14 Temmuz 2018 10:12

Cumartesi Anneleri 694'üncü kez adalet istedi

Cumartesi Anneleri, 694'üncü kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelerek adalet taleplerini yineledi, kayıplarının akıbetini sordu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle 694. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. 1992 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay için bir araya gelen Cumartesi Anneleri, “Adalet İstiyoruz” dedi.

‘SARAYLAR YAPANLAR BİZİM İÇİN ADALETİ GÖRMEDİLER’

“Failler belli, kayıplar nerede” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ve Cumartesi annelerinin simgesi olan beyaz tülbentler bırakılarak gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. 694’üncü oturumda ilk sözü Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin aldı. Bilgin, 694 haftadır adalet istediklerini belirterek “İnsanlarımızı ortadan kaldırıp kaybettirenler için adalet istiyoruz. Saraylar yapanlar ne yazık ki bizler için adaleti görmediler. Bu ülkeyi yönetenler cezaevleri yaparak övündüler. Bizler, adaletin yerini bulması için 23 yıldır buradayız” diye konuştu. Bilgin “Bu ülkede adalet vardır diyenler gelip Galatasaray meydanı ile yüzleşmek zorundalar, Roboski ile yüzleşmek zorundalar” diyerek devletin katliamlarla, faili meçhullerle yüzleşmek zorunda olduğunu kaydetti.

‘HASAN GÜLÜNAY’IN KARARLILIĞI OLDUK’

Hasan Gülünay’ın kızın Deniz Gülünay’ın mektubunu Cumartesi İnsanlarından Nimet Tanrıkulu okudu.

Deniz Gülünay mektubuna Ahmet Arif’in dizeleriyle başlayarak babası Hasan Gülünay’a seslendi: Şair nasıl da ilham kaynağı oluyor seni anlatırken kifayetsiz kalan cümlelere. Seni yaşamın her anında yaşatarak anlatıyorum aslında. Sen bozuk düzene, adaletsiz yaşama bir başkaldırı öyküsü oldun benim için. 20 Temmuz 92'de seni bir daha göremeyeceğiniz bir süreç başlarken aynı zamanda kendimizi de bir mücadelenin tam ortasında bulmuştuk ya hani. İşte ilk andan itibaren biz artık Hasan Gülünay’ın kararlılığı olmuştuk.

Deniz Gülünay, babasının mezarının milyonlarca devrimcinin mezarı gibi bulunamadığını belirterek “Ancak onun mücadele ile anlam kazanan soluğu bize güç veriyor. Hasan Gülünay 26 yıldır katillerin, işkencecilerin karşısında dimdik ayakta duruyor. Bu meydanda bizi her gördüklerinde, her bir ifademizde babamın korktukları devrimci fikirlerinden tekrar tekrar korkacaklar. Bu meydanı asla bırakmayacağız, nesiller boyunca hatırlatmaya devam edeceğiz seni ve tüm kayıplarımızı” diye konuştu.

‘HUKUK BİZE İŞLEMİYOR MU?​’

Deniz Gülünay'ın mektubu şöyle devam etti: 26 yıldır 'Hasan Gülünay nerede?' diye soruyoruz. Sürekli hukuk vurgusu yapan, demokrasiyi dilinden düşürmeyen yöneticilere sormak istiyorum. 4 çocuktan babalarını alıp kemiklerini bile çok gören bu sistemin hukuku nerede? Bize işlemiyor mu yoksa? Demokrasi çığırtkanlığı yapan, 16 yıldır kılını kıpırdatmayanların yasaları sadece kendilerine mi işliyor yoksa? Aileler olarak verdiğimiz hukuk mücadelesine her seferinde engel olan devlet ve onun aygıtları toplu mezarların açılmasına izin vermeyerek gerçeklerin ortaya çıkarmasından mı korkuyor? Faili meçhullerin sorumlusu olarak geçmiş yönetimi suçlayan, 16 yıldır iktidar olanların da en az eski yönetim kadar suçlu olduğu gün gibi ortadadır.

‘SUSMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ, VAZGEÇMEYECEĞİZ’

Deniz Gülünay son olarak şu ifadelere yer verdi: 26 yıl sonra ben babamın fikirlerine sahip çıktığım için ailemden uzakta yaşamak zorunda bırakıldım. Bu meydanda resimlerini tuttuğumuz bu insanların benlikleri bizimle hayat buldu ve halen capcanlı duruyor karşınızda. Hukukun olmadığı bir ülkede Hasan Gülünay davasının zaman aşımına uğratarak babam şahsında kayıplarımızdan vazgeçmemizi istiyor devlet. Susmayacağız, affetmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz!

‘ÇOCUKLARINIZ BU İNSANLARIN GÖZLERİNDEKİ IŞILTIDA’

Ardından Hasan Gülünay’ın kardeşi Zeki Gülünay "Biz koskocaman bir aile olduk burada. Yavrusunu, eşini, kardeşini arayan insanların yüzü o kadar birbirine benziyor ki” dedi. Zeki Gülünay son olarak, çocuklarının, eşlerinin, kardeşlerinin kemiklerini ve mezarlarını isteyen Cumartesi İnsanlarının çocuklarını görmek istiyorlarsa alanlarda,  hak arayan insanların yüzlerine, onların gözlerindeki ışıltıya bakmalarının ve çocuklarını o insanlarda göreceklerini söyledi.

