kadın sanatçıların tarih boyunca ne zaman resim yapmaya başladıklarını ve bu konuda varlıklarını kabul ettirmelerinin zamanını tam anlamıyla tespit etmek zordur. Ancak bu dürtü ile birlikte doğan kadınlar ve bu sanata gönül verenler için; iç dünyalarının, kendini resimle ifade etme gerçekliğini dış dünyayla paylaşamamak adeta bir işkence olmalıdır. Maalesef kadınların çağlar boyunca diğer tüm sanat dallarındaki varlıklarını kabul ettirmeleri çok daha kolay olmuşken, resim dalında kabul görmeleri çok sonra ve zorlu bir süreçten geçerek oluşmuştur. Ben bir kadın ressam olarak, bunu bizzat kendimden bilirim. Eğer resim yapamazsam ve meslek olarak ressamlığım kabul görmezse ne yaparım bilemem.
Onca sanat tarihi bilgime ve resim sanatıyla olan bağıma rağmen, (yirmi ve yirmi birinci yüzyıllar hariç) yüzyıllar boyunca hem batı sanatında hem tüm dünya sanatlarının tarihinde, kadınların adının neden yeterince geçmediği konusunu derinine araştırmayı istemeden de olsa hep erteledim. Ta ki 2017 yılında, Roma’daki, Galleria Borghese gibi, dünyanın en önemli müzelerinden birinde beş-altı asır öncesinin kadınlarının eserlerinin “Resim Yapan Kadınlar” adı altında sergileniyor olması ve ufak çapta da olsa onu destekleyen kataloğunu görene kadar. Rönesans’ın bu beş kadın sanatçısının ve ardından gelen diğerlerinin yaşamları ve eserleri üzerine araştırırken sanat tarihinin bu konuya yirmi ve yirmi birinci yüzyılda önem vermeye başladığını da öğrendim.
KADIN SANATÇILARIN ESERLERİ KAYITLARA GEÇMEMİŞTİR
Günümüzde dahi sanat kültürü çok ileri düzeyde olan bir kişiye dünyaca ünlü yerli veya yabancı kaç kadın ressam ismi sayabilirsiniz diye sorsak, cevaplarının 2-3 taneyi geçeceğini sanmam; onlarda mutlaka son yüzyılın popüler kadın sanatçılarıdır. Dünyada ki sanat dalları arasında, kadın sanatçı adına olan eşitsizlik her alanda olduğundan çok daha fazladır bu konuda.
Eskiden beri bilinir ki atölyelerde yardımcı eleman olarak temizlik, boya karma getir-götür vesaire konularında kadın yardımcılar her zaman vardı. Bir de, ustaları olan babalarının, ailenin diğer erkek bireylerinin resimlerinin yapımında da bizzat çalışan hatta birebir onların eserlerini yapan kadın sanatçılar da vardır. Ama olayın doğası gereği adları hiçbir zaman kayıtlara geçmemiştir. Hatta bu gün bile tanınmamış bir yapıt incelenirken sanatçısı olarak erkek sanatçı ismi aranır. Kadın sanatçı olabileceği düşünülmez. Ta, Roma bilim insanı Plinos’un zamanındaki anlatılarından dahi bildiğimiz üzere; başarılı eserler üretmiş kadınların eserlerinin, alıcı bulması mümkün olmadığından zamanın önemli erkek sanatçılarının eserleri olarak gösterildiğini biliyoruz.
Avrupa’da yüzyıllar öncesinden akademiler kurulmuş iken, gündelik hayatlarında yaratıcılıkları çok yüksek olan kadınların bu tür kurumlara kabul edilmemelerinin sebebi; kadınların dinen insan vücudunu çıplak olarak resmetmelerinin yasak olması ve en acısı bu konuda yeteneksiz olduklarının ve meslek sahibi kadınların bir tür iffet kaybına uğradığı olarak düşünülmesidir.
RESSAM UNVANI VERİLEN İLK KADIN: LEVİNA TEERLİNC
Ünlü Rssam Hans Holbein’ın hocası olan Flaman Ressam Levina Teerlinc (1510-1576) Kral VIII. Henry tarafından ressam unvanı verilen ilk kadın ressamdır. Dünyada uluslararası üne sahip bilinen ilk kadın ressam, 1532 tarihinde İtalya’da doğan Sofonishba Anugissilo’dır. Ve en önemli özeliği de Michelangelo’nun bazı çizimlerini kopyalaması ve eleştirmesi için ona gönderdiğinin biliniyor olmasıdır.
Lavinia Fontana (1552-1614) ve Artemisia Gentileschi (1593-1652) her biri ünlü ressam olan babalarının atölyelerinde eğitim gören İtalyan Rönesansı’nın ünlü kadın sanatçılarıdır. Bunlardan Artemisia aynı zamanda akademiye kabul edilen ilk kadın üye olmasının yanında, ataerkil yapının aksine kadınları savunmasız değil, güçlü direnen ve kendinden emin bir şekilde resmeden ilk feminist kadın ressam olarak anılır. Son zamanlara kadar çoğu resimleri babası Ünlü Ressam Orazio Gentileschi’nin zannedilmiştir. Bu kez yüzümüzü doğuya çevirip kendi ülkemize geldiğimizde ilk ve öncü kadın ressamlarımız konusunun ayrı bir yazı konusu olacağını düşünüyorum.
Her zamanki gibi devran dönerken, geçmiş zamanın koşullarında geri planda kalsalar da yine de kadınların doğal haklarını koruyarak bayrak açıp istedikleri konularda ürün veremeyeceklerini, düşünmek bir tür aymazlıktır diye düşünüyorum. Bence, çağlar boyunca yalnızca kendilerini toplum içinde fazla afişe etmeden çalışmışlar ve ressam olarak göz önüne çıkmamayı da bir tür emniyet kemeri olarak kullanmışlardır. Şimdilerde dünyanın her yerindeki kadın ressamların verimli topraklardan fışkırırcasına çıkış bolluğu, bunun neticesi midir acaba?