‘GELİP BU MEYDANDA DA ADALET DİYEBİLECEKLER Mİ?​’

CHP İstanbul Milletvekili ve Cumartesi İnsanı Sezgin Tanrıkulu da Srebrenitsa Katliamı’nın anma günü olan 11 Temmuz’da Srebrenitsa’da olduğunu belirterek "Sıra sıra tabutlar diziliydi, sanıyorsunuz içinde ölüler var ama o tabuların altına girince ne kadar hafif olduğunu anlıyorsunuz, çünkü sadece kemikler var” dedi. Türkiye’den Srebrenitsa’ya gidip konuşmalar yapan devlet yetkililerinin orada adalet istediklerini aktaran Tanrıkulu “Orada yaptığınız konuşmayı gelip bu meydanda yapabilir misiniz, bu annelere yapabilir misiniz?​” diye sordu.

Basın açıklamasını HDP İstanbul Milletvekili ve Cumartesi İnsanı Oya Ersoy okudu. Zorla kaybetmelere karşı tüm devletlerin bu suçları soruşturma ve cezalandırmakla yükümlü olduğunu belirterek başladığı konuşmasının devamında “Başta gözaltında kaybetme olmak üzere insanlığa karşı işlenmiş suçların önlenmesi, kolektif bir hafıza oluşturma ve hakikati bilme üzerine kurulu bir gelecek inşası ile mümkündür” dedi.

694’üncü haftada 20 Temmuz 1992’de kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbeti soruldu. Oya Ersoy, Hasan Gülünay’ın hikayesini şu sözlerle anlattı: 1992 yılının mayıs ayında Artvin İl Jandarma Alay Komutanlığında işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca'nın üzerinden, İstanbul’da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay’ın kimliği çıktı. Bu nedenle 32 yaşındaki 4 çocuk babası Hasan Gülünay polis kayıtlarına geçti. Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Hasan Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden işyerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönmedi.

Hasan Gülünay'ın ailesinin savcılık ve İstanbul Emniyetine yaptıkları başvuruda aileye, Hasan’ın gözaltında olmadığını, arandığını söylediğini anlatan Ersoy “Ancak aile memleketlileri olan bir üst düzey emniyet yetkilisinden 'Hasan Gülünay sağ, içeride, işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar' bilgisini aldı ve bu bilgiyi kamuoyuna duyurdu” dedi.

DEVLETİN CEVABI: İDDİALARINIZ GERÇEK DIŞI

Ersoy Hasan Gülünay’ın kaybedilme hikayesini şu sözlerle anlatmaya devam etti: Hasan’la aynı tarihlerde İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde sorguda olan bir tanık, yüzünü görmediği bir kişinin işkencede ‘Ben Hasan Gülünay, beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar!’ diye bağırdığını açıkladı. Bu iki açıklamanın ardından hem aile, hem tanıklık yapan kişi yoğun bir polis baskısı ve tehdidiyle karşılaştı. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve TBMM başta olmak üzere tüm resmi mercilere başvuran aileye devletin cevabı, ‘İddialarınız gerçek dışı, başvurularınız ise emniyet teşkilatını karalamaya yönelik’ oldu. Ailenin 20 yıl boyunca yürüttüğü adalet mücadelesinin 2012 yılında 'Kovuşturmaya yer olmadığı' kararı üzerine dosya 08.04.2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine taşındı. Anayasa Mahkemesi de 21 Nisan 2016 tarihinde 'yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine' hükmetti. Ancak uluslararası teamül hukukuna aykırı olarak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesine, zamanaşımı nedeniyle yer olmadığına karar verdi.

‘ARTIK YETER!’

Ersoy, AYM’nin bu tutumunun, iç hukukta gözaltında kaybetmelerle ilgili etkili bir başvuru yolu kalmadığının ifadesi olduğunu söyleyerek “Artık yeter! Devlet, gözaltında kaybedilenler için etkili bir iç hukuk yolu sağlama yükümlülüğünü yerine getirsin! Artık yeter! Devlet adına adaleti sağlama görevini yerine getirmekle yükümlü olan yargı, iç hukuka ve uluslararası sözleşme hükümlerine uygun faaliyet göstersin” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

DİYARBAKIR'DA 492'NCİ HAFTA

Diyarbakır’da da Cumartesi Annelerinin kaybolan yakınları için yaptıkları oturma eylemi 492. haftasında devam etti. Cumartesi Anneleri çocuklarının akıbetini sormak için "Kayıplar bulunsun, Failler yargılansın" diyerek oturma eyleminin 492. haftasında da İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesinde bir araya geldiler.

'HUKUK ASKIYA ALINDI'

Oturma eyleminin öncesinde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, dönemin ruhuna uygun şekilde hukukun askıya alındığını ifade ederek “144 basın çalışanı tutuklu, 4 ODTÜ’lü tutuklu, binlerce ihraç var. Ancak 90’larda bu cinayetleri işleyen paramiliter güçler yargılanmadı. Soma’da patronlar siyasi iktidara yakın olduğu için az ceza aldılar. Biz bunu kabul etmiyoruz” dedi. Ardından 13 Temmuz 1994’te Cizre’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ebubekir Aras’ın hikayesi okundu ve 10 dakikalık oturma eylemi yapıldı. (Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Sınırda mayın temizliği yapan işçinin parmakları koptu

SONRAKİ HABER

EMEP eski il başkanına sosyal medya davası!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa